Alien: Romulus

Başlatan dean, 20 Mart, 2024, 19:26:44

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

dean


KenParker

Normalde Alien'i çok severim ama fragman pek ümit vermedi.

dean


Kuzgun

ALIEN: ROMULUS



Yaratık dizisinin yedinci ve son filmi olan "Alien: Romulus"u izledim...

Paribu Cineverse'nin bulunduğum kentteki sinema salonuna aldığım dört biletle şöyle ailecek keyifli bir film izleme süreci yaşayayım dedim. Ama çocuklar +16 sınırına takıldı. Neymiş; Kültür Bakanlığı filmi 16 yaşından küçüklerin izlememesi kararı almış. Filmde cinsel içerik yok, android karakterin ölen bir yaratığa "sürtük" demesi dışında küfür yok, eşcinsel özendirmesi yok. Kültür Bakanlığı, filmin korku öğeleri içermesine takılmış. Filmi izlemişler mi acaba? Çünkü filmde aşırı ürkütücü sahne yok; elbette gerilim filmi olduğu için heyecanlandırıcı bölümler bulunmakta.

Benim çocuklar 12 ve 15 yaşlarında. Yaratık=Alien filmlerini evde birlikte defalarca izledik (Alien fanı mıyız, değil miyiz bilmem ama ailecek çok severiz filmlerini). Hiçbirinde psikolojik bir sorun olmadı; ileride olursa da bunun nedeni "Alien: Romulus" değil, yaşadıkları ülkenin kendilerine sundukları olacaktır...

Kültür Bakanlığı görevlileri hiç televizyon izlemiyor sanırım. Bir de kanallara el atsalar fena olmazdı. Kültür Bakanlığı'nın özellikle Netflix vb kanallarda yer alan ağıza alınmayacak küfürlerden, insanların birbirini aşağılamasının yüceltilmesinden, pornografi sınırlarını zorlayan sahnelerden, eşcinselliği özendirici güzellemelerden vs haberi yok sanırım. Bu arada yeri gelmişken belirteyim ki ben, çocuklarımın eşcinselliği özendirici sahneler içeren filmler izlemelerini istemiyorum (kendim de sevmiyorum) ve buna da kimse karışamaz. İsteyen çocuğuna izletebilir (kendi de izleyebilir) ve bu beni ilgilendirmez; tıpkı benim izletmememin ve izlemememin kimseyi ilgilendirmeyeceği gibi. Duyar kasmaya gerek yok...

Neyse efendim, konumuza dönelim... Madem Paribu Cineverse'de filmi izleyemiyoruz dedim, atladık arabaya, komşu kentin ilçesindeki (komşu kent çok yakın) Cine Bendis'e gittik. Burada, ebeveynle birlikte filmin izlenmesine izin vardı. Girdik sinemaya, keyifle izledik. Salonda yalnızca biz vardık; 150-200  kişilik salonda tek biz, dört izleyici. Buna üzüldüm... Üzülme nedenim Alien filmlerini sevmem değil, bu güzel filmin ikinci gösterim gününde izleyicisiz kalması. Türk toplumunu oluşturan bireylerin kültürel düşüklüğü, hobi yoksunluğu vs deyip sözü uzatmayacağım... Yalnız, bu film yaz tatilinde gösterime girmemeliydi; onu da belirteyim (ülkemiz için söylüyorum).

Şimdi de filmden söz edelim; tabi tatkaçıran (spoiler) içermeden... Yaratık filmlerini seviyorsanız, bu filmi de seversiniz. Hatta, izleyeceğiniz ilk Yaratık filmi de olsa, serüven-aksiyon-heyecan içeren filmlerden hoşlanıyorsanız yine seversiniz. Oskar almaz tabi ama kaliteli bir yapım.


Film, Yaratık filmlerinin zaman dizininde ilk film ("Yaratık" = "Alien"; 1979) ile ikinci film ("Yaratık 2" = "Aliens"; 1986) arasındaki dilimde geçiyor. "Alien: Romulus" ilk üç filmle benzer yapıda (filmlerle tanışıklığınız varsa, göndermelerde bunları fark edeceksiniz). Zaten ilk üç film, Alien evreninin dokusunu en iyi veren filmler. Sonraki filmler Alien'in özünden sapmaya başladı. Örneğin dördüncü filmde ("Yaratık: Diriliş" = "Alien: Resurrection"; 1997) yaratığa doğurma özelliğinin verilişi büyük bir hataydı. Bilirsiniz, Yaratık'ın aşamalı bir yaşam döngüsü vardır. Bu aşamalar şunlar:

1. Yumurta: Kraliçe'nin ürettiği ve içinde avını bekleyen Yüz-Saran'ın yer aldığı oluşum.
2. Yüz-Saran (Facehugger): Avladığı konağın yüzüne yapışıp boğazından içeriye yeni yaratığı oluşturacak bir tüp/nesne bırakır.
3. Göğüs-Patlatan (Chestburster): Yüz-Saran'ın konağın içine bıraktığı nesnenin gelişmesiyle oluşur ve konağın göğsünü yırtarak dışarı çıkar.
4. Zenomorf: Göğüs-Patlatan'ın gelişimi sonucu ulaştığı ergin Yaratık (yalnızca dişi birey, yumurta oluşturup üremeyi sürdürür)

İşte, dördüncü filmde kraliçenin yumurta üretmesi ve Yüz-Saran kaldırıldı. Bunun nasıl olduğunu anımsayalım: Bilginler, üçüncü filmde ölen Ripley karakterinin (Sigourney Weaver) kanından onun klonunu üretirler. Fakat bunu yapmalarının nedeni Ripley'i sevmeleri değil, ölürken içinde bulunan Göğüs-Patlatan'ı da diriltip, Yaratıklar'ın seri üretimine geçme istekleridir. Ama Ripley'in klonu ile Yaratık'ın klonu arasında gen aktarımı olur (zorlama bir fikir) ve sonucunda dişi Yaratık (Kraliçe) yumurtlama özelliğini yitirip doğurmaya başlar. İşte bütün dehşeti ortadan kaldıran durum bu. Yaratık filmlerinde insanı asıl ürküten, Zenomorflar tarafından parçalanmak ve öldürülmek değil, kozalanmak, Yüz-Saran tarafından yeni yaratığı oluşturacak nesnenin içine bırakılması ve insanın bu durumdayken mutlak bir çaresizlik içinde olmasıdır. Bir varlık içinizde sizi sömürerek büyüyor ve siz hiçbir şey yapamıyorsunuz. Sonuçta gelişimini bütünleyen varlık, göğsünüzü yırtarak sizi parçalayacak. Salt dehşet, tiksinç bir dehşet... Tabi Göğüs-Patlatan'ın konağın göğsünü yırtıp dışarı çıkarken duyulan korkunç acı da işin tuzu biberi. Filmlerdeki asıl dehşet bu. Bunu kaldırınca geriye yalnızca vahşi bir hayvan tarafından parçalanma olgusu kaldı ki bu da dehşet bir şey değil, yalnızca bir miktar korkutucu. Vahşi olsun olmasın, bir hayvan tarafından parçalanmak sadece korkutur, dehşete düşürmez...

Bu yedinci filmin bir güzelliği ise 5. ve 6. filmlerin "derin felsefi arayışlar"ını çöpe atıp aslına, özüne, serüvene, heyecana, dehşete geri dönmesi. Zaten bu yüzden olaylar ilk iki filmin arasındaki zaman diliminde geçiyor. Bir başka güzellik ise ilk üç filmdeki teknolojik görüntünün geri gelmesi. İlk üç filmde bilgisayar ekranları yazılarla doludur, adeta "commodore 64" ekranı gibidir; gemiler hantal yapılıdır; yapay zeka gelişmiştir ama buna insansı robotlar ve bilgisayarlar aracılığıyla tanık olunurken bilgisayar ekranları cafcaflı değildir, yukarıda dediğim gibi "commodore 64" yada "DOS" ekranı gibidir; mekaniklik görüntüye egemendir; sanki siberpank bir bilimkurgu evreninde gibiyizdir. 5 ve 6. filmde ise çok gelişmiş bir teknolojik görüntüyle karşılaşırız. Ben 5. filmi ilk izlediğimde, ilk anda 4. filmden çok sonraki bir zaman diliminde geçiyor sanmıştım. Ama aslında ilk filmden önceki dönemde geçiyor. "Alien: Romulus"ta ise her şey yerine gelmiş, ilk üç filmin dokusu, havası, dehşeti, teknolojik görüntüsü yakalanmış; boşluk, hiçlik ve yalnızlık duygusu verilebilmiş; yani artık evimizdeyiz...

Oyunculara, oyunculuğa değinmeden geçmek olmaz... Cailee Spaeny ve David Jonsson'un oyunculuğu -bence- çok iyi; hele David Jonsson'unkini çok beğendim. Öteki oyuncular ise fena değil deyip geçiyorum. Hatta bir karaktere gıcık oldum ve "Yaratıklar'dan biri şunu öldürse de gitse!" diye de düşündüm. Başrole gelince. Bu filmin başrolünde Yaratık(lar) var. Filmde Ripley'in (Sigourney Weaver) karizmasına sahip bir karakter yok. Zaten öyle de olmalıydı; çünkü karakterler daha ergenliğini yaşıyor, bu yaşta karizma kassalar ortaya ancak Örümcek Adam'ın sulandırılmış hali çıkardı. Yazar, yönetmen vs işlerini iyi yapmışlar...


Ben Yaratık filmlerinin (aşağıda listesi var) en çok ilk üç tanesini severdim; öbürleri serinin havasını, dokusunu bozuyorlar. Sevdiklerimin arasına tabi bu son film de eklendi. Çünkü kavramı sürdürüyor. Birçok kişi üçüncü filmi beğenmediğini beyan eder. Genel ağda dolaşan bu beyanatlar çoğunlukla kopyala-yapıştır kokmakta. Evet; üçüncü film, ilk iki film kadar iyi değildir ama yine de güzeldir ve dizinin konseptini sürdürmektedir. 4, 5 ve 6'da ise konsept dışına çıkılır, yenilik yapma çabasıyla işin içine sıçılır...

Filmde ses, müzik de gayet iyi. Sinemada izleyin derim. Korku ve aksiyon anlarında sesin kıçınızın dibinden, yüksek perdeden gelmesi epey eğlendirici oluyor.

Sonuç olarak diyebilirim ki güzel film...


ÇIKIŞ YILLARIYLA YARATIK FİLMLERİ:
1. Yaratık = Alien (1979)
2. Yaratık 2 = Aliens (1986)
3. Yaratık 3 = Alien 3 (1992)
4. Yaratık: Diriliş = Alien: Resurrection (1997)
5. Prometheus = Prometheus (2012)
6. Yaratık: Antlaşma = Alien: Covenant (2017)
7. Yaratık: Romulus = Alien: Romulus (2024)