Bir Frankofon Zirvesi: Magasin Général (Dükkan ve/veya Market)

Başlatan Gabby, Dün, 16:34:23

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Gabby



Jean Louis Tripp (Fransa, 1958) - Regis Loisel (Fransa, 1951)
Loisel uzun bir aradadan sonra Fransa'ya geri döndü...
Tripp hâlâ  Montreal'de yaşıyor ama yılın yarısını Kanada, kalan altı ayı da güney Fransa'da geçiriyor...

***

Adı:
Magasin Général (Dükkan ve/veya Market)
Çizimler ve senaryo:
Regis Loisel ve Jean Louis Tripp
Renklendirme:
François Lapierre
Boyut:
24X32 cm



Sayı 1: Marie, 17 Mart 2006
Sayı 2: Serge, 26 Ekim 2006
Sayı 3: Les Hommes (Erkekler), 2 Kasım 2007


Sayı 4: Confessions (İtiraflar), 4 Kasım 2008)
Sayı 5: Montreal, 4 Kasım 2009
Sayı 6: Ernest Latulippe, 10 Kasım 2010


Sayı 7: Charliston (Çarliston dansı), 23 Kasım 2011
Sayı 8: Les Femmes (Kadınlar), 21 Kasım 2012
Sayı 9: Notre-Dame-des-Lacs (köyü), 15 Ekim 2014

***


GENEL BİLGİLER:

Magasin Général'in açılımı için, günümüz marketlerinin bir nevi erken dönem ilkel ataları diyebilir; gaz yağından gaz lambası fitiline, un, tohum, şeker ve tarımsal alet edevata uzanan yöresel ihtiyaçlar ürün çeşitliliğini içinde barındıran dönem taşra kasabası veya köy bakkal dükkanı olarak tarif edebiliriz...

* 9 sayı ve toplamda 732 sayfadan oluşan bu Bande Dessinée (BD), grafik tasarım tekniği ve kendine özgü lezzetiylle "Dokuzuncu  Sanat" adına gerçek bir güç gösterisi... Tabiat Ana'nın pastoral resimlemeli arka plan çizgileri üzerine döşenen, köy yaşamının küçük sevinçleri ve dramlarıyla harmanlanan insana ve yaşama dair bu hümanist eski dünya masalı 2006-2014 aralığında bir buçuk milyona yaklaşan bir satış başarısı yakalamış. Üstelik bu rakama ilk baskısı tükendikten sonra 2018-2020 arasında Casterman'ın serinin tamamını antolojik olarak 3 büyük ciltte topladığı ikinci baskısı dahil değil... 

* Serinin ilk 3 sayısı 2010 yılında Kanada'da tiyatro oyunu olarak sergilenmiş... Otantik/folklorik yapısı dolayısıyla Québec okullarında tarih derslerinde işlenmiş. Kanada-Fransa ortak yapımı bir film için gün sayılırken pandemi dönemi belirsizliği devreye girmiş...

* Belçikalılar Avrupa Birliği (AB), NATO gibi genel merkezlerin başkentlerinde konuşlandırılmasından kaynaklı olsa gerek Brüksel'i "Avrupa'nın başkenti" olarak görürler. Ayrıca onlar için Çizgi Romanın da başkentidir Brüksel. Ama bu iki konuda hiç de tevazu göstermez gibi görünen aynı Belçika, Fransız işi Magasin Général için Brüksel Çizgi Roman Sanatı Müzesi'nin "Kısa Süreli Büyük Sergiler" etkinliğinde "Bir Québec Senfonisi" mottosuyla kesintisiz 6 ay boyunca imza günleri, söyleşiler, konferanslarla hem  bu modern klasiği hem de yaratıcılarını onurlandırmış; Yetinmemişler, çizgi romanda resmedilen ünlü Dükkan'ın dışını ve içini yansıtan ahşap raflara dizili kavonoz içinde yiyecekler, çuvallar içinde un, şeker ve benzer malzemelerinin yer aldığı reprodüksiyon bir yapıyı bile eksik etmemişler... Bu sanat veya çizgi romana 'amasız' net bir saygı duruşu değilse nedir... gerçekten etkileyici...
 
KABACA HİKAYE ÖRGÜSÜ:
Mimarisiyle  ziyaretçilerini şaşırtan ve "kıtasını şaşırmış bir Avrupa kenti" benzetmeleri yapılan Québec (Kuebek/Kebek şeklinde bir telaffuzu var), koloniyal dönemde Fransız yerleşimcilerce kurulmuş. Günümüzde de Kanada'nın resmi dili Fransızca olan tek eyaleti. Derin Avrupa köklerine sahip bu Kanada bölgesinin mimarisi, dil ve gelenekleriyle Fransa'nın Kuzey Amerika'daki bir uzantısı gibi durduğunu söyleyebiliriz. Yıllar içinde konuşma dilindeki kırılmalar sonucu oluşan şive farklılıkları "Kanada Fransızcası" diye adlandırılan bir aksanı da ortaya çıkarmış...

1914'te sona eren Büyük Savaş (Birinci Dünya Savaşı) sonrası derin sosyal ve kültürel değişimler yaşanmakta, yaralar sarılmaya çalışılmaktadır. İşte hikaye de bu zaman diliminde, 1920'lerin kırsal Québec'ine bağlı,  göl kenarına kurulu küçücük ücra bir köyde geçiyor.
 
Seksenli yıllarda TV kış haberlerinde kar yağdığında ilk yolları kapanan ve en az sekiz ay dışarıyla bağlantısı kesilen, bu uzun zaman dilimini küçük kahvehanelerinde genci-yaşlısıyla satranç oynayarak geçiren Van'ın Bahçesaray'ını hatırlayanlar olacaktır... Elektriği, radyosu, telefonu olmayan, herkesin kuşaklar boyu birbirini tanıdığı Notre Dame des-Lacs köyü de her kış sert coğrafyadan kaynaklı bir tecrit edilme haline karşın, geleneklerin yönettiği ve mevsimlerin şekillendirdiği bu yerde yine de huzurlular. Her bireyin kendi rolü var; çekirdek aileler, kendilerine bir gelecek inşa etmek için yorulmadan çalışan erkekler ve kadınlar... Yakında sonbahar gelecek ve her yıl olduğu gibi erkekler para kazanmak için bütün kış odun kesecekleri İngiliz şirketlerinin şantiyelerine tüm köyün katılımıyla gerçekleşen uğurlama ritüeliyle bir kez daha yolcu edilecektir.

Marie'nin kocası köyün tek alışveriş dükkanının sahibidir ama aniden vefat eder. Cenaze töreni sonrası iliklerine kadar hissettiği "tek başınalık" ve kendisine miras kalan mağazayı bir kadın olmasından kaynaklı önyargıları da göğüsleyip işletebileceğini göstermesi gerekecektir. Bu sert coğrafya sanki zamanı da dondurmuş ve köy modernite ve kilise gelenekleri arasındaki ince çizgide sıkışıp kalmıştır. Çünkü "Zeitgeist" (Zamanın Ruhu) diye bir şey vardır ve kadınların böyle bir işe soyunması demek "elinin hamuruyla erkek işine karışmak"tır...

Fransız asıllı Montrealli ve Dünya Savaşı'nda sıhhiyeci olarak görev yapan Serge adlı gizemli yabancı ilk kar yağışındaki buzlanmada kayan motosikleti bozulunca köyde mola vermek zorunda kalır. Serge Brouillet Avrupa'da epey zaman geçirmiş, Fransız aksanını ve kaliteli mutfağa olan tutkusunu geliştirmiş zarif ve kültürlü biridir. Köyün erkekleri için O  'şehirden gelen, cilalı çizmeli, hepsinden farklı konuşan ve kitap okuyan bir beyefendi'dir. Daha sonra savaştan sağ çıkması dolayısıyla kendisine "Hayatta Kalan" lakabı takılacaktır...

ÜRETİM AŞAMASI:
Sadece üretim aşaması bile başlı başına tez konusu bu serinin... Aynı zamanda derin dostlukların ve bu uzun üretim sürecinde tek bir çatışma olmadan birlikte çalışmanın da hikayesini barındırıyor içinde. Üzerinde toplam on yıl çalışılan bu proje 6 kitap olarak planlanmış, sanat kaygısı ve mükemmeliyetçilik tutkusu serinin 9 kitaba evrilmesine neden olmuş. İki çizer hem senaryoyu hem çizgileri ortaklaşa üretiyorlar ama son resimlemelerin tamamlanmış hali ne Loisel'in ve ne de Tripp'in çizim alışkanlıklarını yansıtmayan, iki çizerden biri olmadan hayata geçirilemeyecek nadide,  grafik gücü etkileyici "melez" ve/veya "ortak still"  oluşuyor.

Regis Loisel sıfırdan sahne oluşturmayı seviyor. Fikirlerini kağıt üzerinde karakalem ile karakterlerin konseptini ve panellerin  ritmini eskizin bi' tık üstü oldukça gelişmiş bir storyboarda dönüştürüyor. Bu aşamadan sonra bu ham çizimleri süslemekten ve onlara derinlik kazandırarak  bitirmekten keyif alan, çizerliğinin yanı sarı plastik sanatlar eğitimli Jean Louis Tripp sazı eline alıyor... Kırsalın natürel görüntüleri fonunda, karakterlerin insani ve dramatik tasvirleri üzerinde kılı kırk yaran bu özenli illüstrasyon süreci en nihayetinde Loisel/Tripp ikilisinin nezaretinde renkçi François Lapierre, yumuşak tonlarla renklendirdiği her bir kareye son kat cila atılarak iş görücüye çıkarılıyor...

Daha iyi anlaşılması için görsel olarak örneklemem gerekirse, çizgilerin evrim süreci  aşağıdaki aşamalardan geçiyor....







ZENGİN KARAKTER ÇEŞİTLİLİĞİ:

Ana karakterlerin dışında, kendini ön plana çıkarmayan ama bütünün içinde hikayeyi olumlu yönde destekleyen bir çeşitlilik var... Karakterlerin  ilk prototip tasarımından son şekline karar verme sürecinde de -özellikle Marie/Serge ikilisi üzerinde- yap-bozlu bir çok aşamadan geçilmiş. Kadın ve erkek karakterler gösterişsiz, belki biraz sıradan ama  güvenilir ve çalışkan;  yüz hatları da az abartılarak ve karikatürize edilerek betimlenmiş...


Marie / Serge



...ve Diğerleri...



*


Uzun Kış, kısa Yaz mevsimleri; Dolunaylı geceler ve pastoral görüntüler...





...VE FİNAL...

Sahip olduğu tek ailesi birlikte yaşadığı büyükannesi olan öksüz bir kız var, adı Jacinthe. Bu şefkatli  kız Marie'nin de can yoldaşı ve destekçisi. 1927 sonbaharında dükkana erzak almak için Marie'nin kamyonetiyle Montreal'e gittiklerinde kendine bir fotoğraf makinesi alıyor. Birkaç panelde onu fotoğraf çekerken görüyoruz...

Seriyi bir "fotoğraf albümü" ile bitirme fikri böyle filizleniyor... Sevinç ve hüzünlerin; düğün ve cenazelerin; ilk arabaların, köye ilk elektriğin gelişinin vb. oluşan "hayat devam ediyor" hissiyatlı 24 sayfalık fotoğraflardan oluşan "sonsöz" albümüyle nazik bir şekilde okurla vedalaşıyor... Ünlü dönem yönetmeni Frank Capra'nın kamera açısının, filmin finalinde ağır ağır gökyüzüne çevrilmesi gibi; bulutlar, boşluk ve bitti!...




***


ferzan

    Müthişsiniz. Haberim dahi yoktu ne böyle bir üretimden, ne de üretim arka planından. Kendi adıma teşekkürü borç bilirim.
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

KenParker

Küçük bir kasabada dükkan etrafında dönen insanların hikayeleri. Konu basit görünüyor lakin Castermannn'a geçmeden evvel 1.5 milyon sattığına göre övgüyü hak eden seviyede iş çıkarıldığı belli. Çizimleri de sevdim. Teşekkürler Konyakçı.

Aklıma eskiden TRT'de falan çıkan Kuzeyde Bir Yer dizisi geldi. Kanada'da yalnızca gitmek zorunda olanların bildiği küçük bir kasabada geçiyordu. Kendi adıma hayatımın en iyi dizisiydi diyebilirim. Şu an tamamını bir türlü bulamıyorum.

karlıova

Müthiş bir tanıtım olmuş değerli Gabby dostum, sizi kutlarım. Uzun zamandır yazmak istediğim bir seriydi, hakkını veremem diye bir türlü başlayamadım.

Bu seriyi, yayınlandığı dönemde, hem de olayların geçtiği Quebec'te, Montreal halk kütüphanesinden ödünç alıp okuma şansım olmuştu. Her yıl bir sonraki albümün yayınını iple çekerdim. Tabii büyük emekle gerçekleştirilen bir seri, 2006'da başlayan yolculuk 2014'te tamamlandı. Son albümü okuyup bitirdiğimde hissettiğim hüznü hatırlıyorum halen. Tüm BD sitelerinde vazgeçilmezler arasında hakettiği yeri aldı Magasin General

https://www.bedetheque.com/serie-13259-BD-Magasin-general.html

Hem Loisel, hem de Tripp Fransız, bu coğrafyada doğmamalarına rağmen çok sevmişler Quebec'i ve hayatlarının bir bölümünü burada geçirmişler, kültürünü iyice sindirmişler. Bu seri onlar için çok şahsi, çok özel bir iş. Sanırım kariyerlerinin de başyapıtı denebilir, en azından şu ana dek.

Bu seri yayınlandığı zaman yalnız Fransa'da değil, Kanada'da da çok satanlar listesine yerleşirdi derhal. Hümanist, sıcak anlatım tarzı, eğildiği ve halen güncelliğini koruyan toplumda kadınların yeri, farklılıkların getirdiği zenginlikler (Serge karakteri eşcinsel) gibi konular haricinde albümlerin muhteşem görselliği, renkleri de okuyucuları çeken bir evren yaratılmasını sağlamıştı.

Öykü çok zengin ve derinlemesine işlenmiş karakterlere sahip. Kurgusal olarak altyapı gayet sağlam, ilgili dönemin şartları, mimarisi, kullanılan araç gereç, kıyafetler vs. hepsi özenle, belgeler fotoğraflar üstünden çalışmayla oluşturulmuş. Olayların geçtiği köy Notre Dame de Lacs ise yaratıcıların zihninden çıkma. Oradaki hayat bu kadar gerçekçi tasvir edilince okurlar için gerçek oluyor neredeyse.

Özetle, kaybolup gitmiş eski bir dönemi anlatan, hayatın daha zor ama insanlar arasındaki ilişkilerin daha yakın olduğu, insanların sert coğrafya ve kış koşullarında dayanışma gösterdiği, ahır danslarında, toplu yemeklerde bir araya geldiği ve günümüzde bu tip ilişkilerin kaybını nostaljiyle bize hissettiren, sevgiyle örülmüş ve bunu okurla paylaşan bir seri. Hayatın kendisi...     



karayel2018