Ana Menü

Ne okuyoruz?

Başlatan kadri kerem, 26 Eylül, 2012, 22:19:16

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Vega

Tüm kitaplarını okumaya söz verdiğim yazarlardan Aytmatov'un Deve Gözü isimli kitabını okudum. Kitap demek doğru olur mu bilmiyorum. Sadece 45 sayfalık bir öykü. Tarım reformunu gerçekleştirmek için çabalayan Rusya da Kemal isimli, traktör sürücüsü olma hayallerinin peşinde bir adamın öyküsü. Kemal azimli, çalışkandır ama ona işi öğretecek olan Abakir ile başı derttedir.


Çok uzun yazacak değilim. Öykü klasik, Aytmatov'a yakışır doğa tasvirleri ile bezeli. Anlatım yine, gece yorgun argın yatağına giren Kemal'in sızlayan ellerini hissettirecek kadar iyi. Ama genel itibari ile zayıf kalan (kısa olmasıyla alakalı belki) bir öykü.

Kapakta isim ile özdeş bir deve resmi kullanılmış. Ancak devenin üzerindeki adam ve arka plana bakar, Rusya hariç dünyanın herhangi bir yeri olabilir gibi geliyor. Elips Kitap'tan çıkan kitabın orijinal ismi maalesef yine yok. Keşke olsaydı. Yukarıda değindiğim gibi Aytmatov okumaya başlayacak bir kitap değil ama yazarın bir kaç kitabını okuduktan sonra nasılsa okuyacağınız bir kitap. Tüüm kitaplarını okumak gibi bir kaygınız yoksa bu kitabı es geçebilirsiniz.

[/url]
"Her yazar bir milletin çocuğudur ve o milletin hayatını anlatmak, eserlerini kendi milli gelenek ve törelerini kaynak alarak zenginleştirmek zorundadır. Benim yaptığım önce bu, yani kendi milletimin geleneklerini ve hayatını anlatıyorum. Fakat orada kaldığınız takdirde bir yere varamazsınız. Edebiyatın milli hayatı ve gelenekleri anlatmanın ötesinde de hedefleri vardır. Yazar, ufkunu milli olanın ötesine doğru genişletmek ve 'evrensel' olana ulaşmak için gayret göstermek durumundadır. İyi yazar 'tipik insan' ortaya koyma ustalığına erişen yazardır."
İlk kitabım Yanlış Adam çıktı. Edirne sokaklarında geçen çizgiroman temelleri üzerine kurulu bu romanı almayı unutmayın...

pizagor

Yorucu 'Kara Kule' toplu okumasında, üçüncü kitap sonrası verdiğim arada ilk kitabım 'Babam Süt Peşinde' oldu. Neil Gaiman ve Skottie Young imzalı bir çocuk kitabı. Evet çocuk kitabı, evet bu çocuk kitabını göstere göstere işe giderken serviste okuyorum ve toplumsal statüme darbe alıyorum :) ama Skottie Young bu. Skottie Young'ın sevimli ve özgün çizgisi Marmara Çizgi'den çıkan Oz Büyücüsü'nden sonra ikinci kez Türkçe olarak kitaplığıma giriyor. Çizgiromanseverlerin bu kitaptan haberi olmayabilir. Bir bakın, inceleyin derim. Sadece o çizimler için alacağınızı düşünüyorum...




Babam Süt Peşinde sonrası ikinci kitabım ise 'Büyünün Rengi'. Delidolu'nun tekrar yayınlamaya başladığı bu seri henüz ikinci kitapta. Keyifli başladı. Şu tanımlama için dahi bu sefer seriyi takip ederim:

Kusursuz, mutlak kaos, yıldırım olsa fırtınada ıslak bakır zırh giyerek tepeye tırmanacak ve 'Tanrıların hepsi onun bunun çocuğu!' diye bağıracak türden biri diyeyim yalnızca.

İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


Vega

Robin Cook'un ülkemizde yayınlanan son romanı Denek...

Kitap, Cook'un standart şablonlarından biri kullanılarak yazılmış. Ana karakter bir önceki kitap EX'den tanıdığımız Pia Grazdani. EX'de başına gelenlerden sonra kendine yeni bir hayat kurmaya çalışan Pia, tıpta nanoteknolojiyi kullanmak için çalışmalar yapan Nano isimli firmada işe başlar. Kısa bir süre sonra Nano'da başka işler döndüğünü farkeden Pia olayın gerçek yüzünü araştırmaya karar verir ve olaylar gelişir.

Dediğim gibi tıbbi anlatımlar dışında başka kitaplara olan benzer sahneleri nedeni ile sıkıcı bir kitap. Okurken sıkıldım. Ekstra bir heyecanı yok. Her zaman gibi tıbbi bir kurum çalışanı, şirkette gizli işler döndüğünü farkeder. Her nedense bunu ortaya çıkarmayı kendine görev edinir. Ana karakterin yanında muhakkak "yapma" diyen ezik bir yancısı olur falan. Benim için tek farklı yanı finali oldu. Bugüne kadar okuduğum 19 Robin Cook kitabının hepsinden farklı bir şekilde bitiyor.

Robin Cook kitapları son dört kitaptır Sayfa 6 yayınlarından çıkıyor. İlk kapakta dikkatimi çeken kapak tasarımları Ex ve bu kitapla birlikte zirve yapmış durumda. Kapakta kullanılan ana temanın küçük boyutlusunun sırtta da kullanılmasına bayılıyorum. Ancak aynı kaliteyi çeviri için söylemem imkansız. İnkılap'tan çıkan "Nöbet" ile birlikte en kötü çevrilmiş Robin Cook kitabı. Bloğumda çevirilere ayrıntılı olarak örnek vereceğim. Kimbilir belki doktor, belki de ben yaşlanıyorum. (Doktor artık 75 yaşında) Sonuç itibari ile beğenmedim. Ama yine söylüyorum kapak harika. Ayrıntılı yorumum için kapağın üzerini tıklayabilirsiniz.

İlk kitabım Yanlış Adam çıktı. Edirne sokaklarında geçen çizgiroman temelleri üzerine kurulu bu romanı almayı unutmayın...

Vega

Biliyorum zamanlamam manidar ama durum sandığınız gibi değil. İş yerimde yaklaşık bir aydır okunmak için sürünüp duruyor bu kitap. Aslında kitap demek de pek doğru değil. Küba Devriminden sonra Güney Amerika'nın tamamında devrim gerçekleştirme hayali ile Bolivya'ya geçen Che'nin 7 Kasım 1966'dan öldürülmesinden bir gün önceye (7 Kasım 1966) kadar olan notlarından oluşan bir nevi günlük. Öldürülmesinden sonra bir şekilde kurtarılan bu günlük hızlıca çoğaltılarak, yayınlanmış.

Günlüğün girişinde Fidel Castro'nun yazdığı uzunca bir önsöz var. Yaklaşık 20 sayfa. Önsözde opturnist, emperyalist, anti kapitalist, marksist, leninist bir sürü terim var. Tek satır anlamadım. Tek çıkarımım adamın Amerikalıları pek sevmediği...

İddialı sayılabilecek derece sade bir ön kapağa sahip kitabın arka kapağında dünyanın en ünlü resmi olarak kabul edilen Che'nin portre fotoğrafı var. Baskı eh işte, tekrarlar, yazım hataları var. Ama neredeyse okunaksız bir el yazısından uyarlandığı ve orjinaline sadık kalındığı düşünülürse, yanlış mı, aslının aynı mı anlamak zor. Kişisel olarak bana bir şey ifade etmemekle birlikte notların bir anlam ifade etmesi için genel olarak devrimciliğe aşina olmak gerektirdiğini düşünüyorum. Yani bir "Gerillacılığa Başlangıç: 1" kitabı değil. Ancak adamın zahmetlerle dolu son 11 ayına ait detaylar içermekte.

Bendeki baskısının yüksek çözünürlüklü bir görselinin bulamadığımdan aynı yayınevinin satıştaki halinin resmini koyuyorum. Akşama eve gidince ilk fırsatta kendim Ilgın'la birlikte bir resim çeker, bloğuma koyarım. Benim açımdan keşke okumasaydım kategorisinde olmakla birlikte eminim okumadan ölme diyecekler de çıkacaktır. Detaylı yorumumu okumak için resmin üzerine tıklayabilirsiniz...

İlk kitabım Yanlış Adam çıktı. Edirne sokaklarında geçen çizgiroman temelleri üzerine kurulu bu romanı almayı unutmayın...

Vega

Yalan yok, 1088 sayfa kasamadım, kısaltılmış versiyonunu okudum. Aslında daha önce başka kısa bir versiyonunu da okumuştum ama kitaplıktan bu çıkınca okumadan edemedim.

Hepimiz yel değirmenleri ile olan savaşını hatırlasak da, Don Kişot'un aslında çok daha fazla maceralı bir hayatı var. Hayaletler, büyücüler, sahte büyücüler ve daha pek çok. Bende ki edisyona göre evden üç kez kaçıyor. En sonuncu da onu evine döndürmek için bir oyun oynayan arkadaşları bir yıl silahını bırakmaya ve evine dönmeye ikna ediyorlar.

Genel olarak hafif, esprili bir anlatımı var. Bir ada sahibi olmak için Don Kişot'un peşinden giden Sancho Panza en az efendisi kadar çılgın. Tamamını okumaya üşenseniz de en az bu kadarlık bir kısa versiyonu muhakkak okunmalı... Detaylı yorum için resmin üzerine tıklayabilirsiniz...

İlk kitabım Yanlış Adam çıktı. Edirne sokaklarında geçen çizgiroman temelleri üzerine kurulu bu romanı almayı unutmayın...

Vega

İsrafil'in Aynası, Türkiye'de fantastîki kurgu tarzının öncülerinden Şebnem Pişkin'in okuduğum ikinci kitabı. Ağırlığını oluşturan tasavvufi yönü çok ilgimi çekmese de kurgulama şekli olarak çok ilginç gelen bir kitap oldu. Hem aynı hem de her bölümde farklı bir karakter, sonradan eklenen yan ama sonradan esas karakterde "bir" olan karakterlerle gerçekten bir renk cümbüşü.
Bahsettiğim karakterimiz ilk başta öbür âlemde İsrafil ile aynı mekânda yaşayan bir ışık varlık. Büyük ihtimalle benim anlayabildiğim anlamda "can" dediğimiz şeyin ana varlığı. Allah'a yaklaşmak için dünyaya gönderilme görevini üstleniyor. Bu noktada bu görevlendirmeyi yapanın neden İsrafil olduğunu bilmiyorum. Sanırım konunun derinlerinde olanların bir bildiği vardır. İşin aslı bu görevlendirme kısmını duyunca beklentim aşırı yükseldi. Tadından yenmeyecek bir macera beni bekliyor sanmıştım; yanılmışım. Ancak macera noktasında yanılmış olabileceğim gibi yazarla macera anlayışımız arasında ciddi farklılıklar olması da söz konusu
İlk bölüm, bu ruhani varlığın dünyaya gönderilmesi ile ilgili. İkinci bölüm ise dünyaya geldikten sonra büründüğü şekiller ile ilgili ki biraz orta iki biyoloji dersi havasında. Bu bölüm üzerinde biraz daha durulabilirdi, ya da hiç olmayabilirdi. Neyse, üçüncü bölüm artık insan suretine bürünen varlığımızın "aşk"'ı araması ile ilgili.
Tasavvuf, aşk denince aklınıza ne geldiğini biliyorum. Benim de aklıma geldi. Ama korkmayın, yazar, pek çoğunun yaptığı gibi Şems ve Mevlana'yı sömürerek yeni bir kitap yazmamış. Karakterleri kendine has. (Final itibari ile benzersiz diyebilirim.) Aşk'ı arayan Ozan ve hocası (öyle mi deniyor tam bilmiyorum) Celaleddin ile arasında geçen diyalogları izliyoruz. Buralar benim için biraz yorucu oldu. Diyalogların satır aralarında yazarın bir diğer kitabı olan ve gerçekleştirdiği seminerlere adını veren "Bir" felsefesine göndermeler ve sosyal medyada paylaşabileceğiniz onlarca güzel söz var. Yorumun tamamını okumak için kapak resmine tıklayabilirsiniz.

İlk kitabım Yanlış Adam çıktı. Edirne sokaklarında geçen çizgiroman temelleri üzerine kurulu bu romanı almayı unutmayın...

sheRa

İlber Ortaylı, Türklerin Tarihi. Kitap güzel fakat İlber hoca arada bir konuyu dağıtıyor. Bu durumda 5 dk. ara verip kitabı yeniden okumanızı tavsiye ediyorum. Aksi takdirde ben ne okuyordum konu neydi soruları sizi esir alıyor.   ;)  :)


emre ozdamarlar

Bu ara Don Winslow'un The Power Of The Dog'unu okuyorum. Yaklasik 30 senelik bir surece yayilan bir öyku. 70'li yillarin sonunda Vietnam'dan gelen bir CIA ajani yeni kurulmakta olan DEA'e katilir ve Meksika'nin uyusturucu kartellerinden birinin cökertilmesinde görev alir, fakat farkinda olmadan cok daha guclu bir kartelin olusmasina alet olmaktadir.

Kitap uzun bir calismadan sonra yazilmis, yazar gercek olaylari da hikayeye katiyor ve Meksika'da senelerdir devam eden, halen her sene binlerce cana mal olan, uyusturucu ile savasi anlatiyor. Bunun yanindan uyusturucu kartelleri ile CIA'in Guney Amerika'da yukselen sol ve komunist yapilara karsi nasil beraber calistiklarini da detayli anlatiyor.

Kitap yaklasik 540 sayfa, tugla gibi, bir ton karakter var ve aksiyon neredeyse hic durmuyor.

Isin ilginc yani bu hafta Warren Ellis de haftalik mailinde bu kitaptan bahsediyor ve tavsiye ediyor. Kitabi eline aldigini ve bitirmeden sonuna dek okudugunu anlatiyor. Kendisinin yorumunu ingilizce paylasiyorum:

"Don Winslow has a new book out, THE CARTEL, so I thought I'd pick up its spiritual ancestor, THE POWER OF THE DOG, and read that first. I have a few other books on the go, but one night I decided to just look at the first few pages. Which was a mistake. It bit in and didn't let go. Finished it at 240am this morning. It's a monster. Winslow is one of those brutal writers, sentences all sinew and hard muscle, and, in Nabakov's phrase, throws so many rocks at his characters that you genuinely don't know which, if any, will survive to the end. He is incredibly good at threat, and anyone looking for a peaceful popcorn read will have to go elsewhere. It's a story of The War On Drugs, and has the big decades-long sweep of the James Ellroy histories. Without the collapse of language and attack that marred BLOOD'S A ROVER for me. Winslow writes with hammers, with cold and directed anger, lean and propulsive. It was one of those rare books where, as you approach the end, you keep checking to see how many pages you have left because there are characters you want to see survive and you're not sure how or if they're going to get out alive in the couple of thousand words left."




Mrtekin

Don Winslow, Trevanian'ın muhteşem eseri "şibumi"nin devamını da yazmıştı.

"satori".

aman uzak durun, nicolai hel gibi bir karakter anca bu kadar harcanabilirdi...
They drew first blood...

kalidor

Kral Katili Güncesi 1. kitabı soluk soluğa okuyorum. İlk 90 sayfa girizgah, 100-250 arası Oliver Twist, şimdiye kadar da 350. sayfa Harry Potter kıvamında gidiyor. Ama alttan alta da bir şeyler kaynıyor.

Crom! Ölüleri Say...

connyapku

The Complete  Chronicles of Conan.



rumar80

  Tom Clancy'nin yazdığı Tehdit Vektöru adlı kitabı okuyorum.
  Kızıl Ekim, Kızıl Fırtına vs. Türkçe yayınlanan tüm kitaplarını okumuş,  hatta bazı orjinal romanlarını da okumuş biri olarak oldukça uzun zamandır bir kitabını okumamıştim.
  Neden bu kitap Türkçe'ye çevrildi bilmiyorum.
  Öncesinde daha başka kitapları da vardı. Yine de Jack Ryan, John Clark ve Ding Chavez geri döndü.

pizagor

Kara Kule'ye yine ara veriyorum. Beşinci kitaba geçmeden önce hazır Nani de gelmişken Yalçın Doğan'ın Fenerbahçe Cumhuriyeti'ne başlıyorum. Sonra da Cesur Yeni Dünya @hanac  ;D
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


kalidor

Alıntı yapılan: connyapku - 07 Temmuz, 2015, 00:10:05
The Complete  Chronicles of Conan.



Kara kaplı olan kitap mı connyapku? Hail!!!

Crom! Ölüleri Say...

pizagor

İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!