Büyülü Rüzgar okumalı mıyım ben?

Başlatan ümitkr, 24 Ağustos, 2010, 20:34:23

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

ümitkr

Temmuz ayindan beri çizgi romandan uzak bir çalisma ortamindaydim. Dört gün önce dönünce hemen eksiklerimi tamamlamaya koyuldum ve okumaya koyuldum... Ama... Büyülü Rüzgar'i tam iki sayi geriden okudum. Uzak kaldigim için çok merakliydim "acaba yeni sayilarda ne olacak?" diye.

Aldim okudum...

Iki feci öyküyle karsilastim. Birinde açik hava korkusu üzerine yazili abuk buldugum bir öykü, digeri de prehistorik baliklar öyküsü. Her ikisi de anlamsiz dolgu öyküler. Çok önemli bir savas yaklasiyor. Hikayenin gittikçe zirveye tirmanmasi gerekiyor. Okuyucuyu ayakta tutacak bir sonraki öyküyü merak ettirecek bir kurgu ariyor gözüm ve abuklukla karsilasiyorum.

Daha önce de baska bir forum alaninda Manfredi'nin yazarligi ve beceriksizligi üzerine sözler etmistim. Uzun zamandan beri de "oku gitsin" modunda takiliyordum ama su son iki öykü beni çildirtti.

Açik hava korkusunda yazarlar üzerine ahkam kesip bir kizilderili efsanesine; varsa öyle bir sey, inatla ingilizce isim takip "trickster" denmesi korkunç geldi bana. Öykünün sonua dogru iki samanin rüyalar aleminde bulusmasi hosken nöbetçi'nin "trickster dört elementte dirilmeli ve sonuncuda öldürülmeli" tarzi uyarisina B.R.'nin "ikinci asama toprak, dedigini yapacagim" yanitini vererek dördüncü elementten dogumunu beklemeden yaratigi tesadüfen öldürmesi ne demek ola ki? Efsaneler mi yalan, nöbetçi mi salak, Manfredi yazdiklarini mi unutuyor? Ne?

Bir sonraki balik öyküsü de ilginç buluslara sahne oluyor. Bir kabileyi terörize eden etçil bir balik arastiriliyor ve aslinda uyduruk samansi beyaz ödül avcisi olan B.R. tarafindan "prehistorik" olarak adlandiriliyor. Yahu bu nasil bir bilgili adamdir? Var miydi bu kavram o zamanlar vardiysa üniversite düzeyi bilgiler nasil vahyoluyor Samanima? Hele B. R. yuvayi kesfedince etrafa söyle bir bakarak "hmmm, bu balik sadece ölmeye yakin tek yavru dogruyor bu sekilde soyunu sürdürüyor" teshisini koydu ki "breh" dedim. Üç-bes antik balik kilçigina bakarak bu sonuca ulasan adama ne denir ki?

Bilemiyorum... Sanki Manfredi; ki bunun da daha önce söylemistim, yazdiklarini unutan ve uydurduklarini hatirlamayan bir adam gibi geliyor bana. Büyülü Rüzgar da feci sekilde "sayiklama" sirasinda yaziliyormus gibi oluyor.

Sorum baki.... Okumaya devam edeyim mi ben bu seriyi?

BAHADIR

OKUMA...Zaten 130. sayida bitecek ...Bittikten sonra ne okuyacaksin.Magico gibi bir karakterin 2.5 sene gibi kisa bir süre sonra bitecek olmasi ve söyleyecek bir seyinin olmamasi üzücü...Ama o günler için stok saklamak lazim...Birde Magico'ya da bir dev albüm yakisir...240 sayfalik kocaman kocaman sayfalari olan yilda bir özel çizerlere çizdirilecek albümler...Hayali bile güzel...

Konuya dönecek olursak Manfredinin zaman içerisinde performans düsüklügü yasadigi bir gerçek...Bende ilk sayilarda ki o kadar güzel western hikayelerinin yaninda aralara sikistirilan Kizilderili efsaneleri ve hikayelerine soguk bakiyordum...Ama sayilar ilerledikçe su kaniya vardim...Magico'yu sehir hikayeleri,Hogan,western öyküleri,kizilderili efsaneleri,ve beklenen savasla bir bütün olarak düsünmek lazim.Bir baslangici ve sonu olan tek bir öykü gibi...Manfredi'nin aralara aldigi o öykülerde bile anlatmak istedigi seyler oldugunu düsünüyorum...

Son 3 sayiya tekabül eden bahsettigin öyküleri daha ben de okumadim velakin 93. sayidaki "Öldüren Çilginlik" isimli macerayi çizen Volante herhalde ilk kez Magico çiziyor daha önce çizdigini hatirlayamadim...Fena da olmamis hani...Son iki sayinin kapaklarida tamamen korku ögeleri tasiyor...Açikçasi hosuma gitmediler...Magico buram buram western, kursun ve kan kokmali...

Uzun bir zaman sonra Ortiz'in çizdigi 81. sayida ki "Mavi Kan" adli öykü Poe'nun dilinden anlatilan,bir sinir kasabasinda geçen kahramanalari yine Poe ve Magico olan bir Fantastik hikayeden ibaret...

"Ama her fantastik hikayenin arkasinda biraz gerçek vardir"

Mutlaka okuyun...Bir "Seytanin sol eli" yada "Kolleksiyoncu" kadar olmasada tam bir western... ;)  Ortiz olsun çamurdan olsun...

Magico'da aslinda anlatilacak çok hikaye vardir ama su an hangisin hatiliyorsun derseniz.Ilk sayi "Hayalet Kalesi" (miydi adi) "Kolleksiyoncu" , "Seytanin sol eli" ve "Mavi Kan" derim...Birde yine Ortiz'in ilk sayilarda çizdigi "Kursuni Gökyüzü" adli hikaye vardi sanirim...Digerlerini ne yalan söyliyeyim su an hatirlamiyorum...Ama bunlar aklimdan çikmaz...

hanac

Arkadaslar o zaman size çok hos olmayan bir dedikodudan bahsedeyim.

Bilmeyenler için burada hatirlatayim dedim, BR 101. sayidan itibaren italya da 2 ayda bir ve 132 sayfalik yayina döndü.

LAL de Büyülü'nün satislari iyi gitmedigi için seriyi 100. sayida bitirmeyi düsünüyormus.

Insallah sadece dedikodudur yoksa gerçekten çok yazik olur.

Bu durumda Ümitcigim okumaya devam edemezsin zaten.  :)

rumar80

  Eğer bu dedikodu doğruysa gerçekten çok üzülürüm. Bu kadar düzgün bir dergiyi yarıda bırakmak çok acı. Gerçi İtalya'da da iki ayda bire döndü ama hala sürebiliyor.
  Umarım duyumlar yanlıştır.

BAHADIR

Lal sanki yavas yavas kendini tasviye mi ediyor...8 yildir yayinlanipta hala kemik bir rokuyucu kitlesine kavusamamis bir Magico ortada varken yeni yayinlarin  yayinlanma ve ayakta kalma sansi ne kadardir...Bana sorarsaniz hiç yoktur.Velakin piyasaya bakiyoruz peynir ekmek çikar gibi yeni yayin çikiyor...Acaba Magico gerçekten zarar mi ediyor?...Zira zarar eden bir yayin 100. sayiya kadar nasil gelebilir...Belki ahim sahim satmiyordur ama bu yayindan kaldirilacak kadar kötü oldugu anlamina da gelmez herhalde...Italya formati pekala Türkiye'de de düsünülebilir...Tam 10 ay sonra Martin'de 132 sayfalik 2 ayda bir yayinlanan sayilara gelecek acaba orda nasil bir yayin formati ve periyodu düsünüyorlar simdiden merak ediyorum...Nathan'dan sonra Magico konusu hem üzücü hem garip...Bu piyasada ates olmayan yerden duman çikmiyor...Inanasim gelmiyor ama bir gerçek payi oldugu asikar...Hemde ciddi ciddi...

rumar80

    Sevgili Bahadır.
   Kendimi yineliyor gibi oluyorum ama yayınların haberinin çıktığı ilk günden beri bunu anlatmaya çalışıyorum.
   Öncelikle BR'ın bir okuyucu kitlesi olmadığına inanmıyorum. Yoksa Lal sadece sevap olsun diye mi 94 sayı yayınladı? Belki bir Zagor ya da Martin Mystere gibi sayı yoktur ama yine de düzenli bir rakam mutlaka vardır.
   Farzedelim ki Lal'in dediği doğru, o zaman piyasaya geleceği söylenen bu kadar yayına ne demeli? Sonumuz bir iki sayılık deneme yanılmalarla mı dolu olacak. Şöyle düzenli bir yeni yayın istemek ve basmak çok mu zor?
   Hem 200 kişiye de ne kaldı? ;) (Bu cümleye de fena taktım)
   Kendine iyi bak

rumar80

   Aslında okuyucu olarak biz iki ayda bir çıkan yayınlara kendimizi hazırladık zaten. Bu nedenle Lal'in BR'ı da aynı formatta çıkarması daha uygun olmaz mı? Eğer sevgili Kağan'ın dediğinden dolayı yayını durduruyorlarsa ileride aynı tehlike Martin'i de bekliyor demektir.

hanac

Alıntı yapılan: rumar80 - 26 Ağustos, 2010, 11:20:10
Öncelikle BR'in bir okuyucu kitlesi olduguna inanmiyorum. Yoksa Lal sadece sevap olsun diye mi 94 sayi yayinladi ?

Sevgili Riza, burada bir yanlis yazma var galiba.

Sen BR nin okuyucusu olduguna inaniyorsun olacakti degil mi ??

rumar80

  Kesinlikle haklısın.
  Hemen düzeltiyorum
Sağol

ümitkr

Dogrusu BR'nin okuyucu kitlesi olduguna inananlardanim. Bu bakimdan ara ara "oha" desem de BR'nin okunduguna adim gibi eminim ve begenmesem de begenilen bir seyin sonuna kadar basilmasindan yanayim.

Bununla birlikte su son Agorafobi öyküsünden sonra seride yer alan her "efsane"nin gerçekten kizilderililere ait olmadigi zannina kapildim. Bana bazilari uyduruluyormus gibi geliyor ama arastirmadigim bir seyden dolayi iddiali olacak degilim. Buna karsin en sevdigim bazi öyküler de bu efsaneler veya bilgiler üzerine kurulu olanlar. Kaldi ki farkinda mi bilmiyorum Manfredi muhtesem bir feminist, yasli ve çocuk savunucusu. Tüm sayilarin özeti seklindeki bir yaziyi bitirmek üzereyim. Hikayeler çogunlukla feci olsa da alt yapisinda hos seyler var bu göz ardi edilemez.

Western, casusluk, mitolojik, fantastik... BR'den bir çok kisi farkli nedenlerle hoslaniyor olabilir ve bu beklentileri karsilandikça mutlu da olunabilir ama yalan yok ben kendi adima aliskanlikla okuyorum. Biraz da bu masumlarin sesi olma hikayesinden dolayi özel ilgi duyuyorum seriye. Benim hemen her çizgi romandan beklentim eglence olmakla birlikte tutarli bir tezi olmasidir. Aksi taktirde sikiliyorum.

Bu arada en sevdigim öyküsü "Düsen Yapraklar Ayi"dir. Kadin cinselligi ve Lezbiyenlik üzerinden escinselligi öyle yumusak ve güzel ele almis ki yazar BR bir anda okunasi bir sey olmustu benim için. Ha, ilk sayilarindaki hizi kesildi, sürükleyiciligi sekteye ugradi falan ama tek basina bu sayi bile bana bu seriyi okutuyor desem yalan olmaz.

Dilerim BR yayini durmaz.

ziqo

bende bu ay il defa italyan çizgi romanlarindan aldim sizinde tavsiyelerinizle martin in klasik maceralarindan ilk 2 cildi aldim yanindada forumda okuyup merek ettigim BR nin ilk 3 dergisini aldim hosuma gitti kesinlikle devam etmeyi düsünüyordum ama verdiginiz bu haber kötü umarim seriyi sonuna kadar devam ettirirler ilk çizgiromanlarimdan birinin yarim kalmasini istemem.

tommikser


ümitkr

7. gruptayim

7 - Begenisine göre çizgi roman alip okuyan/toplayan kalanlari da bilmek adina çesitli yollardan takip eden ve gerekmedikçe almayan

Tarkan Kurt

Bence de yedinci grup daha iyi, sonuçta maddi kaynaklarimiz sinirsiz olmadigina göre begenimize göre çizgi roman alip bunlari biriktirmek bence daha dogru.

ferzan

    8. maddeyi de ben ekleyeyim...Almak istedigi halde alamayanlar...
   Neredeyse 10 yildan fazladir düzenli olarak yayin takip eden ve satin alan bir okurum...Bazen aldigim yayinlarin kalitesine bile bakmadigim,sirf arka kapakta dikkatimi çeken ufak bir ayrintidan dolayi satin aldigim zamanlar bile oldu...Comics'ten fumettiye,frankofondan Türk çizgiromanina,hatta yillarca gazetelerden gün be gün biriktirip albüm haline getirdigim sayisi 30u geçen(yalnizca gazetelerden kesip sakladiklarim) çizgiromanlara varincaya kadar -ki haftalik ve aylik mizah ve kisa yahut uzun soluklu çizgiroman dergilerini saymiyorum bile- pek çok yerli ve yabanci yayindan olusan hatiri sayilir bir arsivim vardi...Vardi diyorum,çünkü arsiv yasayan birseydir kanimca...Yasamasi için beslenmesi sarttir ve ben çok uzun bir süreden bu yana arsivimi besleyemiyor,aç birakiyorum...Dolayisiyla kendimi de...
   Lise yillarimda okulum otobüsle gidilecek bir mesafedeydi ve ben yol parami ve yemek parami oldugu gibi çizgiromana yatirir,aç kalirdim...Zerre de gocunmazdim...Sosyal hayatim yok gibi birseydi,en fazla birkaç arkadas ve çizgiroman satis noktalari ile bazi sahaflarla kurdugum ufak çapli tanisikliklar,o kadar...Biraz zaman geçince baska seyler girmeye basladi hayatima,zorunlu olarak disarida daha fazla vakit geçirme,daha fazla sosyallesme,yasla birlikte ihtiyaçlarin da artmasi,çevre edinme ve saire...Her geçen yil çizgiromana ayirdigim bütçe biraz daha azaldi...Ü niversiteye geldigimde,kampüs içerisindeki bir kitapçiyla samimi olmus ve veresiye usuluyle çizgiroman alimina devam edebilmistim fakat bir zaman sonra artik onu da yapamaz hale geldim...Zira resim okuyan bir ögrenci olarak gerekli malzemelere epey para gidiyordu ve ev kirasi,harç,yeme içme vesaire gibi olagan ögrenci ihtiyaçlari da binince hepten belim bükülmüs oldu...Evden gelen paranin miktari ise zaten belliydi...Bu kez mümkün oldugunca internet ve forumlar araciligiyla takip eder oldum çr piyasasini...Artik yalnizca yilda 10-12 kadar yayin alabiliyorum ve bu da bana koyuyor...Artik çok sevdigim kitap evleri ve sahaflara girmek bile bana aci veriyor...Onca çizgiroman,dergi,kitap ve sairenin arasinda birsey alamadan seyirci olarak kalmak,sanirim obur bir okurun basina gelebilecek en kötü sey...Düzenli olarak almaya devam edebildigim bir Büyülü Rüzgar'im,bir de Dogan Kardes kalmisti ki,neredeyse 2 yildan fazla bir süredir onlari da alamaz oldum...Hatta Br 3 yil olacak,belki de olmustur(Kaldi ki Oglak Yayincilik'tan Lal'e,Hoz'a ve digerlerine varincaya dek aylik çikan tüm serileri biriktiren biriydim)...
Konuyu daha fazla dagitmayayim...En son geçen yaz,Büyülü Rüzgar'in ilk 65 sayisini okuyan annemin bana:''Oglum,sigara alacagina Büyülü Rüzgar alsana!'' dediginde zaten artik dogru düzgün sigara bile içemedigimi söyleyememistim ;)...
   Velhasil kelam,çizgi roman piyasasina seyirci olarak bakmaya devam eden biri olarak sunu söyleyebilirim ki,çok doluyum ve elime yüksek bir meblag geçtigi anda bomba gibi patlayip yurdun 4 bir yanina çizgiroman kareleri ve konusma baloncuklari olarak dagilabilecegimi biliyorum...Yine de ben,o gün geldiginde azar azar,alistira alistira alacagim tüm o yayinlari...Uzun süre çölde susuz kalmis bir yolcunun baslangiçta yalnizca dudaklarini islatarak aar azar içmesi gibi...Mazallah,soka falan girip hepten kaybetmek istemem kendimi...
   Büyülü Rüzgar'in 100.sayidan sonra yayininin devam etmeyecek olmasi söylentileri de açikçasi bünyemde tuz biber etkisi yapti...Hani,''yüzünü görmesem de,kokusunu duymasam da yavrumun sag ve esenlikte oldugunu bilmem bana yeter''modundaki bir ana babadan hallice hissetmeye alismistim ki,bu bambaska bir ihtimali kurt gibi düsürdü içime...Ne yüzüm kaldi ki çizgiromanlara karsi,ne diyebileyim ben buna?..Ama en çok annem delirecek duydugunda...Babam mi?Onu en son Manara okurken birakmistim :)
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com