Ana Menü

Ne okuyoruz?

Başlatan kadri kerem, 26 Eylül, 2012, 22:19:16

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

dean

Alıntı yapılan: Ustura Kemal - 03 Haziran, 2025, 12:23:34Ben yazımda kırmızı et düşkünü diyorum. Yani anlayacağınız ben bu yazımda ;  " ben, etsiz yemek yemem, etsiz yemekle doymam " diye düşünen yaratıkları kastettim.

  Vay be güne yaratık olarak uyanacağımı düşünmemiştim.

pizagor

Recm başlamış ama Bayram Ağabey yalnız değil :) İki sene önce bıraktım et yemeyi. Bir akşam tabağımdaki etleri, tamamen psikolojik nedenlerle, yutamadığımı, lokmaların ağzımda büyüdükçe büyüdüğünü görünce bıraktım. Yavaş yavaş oluştu bu altyapı, bir anda gerçekleşti, geriye de arada sırada yediğim balık kaldı. Onu da hanımın zoruyla yiyorum. Bayram Ağabey ile farkımız benim bunu 'faydasızlığını bildiğimden' dile getirmemem, et yememenin misyonerliğini yapmamam - Bayram Ağabey ise o misyonerliği kendine has üslubuyla en sertinden yapıyor. Yoksa evdeki sofrada da eşim ve kızım türlü çeşit etleri tüketirken, hatta onların yiyecekleri etleri kasaptan ben seçerken, onların ve de başkalarının tercihlerini sorgulamak benim ne haddime. Ama arada çevirmenlik görevini üstlenmek boynumun borcu. Konu zaten et yemek ya da yememek değil, konu can almak. Bayram Ağabey'in kastettiği hayatın kutsallığı, yaşam hakkının sadece insana ait olmadığı. Bu çok çok sonra erişebileceğimiz bir evre olacak, tabi türümüz o kadar hayatta kalabilirse.
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


Ustura Kemal

Değerli, güzel dostlar , Sayın  aitor03 ve dean . Ben, ne yazdığımı, ne anlattığımı becerebildiğimi sanıyordum. Değerli dostlar, anlattıklarımı şu şekilde yorumlayın lütfen.  Et yemeyi sevmek ile ete düşkün olmak aynı şey değildir . Bunlar farklı kavramlardır . Alkol alan bir insan ile alkolik insan aynımıdır. Veya arada sırada şans oyunu oynayanla varını yoğunu kumara yatıran kumarbaz eşit görülebilirmi. Bir de şöyle örnek vereyim. Eski Türk filmlerinde veya İtalyan spagetti filmlerindeki kötü adamları hiç sebze, salatalık yerken gördünüzmü. Eski Türk filmlerindeki köy ve toprak ağası,  açgözlü, katil suratlı beylerin ,şeyhlerin  , şıhların hiç çorbaya kaşık salladıklarını, sebze yemeği yediklerini gördünüzmü . Göremezsiniz. Ya ne görürsünüz . Kuzu çevirmeyi butlarından tutup caaart diye ikiye ayırıp vahşi bir sırtlan gibi parçalayıp , kemiklerini bile yuttuklarını görürsünüz . Benim anlatmak istediklerim bunlar. " yaratık " yakıştırmama da alınganlık göstermeyiniz lütfen . Sonuç olarak insan da doğada var olan bir canlı türüdür.

Ustura Kemal

Değerli pizagor dost. Üstteki iletimi yazdıktan sonra gördüm bu nefis yazınızı. İşte bu benim anlatmak istediğim. Demekki tam olarak ifade edememişim düşüncelerimi. Değerli pizagor, çok teşekkür ediyorum beni onore eden güzel iletiniz için . Hayvanların, ormanların, dere ve denizlerin, börtü böceğin ve de bu canlılara sevgi ,saygı besleyen insanların özgürce var olabilecekleri bir dünya da yaşama dileklerimle .

trooper

Gabriel Garcia Marquez ünlü romanı Kırmızı Pazartesi'nin bir bölümünde Santiago Nasar'ı katleden Vicario kardeşlerin kasaplık mesleğini icra ettiklerinden ve her gün öldürdükleri onca hayvanın ardından böyle planlı bir cinayeti kolayca işleyebildiklerini sorgular. Kitabın bu kısmını okuduğumda çocukluğu köyde geçmiş annemin yıllar önce beni ve kardeşimi karşısına alarak bu hayatta ne yaparsanız yapın ama asla elinize bıçak alarak bir hayvanın canını almayacağınıza dair bana yemin edin dediğini hatırlamıştım. Kendimi bildim bileli hem hayvanları hem de okumayı çok sevdim. Bu iki sevginin kaynağının da çocukken annemin bana bıkmadan anlattığı masallarda olduğunu düşünüyorum.

Ben bir vejetaryenim, et yemeyi bıraktığımda lise son sınıftaydım, üzerinden herhalde bir onbir sene geçmiştir. Bu sebeple et yemek ya da yememek hakkında bir kaç şey söyleyebileceğime inanıyorum. İçine doğduğumuz kültür için et yemenin norm olduğunun farkındayım bu sebeple sevgili büyüğüm Ustura Kemal'in sözlerine gelen tepkiyi anlıyorum. Çevremde kimseye de bu eti yeme demiyorum. Ama bugünün dünyasında endüstriyel hayvancılığın hem gezegenin böğrüne saplanmış bir hançer olduğuna hem de sonsuz bir sömürü/işkence döngüsü yarattığına inanıyorum. Bireysel olarak yaptığım bu boykotun elle tutulur bir etkisi var mıdır bilmem ama Pontius Pilatus'un idam kararını açıklamadan önce ellerini yıkaması gibi bırakalım İsa'yı Yahudiler çarmıha gersin, en azından vicdanım temiz olur. Bu sebeple Batman'in öldürmeme kuralı kapsamı sadece hümanoid varlıkları kapsadığı için bana samimi gelmiyor ya da ölümlülerin arasında tanrı olarak dolaşan Superman'in zayıf noktası sadece kriptonit değil. Yine tam olarak bu sebeple Dylan Dog benim için bu ikisinden de öte gerçek bir kahraman 🙂

Ne okuyoruz başlığındayız madem bu konuda kitap olarak Etin Cinsel Politikası'nı, yanına bir belgesel olarak da Earthlings'i öneririm. İki eserin de bu konuda ufuk açıcı olduğuna inanıyorum, sevgilerle.

Ustura Kemal

1968 kurban Bayram'ı arefesi olduğuna göre tam 57 yıl geçmiş , anlatacağım çocukluk anımın üzerinden. Yıl 1968  dokuz yaşındayım. İlkokul üçüncü sınıfa gidiyorum. Okuldan çıktım, sekiz kilometrelik patika dağ yolundan düşe kalka köye geldim. Baktım biraz ilerimde ( birkaç ay evvel beni bahçesinden hıyar çalarken yakalayıp dövmüştü ) Fatma ana. Yere hafifçe eğilmiş, sırtında koca bir harar ( küfenin büyük olanı ) ve harar tepeleme inek gübresi dolu. Aşağı doğru hafifçe eğimli olan yerden kalkmaya çalışıyor, ama sırtında inek gübresi dolu küfeyle kalkmaya gücü yetmiyor. Beni gördü ve seslendi. " ula akali'nin oğlu , gel habu hararımı sırtıma kaldır. "  Yaklaştım. Hararın ardına geçtim. Fatma ana , dizlerinin üstünde, sırtında bir harar dolusu inek gübresi , ben hararın arkasından itiyorum. Olduğumuz yer de aşağı doğru hafif eğimli. Nereden aklıma geldiyse , beni birkaç ay önce dövdüğünü hatırladım. İntikam davulları çalmaya başlamıştı. Şimdi kıstırmıştım Fatma anayı. Fatma ana, " ya Allah bismillah " diyerek hafifçe doğrulmuştu ki , bütün gücümle hararı ittim. Fatma ana sırtında inek gübresi dolu küfeyle yere serildi, ben vınnnn son sürat bayır aşağı kaçmaya başladım. Fatma ana baştan aşağı inek bokuna bulanmış , peşim sıra bağırıyor, " ula akali'nin piçi babanın ağzına habu inek bokunu dolduracağim . " Bütün forum dostlarımın , kurban kesmek yerine bağışta bulunmaları dileklerimle Bayram'ını kutluyorum.

Ustura Kemal

Günaydın değersiz korsan dostlarım. Böylesine güzel, Güneş'in , " sev kardeşim " diye Şen şakrak şarkılar söylediği bir bayram arefesinde bunları ifşa etmek istemezdim amma benim gibi korsan kitap karşıtı , bir buçuk ayağı çukurda bir faniye, cehennem zebanisi dostumun , " ulan keltoş ; ustura Kemal'im  diye hava atarsın ha . Şimdi kıstırdım seni, fokur fokur kaynayan kazan seni bekliyor !..." Diye, ellerini oğuşturduğu bir ortamda bana da korsan kitap ( hem de seri olarak ) sokuşturursunuz ha. Şimdi yaktım cehennem Ateş'inizi !... Bana kakaladığınız korsan çiltlerin birer kopyalarını ; Sercio bonelli editore ' ye internet yoluyla gönderdim. Gönderinin altına da korsan kitap basan yüzyılın korsanları, yerli sülün osmanları isim isim adresleriyle birlikte ifşa ettim. Bonelli editore bu kalpazanlığı çok ciddiye aldı. Şimdi yandınız işte. Başta ," çelik Blek İstanbul'da " diye uyduruktan bir çiziktirme yapan baş korsan olmak üzere bütün korsanlar ve korsan adayları cascavlak kalacaksınız ortalıkta. Adamlar donunuza kadar haczedecek . Askerde giydiğiniz, asker donuna muhtaç olacaksınız. Bana korsan kitap kakalamak ha. Hem de dünyanın banknotuna.( hiç olmazsa çeviriyi adam gibi yapsaydınız ) Benden uyarması, her an baskına uğrayabilirsiniz. Şimdi yandınız işte !..

ferzan

Alıntı yapılan: Ustura Kemal - 05 Haziran, 2025, 10:46:32Günaydın değersiz korsan dostlarım. Böylesine güzel, Güneş'in , " sev kardeşim " diye Şen şakrak şarkılar söylediği bir bayram arefesinde bunları ifşa etmek istemezdim amma benim gibi korsan kitap karşıtı , bir buçuk ayağı çukurda bir faniye, cehennem zebanisi dostumun , " ulan keltoş ; ustura Kemal'im  diye hava atarsın ha . Şimdi kıstırdım seni, fokur fokur kaynayan kazan seni bekliyor !..." Diye, ellerini oğuşturduğu bir ortamda bana da korsan kitap ( hem de seri olarak ) sokuşturursunuz ha. Şimdi yaktım cehennem Ateş'inizi !... Bana kakaladığınız korsan çiltlerin birer kopyalarını ; Sercio bonelli editore ' ye internet yoluyla gönderdim. Gönderinin altına da korsan kitap basan yüzyılın korsanları, yerli sülün osmanları isim isim adresleriyle birlikte ifşa ettim. Bonelli editore bu kalpazanlığı çok ciddiye aldı. Şimdi yandınız işte. Başta ," çelik Blek İstanbul'da " diye uyduruktan bir çiziktirme yapan baş korsan olmak üzere bütün korsanlar ve korsan adayları cascavlak kalacaksınız ortalıkta. Adamlar donunuza kadar haczedecek . Askerde giydiğiniz, asker donuna muhtaç olacaksınız. Bana korsan kitap kakalamak ha. Hem de dünyanın banknotuna.( hiç olmazsa çeviriyi adam gibi yapsaydınız ) Benden uyarması, her an baskına uğrayabilirsiniz. Şimdi yandınız işte !..

    Bayram Bey, bazı lakırdıları daha alakalı başlıklarda yapsak? Mesela bu korsan mevzusunu "Korsan Çizgi Romanlar" gibi bir başlık açıp orada devam ettirsek? Geçenlerde kilitlenen mayıs başlığındaki korsanla alakalı iletiler de oraya taşınsa moderatörler tarafından? Yukarıdaki iletiniz de oraya alınsa? Ya da uygun başlık bulamadığınız zamanlarda bu tarz konuları "Çizgi Roman Piyasası ve Sorunları" başlığı altına yazsanız? Forumda her konuya doğrudan uygun ya da yakın başlık var. Olmayan da illa açılır. Her üye yeni başlık açma yetkisine sahip. Sadece son mesajınız değil, başka iletileriniz de bazen farklı başlıklarda rastgele yer alabiliyor. Neden dağınık dursun? Neden derli toplu olmasın? Neden yazacağınız mevzuya göre birkaç dakika fazladan başlık araması yapmayasınız?
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

Ustura Kemal

Değerli Ferzan . Çok çok haklısınız. Haklısınız amma , ben deniz fakir , sosyal medya özürlüyüm. Yalnızca sosyal medya özürlü olsam belki bir çıkış yolu bulabilirim. Sorar soruşturur neyin nasıl  yapılması gerektiğini bir şekilde öğrenebilirim belki .  Değerli Ferzan ; yaşamımın hiçbir evresinde derli toplu, düzenli bir birey olmadım ki. Biraz Sakallı Celal . Biraz Neyzen Tevfik . Birazda kendim oldum . Geldik gidiyoruz. Bu faniyi de bu şekilde idare ediniz lütfen. Sevgi ve selamlarımla , Bayram'ınızı kutluyorum.

Ustura Kemal

Günaydın değerli dostlar. Bu günkü kompozisyon ödevim, " Bayram tatilinde ne yaptınız. Bayram'da forum üyesi dostlarınız için ne gibi fedakarlıklar da bulundunuz ... "  Değerli dostlar. Bu bayram bütün enerjimi forum üyesi dostlar için sarfettim. Dostlarımız İstanbul'da , evlerinde aile bireyleriyle bir arada, sıcacık atmosferde Sevgi'yle özlem giderirken; ben,bayramın ılk günü sizler için  " Süperman " adını verdiğim , hertarafı  kırık dökük motorumla Ege'de ,  kah Ege'nin dağlarında, köy ve obalarında gezdim dolaştım😜. Siz, değerli dostlarım için envai çeşit güzellikleri ( tamamen sizler için fedakarca ) tattım, yaşadım😂. ( benden yana siz değerli dostlarıma helal-i hoş olsun 😀) Değerli dostlar. Gene sizler, bayramın ıkınci ve üçüncü günleri İstanbul'un nemli sıcağında, ter içinde zor nefes alırken . Trafik gürültüsü patırtısı içinde kıvranırken, bendeniz, sizler için hiçbir fedakarlıktan kaçınmayarak Ege'nin masmavi , durgun ve ılık sularında kulaç attım. ( tabii ki sizler için 😅)  Bu gün de, geçen üç günüm gibi , bütün günümü siz değerli dostlarıma ayırarak; fedakarca sizler için Ege'nin sakin ve serin koylarında yüzeceğim. Sizler için akşam serinliğinde iki kadeh Arslan sütü devireceğim. Siz değerli forum üyesi dostlarıma iyi eğlenceler dilerken; sizler için bunca fedakarlıklarda bulunduğumu unutmayınız lütfen. Hepinize afiyet olsun. 😜😝😇

pizagor

Yine ittire ittire ilerlediğim bir kitapla baş başayım; Şevket Süreyya Aydemir'den Suyu Arayan Adam. 19. yüzyılın sonunda ve batmakta olan bir imparatorluğun bir sınır köyünde doğan yazarın otobiyografik bu kitabını okurken dönemin çetin şartları ve kasveti, felaketler, ölümler, tüm bunlara tanık olmak bana iyi gelmiyor. Yine bir karamsarlık basıyor; Şu toprakların insanları hiç gün yüzü görmediler, göremeyecekler de.
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!