The Eternaut

Başlatan Gabby, 01 Şubat, 2025, 22:55:43

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Gabby



Netflix ilk gösterim tarihi: 30 Nisan 2025


Hector G. Osterheld'in senaryosu, Solano Lopez'in çizgileriyle ilk olarak 1957 yılında seri olarak yayınlanan ve Arjantin çizgi roman tarihinin önemli işlerinden kabul edilen El Eternauta, 30 Nisan 2025'te "Sonsuzluk Yolcusu" adıyla Netflix ekranlarında olacakmış.

Netflix'in Latin Amerika içerik başkan yardımcısı, 6 bölümden oluşan yapımı "İspanyolca yapılmış en iddialı Latin Amerika projelerinden biri" olarak tanıtmış... Mimikleri, özellikle de ses rengiyle bana Erdal Özyağcılar'ı çağrıştıran ve dizide Juan Salvo karakterini canlandıracak olan Arjantin sinemasının önemli ismi Ricardo Darin beğendiğim çok yetenekli bir oyuncu; diziye ayrı bir kalite katacaktır diye umuyorum...




Lucky_Luke

Dizi Netflix'de yayınlanmış. Saat farkıyla bizde daha erken yayına girdi. Müsait bir zamanda izleyeceğim. Yalnız ben tek sezonluk bir mini seri zannediyordum ama anlaşılan öyle değilmiş. Eğer iptal edilmez, devamı onaylanırsa en az iki, üç sezon devam edeceği söyleniyor. İzlemeden yorum yapmam zor. Umarım yarım bırakılmaz da sonuna kadar hikayesi çekilip yayınlanır. Bu arada son gelen izleme yorumların da şu anda popüler olan The Last Of Us ve Silo dizilerinden çok daha iyi olduğu vurgulanıyor.
Çalışmadan, yorulmadan, üretmeden rahat yaşamak isteyen toplumlar; önce haysiyetlerini sonra hürriyetlerini daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar.
[ Mustafa Kemal Atatürk ]


KenParker

Övgüyle bahsedilen bir çizgi roman. Dizi vesilesiyle basılır belki.

Şöyle bir baktım. Daha önce forumda muhabbeti yapılmış:
http://altinmadalyon.com/altin/index.php?topic=10061.msg150490#msg150490

aitor03

İndirip dün gece ilk 3 bölümü izledim.
3. bölüm sonu itibarıyla Last of Us'ı andırmaya başladı evet. Bir yandan gerilimi ve yavaş fakat sürükleyerek ilerleyen kurgusuyla biraz da Gabriel Byrne'ün oynadığı 2019 yapımı War of the Worlds dizisini hatırlattı.

Amerikanın temcit pilavına dönen, giderek daha da militarist sosa bulanan "Vahşi Batı şiddeti/psikopatlığı" vurgulu distopik işlerindense, Avrupa ve Latin Amerika'nın hayatta kalmaya çalışan insan psikolojisini önceleyen kurgularını daha çok seviyorum.

Lucky_Luke

İlk sezonu izledim. Gayet güzel bir uyarlama olmuş. Büyük prodüksiyonlarla yarışacak kadar kaliteli bir yapım. Muadilleri bunun yanında biraz sıradan kalıyorlar. Ama bu demek değil ki Amerikan yapımlarında bunun benzeri yok. Eküri olarak HBO'da yayınlanan "Station Eleven" adlı 10 bölümlük distopya bilimkurgu mini seriside bu diziyle aynı frekans ve tarzdalar. Ben zamanında izleyip çok beğenmiştim. Amerikalılar'da istedikleri zaman bu tarz işler ortaya koyabiliyorlar. Eğer bu diziyi sevdiyseniz mutlaka " Station Eleven" 'a da bakmanızda yarar var.

Station Eleven

Konumuz olan diziye dönersek Fallout'un antitezi gibi olmuş dersem çokta yanlış olmaz. Hiç kara mizah yok. Depresif, realist ve çok doğal bir hikaye anlatımı var. Türkiye'de verilen ismi "Sonsuzluk Yolcusu" bence diziye çok yakışmış. Öyküyü son derece titiz bir kurguyla, konunun ciddiyetine uygun ağırlıkta izleyiciye sunulunca ister istemez içine çekiyor ve büyük bir merakla takip ettiriyor.

Çizgiroman ile birebir uyumlu değil. Farklılıklar var. Bazı ek karakterler ve günümüz teknolojisine atıflar var. Hikaye gidişatın da değişiklikler mevcut. Demek istediğim orjinal eserle birebir, motamot olarak kesinlikle ilerlemiyor. Bazı süpriz eklemeler de mevcut ki bence fena da olmamışlar.

Yalnız iki konuda eleştirim var. CGI kısmı ne yazık ki yeterli seviyede değil ama bu anlaşılabilir bir durum. Maliyet kısmı bir tarafa, Arjantin ulusal sinema TV endüstrisinin bundan daha iyisini sunabilmesinin çok zor olduğunuda kabul etmek gerek. Her ne kadar Netflix yapımı olsada bu yapımda Disney, Apple, Amazon gruplarından biri destek olsaydı eminim çok daha iyi hazırlanabilirdi. Ancak bu halide gayet yeterli. İkinci olarak da gizem unsurunun ön planda olduğu bir yapımda  bu kadar kafada soru işareti yaratıp, cevapların az bir kısmını göstermeleri projenin geleceği açısından büyük risk. Üstelik son derece cliffhanger tarzı finalle ilk sezonun bitmesi seyircide olumsuz bir etki yaratabileceği bu kadar aşikarken.

Yinede gerek yarattığı atmosfer, gerekse  müzikleri ile farkını ortaya koyuyor ki gerçekten besteci Federico Jusid özgün ve yöresel melodileri ile diziyi daha farklı bir seviyeye taşımış. Türün klişelerini de fazla kullanmamışlar. Bu da hanesine büyük bir artı tabi. Oyunculuklar da bence gayet yeterli. Özellikle Ricardo Darin ve Cesar Troncoso rollerinin hakkını fazlasıyla vermişler. Diğer oyuncularda öyle boş değildi. Kadro Latin kökenli yıldızlar karması gibi. Çoğu o bölgede bilinen, tanınan oyuncular.

Herkese tavsiye edebileceğim bir yapım değil fakat türün meraklılarının mutlaka bir göz atmaları gerektiğini söyleyebilirim. İngilizce dublajlı izlenmesini tavsiye etmiyorum. Buenos Aires'de Teksas aksanı ile konuşulması eğreti durmuş. O yüzden orjinal dil İspanyolca, altyazı Türkçe olarak -ki ben bu şekilde izledim- ya da Netflix üzerinden Türkçe Dublaj izleyin ki bizimkiler diğer ülkelere kıyasla daha güzel yapıyorlar. İkinci sezon onayını henüz almış değil fakat alsa bile en erken iki sene daha yeni sezonu beklemek zorunda kalacağız. İzlemekte o kadarda acele etmemekte yarar var diyebilirim. İzleyecek olanlara da keyifli seyirler dilerim   8)
Çalışmadan, yorulmadan, üretmeden rahat yaşamak isteyen toplumlar; önce haysiyetlerini sonra hürriyetlerini daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar.
[ Mustafa Kemal Atatürk ]


aitor03

--DİKKAT SPOILER İÇEREBİLİR-- (emin değilim)

Ben de dün gece ilk sezonu tamamladım. War of the Worlds benzerliği bir yana, Invasion of the Body Snatchers'daki ürkütücü "ihbar" burada da karşıma çıktı, hatta finalde Clouse Encounters of the Third Kind'la da bir benzerlik (el hareketleri-notalar) gülümsetti.

Hikayeyle ilgili bugün yaptığım araştırmalarsa hüzünlendirdi. Son zamanlarda sıklıkla zikredilen, "distopik kurgular gelecekle ilgili değil, günümüzün alegorileridir" sözünü hatırlatan bir hikayeye sahip Eternaut. Diziyi seyrederken birkaç yerde Arjantin'in karanlık Albaylar Cuntası dönemiyle ilgili bir alegori mi acaba demiştim, nitekim yaratıcılarının biyografilerini ve hikayeyle ilgili seneler içinde olup biteni okuyunca tam olarak öyle olduğunu da anladım.

Yazar Oesterheld'in, çizer Solano Lopez'le birlikte 50'lerin sonundaki ilk seriden sonra, 69'da hikayeyi ikinci kez canlandırma isteği, o yıllarda devrimci bir örgüt olan  Monteneros'un sözcüsü olmasından kaynaklanan; hikayeyi hayli sert politik söylemlerle süsleyip dünya liderleri tarafından pazarlık konusu yapılıp yalnız bırakılan, hatta "satılan" Latin Amerika kurgusunu eklemesi, bu yüzden de Breccia'nın görece liberal/pop bir dergide tefrika olarak yayınlanan Eternauta 1969 hikayesinin apar topar bitirilmesi (ki bir diğer sorun da Alberto Breccia'nın inceden psychedelic çizimlerinin yarattığı eleştirilermiş), ardından faşist Cunta döneminde sırra kadem basması (faili meçhul) hakikaten insanı (bunun bir sebebinin de Breccia'yla birlikte Che'nin Yaşamı'nı kaleme alması olduğu söyleniyor) hüzne boğuyor.

Her iki hikayeyi de (orijinal ve 69 tarihli ikinci versiyon) indirdim, bakalım 50+ yıldan sonra hala söylenildiği kadar sert mi...