Kahire - Doğan Kitap

Başlatan pearl jam, 16 Kasım, 2011, 00:32:37

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

pearl jam

Bugün Sabah Gazetesinde Kahire ve Kutlukhan Perker ile ilgili yayımlanan bir yazı :

http://www.usasabah.com/Yazarlar/ibrahim_zahit/2011/11/28/ruya-gormek-isteyen-uyumasin

hanac

Kahire'yi okudum.

Kutlukhan Perker'in çizimleri mükemmel, baskı kalitesi de çok güzel.

Ama konuyu beğenmedim, bir amerikalının gözüyle bakılıp yazıldığı için olmamış.

drfuhrer

çizimler gerçekten güzel ama konu güzel başlasa da vasat bi form'a bürünüyor...

kalidor

Aslında beklediğim kadar oryantalist bir gözle yazılmadığına memnun oldum diyebilirim. Mevlana Celaleddin ve Şems-i Tebrizi, teslimiyetle ilgili bir kitaptan bahsedildiğinde Cin'in çocuğun eline Kuran'ı vermesi gibi göndermeler yazarın çokta boş olmadığını gösteriyor. Zaten kitap yayınlandığında bir Hristiyan kilise örgütü İslamiyet propagandası yaptığı gerekçesiyle yazarı prostesto etmiş.
Crom! Ölüleri Say...

hanac

Alıntı yapılan: kalidor - 26 Aralık, 2011, 15:28:04
Aslında beklediğim kadar oryantalist bir gözle yazılmadığına memnun oldum diyebilirim. Mevlana Celaleddin ve Şems-i Tebrizi, teslimiyetle ilgili bir kitaptan bahsedildiğinde Cin'in çocuğun eline Kuran'ı vermesi gibi göndermeler yazarın çokta boş olmadığını gösteriyor. Zaten kitap yayınlandığında bir Hristiyan kilise örgütü İslamiyet propagandası yaptığı gerekçesiyle yazarı prostesto etmiş.

Evet haklısın, İslam karşıtlığı falan yok.

Ama konuyu çok dağıtıyor, bu kadar karaktere bile gerek yoktu sanki.

pearl jam

Ben de aynı fikirdeyim, konu güzel başlıyor ama biraz fazla dağılıyor. Yine de edinilmesi ve okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum

gamlıbaykuş

Yakın zaman içerisinde Kahire'yi okudum. K. Perker abimizi tekrar tebrik ediyorum, kalitesini gösterdiği için. Konu ve içerik olarak anladım ki fantastik içerikli eserlerden vazgeçemiyorum. Esrarengiz ortamlar, cinler, iyiliğin ve kötülüğün -biraz alaycı da olsa- savaşı beni çok etkiledi. Bu sebeple Kahire'yi hala okumamış arkadaşlar tavsiye ediyorum. Ve gönül isterki Kutlukhan Perker'in diğer eserlerini de Türkçe olarak okuyabilelim...
Hayat ne kadar güzel, hoş,
Haydi durma sevgiline koş...

Ahmet Oktay

Bugün okudum. Konu olarak fena değildi ama daha iyi olabilirdi. Çizimler bence senaryodan önde. Mitolojik hikayeleri sevenler bunu da sevebilir. Son olarak; renkli olsaydı çok daha güzel olurdu bence. Puanım 7/10.

memospinoz


Kahire sokaklarında geçen, fantastik öğelerle bezeli soluk soluğa bir macera...

Kahire...
Sırlarla dolu bir kent.
Uyuşturucu kaçakçısı Eşref...
Lübnan asıllı Amerikalı intihar eylemcisi Şehid...
İsrail Özel Kuvvetler üyesi Tova... Tuhaf bir şehirde arayış içinde olan Amerikalı genç kız Kate...
Muhalif köşe yazarı Ali... ve hikâyenin düğüm noktasını oluşturan sihirli bir nargile...
Hepsi bu kitapta. Büyülü gerçekçiliğin çizgi romanda hayat bulan hali...
Soluk soluğa bir kovalamacaya tanık olmaya hazır mısın?

Baskı Yılı: 2011
Boyut: 19.5 x 27 cm
Sayfa Sayısı: 160
Etiket Fiyatı: 18 TL

memospinoz


hanac

Yıllar önce okumuştum.

Çizimler çok iyi ama senaryo vasat diye aklımda kalmış.

memospinoz

Baskısı tükenmiş. KaraKarga'dan tekrar çıkar mı acaba?

darkwood

Kahire'nin baskısı biteli çok zaman oldu, yeni baskısı yapılırsa güzel olur.
Darkwood Sakinleri..

Lucky_Luke

Kütüphaneyi karıştırırken elime geldi bu eser. Tekrar gözden geçirirken hikayenin duygusal, büyülü, mistik, atmosferi beni yine içine çekti. İyi ki yurdumda yayınlanmış, iyi ki okumuşum.

Burada yazılanlara ekleyecek fazla sözüm olmasada, bazı noktaların altını çizmek istiyorum. Yazarı G. Willow Wilson' un batıda bazı gruplar tarafından çokça linçlendiği bilinen bir şey. Ama ben kendisini çok takdir ediyorum. Kendine has üslubu ile özgün işler çıkardığını düşünüyorum. Çizer M. K. Perker ile güzel bir uyum yakalamışlar ki burada da yayınlanan Air serisinde de beraber çalışmışlar.

Öyküye gelirsek bence güncelliğini halen koruyan bir konu üzerinden ( İsrail- Filistin Meselesi ) farklı bir bakış açısı ile gerekli mesajları da vererek ortaya sağlam bir iş çıkmış. Tekrar ve tekrar okunabilecek bir eser olduğunu düşünüyorum.

Yukarda paylaşılan resimlerde de görülebileceği üzere öyküdeki çizgiroman okuma duvarını karakterlerin aşarak öyküye yedirilmesi beni dumur etmişti. Başka eserlerde de bu tarz öykü anlatımı mevcut. Ancak burada daha bir hoş kullanılmış.

Öyküde ki oryantalizm etkisi biraz dozu kaçsa çok da rahatsız etmedi beni. Gündüz vakti, pavyonun açık olması, dansöz oynatıldığı bölümler biraz göze batsa da tolore edilebilir düzeyde bence.

Başka ilginç bir nokta ise üretilen eserler açısından cinlerin merkezde yer aldığı 1001 Gece Masalları hariç burada ki gibi başka eserlerde pek görülmemesi. Bonelli yayınlarında Dylan Dog ve Dampyr serilerinin bazı öykülerinde hatırlıyorum. Belki Martin Mystere de de olabilir. Ancak hiç bunların dışında başka eserlerde okuduğumu hatırlamıyorum. Bu konu hep pas geçilmiş ya da görmezden gelinmiş nedense.

Genel olarak cin meselesini yakın zamana kadar sadece islamiyette olan bir olgu olduğunu zannederken, araştırmalarım sonucunda hristiyanlık ve musevilik-yahudilikte de mevcut olduğunu görünce şaşırdım. Onlarda bizdekine benzer tarafları olsada farklıklar mevcut.

Konu ile ilgili araştırmaya devam ederken Doçent Doktor Veli Atmaca'nın "Tarih Boyunca İnanç Tıp İlişkisi" adlı eseri dikkatimi çekti. Orada geçen tüm bilgileri buraya aktaramam ama kısaca hem incilde hem de tevratta ilgili varlıkların anlatıldığı bölümlerin mevcut olduğu, hristiyanlıkta ve yahudiliğin içerisindede bu varlıkların kabul edilip, kendi inanç sistemlerinde de yer teşkil ettiğini okuyunca çok şaşırdım. Bu inançlara sahip insanlar, bu varlıklar sanki hiç yokmuşcasına, herhangi bir eserde ve ya yapıtta yer alıcak şekilde nerdeyse hiç tasvir etmemişler ya da ben hiç duymadım.

İslamiyet inancında ise o kadar popüler ki konu hemen her türden yapıtta, sinema, edebiyat...vs sürekli kullanılmış ve kullanılmaya devam etmekte.

Şimdi size bunları niye anlattım. Asıl ilginç olaya şimdi geliyorum. Yukarda belirttiğim kaynaktada üstüne basa basa belirtilen Kuran-ı Kerim de de bahsi geçen bir olay mevcut. Hz.Muhammed'in başından geçen Miraç Gecesi olayı. Yani Miraç Kandilini kutladığımız bugünde gerçekleşen olaylar neticesinde cinlerin hareket ve yeteneklerine kısıtlama getiriliyor.

Misal Miraç'dan önce tüm cinler semaya yükselerek, çeşitli özel bilgileri, gayp haberleri, çeşitli büyü, sihir yapabilme yeteneğini çalabiliyordu. Ama ve lakin Miraç gecesinden sonra Allah bu bölgeye yasak koyuyor. Sonrasında buraya yaklaşan her cin bir ateş topu ya da nur ışığı ile kovalanıyor ve hatta öldürülüyor.

Bu olayın öncesinde dünyada iletişim kurdukları insanlar mevcut ve bunlar tabi ki de büyücüler, üfürükçüler, falcılar olarak biliniyor. Cinlerin çaldıkları bilgileri alarak kendileri için kullanıyorlar. Aynı çizgiromanda geçen büyücünün yaptığı gibi.

Bu olaydan sonra Gaybı yani geleceği, bilinmeyeni...vs sadece Allah bilir ayeti Kuran'a iniyor ve hemen arkasından tüm büyü yapımı ve fal bakmak ile ilgili yasaklar ayet olarak geliyor.

Şimdi burada anlattıklarım inancınız yok ise ya da dinleri safsata olarak görüyorsanız inanılmaz saçma gelebilir. Ona bir şey diyemem ama az biraz inancınız var ise şurada anlattıklarım sizi ürkütüyordur eminim.

Çizgiromandaki büyücü nasıl bunu yapabiliyordu peki? Yasaktan önce gelen bilgileri kullanarak yapabiliyordu tabiki de. Sonrasında çıkan günümüzdeki falcıların, üfürükçülerin birer şarlatan olarak genel kabul görmesinin İslami açıdan sebebi budur. 1400 sene evvel o kapı kapanmış ve bir daha Dünya da Gaybı Allah dışında kimse bilememiştir.

Bu vesile ile ister inançlı olun, ister inançsız hepinizin Miraç Kandilini kutlar, sevdiklerinizle nice kandiller geçirmenizi dilerim.  O0

Ustura Kemal

Değerli Lucky Luke. Bir inançsız olarak üstteki iletinizdeki tezleri akıl dışı bulsam da , akıl dışı tezlere akla yatkın açıklamalar yapmanız nedeniyle kutluyorum sizi.