Mrtekin'in İzledikleri

Başlatan Mrtekin, 14 Aralık, 2014, 00:16:22

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mrtekin

Cartelland

http://m.imdb.com/title/tt4126304/

Yönetmen, Matthew Heinaman'ın bol ödüllü belgeseli, Cartelland, bize, Meksika-ABD sınırında, uyuşturucu karteli "Tapınakçıların" hayatı nasıl etkilediklerine dair gayet sıkı ve yerinde bir gözlem yaptırıyor.

Meksika'da artık insanları koruyan devlet yok, polis güçleri yozlaşmış, kartel üyeleri insanların hayatı üzerine bir karabasan gibi çökmüş, tecavüz, gasp, haraç, işkence, zevkine öldürme ve aklımızın alamayacağı her tür suç, sıradanlaşmış. Bu ortamda insanlar, kendilerini korumak için "Öz Savunma Güçleri" kurup, "Kartel" ile savaşmaya başlıyorlar. Belgesel, Öz Savunma Güçleri liderlerinden,  ve, gerçek hayatta bir doktor olan karizmatik Dr.Mireles gözünden Meksika'daki olaylara bakıyor. Ama, heyhat, Belirli bir noktadan sonra, "Öz Savunma Güçleri"'de yozlaşmaya başlıyor. Yani, ideallerin yozlaşmasına birinci elden tanıklık ediyorsunuz.

ABD tarafında ise tam tersi. Kartel'in en iyi para kazandığı işlerden biri insan kaçakçılığı. Vatan toprağını kutsal sayarak,
Milis güçler oluşturan ve böylece sınırı koruyan ABD vatandaşlarının günlük hayatına ve ideallerine bir bakış atıyorsunuz. Bu kısmı benim için çok da ilgi çekici değil.

Açıkçası, belgeseli, biraz da kendi ülkeniz koşulları ile kıyaslama yapmaya başlayıp, "beterin de beteri varmış." mantığı ile izliyorsunuz. Çok vurucu ve etkili. Olayların yargılamasını da yapmıyor, bunu sadece size bırakıyor. Yani "didaktif" ve "emredici" bir üslubu yok. Derdi olayları çok yalın bir şekilde anlatmak ve bunu çok iyi başarıyor.

Ezcümle, Çok başarılı buldum, kesinlikle tavsiye.
They drew first blood...

Mrtekin

Bone Tomahawk

http://m.imdb.com/title/tt2494362/

4,4 lük bir Western. Kurt Russell'ın Western'e Nasıl yakıştığının en güzel kanıtlarından biri.

Konu; Vahşi Batı'da Kızılderililerden ayrı yaşayan, Yamyam bir kabile, kasabaya inip, kasabanın kadın doktorunu ve Şerif yardımcısını kaçırıyorlar. Kaçırılan bahtsızları yamyamların elimden kurtarmak için, kasabanın şerifi (bu adamımız Kurt Russell), yaşlı ve geveze yardımcısı (Richard Jenkins Baba), silahlı bir centilmen (Lost'dan Matthew Fox) ve kadının ayağı kırık kocası (Patrick Wilson-Fargo 2, Insidious 1-2) bir kurtarma operasyonu düzenliyorlar. Ama hiçbirzaman işler planlandığı gibi gitmiyor tabii..

Filmde oldukça şok edici "gore" sahneler var. Açıkçası öyle bir aile filmi falan değil, baya, rahatsız oluyorsunuz.

Konu tırışka olsa da; yakın plan-uzak plan çekimleri baya enteresan ama cidden oyunculuklar filmi alıp götürüyor. Tarz bana biraz; yönetmen John Hillcoat'ın tarzını (özellikle Proposition filmini)anımsattı.

Ezcümle, ben beğendim. Değişik bir Western izlemek isteyenlere tavsiye ederim.
They drew first blood...

Mrtekin

Kung Fu Panda 3

http://m.imdb.com/title/tt2267968/

Po'yu ve panpaları Muhteşem Beşli'yi özlemiştik. Oğlumu neredeyse 1-2 ile büyüttüm diyebilirim. 3.'sü bu sefer "3-D" olarak geliyor ama filmde etkisini çok farkediyor musunuz, orası biraz şüpheli.

Şunu söyleyebilirim; özellikle açılış sahnesi olmak üzere gerçekten muazzam çizimler var, döğüş sahneleri, öte dünya, gizli Panda köyü çok güzel kurgulanmış, seyrederken cidden çok keyif veriyor.

Bu film biraz daha Po'nun kendini keşfetmesi, babasını ve köklerini tanıyarak, Ejderha Savaşçı olarak Senseiliğe adım atması ile ilgili bir film. Kung-Fu felsefesini ve aile kavramını da her zaman olduğu gibi, bu filmde de çok yerinde ve başarılı olarak vermişler.

Beni en çok etkileyen sahnelerden biri de, filmin sonuna doğru, Master Şifu'nun Po'nun savaş sanatlarında onu geçtiğini anladığı anda, ilk önce biraz kıskanıp sonra da gurur duyması oldu. Gerçek usta-çırak ilişkisinin,  "karşılıklı yaşam boyu öğrenme-öğretme" üzerine kurulmuş olması, filmin mesajını çok güçlü kılıyor.

Ezcümle, benim favorim serinin 2. Filmi olsa da, bu film de çok güzel, ailecek gidip mutlu olabileceğiniz bir film.

Oss, Po Sensei. ;D
They drew first blood...

Mrtekin

Orman Çocuğu  (Jungle Book)

http://m.imdb.com/title/tt3040964/

Orman Kitabı'nı kim sevmez. Rudyard Kipling'in bu ölümsüz eseri bildiğiniz üzere daha önce de çok başarılı animasyon ve sinema filmlerine uyarlandı. Daha rantını yemeye doymamışlar ki; seriyi yeniden başlatıp; bu seferde; Disney tarafından, Demir Adam 1 ve 2'nin yönetmeni Jon Favreau direktörlüğünde bir kez daha 3-d formatında görücüye çıkardılar.

Yani; Jon Bey'de; olabildiğince Aslı'na sadık bir şekilde çekmiş; üzerine çok fazla da birşey koymamış maalesef. Ambiyans; görüntüsellik, efektler falan çok iyi ama biraz daha farklı soslar çok daha iyi gidebilirdi; hikayeyi hiç geliştirmemişler; "twist","sürpriz" falan yok gibi birşey.

Ezcümle; beklentinizi karşılıyor ama üstüne de hiçbir şey koymuyor. Filmden aklımda bir tek Mowgli'yi oynayan Neel Seti'nin oyunculuğu ve bazı şarkıların güzelliği kaldı.

Film bu arada çok iyi bir açılış yaptı; 2. si de çekilecek.

Çocuklarınızı ilk defa, Orman Kitabı ile tanıştıracaksanız; tavsiye.
They drew first blood...

Mrtekin

Southpaw

http://m.imdb.com/title/tt1798684/

Yönetmen Antony Fuqua; işlerini dikkatle takip ettiğim nadir yönetmenlerden biri. Maalesef bu filmini biraz gecikmeli olarak izleyebildim ama ezcümle çok hoşuma gitti.

Yani boks filmleri biraz klişedir biliyorsunuz. Önce Zafer'ler; sonra arka arkaya gelen aksilikler ile tamamen dibe vurma, sıfırı tüketme, akabinde sıkı çalışarak yeniden zirveye çıkış. Filmde bu klişeleri muhteşem bir şekilde izliyor olsa da oyunculuklar ve çekimler bir o kadar muhteşem olduğu için sıkılmıyorsunuz.

Jake Gylenhall'ın oyunculuğu ise tek kelime ile muhteşem. Gerçekten işine ne kadar değer verdiğini anlayabiliyorsunuz. Duyguları çok iyi geçiriyor. Bence dönemin cidden en iyi oyuncularından biri.

Rachel Macadams ve Forest Whitaker'ın oyunculukları ise fena değil ama yeni birşey yok.

Neticede kaliteli bir boks filmi seyretmek istiyorsanız; beklentilerinizi fazlası ile karşılar; çok temiz bir film, tavsiye.

Müziklere meraklı iseniz, Emine'min soundtrack şarkılarını da dinleyiniz, derim.
They drew first blood...

Mrtekin

Heidi

http://m.imdb.com/title/tt3700392/

Heidi'yi bilmeyen yoktur herhalde.  :) Yıllar sonra; Hemen müziği kulaklarınızda çınladı Di mi? Bu bir pazarlama başarısı aslında... :) Şaka yapmıyorum; İsviçre'ye (Zürih) gittiğinizde; havaalanından dışarı metro ile çıkarken; duvarlara hologramını ve cıngılını yansıtıyorlar; milli bir marka yani :)

Neyse; film; Canal Studio'nun eli yüzü düzgün işlerinden biri. Film çok güzel. Özellikle müzikleri cidden çok iyi. Heidi'nin dedesini de efsane aktör Bruno Ganz oynuyor.

Ezcümle; Keyifli bir aile filmi. Özellikle küçük kızları olanlara, vizyondan kalkmadan izlemelerini tavsiye ediyorum.

Gidemeyen de DVD'sini çıktığında kaçırmasın.
They drew first blood...

Mrtekin

Creed

http://m.imdb.com/title/tt3076658/

Rocky serisinde; efsane Apollo Ağa'nın yeri bellidir, malum. Seriyi bu sefer; Rocky'nin mentorluğunda, Apollo oğlu Adonis üzerinden devam ettirme yönünde bir senaryo yaratmışlar ve hikaye çok iyi çalışmış.

Film; Rocky evreninde; esasen çok yeni olan birşey de anlatmıyor; klişe aslında herşey, seçimlerinin bedelini kan,can ve ter ile ödemekle ilgili durumlar; ama; bu sefer aynen Rocky (1) gibi biraz daha duygusal bir arkaplandan hikayeyi geliştirdikleri için mesajını vermede bana göre çok başarılı olmuş. Eksikleri yok mu; var tabii ki; mesela; son final döğüşme sahnesi çok iyi kotarılamamış; ama bu seyir zevkinizi çok da bozmuyor.

Her halükarda; idman ve döğüş ambiyansını yansıtmada film korkunç derecede başarılı olmuş. Sly ve Michael B. Jordan çok iyi oynuyor; kimyaları tutmuş.  Sly'ın da uzun zamandan beri ilk defa bu kadar oyunculuğunu konuşturduğunu gördüm ki; Rocky (1) gibi seyrederken cidden zevk aldım. Keza; Yönetmenin (ki oldukça genç bir arkadaş) hakkını vermek lazım, zor bir işin altından başarı ile kalkmış.

Finali ise cidden çok güzeldi. O merdivenlerin tek tek çıkılmasında; tüm Rocky sahneleri gözümün önünden şerit gibi geçti. Buradaki Rocky'e saygı duruşunu çok güzel yansıtmışlar.

Netice itibarı ile; eli yüzü düzgün bir çalışma ile; bir şampiyonun doğuşuna tanıklık ettik. Bakalım; boynuz kulağı geçecek mi; ileride göreceğiz. Umut var gibi...

Meraklılarına tavsiye tabii ki...
They drew first blood...

Jedmau


rumar80

  Ben de çok başarılı buldum. Yanlış hatırlamıyorsam filmin yönetmeni Black Panther'in de yönetmeni de olacak.

Mrtekin

Zootropolis

http://m.imdb.com/title/tt2948356/

Disney'in uzun metrajlı 55. Çizgi filmine (animated) hoş geldiniz.

Zootropolis; adıyla müsemma, en küçüğünden en büyüğüne tüm hayvanların kardeşçe ve barışçıl bir şekilde yaşadığı ütopik bir şehir.

Konu kısaca şöyle: Önce; olaya, Mevzu Şehre; dünyayı daha iyi bir yer yapma idealleri ile ayak basan; ve de tüm aksi yönde telkinlere ve olumsuzluklara rağmen çocukluk hayalini gerçekleştirerek
polis olan alanındaki ilk ve örnek köylü güzeli :) tavşan Judy kızımızı tanıyarak başlıyoruz. Tabii ki; şehir ve ofis entrikalarından habersiz pofidik kızımızın hayatı zor; işin zorluğu yetmezmiş gibi bir de tavşanların zayıf olduğu ve dolayısıyla iyi bir polis olamayacakları algısı ile de savaşmak zorunda. Mobbinge uğrayıp  :) hemen park bekçiliğine atanıyor, nedir ki, hayal kırıklıkları ile de erkenden tanışıyor. Ne var ki asla pes etmiyor. Ve de kendini kanıtlamak için kariyerini bitirme pahasına canını dişe takıp kimsenin çözemediği davaların birini üzerine alıyor. Araştırmalarında, yolu; azbiraz madrabaz kurnaz tilki Nick (Cem Yılmaz'ın seslendirmesi ile) ile kesişip zoraki arkadaş oluyor.. Uyumsuz, cesur ve kıvrak zekalı işbu ikilimiz; şehri kasıp kavuran bir entrikayı çözmek için güçbirliği yapıp sırt sırta veriyorlar, sonrasında olaylar,olaylar...

İtiraf etmeliyim, bu kadar beklemiyordum,çok ama çok beğendim. Senaryo, görsellik, müzik, filmlere, dizilere, kitaplara yapılan göndermeler enfes. Hiçbir şekilde inandırıcılık sorunu yaşatmıyor ve sizi çok tatlı sürprizlerle direkt bu ütopya içinde soluk alma fırsatı sunuyor. Arabalar ve Uçaklar'da gördüğümüz ütopik kurgu başarısı burada da aynen mevcut. Judy'nin hızlı trenle şehre giriş yaptığı anlar, tropikal bölgedeki kovalamaca, Baba (Godfather) Fare sekansları, özellikle Polis Akademisi (Nick, Mahooney'den aşırma gibi  :))  ve Breaking Bad'e yapılan referanslar, metrodaki kovalamaca ve de Tembel Hayvan Flash'la olan sahnelerde cidden çok keyif aldım. Flash karakterinin ayrı bir spin off'a dönüşebileceğini de tahmin edebiliyorum. Filmde polisiye kurgu olarak da çok hoş twistler var.

Ezcümle; çok ama çok güzel bir çalışma. Olmuş yani. Senenin en güzel filmlerinden; çocuğunuzu ve kendinizi mutlu etmek için; muhakkak gidin, kaçırmayın diyorum.
They drew first blood...

rumar80

 Benim de beklediğimden çok daha fazla eglendigim oldukça başarılı buldugum bir film.
   Her saniyesinden kızımla zevk aldık. Mehmet detaylı yazdığı için fazla ekleyeceğim bir şey yok. Ama Cem  Yilmaz'ın abartılı kaçmayan, sade dublajını da çok begendigimi eklemeliyim .

Mrtekin

Ice Age 5- Büyük Çarpışma

http://m.imdb.com/title/tt3416828/

Ice Age serisini bilen bilir, çok keyifli bir seridir. 4. Filmde muhteşem bir iş çıkarıp; karakterlerin tüm potansiyellerini de ortaya koymuşlardı.

Şimdi bu kadar ciddi bir başarıya rağmen, serinin 5. Filmi çok kötü. Cidden. Filme o kadar aptalca formül sokmuşlar ki (uçan daire bulup uzaya kaçan Scratch, Scratch'in yanlışlıkla :-) koca bir meteoru dünyaya yönlendirmesi, tehlikeden Bi haber Ice Age karakterleri ve kronik sorunları, Sid'in karı&kız mevzuları, Şeftali'nin evlenme Zaman'ının gelmesi, Manny'nin eğlenmeyi seven müstakbel damadını kıskanması, Adamım Buck'un ortaya çıkıp meteor çarpmasının neticelerini ve kurtulma yolunu bulması, Dino Kuşlar İle mücadele (ki esinlenme kaynağı A Good Dinasour mu), dünyaya düşen ilk meteorun içindeki Gençlik Çeşmesi ve ahalisi, falan da filan da, anlattıkça daral geldi yeminlen. Allah müstehakınızı versin. Bu nedir allasen?) film koca bir bulamaç içinde kaybolmuş, ve çok sıkıcı bir hale gelmiş.

Netice itibarı ile, seriyi vites artırıp taçlandırarak bitirmek varken, tam aksine serinin en kötü filmi ile ağızlarda kötü bir tat bırakarak bitirme kararı için ilgili herifçioğullarını da ayrı yetten kutlarım. Ha yeniden devamı gelir mi, bilmiyorum, ama bu film, Ice Age'a çok da yakışmayan koca bir fiyasko.

Ezcümle, Tavsiye etmiyorum. İlk defa tanışıyor iseniz (siz ve/veya çoluğunuz çocuğunuz) serinin daha önceki filmlerini seyredin. Benim gibi seriye aşina iseniz de, serinin en sıkıcı ve hiçbir anlamı olmayan son bölümüne de hazır olun. Kaderimse çekerim diyip öyle seyredin.
They drew first blood...

Mrtekin

The Bfg

http://m.imdb.com/title/tt3691740/

Evet, uzun zamandır bu kadar güzel bir fantastik film izlememiştim. Bana göre, Spielberg abimiz kitap uyarlamasının hakkını fazlası ile vermiş.

Bfg ismini vereceği devle arkadaş olan yetimhanedeki kızımız Sophie'nin gözünden bir macera. Gizlenme üstadı Bfg, Sophie'yi yetimhaneden kaçırır ve yaşadığı Devler Ülkesi'ne götürür, orada sıkı bir arkadaşlık ortaya çıkar ve birlikte kötü niyetli insan yiyen ve dünyayı işgal etmek isteyen diğer Devlere engel olmaya çalışırlar vs.

Film çok naif, hikayesi,
müziği, görselliği ile akıyor ve sizi alıp götürüyor. Bazı yerlerde Zaman'ın Nasıl geçtiğini bilemiyorsunuz. Özellikle Rüyalar Ada'sı ve Bfg'nin yaşam odaları çok güzel tasarlanmış.

Filmin kötü bir gişe yapması (Spielberg'in en az gişe yapan filmi oldu.) gözünüzü korkutmasın bence. Kesinlikle tavsiye.

Ha bana kalsa, Spielberg keşke bunun yerine Tenten'in devam filmine yoğunlaşsa idi, çok daha iyi olurdu. Yani bu kadar efor keşke Tenten'e harcansa idi, ah  keşke.

Hayaller Tenten, gerçekler the Bfg olsa da; filmi gösterimden kalkmadan önce gidip görün; biraz sonlara doğru yalpalasa da, sonu çok tatmin etmese de, türü seviyorsanız kesinlikle hoşunuza gider.
They drew first blood...

Mrtekin

The Crow's Egg

http://m.imdb.com/title/tt3973410/?ref_=m_nmfmd_act_7

Hindistan'ın varoşlarında yaşayan iki kardeşin hayatına odaklanan ödüllü bir Bollywood yapımı. Periya ve küçük kardeşi Kaaka'nın babaları hapistedir. Tüm yük genç annelerinin üzerindedir. Yaşlı babaanneleri ile 10 metrekarelik bir evde çok fakir bir hayat yaşayan iki çocuğun tek hayali yeni açılan pizza salonundan bir dilim pizza yiyebilmektir. Bunun için de türlü işler çevirip para biriktirmek zorundadırlar. Parayı denkleştirselerde pizza salonunun önünde müdür tarafından aşağılanarak tartaklandıklarında olay birden politik bir meseleye dönüşür, vs.

Hayatın tam içinden bir film. Abartısız, mübağalasız, hiç didaktik değil, tüm yargılamaları size yaptırırken sistemi de öyle bir eleştiriyor ki. Ve bunu yaparken de herzaman umut penceresini açıkta bırakıyor, komik tarafa abanıyor, arabeske boğup sizi daha da fazla üzmüyor.

Çok güzel bir film. Herşey dozunda. Tavsiye.

Anneyi oynayan Aishwarya Rajesh'in duru güzelliği ve kasıntısız oyunculuğuna özel dikkat...

http://m.imdb.com/name/nm5781594/?ref_=m_nmfmd_act_i
They drew first blood...

Mrtekin

Naked Among Wolves

http://m.imdb.com/title/tt3822818/

Yine mi soykırım filmi; öehh,eythere, dediğinizi duyar gibiyim. Evet, ama, bu türünün en güzel örneklerinden.

Her birimiz, SS'lerin, Yahudilere ne yaptığını gayet iyi biliyoruz ama Yahudiler harici diğer politik tutuklulara neler yapıldığını çok da bilmiyoruz. Onu da bu film güzelce anlatıyor. Zulmün ve insanlık ayıbının adresi de; bu kez, Buchenwald kampı.

Konu malum biliyorsunuz. Fark; bir valizin içinde kampa gelen küçük bir çocuğu herşeyin göze alarak saklama çabaları, bu uğurda ölen insanlar, savaşı kaybettiğini bilen SS'lerin enteresan davranışları, kampta Amerikan kuvvetlerinin an be an beklenişinin yarattığı tansiyon, son dakikaya kadar bıçak sırtında olan cılız bir isyan, ve herşeye rağmen umudun kazanması...

TV Filmi olarak çekilmesine rağmen; film ödüllü. Açıkçası sizi çok sürprize de uğratmadan derdini, mesajını da gayet yerinde direkman veriyor. Bi türünün örnekleri gibi şok edici görüntüler de çok yok. Klasik 2. Dünya Savaşı filmleri gibi. Arada kamptan gerçek görüntüler de yedirilmiş. Filmin sonunda; SS'lere hitaben bir tutuklunun isyanı (ki bunları söylediği için vuruluyor.) sizi yerinize mıhlıyor. Terörden kaynaklı insanların çaresizliği usta işi bir şekilde gayet iyi yansıtılmış.

Sonlara doğru biraz sıksa da; Buchenwald kampının ne olduğunu öğrenmek için bakılabilir. Oyunculukların baya iyi olduğunu kafadan söyleyeyim.
They drew first blood...