Kinowa59'dan Büyülü Rüzgar Okumaları

Başlatan Kinowa59, 15 Ocak, 2024, 12:27:35

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 3 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Kinowa59

Değerli pizagor dost. Üstteki iletinizi ıskalamışım, şimdi gördüm. Ben, benim gibi düşünen dostlardan birşey öğrenemem. Ancak sizin gibi benden farklı bakışa sahip dostlardan çok şey öğrenebilirim, öğreniyorum da. Elbette ben tam bir Zagor sevdalısıyım. Ancak, fantastik hikayeler çok çok az olup, çok çok uzak aralarla yayınlanırsa , beğenmesem bile kabul edebilirim, okuyup koleksiyonuma dahil ediyorum. Çünkü başka seçeneğim yok. Zagor serilerinin hepsinde de fantastik hikayeler mevcut. Ben, fantastik hikâyelere, Tex' de olduğu gibi sunulursa sevinerek okurum. Örnek olarak mefistolu, el moriskolu hikayeleri veya kara büyülü maceraları sayabilirim. Tabii, Zagor ve diğer fumetti yayınların başımın üstünde ayrı bir yeri var. Allah yokluklarını göstermesin.

Zeljko

Alıntı yapılan: pizagor - 19 Nisan, 2024, 23:46:13Ben de kendimi huysuz ihtiyar olarak etiketleyen biriyim sayın kinowa59, yaşa bağlamayın lütfen  :)

Anlam veremediğim bir konuyu da dile getireyim: Siz bir Zagorsever de değil misiniz? Zagorsever birisinin fantastik western sevmiyor olması mümkün değil ki! Zagor'u Zagor yapan o kendi fantastik evrenidir. Sırf Darkwood bile her yönüyle paranormaldir, ne bileyim bir deprem olur insan türünün tek gözlü uzak bir türü yeryüzüne çıkar. Vampirler, kurtadamlar, kaplanadamlar, uzaylılar çok sever Darkwood'u, favori mekanlarıdır. Deli bilim insanları çılgın testlerini burada yapar, süper askerleri amfibi yaratıklara dönüşebilir buralarda. Mutantı bile vardır. Ve bunlar hep fantastik öğelerdir. Zagor evreninden çıkarıldıkları takdirde Zagor evreni yavanlaşır, yok olur, keyifsizleşir. Zagor fantastik westerndir maalesef  :)

Geçenlerde Zagor'un fantastik olmayan en güzel maceraları hangileridir diye bir liste yapmıştım. Hakikatten fantazi unsurunun minimum olduğu "iyi" Zagor macerası oldukça az ama tabi hiç yokta değil. Listeyi bulunca buraya ekleyeceğim.
Şu Gotham'ın önü bir uzun alan
Bir tek seni sevdim Christopher Nolan

Kinowa59

Sayın Zeljko, Zagor' un fantastik olmayan birbirinden güzel o kadar çok hikayesi varki .  Birinci  sırada " Zagor' un hikayesi " dir. İlk  200  ' ü saymaya kalksam ' hepsi de birbirinden güzel olduğu için birinden diğerine tercih olarak sıralama hatası yapabilirim. En iyisi yazımı şöyle sonlandırayım . Zagor , fantastik ve fantastik olmayan maceralarla bir bütündür . Asla bölünemez . Bölünmesi  teklif dahi edilemez . ZAGOR' un KANUN'u bu.

Kinowa59

Bu akşam Göztepe'nin Lider Eyüp spor'u  hem de İstanbul'da, çöl tilkisi Mareşal Rommel'in tankları gibi 3-0 gibi net bir skorla ezip geçmesi şerefine , bir süredir ara verdiğim Büyülü Rüzgar okumalarıma N0: 111,  kelly'in hayvanat bahçesi hikayesi ile yeniden başladım. Arkadaşlar, müthiş bir kurgu , müthiş bir wahşi batı hikayesi. Zagor'un unutulmaz hikayelerinden olan , "  Kelso' ya tek kurşun  " macerasını anımsatan  kafa derisi Avcı'larıyla , kanlı sahneleriyle , büyülü rüzgar efsanevi maceraları kulvarındaki yerini almıştır. Okumayan western tutkunu dostlara öneriyorum.

Kinowa59

Büyülü rüzgar NO: 115 ve 116 sayıları okudum. Dünya tarihinde , en çok buffala katletmesiyle tanınan azılı cani ( ben bu şekilde değerlendiriyorum ) William  Frederick  Cody , bildiğimiz ismiyle Buffalo Bill , artık Buffalo katliamını bırakmış , kendi kurduğu tiyatro topluluğuyla eyalet eyalet dolaşarak gösteriler yapmaktadır . Bu gösterilerin isim yapması ve talep görmesi için büyük reklamlara ihtiyacı vardır. Bunun için de  her zaman  uygulanan yöntemlere başvurulur. ( bu klasik yöntem günümüzde de farklı şekilde uygulanmaktadır . ) 1876 haziran ayında siu kızılderilileri öncülüğündeki birleşik kabileler topluluğu karşısında hezimete uğrayan ve kendisi de öldürülen general Custer 'ın intikamını almak için birkaç gariban yerliyi katledip , 26.000 kızılderiliye karşı Muzaffer bir zafer kazandıklarını palavrasını, medyanın da desteğiyle kamuoyuna yansıtan Buffalo Bill, yetmezmiş gibi bu yoksul, gariban yerlilerden birinin kafaderisini yüzerek , kendi eşine ,  " yüzlerce askerin katilini öldürdüm " diye mektup yazıp, bu kafa derisini de eşine göndermiştir . Tarihte gerçekten yaşanmış bu olayı okumak ve öğrenmek isteyen değerli forum dostlarımız, büyülü rüzgar N0: 115 , 116 sayılarını okumalıdır.

Kuzgun

Alıntı yapılan: Kinowa59 - 07 Mayıs, 2024, 17:31:46Büyülü rüzgar NO: 115 ve 116 sayıları okudum. Dünya tarihinde , en çok buffala katletmesiyle tanınan azılı cani ( ben bu şekilde değerlendiriyorum ) William  Frederick  Cody , bildiğimiz ismiyle Buffalo Bill , artık Buffalo katliamını bırakmış , kendi kurduğu tiyatro topluluğuyla eyalet eyalet dolaşarak gösteriler yapmaktadır . Bu gösterilerin isim yapması ve talep görmesi için büyük reklamlara ihtiyacı vardır. Bunun için de  her zaman  uygulanan yöntemlere başvurulur. ( bu klasik yöntem günümüzde de farklı şekilde uygulanmaktadır . ) 1876 haziran ayında siu kızılderilileri öncülüğündeki birleşik kabileler topluluğu karşısında hezimete uğrayan ve kendisi de öldürülen general Custer 'ın intikamını almak için birkaç gariban yerliyi katledip , 26.000 kızılderiliye karşı Muzaffer bir zafer kazandıklarını palavrasını, medyanın da desteğiyle kamuoyuna yansıtan Buffalo Bill, yetmezmiş gibi bu yoksul, gariban yerlilerden birinin kafaderisini yüzerek , kendi eşine ,  " yüzlerce askerin katilini öldürdüm " diye mektup yazıp, bu kafa derisini de eşine göndermiştir . Tarihte gerçekten yaşanmış bu olayı okumak ve öğrenmek isteyen değerli forum dostlarımız, büyülü rüzgar N0: 115 , 116 sayılarını okumalıdır.

ABD ordusu gerçekten savaş denebilecek çarpışmalarda Kızılderililer'den epeyce yenilgi almıştır. Örneğin;

* Sizin de sözünü ettiğiniz, General Custer'ın ölümü ve 7. Süvari Alayı'nın imhasıyla sonuçlanan "Küçük Büyük Boynuz Savaşı".
* Rosebud Creek Savaşı.
* Kızılderililer tarafından "Yüz Boğazlanmışlar Savaşı", Amerikalılar'ın yenilgilerine bahane bulmak amacıyla "Fetterman Kıyımı" dedikleri ve Yüzbaşı Fetterman'ın komutasındaki birliğin imhasıyla sonuçlanan savaş. Bu savaşta Lakota (Sioux) ve Cheyenneler'den oluşan Kızılderili güçlerinin başında Kızıl Bulut vardı, Çılgın At ise bir tür komutan yardımcılığı yaparak cesareti ve atılganlığıyla öne çıkmıştı.
* ABD'nin yenilgiyi kabul edip Kızılderili topraklarından geri çekilmeyi kabul ettiği ve içinde "Yüz Boğazlanmışlar Savaşı"nın da yer aldığı çarpışmalar ("Kızıl Bulut Savaşı").
* Vittorio, Cochise ve Geronimo gibi Apaçi önderlerinin bir avuç savaşçıyla 19. yüzyılın sonlarına kadar sürdürdüğü ve gerilla savaşının nasıl yapılacağını ABD birliklerine öğrettiği çarpışmalar.
* Heinmot Tooyalakekt'in onurlu geri çekilişi.
* Gaga Burun ve Cheyenne'lerinin ABD birlikleri karşısında kazandığı başarılar.
* vs

Bir de Amerikalılar'ın zafer ve savaş diye tanımladıklarına bakalım:
* Washita Savaşı: ABD'nin, Arapaho ve Cheyennleri barış vaadiyle kandırdıktan sonra köylerde savaşçı yokken yaşlı, kadın ve çocukların katlettiği olay. Aslında savaş değil, katliam.
* Sand Creek Saavaşı: İçeriği Washita Katliamı ile aynı.
* Yaralı Diz Katliamı: Silahsız Lakotalar'a karşı ABD ordusunun elde ettiği büyük zafer (!).
* vs

Şu anda aklıma gelenler bunlar... Daha geniş bilgi için Dee Brown'ın "Kalbimi Vatanıma Gömün" adlı yapıtına bakılabilir.

Kinowa59

Sayın kuzgun'un üstteki yazısını okuyunca , ABD  ve  ABD yandaşı ülkelerin tarihinin tamamen yalan, aldatma, kitle kıyımları , sömürü ( ABD güçsüz ülkeleri sömürürken, yandaşı , işbirlikçi ülkelerin satılık yöneticileri de , ABD çıkarları doğrultusunda kendi halklarını ezer , sömürür ) üzerine kurulu olduğunu görürüz. ABD , 1870 li yıllarda neyse, 1970 li yıllarda da odur . 2070 li yıllarda da o olacaktır . Bugün yeryüzünde savaşlar varsa, ve sömürü varsa , cehalet varsa, sefalet varsa ve güçlünün mazluma eziyeti varsa , açlık varsa , salgın hastalıklar , kitle kıyımları varsa ; tüm bunların müsebbibi ABD ve işbirlikçi ülkelerin yöneticileridir. Dün, yerli halkları, Zencileri ezen, inim inim inleten anlayış, bugün çok daha genişlemiş olarak orta doğu başta olmak üzere dünyanın dört bir tarafında devam etmektedir. ABD ve yandaşı tetikçi ülkelerin dün denecek kadar yakın bir geçmişte , Vietnam, Laos , Hindistan, Pakistan, Cezayir, Afrika'nın pek çok ülkesi, Libya, Irak, Suriye , Uzak Asya, Yakın Doğu  ve ülkemiz , Anadolu topraklarında yaptıkları mezalimler ,  Kızılderililere ve Kara derili halklara yaptıklarından az değildir .

Kinowa59

Wahsi batı, yavaş yavaş değişmeye başladı. Büyülü rüzgar NO:117_ 118 sayılarda " medeniyet dediğimiz tek dişi kalmış canavar 'ın , wahsi batı kentlerine de yaklaştığını görüyoruz. 117 sayıda, Poe'nun ilk kez telefonu görmesi ve konuşması, bunun sonucu yüzünde beliren şaşkınlığı, çizerin kusursuz çizgileriyle bizlere, okuyucuya yansıtması," bu seri keşke devam etseydi, " diye düşünmeme neden oldu. Evet, değerli dostlar. Ozanın yazdığı gibi, " hayat'a geç başlamaktan korkmayın, hayatı ıskalamaktan korkun " Ben de, büyülü rüzgar'a geç başladım , ama ıskalamadım.

Gabby



Alıntı yapılan: Kinowa59 - 07 Mayıs, 2024, 17:31:46...Buffalo Bill , artık Buffalo katliamını bırakmış , kendi kurduğu tiyatro topluluğuyla eyalet eyalet dolaşarak gösteriler yapmaktadır..."

Katledilecek Bizon kalmadığı için bırakmıştır, büyük ihtimal... :) Bi'de bu tiplerin ekmek kapısı bu işler, her Bizon kellesi için ödeme aldıklarından veya Bizon katliamından murad edilen iş gerçekleştiğinden yani Kızılderililerin aç kalarak bereketli topraklarını terk edip kıtanın daha içlerine göç etmeleriyle artık  iş ayağa düşüp getirisi azaldığından meslek değiştirmiştir, yoksa kolay kolay huylu huyundan vazgeçmez. Bu dünya sana da kalmadı Frederick  Cody...


Alıntı yapılan: Kuzgun - 07 Mayıs, 2024, 22:13:22Şu anda aklıma gelenler bunlar... Daha geniş bilgi için Dee Brown'ın "Kalbimi Vatanıma Gömün" adlı yapıtına bakılabilir.

ABD'nin 7.başkanlarından Andrew Jackson'ın 1814 yılındaki Horseshoe Bend savaşı sonrası katledilen ve yaralanan Kızılderililerin kafa derilerinin yüzülmesine bizzat nezaret edip denetlediğini okumuştum. Oysa çocukluğumuzdan beri kafamıza kazınan Western/Vahşi Batı temasının en az "banka soygunu" kadar olmazsa olmaz klişesidir Kızılderililerin şu meşhur "kafa derisi yüzme" alışkanlığı... :)

Bu arada Kanadalı yazar Ronald Wright'in Amerika Kıtasının keşfinin 500.yıl kutlamalarını protesto mahiyetinde çıkardığı "Çalıntı Kıtalar" da okunasıdır. Kitabın içinde geçen "Üzerinde insan yaşayan toprak keşfedilemez; yoksa ben de Atlantik'i geçip İngiltere'yi keşfedebilirdim" diyen İrokua yerlilerinden bir bilge liderin sözü  hâlâ aklımdadır.

Kuzgun

Alıntı yapılan: Kinowa59 - 08 Mayıs, 2024, 00:41:42Sayın kuzgun'un üstteki yazısını okuyunca , ABD  ve  ABD yandaşı ülkelerin tarihinin tamamen yalan, aldatma, kitle kıyımları , sömürü ( ABD güçsüz ülkeleri sömürürken, yandaşı , işbirlikçi ülkelerin satılık yöneticileri de , ABD çıkarları doğrultusunda kendi halklarını ezer , sömürür ) üzerine kurulu olduğunu görürüz.

Aynen dediğiniz gibi...

ABD filmlerle, edebiyatla, basınla, kitaplarla, sözün kısası kullanabileceği her şeyle tarihi çarpıtmayı çok iyi bilir, uygular, yutturur. Örneğin Kuzey-Güney Savaşı'nı ele alalım:

Kuzey-Güney Savaşı hakkında bildiklerimiz köleliğe karşı yapıldığı, insanlara deri rengine göre ayrımcılık yapılamacağı felsefesinden yol çıktığıdır vs. Bir düşünelim...

ABD'nin kuzeydoğusunda fabrikalar açılmaya başlamadan, sanayileşme adımları atılmadan önce bu çok insancıl kuzeyli (daha doğrusu kuzeydoğulu) beyazların aklı neredeydi? Sanayileşme başlamadan önce ABD'nin özellikle güney bölgelerinde feodal bir yapı vardı ve ekonomi tarıma dayanıyordu. Geniş toprakları ucuza işletmek için de köle gerekliydi. Bu dönemde kölelik sistemi yasalarla da destekleniyordu. Yani Anglosakson kökenli toprak ağaları ve onlara sırtını dayamış hükümet gidişattan gayet memnundu.

Ancak sanayileşme başlayıp kuzeydoğuda fabrikalar açılınca bol sayıda işçi gerekti. İşte o zaman kuzeyden "kölelere özgürlük, insanlar eşittir" nidaları yükselmeye başladı (iki yüzlü herifler). Ayrıntıları geçersek Kuzey-Güney Savaşı patlak verdi, Güney yenilince kölelik kaldırıldı. Ve Kuzey, kölelikten kurtardığını iddia ettiği zencileri fabrikalarında ağır koşullarda (günde 10 saat civarı, tatilsiz) boğaz tokluğuna bile denemeyecek ölçüde düşük ücretle çalıştırmaya başladı. Yani Zenciler, bir kölelikten başka bir tür köleliğe geçiş yaptılar. O kadar ağır koşullar altında çalışıp yaşıyorlardı ki bazı siyahlar güneye dönüp eski efendilerine kendilerini tekrar hizmetlerine almaları için yalvardılar.

Sonra filmler, romanlar, yalanlarla dolu tarih kitapları içinde bulduk kendimizi. Sonra bir de cila olarak, bazı vestern filmlerinde şerif, ödül avcısı, silahşör gibi rollerde zencileri görür olduk. Ve şöyle düşündük: "Ha bak gördün mü? Kuzey-Güney Savaşı sonunda zenciler özgürlüklerine kavuştu, şerif vs bile olabildiler." Vahşi Batı'da bir zencinin değil şerif olması, canlı kalması bile mucize olurdu (tabi istisnalar olacaktır).

Amerika'nın en usta olduğu şey: Tarihi çarpıtmak, yapayını oluşturmak ve o yapay tarih üzerinden kitleleri yönlendirmek. Tanıdık geldi mi?

Not: Aklıma George Orwel'ın 1984'ünde gazete haberlerinin değiştirilerek, sistemin tarihi yenidien yazması ve bunu sürekli olarak sürdürmesi geldi.

Kinowa59

Arkadaşlar , sizler çizgi romanlarınızı hangi ortamlarda okursunuz . Ahmet Arif' in,  " tavşan kanı , kınalı ve berrak " dediği , bardak bardak sımsıcak çaylarınızı yudumlarken mi, yoksa , Semahat Özdenses' in, " akşam oldu , hüzünlendim ben yine " şarkısını dinleyerek mi. İsmim gibi eminim ki , her iki şıkkı da uygulamıyorsunuz çizgi roman okurken. Ben de size sorduğum bu iki şıkkı uygulamıyorum. Yalnızca ,  büyülü rüzgar N0: 118 sayıyı tanıtma yazıma başlarken böyle bir giriş yapmak istedim. Büyülü Rüzgar N0: 118 hikayenin adından da anlaşılacağı üzere 15. 000 kişilik bir zenci grubunun iç savaştan sonra özgürleştiklerini sanarak Güney deki mississippi eyaletinden kuzey eyaletlerine göç ederken , güneylilerin ucuz iş kaynaklarının gitmemesi için başvurdukları terör rejimini anlatmaktadır. İşin tirajik bir yanı da güneyli beyazların kendi içlerindeki kara derili insanların gitmelerini engellerlerken bir taraftanda, kuzeyden gelecek zenci göçünü terör yöntemiyle durdurmaya çalışıyorlar. Büyülü Rüzgar' ın bu hikayesinde ABD devletinde, günümüzde bile devam eden en büyük sosyal sorunu " ırkçılık belası " işlenmektedir. Ben , beğenerek okudum. Öneriyorum.

Kinowa59

Herkese günaydın değerli dostlar. Büyülü rüzgar külliyatına sahip olduğum günden beri, özellikle bir maceraya odaklandım. Serinin büyüsü bozulmasın diye sıra numarasına göre okuma yaptığım için en nihayet o sayıya sıra geldi.  " Büyülü rüzgar N0: 119 Jesse James'i öldüreceğim " hikâyesi. Okuyalım bakalım, Jesse James, aksiyon dolu yaşamındaki gibi mi anlatılıyor. Kardeşi Frank James'e de yer verilmişmi. Trajik sonu nasıl gösterilmiş. Değerli dostlar. Wahsi batı tarihinde kalıcı izler bırakmış karakterlerden biri olan Jesse James'in hikayesi, büyülü rüzgar serisinin en değerli sayılarından biridir. Okumanızı, okuduktan sonra da özenle muhafaza etmenizi öneriyorum.

Kinowa59

Evet değerli dostlar. Büyülü rüzgar N0: 119  " Jesse  james'i öldüreceğim " hikayesini nihayet okudum. Açıkçası, kurgu olarak beklentimin altında kaldı. Tyrone Pover ve Henry Fonda'nın , 1940 yıllarında oynadıkları  ve günümüzde  " klasik western başyapıtlarından gördüğüm, " jesse James " filminden hiçbir esinti göremedim.  Dahası , hikayede Frank james görünmüyor. En önemliside , hikaye bittiği halde Jesse james'in arkadaş kurşunuyla katledilmesi gösterilmemiş.  Genel değerlendirmem ise , eh şimdiye kadar okuduğum Jesse James hikayeleri içinde en geniş kapsamlı olarak okuyucuya sunulan macera oluşu. Ha, haksızlık yapmayalım. Birebir yaşanan ve hikayede de çok güzel kurgulanmış , Pinkerton ajanları baskınını unutmayalım. Bu baskın sonucu Jesse' nin annesinin kolu kopmuş, engelli çocuğu ölmüştür. Çizer, bu sahneyi canlı biçimde kağıt'a yansıtmıştır. Hikaye, belki okumadığım geri kalan 12  + 4 ciltte tekrar ele alınır . Okuyarak göreceğiz. Sonuç: Jesse james'in sonu görülmese de , tarihsel bir gerçeği yansıttığı için okunur ve saklanır.

Kinowa59

Büyülü rüzgar No 120 " Zorbaların diyarı " cildini de okudum. " Eee Kinowa59, 120 adet büyülü rüzgar cildini devirdikten sonra seri ile ilgili genel görüşünüz nedir " sorusuna  " bilimsel ve akademik bir değerlendirme yapta, seriye ilgi duyanlar okusunlar da, akademi
kürsülerinde tez olarak okunsun, savunulsun  bakalım ". Duygu ve düşüncelerine şöyle bir bilimsel açıklamada bulunalım: G.Manfredi, senaryo olarak bir türlü tek düzeliği aşamamış. Olaylar, eski nesil Western okurları için biraz fazla grift, içiçe geçmiş kurgular 65 yaş ve üstü okurlar için fazla karışık. Tarihe mal olmuş gerçekler hafif ve yüzeysel olarak geçiştirilmiş. ( Little Big Horn savaşı gibi ) Baş karakter Ned Ellis, fazla donuk, serinin İlk 120 sayısına bakıldığında sanki yan karakter gibi duruyor. Sonuç olarak, büyülü rüzgar serisi bir Western serisidir. Western de fantastik hikayeler çok sık işlenmemelidir.( Kişisel düşüncem ) Wahsi batıyı wahsi yapan karakterler, paranormal olayların dışında daha çok, ve daha geniş senaryolarla anlatılması gerekirdi. Çizimler ile ilgili bilimsel tespitlerimi ise şu şekilde ifade ederek İlk 120 sayıyla ilgili akademik tezlerimi sonlandırmak istiyorum. Çizimler çok güzel. 10 üzerinden 9,5. 10 üzerinden 10 vermeme nedenim, 120' ci sayı,
" Zorbaların diyarı" hikayesi çizimlerini beğenmedim.

Kinowa59

Büyülü rüzgar No 121 ve 122 sayıları da hallettim. Iki ciltten oluşan bu macera, bataklık yerlilerinin efsane olarak görülen geleneksel törenlerini çeşitli mitlerle süsleyerek bizlere sunan G.Manfredi güzel bir hikâye oluşturmuş. Hikâyenin sonu, aynı zamanda ilk sayıdan itibaren sürekli karşılaştığımız, Ned Ellis'in en büyük düşmanı, Howard Hogan'ın da sonu oluyor. Zagor' daki Zombileri ve baron Samedi'yi hatırlatan kara büyükleriyle, para normal olaylarıyla fantastik hikâyelerin tutkunu olan değerli dostlar, bu hikâye tam sizler için. Okuyunuz, dostlarınıza tavsiye ediniz.