Ana Menü

Toplu Okumalar

Başlatan V, 29 Aralık, 2014, 21:06:44

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

tommikser

Sayın Pizagor eleştirdiğin kadar yazsan da görebilsekBence son dönem popüler romanlarına laf atma :D

pizagor

Alıntı yapılan: tommikser - 22 Ocak, 2015, 09:58:21
Sayın Pizagor eleştirdiğin kadar yazsan da görebilsekBence son dönem popüler romanlarına laf atma :D

Teessüf ediyorum, bu roman hakkında profesyonel olmayıp da en fazla yazan ben olmuşumdur herhalde.

Hatta şu bile var:

http://pizagorgunlukleri.blogspot.com.tr/2015/01/icinden-cizgiroman-gecen-roman-marsl_3.html?m=0
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


hanac

Toplu okumalar nasıl gidiyor.

Ne yazık ki sadece iki arkadaş var bu sefer  :(

Tommikser ve Pizagor.

Kitap nasıl gidiyor arkadaşlar, biraz bilgi geçin.

hanac

Sayın V, kitabı okuyup bitirdiğinizi ortak bir arkadaşımızdan duydum.  :)

Yorumlarınızı bizimle paylaşırsanız sevinirim.


kalidor

Ben de başladım, yalnız şu an ağır gidiyor. Önümüzdeki hafta perşembe akşamına kadar bitirmeyi planlıyorum. Daha sonra yüksek tespit ve eşsiz yorumlarımı sizlerle paylaşacağım ;D
Crom! Ölüleri Say...

tommikser

Misafir bolluğundan biraz yavaş gidiyorum.200.sayfaya az kaldı.Şimdilik değerlendirmem şu olabilir; konusu ve kurgusu çok farklı.İnsanların yabancılaşması üzerine oldukça güzel bir roman.Sonunu heyecanla merak ediyorum.iki gün içinde biter diye düşünüyorum.

emre ozdamarlar

China Mieville kimmis diye biraz google'ladim ve kendisinin ayni zamanda saglam bir akademisyen oldugunu ögrendim. Mutlaka okuyacagim bu kitabi.

tommikser

Ben her şeyi google a sormayı bıraktım.Arkadaşlarımın tercihleri benim için yeterli. :D

alan ford

Alıntı yapılan: hanac - 29 Ocak, 2015, 10:38:41
Toplu okumalar nasıl gidiyor.

Ne yazık ki sadece iki arkadaş var bu sefer  :(

Tommikser ve Pizagor.

Kitap nasıl gidiyor arkadaşlar, biraz bilgi geçin.

  Üçüncü arkadaş kitabı bitirdi ve pek beğenmedi :D (bu durumda alan ford son anda katılır diyen arkadaşların yüzü kızarmış mıdır ??? ;D )

  Aslında enteresan ve çok şey vaat eden bir kurgusu var Şehir ve Şehir'in.   Avrupa'nın göbeğinde birbirinin içine geçmiş , aynı caddeleri ve aynı sokakları paylaşan  ama birbirine yasaklı iki şehir ( öyle ki aynı sokakları paylaşan iki şehrin insanlarının birbirlerini farketmelerini belli etmeleri bile yasaktır) ve bu şehirlerin ayrı kalmasına dikkat eden , adı bile iki şehrin sakinlerine korku salan ama görülmeyen  "İhlal".           Şehirlerin birinde   bulunan bir kadın cesedi işleri karıştırır. Öldürülen kadın Orciny adlı bir üçüncü kentin varlığına inanan bir arkeoloji öğrencisidir ve soruşturma ilerledikçe iki kentin polis departmanlarının birlikte çalışması gerekir. İşte bu noktada hikaye çok şey vaat etmesine rağmen bence tam potansiyelini ortaya koyamıyor.Başkahramanımız kendi deyimiyle "hayatımız boyunca yaşadığımız tanıdık çevrede , onlarca yıldır görmemeyi öğrendiğimiz şeyleri görmeye başlayacaktır".   Buradan sonra çok şey beklerken hikaye polisiye kurguya ağırlık veriyor ve en azından benim beklentilerimi karşılamıyor.

  İşin polisiye kısmı , okuyucuya hemen hiç ipucu vermediğinden keyifsiz , kurgu kısımında  aşırı alegorik anlatım ise beni pek sarmadı. Çeviride  ise "teşhis edilen cesedin" kimliğinin belirlenememesi ya da "minibüs gittikten bir saat sonra arkadaşlarına minibüsü göstermesi" gibi bir takım abukluklar mevcut.

  Son olarak yaratıcı yazarlık dersi veren yazarlara karşı antipatim var arkadaş. Yaşasın Salinger , yaşasın amatör okur  :D
  Not : 10 üzerinden 6,8

Kaplan ve Kaplan'a kadar ben çok sevdiğim Mathew Scudder polisiyelerine ve Dilin En Güzel Tarihi'ne gömülüyorum. Kaplan ve Kaplan için tarih belli mi?

kaçmayı denemek bir tutsağın görevidir

V

Alıntı yapılan: hanac - 29 Ocak, 2015, 10:40:14
Sayın V, kitabı okuyup bitirdiğinizi ortak bir arkadaşımızdan duydum.  :)

Yorumlarınızı bizimle paylaşırsanız sevinirim.



Bitirmem hayli süre aldı .300 sayfa boyunca süren düşük bir temposu vardı.Son 50 sayfa final olarak durumu kurtardı neyse ki.

Bilim yönü zayıf, kurgu yönü idare eder bir kitap olarak çok da beklediğimi bulamadım açıkçası. Yazarın dili daha kuvvetli olsaydı

sevebilirdim belki de.Yazarın fikri,siyasi,dini duruşu eserin heryerine sinmiş.Sürekli artan dini sorgulamaları  finalde bağlanış şekli

kısa süreli bir şok etkisi yaratmıyor değil.Lakin acemi yazarımız(bence)  bahtsız cizvit papazımızın düştüğü durumu kitabın başında yazmasa imiş finalde

ki şok etkisi daha kuvvetli olabilirmiş.

Devamı "Children of God"ı türkçe okumak isterim tabi ki. "Papazın İntikamı" bu kitapta olsa gerek.. ;D

Notum:6.7/10
"İstemem,eksik olsun.."

V

Toplu okumalarımızın 3. kitabı Kaplan! Kaplan!..

Katılmak isteyen arkadaşlar şimdiden kitabı tedarik etsinler.Subat ayı içerisinde okumaya başlayacağız zira..

"İstemem,eksik olsun.."

hanac

Pizagor ile kitabı 2. el olarak kadıköyde bulduk.

Biz hazırız  :)

tommikser

Biraz geç de olsa kitabı bitirebildim.

Dikkat İp Ucu !

Kitabı iki kısım olarak inceleyeceğim. İlki anlatılmak istenen kurgu. Aynı mekanda iki şehir fikri gerçekten çok yaratıcı. Bir kere yabancılaşmak diğerini ötekileştirmek adına kullanılan hayali dünya oldukça etkileyici. İlk okuduğunuz zaman bunu kavramakta zorlanıyorsunuz. Sanki Berlin duvarı gibi bir duvar bekliyorsunuz ama hepsi gerçekten kafamızda çizdiğimiz duvarlar. Bu açıdan bence yazarı takdir etmek gerekir. İnsanın kendine yabancılaşması ve birbirine çizdiği hayali dünya yazımsal olarak takdire şayan bir roman olmuş.

İkinci kısımda ise bu evrenin yazar tarafından nasıl mahvedildiğini görüyoruz. Saygı duruşunda bulunduğu Orwell'in 1984 romanı gibi bir roman yazsaymış gerçekten mükemmel bir eser olurmuş.

Orwell Ne yapmıştı peki?1984 yılında geçen romanda olay farklı bir evrende geçiyordu. Olay tamamen kurgusaldı. Sadece o evrene mahsusdu.Evet bu evrene müthiş bir yergi vardı ama biliyordunuz ki aslında olaylar kurgunun olduğu evrende geçiyordu. Bizde de aynı şekilde var olmayan iki şehirde Bezsel ve Ul Quamo'da geçiyor. Buraya kadar tamam da sen madem hayali bir şehir ve gerçeklik yarattın da tuttun bunların gerçekliğin ortasına kondurdun.

Yani komşuları Balkanlar,Türkiye ve Ermenistan.Eeee hadi bu tamam diyelim ki.Tuttun interneti koydun.Windows'un son sürümünü koydun,Google'ı koydun sonra da dedin ki iste kimsenin olanlardan haberi yok.Kimse ihlali bilmiyor.Hatta diğer devletler bile bilmiyor.Hadi canım sende.Sen gerçekliği o kadar işin içine sok,interneti sok falanı sok filanı sok sonrada eee insanlar iki şehirde olduklarını bilsinler ama ihlal korkusuyla göremesinler.
Yazar af buyursun ama dünyada internetin girdiği tüm ortamlarda devlet ne kadar totaliter olsa da onun varlığını etkiliyor ki o yüzdendir ilk yasaklana o mecra oluyor.Ben yazarın bu kısımda saçmaladığını düşünüyorum.De ki internet var ama Kuzey kore gibi yasak girene ölüm cezası,yok sürekli kameralar sizi gözlüyor sürekli gözlerinizden dünya gözleniyor (büyük biraderin gelişmiş versiyonunu yap saygıyı da çak).Ben bu kurguya bayılayım.İşte bu nedenlerden kitaba değerlendirmem düşük oldu.
Benim puanım 6.5/10


pizagor

China Mieville sıradışı bir şey tasarlıyor, gerçek hayattan aldığı bölünmüş şehir fikrini bir üst noktaya taşıyor. Aynı sokakları, meydanları, caddeleri farklı isimlerle kullanan, çevirmenin çapraz hatlı bölünme olarak adlandırdığı aslında kafalarda çizilen sınırların içiçe geçtiği, birbirine girdiği bir coğrafyada insanların birbirini görmemeyi öğrendiği iki şehir yaratıyor. Sırf bu kurgunun tadına tekrar varabilmek adına üşenmedim, iki yıl sonra yeniden okudum.

Olabilir mi böyle bir şey, böylesine yakınken insanlar birbirini görmezden gelebilir mi? İnanılmaz geliyor belki ama yaşanıyor: Lise dönemim, baskın karakter bir baba ve üzerinde disiplin ve baskı hissetmeye görsün isyan eden bir oğul düşünün. Her gün, her konuda hırgür çıkması işten değil. İşte böyle bir kavga sonrası bu baba – oğul brüt 100 metrekare bir evde tamı tamına bir sene boyunca birbirlerini görmemeyi, görmezden gelmeyi başarıyor, birbirlerine ne bir cümle, ne bir sözcük sarfetmeden. Bana kalsa daha da sürdürürdüm de babam en sonunda ilk adımı atmıştı ;D

Benzer bir görmezden gelme, yok sayma iş hayatında da olabiliyor, kindar tarafım bana bunu da yaşatmıştır illa ki. O yüzden daha büyük ölçekte böyle bir yok sayış olabilir gibi geliyor bana, hele bir de daha üst, yetki sınırsız, cezalandırma yöntemi karanlık bırakılmış başka bir oluşumun değneği ortadayken.

Şehir ve Şehir'i ilk okumam esnasında kimsenin görmediği bir üçüncü şehir de işin içine girdiğinde heyecan tavan yapmıştı bende. Fantastiğe rahatlıkla kayabilecek ve fenomene dönüşebilecek potansiyelli bir hikaye yazarın yoğun pozitivist yaklaşımıyla sıradanlaşıyor maalesef. Bu kurgu bir polisiyede heba edilmeyecek kadar değerli oysa ki.

Ama yine de benden helalinden bir 7,5..
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


alan ford

  Ben okudum. :) Daha önce yazarın 24. Yüzyılda Cinayet , Anarşist ve Yıkıma Giden Adam kitaplarını okumuş biri olarak  ;D bu kitabı neden bu kadar beklettim doğrusu hiç bilmiyorum. Kitabın sonunda 6:45 notu olarak bilim kurgu aleminde gerçek bir efsane olan Kaplan Kaplan'ı okudunuz mealinde bir cümle var ki her kelimesine katılıyorum. Bester , bana kalırsa , kendinden sonra gelen ve bilim kurgu edebiyatını asık yüzlü kitlelere kabul ettiren Leguin , Dick gibi yazarları etkilemekle kalmamış, çizgi roman dünyasının efsane isimlerinden Alan Moore'u da çok etkilemiş . En azından Moore'un Bester'i çok sevdiğine dair her türlü bahse girebilirim. Katılanlar okusun kitap hakkında tekrar konuşuruz. Ama benim notum 10/10.
kaçmayı denemek bir tutsağın görevidir