Büyülü rüzgar takımını ve sonradan çıkan cildi darkwood çizgi roman evinden uygun bir fiyatla satın aldım. Zaman zaman forumdaki eski iletileri okurum. Son dönemde büyülü rüzgar iletilerini okumaya başladım. Değerli forum üyesi Ferzan bey'in seriyle ilgili harika yazıları beni Gaza getirdi, iyi de etti. Büyülü rüzgar serisinin vahşi batı tarihi ile ilgili detaylı ve aydınlatıcı bilgiler vermesi daha da bir ilgimi çekti. Ferzan bey'in yazılarında anlıyorum ki vahşi batıyı vahşi yapan karakterler ( vild Bill hickuk, Earp kardeşler, general Custer, Geronimo, başkan Grant, general Lee, ve pek çok şahsiyet büyülü rüzgar serisini benim gibi vahşi batı tutkunlarının vazgeçilmezi haline getirmiştir. Sergio bonelli editöre de takip ettiğim kadarıyla İtalyan da yeni serisi 3 sayıya ulaşan bu güzel serinin biran önce bizde de yayınlanması dileklerimle büyülü rüzgar No 1 okumaya başlıyorum.

    İlgi ve itki oluşturabildiysem ne mutlu bana, Bayram Bey. Büyülü Rüzgar benim için çok özel bir seri. Umarım siz de aynı tadı alırsınız ilerledikçe. Sizin yerinizde olup ilk kez okuyor olmayı çok isterdim. Belki yakın gelecekte bir tekrar okuma daha yaparım vakit bulabilirsem. Size iyi okumalar, keyifli seyirler dilerim.

Birinci sayısından başlayıp baştan sona tekrar ve hatta daha da tekrar okunabilecek çok fazla fumetti sayamam ama bir Nathan Never, bir Büyülü Rüzgar, bir Dampyr öyle güzel olay örgülerine, öyle keyifli ve katmanlı bir anlatıma, fumetti için öyle orijinal fikirlere sahipler ki onların bende de yeri ayrı.

Alıntı yapılan: pizagor - 17 Ocak, 2024, 08:20:22Birinci sayısından başlayıp baştan sona tekrar ve hatta daha da tekrar okunabilecek çok fazla fumetti sayamam ama bir Nathan Never, bir Büyülü Rüzgar, bir Dampyr öyle güzel olay örgülerine, öyle keyifli ve katmanlı bir anlatıma, fumetti için öyle orijinal fikirlere sahipler ki onların bende de yeri ayrı.

Tekrar tekrar okunulası fumetti başlıklarını sıralarken Nathan Never, Büyülü Rüzgar ve Dampyr'in yanında Ken Parker'ı nasıl atlayabildim, kendime hayret ettim!

Bir Western şaheseri olan büyülü rüzgar'ın 16 sayısı _ büyük düş_ önceki 15 sayı gibi büyük bir ilgi ve keyifle okudum. Her sayısında beni şaşırtan, kendine daha bir bağlayan büyülü rüzgar, şu anda bitirdiğim 16 sayının 62 sayfası ve devamında " küçük büyük adam " isimli kabile reisiyle, beni aldı 1970'li yıllarda ülkemizde çok tutulup haftalarca sinemalarda gösterimde kalan ve başrolünü gene o yılların çok popüler oyuncusu Dustin Hoffman' ın paylaştığı " küçük dev adam " filmine götürdü. " küçük büyük adam " isimli yerli reisi birebir ikiz kardeş gibi " küçük dev adam " filminin başkarakteri Dustin Hoffman' a benzetilmiş. " Acaba " diye düşündüm. Bu güzel hikâyenin senaristi manfredi ve çizeri G. Parlov bu filme göndermemi yaptılar. Büyülü rüzgar tutkunu dostlar, özellikle Ferzan bey lütfen düşüncelerinizi yazabilirmisniz.

    Filmi de izlememiş olduğum için (sadece romanını okumuştum eski basımından) ne yazık ki bir fikrim yok ama bir de bu gözle bakarak, filmi de ilk fırsatta izlemeyi amaçlayarak söz konusu sayıya yeniden göz atabilirim (umarım yakın bir gelecekte).

Büyülü rüzgar okumalarım efsanesinin 19 sayısı " şeytanın sol eli " macerasıyla davam ediyor. Her ne kadar Western ' de fantastik maceraları sevmesem de büyülü rüzgar farklı senaryolar ve gerçeğe yakın kurgularıyla alışılmışın dışında bir Western sunuyor. Ned Ellis in yaşadığı gerçekler  ile gördüğü rüyaların ve hayallerin iç içe geçtiği, okunan her kitabın
sonunda okuyucuya " vay be " dedirten büyülü rüzgar serisinin fumetti tutkunu dostlar tarafından beğenileceğine inanıyorum.

Seytanın Sol Eli de serinin harika  hikayelerinden biridir. Bende de tüm seriyi yine baştan sona okuma isteği depreşiyor şu sıralar

Merhaba değerli pizagor dost. Çizgi roman dünyasında otorite sayılacak kadar donanımlı olan sizler gibi dostlarımızın güzel bulduğum maceraları beğenmesi, benimde bu dünyada az çok çizgi romanların iyisinden anladığımı gösteriyor. Forumda büyülü rüzgar serisiyle ilgili yazılan eski iletileri okuduğum da değerli dost Caretta bey'in yazılarına rastlamadım. Acaba okumuyormu, veya beğenmiyormu. Ben,  büyülü rüzgar ilk çıktığında ( 2002 yılı, belki de 2003 ) ilk sayıya bakıp maceranın 1870_ 1880 yıllarında geçtiği halde E.Allen poe ' nun yaşıyor görünmesi ( ölümü 1848 ) " Allah Allah, adam öleli 30 yıl olmuş,1880 yıllarında yaşıyor görünüyor. Senaryo yazarı nasıl düşünememis " diye düşünmüştüm ve almaktan vazgeçmiştim. Ancak aradan uzun yıllar geçtikten sonra bo gazetecinin E.A Poe değilde benzeri olduğunu öğrendim. Iyi ki de öğrenmişim, harika bir büyülü rüzgar takımına sahip oldum.

Evimizin yanında büyük bir orman var. Içine girdiğinde insanın kaybolacağı, gök yüzünün görünmediği koruma altındaki sığla ormanları. Ormanla evimizin arasında da küçükten dere akıyor. Yaz ın bunaltıcı sıcaklarında yaban domuzları başta olmak üzere kirpi, kaplumbağa, çakal, porsuk, tilki gibi envai çeşit yaban hayvanlarının sığınağı ve serinleme yeri olan bu dere kış aylarında dağlardan gelen yağmur suları ile orta büyüklükte Irmak hâlini alıyor.  Yazın kavun, karpuz kabuklarıyla beslediğim kedi büyüklüğündeki yavrularıyla domuz ailesi, bu günlerde çöp konteynerine kadar gelip her hafta pazartesi günleri kurulan pazardan topladığım lahana, marul, patates,domates, kabak gibi yiyecek artıklarını büyük bir iştahla ve afiyetle yiyorlar. Ne de olsa devir idareli olma devri. Çeteleşmiş köpekler tarafından rahatsız edilen bu sevimli hayvanlar insanlara alışık oldukları için bahçemize kadar gelip bizlerden yardım desteği alıyorlar. Doğa sevgimin insan sevgisinden  üstün olmasının nedeni olan korumasız, güvencesiz , ağzı olup dili olmayan evcil veya vahşi can dostlarım Büyülü rüzgar serisiyle bu sevgimi bir kez daha perçinlediler. Büyülü rüzgar 22 cildi, " beyaz saçlı çocuk" macerasını okuduğum da Stephan King romanı okumuş gibi oldum. Bu ciltle Ned Ellis ailesi hakkında daha detaylı bilgi sahibi oluyoruz. Babasının vahşi bir şekilde katledilmesi tüylerimi diken diken ederken, katilin kimliği biran donmama neden oldu. Baştan sona kadar aksiyon dolu olan, okuyucuyu tam anlamıyla " vay be " dedirten beyaz saçlı çocuk macerasını okuyup bitirdiğim de uzun süre yağmurun sesini ve köpeklerin ulumasını dinledim.

    Bu maceranın (Beyaz Saçlı Çocuk) detaylarını hatırlamak için "Büyülü Rüzgar İncelemeleri" başlığında yazdığım eski iletilere göz gezdirdim ve hatırlamamla beraber tıpkı her okuyuşumda olduğu gibi gözlerim doldu, içim kabardı. Kesinlikle seride şu ana kadarki en kilit ve en önemli bölümdü benim açımdan. Ah Büyülü Rüzgar, sen nasıl bir başyapıtsın öyle (naçizane fikrim ve beğenimce, yoksa çöp olarak görenler de az değildir eminim)?

Bayram abi pes etmeyip sonuna kadar okursun inşallah.

Kolay gelsin, çok güzel bir seridir.

Alıntı yapılan: hanac - 01 Şubat, 2024, 08:24:12Bayram abi pes etmeyip sonuna kadar okursun inşallah.

Kolay gelsin, çok güzel bir seridir.

Biz bu serinin okumasına sevgili hanac ile eşzamanlı başlamıştık. Sonrasında beni yolumda yalnız bırakmıştı. Kendisi pes etmeme tavsiyesinde bulununca onu hatırladım şimdi

Ben de sonuna kadar götüremeyenler listesindeyim lal kitabın baskı kalitesi gözlerimi yoruyor.

 Zamanında tüm seriyi bitirmiş ve keyif almış biriyim, ama önümde başka okunacaklar varken bir daha başlayamam.