Anne Frank'in Hatıra Defteri - Baobab

Başlatan nicholaihel, 25 Temmuz, 2021, 02:52:58

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

nicholaihel

Alıntı yapılan: ferzan - 01 Temmuz, 2019, 17:24:10
    Bu kitap da Haziran sonuna yetişti sanırım...

    https://www.odakitap.com/anne-frank-in-hatira-defteri-grafik-uyarlamasi-ari-folman/9786056743672



Müstakil başlığı var mı bulamadım. Varsa oraya taşınırsa sevinirim.

Anne Frank ve defterinden genel kültür düzeyinde haberdardım. Detay bilmeden hem kitap hem sinema uyarlaması hem alfanın bastığına dair malumatım vardı. Üstünkörü. Alfa beni yakalayamamış, konu da pek çok farklı şekilde karşımıza çıkan holokost olunca acele aksiyon almamışım. Ama zaman içinde baobab'ın seçkisine güvenim beni harekete geçirdi, haksız da çıkarmadı.

Aslında oldukça özgün, holokost döneminde geçen hayli acıklı noktaları olan ama hepsinden önemlisi oldukça kişisel bir insan hikayesi. Nihayetinde birinin mahrem günlüğü tanıklık ettiğimiz. Hem de küçük bir kız çocuğu diyebiliriz neredeyse. 13 yaşında. Çocukluktan çıkıp ergenliğe doğru, gençliğe doğru yol alıyor.

Nazilerin yükselişi ile Almanya'da yapamayacağını anlayan aile Hollanda'ya göçüyor. Orada bir düzen tutturmuşken savaş tüm avrupaya sıçrıyor ve zulüm de. Bu sebeple Anne'nin "arka ev" dediği, kısmen nüfuzlu babasının organize ettiği, bir tesisin içine gizlenmiş küçük bir alana toplamda yabancılarla birlikte sekiz musevi sığınıyorlar.

Almanya günleri, hollanda günleri ve adeta gölge gibi yaşadıkları arka ev günleri. Mevcut hastalık sebebiyle belli açılardan gönüllü belli açılardan zorunlu kısıtlamalara tabi olup, yine de kendi evimiz ve özelimiz konforunda da olsa uygulamanın zorluğunu idrak ettiğimiz şu vakitler, Anne ve ailesinin gündüz ihbar korkusu ile paranoyakça sessiz kalmak zorunda kaldıkları o iptidai şartların zorluğunu daha bir idrak ediyoruz. Tabi bunun dışında edebi usul ve düşünce itibariyle çok kendine has biri var karşımızda. Onun heyecanları, kendini tanımlamaları, büyümesi, ergenliği, ilk öpücüğü, tezatları, çelişkileri, öfkeleri, mizahı, gözlemleri, anne baba ve ablasıyla ilişkileri... her şeyden öte bu "insan" hikayesi çok etkileyici. Belki ortamın ve savaşın pişirdiği belki de gerçekten doğal bir yeteneğin tezahürü bu.

Hazin sonlu bu hikayeyi ve sonrasında metinleri keyifle okudum. Çizimleri de çok beğendim. Görsel açıdan da kolaya kaçılmamış. Özellikle Anne'nin bazı ruh durum ve hayallerine dair metafor içeren kareler, düşler, zaman zaman karanlık çoğu zaman renkli ve dönemi tam ifade eden başarılı bir görsellik mevcut. Tatminkar. Klişelerle karşılaşmayı beklerken görseli, içeriği gayet iyi "based on a true story" bir işle karşılaştım. Finalden de detaylardan bahsetmeden "önererek" bitirmiş olayım.

nicholaihel

Mesajımı taşıyan yönetici arkadaşlara teşekkür ederim. Bu iki eser uyarlandıkları kitap dışında uyarlayan yazarları ve çizerleri itibariyle farklı kitaplar. Aynı başlıkta değerlendirilmesi uygun görüldüyse tamam, hatırlatmak istedim.

TKnKT

Alıntı yapılan: nicholaihel - 25 Temmuz, 2021, 14:52:27
Mesajımı taşıyan yönetici arkadaşlara teşekkür ederim. Bu iki eser uyarlandıkları kitap dışında uyarlayan yazarları ve çizerleri itibariyle farklı kitaplar. Aynı başlıkta değerlendirilmesi uygun görüldüyse tamam, hatırlatmak istedim.

    Denk gelmişken, ben de ayrı tutulmaları gerektiği yönünde fikir beyan etmek isterim. Yanlış hatırlamıyorsam Baobab tarafından yayınlanan eser Anna Frank hatırası üzerine kurulan bir vakıf tarafından onaylanan tek çizgi roman uyarlaması olarak nitelendiriliyordu hatta.
"The man who opens topics faster than his shadow"

pizagor

Bence de ayrılmalı, sonrasında da doğru bir akış için bu da dahil son üç mesaj silinmeli. Yönetim destek lütfen :)
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


hanac

@pizagor, @TKnKT, @nicholaihel

Tamam üstüme gelmeyin  :)

En kısa zamanda iki ayrı başlık oluşturacağım.

pearl jam


pizagor

Alıntı yapılan: hanac - 27 Temmuz, 2021, 10:40:30
@pizagor, @TKnKT, @nicholaihel

Tamam üstüme gelmeyin  :)

En kısa zamanda iki ayrı başlık oluşturacağım.


Bekliyoruz. Takipteyiz...
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


pizagor

Alıntı yapılan: hanac - 27 Temmuz, 2021, 10:40:30
@pizagor, @TKnKT, @nicholaihel

Tamam üstüme gelmeyin  :)

En kısa zamanda iki ayrı başlık oluşturacağım.


Yönetime teşekkür ediyoruz :)
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


Phyron

Holocaustu birebir yaşamış bir kızın tuttuğu günlüğün çizgilere dönüştürüldüğü iç parçalayıcı bir eser. Yazını böyle şekillendirmek oldukça zor ancak çok başarılı olmuş.

pizagor

Yıllar yıllar sonra okuduğum bir albüm, lakin çok kötü zamanlama. Bir yanda tarihin en büyük soykırımlarından biri, diğer yanda dünya üzerinde en fazla ampute çocuğun olduğu yer Gazze haberi; bu ikisi eşzamanlı önümden akarken Anne Frank'in anlatısından zerre etkilenemiyorum. Şimdi bunu yazdığımda din temelli baktığımı düşünenler olabilir ama alakası yok, bakmayın e-devletten aldığım vukuatlı nüfus örneğinde bir din yazmasına, herhangi bir dine mensup değilim. Her yaşananda bir 'filler ve çimenler' alegorisi görüyorum. Anne Frank de çimenlerden biri ve çimene üzülerek herhangi birşeyi değiştiremiyor insan. Hiç umudum yok ama bir gün gelir de din, köken, milliyetten bağımsız, her insanın herşeyden önce birer 'can' olduğu, asıl ve mutlak kutsalın 'yaşam' olduğu kabul görürse kökten değişeceğim ama o gün gelene kadar 'insan' türü için kalbim kabuk bağlamış halde. Böyle diyorum da bazen tutamıyorum kendimi; çocuklara; savaşta bombardıman altında, doğurulup çöpe atıldığında, tarlaya giderken devrilen römorkun altında, Akdeniz'I geçmeye çalışırken batan bir teknede, Gelibolu'da 16. yaşını görmeden hayatını kaybetmiş yüzlerce çocuğun mezarlarının önünde; yetişkinler yüzünden, egemenler yüzünden, egemenlerin tercihleri, hataları, acımasızlıkları yüzünden ölen masum çocuklarla birlikte ben de dağılıp gidiyorum. Çimenler ve filler; figüranlar ve egemenler; köleler ve efendiler; hayatın mutlak açmazı bu. Dünyanın yönetmen koltuğundaki efendiler, çok çok büyük bir figüran topluluğuna 'tavşana kaç, tazıya tut' oynatıyor ve biz figüranlar sahnede belirtilen şekilde kafası kesik tavuk gibi, düşünmeden koşturuyoruz.
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


pizagor

SPOILER!

Yazmayı unuttuğum bir konu: Kitabın son sayfalarındaki metinlerden Otto'nun hayatının geri kalanını okuduğumdaki kendisinin o 'herşeye ragmen hayat devam ediyor' hali hissettiklerimin üzerine tuz biber oldu.
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!