Çataldili Konuşan Son İnsan

Başlatan Kuzgun, 29 Temmuz, 2024, 17:10:59

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Kuzgun

ÇATALDİLİ KONUŞAN SON İNSAN

Tür: Roman
Kitap: Çataldili Konuşan Son İnsan
Özgün Ad: Mees, kes teadis ussisõnu (The Man Who Spoke Snakish)
Yazar: Andrus Kivirähk
Çeviri: Burcu Uluçay | İngilizce
Kapak: Hamdi Akçay
Yayın: İthaki
Sayfa: 400
Boyut: 21 x 13,5



Kitapları birden çok kez okumak huyumdur. İlk okuduğumda çok beğendiğim bu kitabı da ikinci kez okudum. İlk okumamda kitapla ilgili izlenimlerimi not almıştım. Sizlerle paylaşayım dedim...

Olay, Estonya'da Hıristiyanlaşmanın ilk başladığı dönemlerde geçiyor. Olayları bize aktaran Leemet adında yaşlı bir adam. Ama Leemet anlatısına çocukluğuna dönerek başlıyor. Çünkü Leemet, kitabın sonunda Çataldil konuşanlardan geriye kalan son kişi ve işlerin nasıl bu duruma geldiğini anlatmak için de çocukluğuna dönmesi gerek.

"Çataldil", insanların (daha doğrusu Estonyalı eski insanların; ama bence bu insanlar doğallıktan kopmamış tüm eski insanları simgeliyor) yılanlar ve öbür hayvanların çoğuyla iletişim kurmak için kullandıkları ve birbirlerini kardeş olarak gördükleri yılanların dili. İnsanlar bu dili kullanarak hem yılanlarla konuşabiliyorlar, hem de başka hayvanlara hükmedebiliyorlar.

Ama bir sorun var: Aralarında Hıristiyanlığı yayan, kendilerini sömürgeleştiren Almanlar. Onlara "Demir Adamlar" diyorlar. Demir Adamlar, Estonyalılar'ı Hıristiyanlaştırırken bu yeni dini afyon gibi kullanıp (her zamanki hikaye) onları hem benliklerinden uzaklaştırıyorlar, hem de sömürgeleştirip köle durumuna getiriyorlar.

Ormanda yaşayan halk zamanla oradan çıkıp köyler kurmaya başlıyor. İyi (?) birer Hıristiyan olma yolunda ilerleyen köylüler savaşçı niteliklerini yitiriyor, eski inançlarını yenisiyle değiş tokuş ediyor, Çataldil'i unutuyor, Alman efendilerinin uysal uşakları durumuna geliyor. O kadar ki kızlarını yeni efendilerine sunmak onlara mutluluk veriyor. Hatta kimi genç erkeklerin keşişlerle yatması, kilise korolarında iyi şarkı söyleyebilmek için taşaklarını kestirmesi doğal karşılanıyor. Sözün kısası tam anlamıyla -hem bedensel, hem de zihinsel olarak- köle oluyorlar, asıllarını yadsıyorlar, hatta köklerine bağlı kalıp ataları gibi ormanda kalanlara düşman oluyorlar.

Köylerde yaşayanlar Kuzeyli Ejderha'yı da unutuyorlar. Kuzeyli Ejderha, Estonyalılar'a eski günlerde savaşlarda yardım etmiş, uçma yeteneği olan dev bir yılan. Uykuda olan Kuzeyli Ejderha'yı uyandırabilmek için binlerce kişinin aynı anda Çataldil'i konuşması gerek ama Çataldil'i bilen birkaç kişi kalmış durumda.

Leemet, Kuzeyli Ejderha'yı bulmak istiyor, serüvenin sonunda bulacak da... Ama bulduğunda, Çataldil'i konuşan tek insan kendisi olduğu için onu asla uyandıramayacak...

Yeni ve yabancı bir dinin insanı, toplumu nasıl özünden kopardığını, dinin egemen güçler tarafından nasıl afyon olarak kullanıldığını, köleleşen insanların nasıl rezilleştiğini anlatan bir masal... Ama büyükler için yazılmış bir masal...

Kitapta ölçülü bir cinsellik, bunun yanında da bol bol şiddet var. Ama yazarın şiddeti yorumlayış tarzı ve serüvene yedirmesi çok güzel. Şiddet sahnelerini yadırgamıyorsunuz, hatta "Ulan eline sağlık, ben de olsam aynısını yapardım." diye düşündüğünüz, öç almanın tadına vardığınız anlar da oluyor. Ya da, ben de Eski Estonyalılar gibi doğal ve dürüst bir vahşiyim. Ne de olsa damarlarımda boyun eğmeyen savaşçıların, Hunlar'ın, Göktürkler'in kanı akıyor...

Ancak şunu belirtmeliyim... Belli bir ön kabulünüz (a priori) varsa, kitabı bu ön kabulünüzden bağımsız olarak okumalısınız. Yoksa yazarın iletisini alamaz ve/veya kitabı sıradan fantastik bir masal olarak yorumlarsınız; hatta kitap size itici bile gelebilir.