Korsan , korsan, korsan!!!

Başlatan ostrakismos, 29 Mayıs, 2025, 15:19:02

« önceki - sonraki »

sutter ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

aitor03

Korsanlık iki farklı kutbu olan, etraflıca düşünüldüğünde kendi içinde farklı argümanlar, karşıt görüşler, olumlamalar ve olumsuzlamalar barındıran bir olgu. Her korsan kötü müdür? Bunun kesin bir cevabı yok, her korsanın iyi olamayacağı gibi. Her korsan eyleminden maddi kazanç sağlar mı? Bunun da belli bir cevabı yok. Kimi amme hizmeti yapar, kimi kazanç sağlar, kimi kendi kısıtlı çevresine yayar ve oradan çıkmaz.

Terimi dilimize kazandıran korsanlar, tarihsel süreç içinde kah bireysel çalışmış, kah yasal yöneticilerle işbirliği yapmış kişiler. Gururla andığmız kartograf Piri Reis korsandır, amcası Kemal Reis de öyle. Endülüs müslümanlarını ve yahudilerini toplayıp kurtarmakla görevlendirilmiştir. Barbaros Hızır Reis ve ağabeyi Oruç, kendi halinde takılan tüccarlarken uğradıkları saldırılar sonrasında korsan olmuştur. Batı dünyasının korsanları Karayip'te şan şöhret ve para peşindedir ama aralarında sadece kolonici İngiliz ve İspanyol sultasına direnenler de yok değildir. Etraflıca düşünmek derken bunu kastediyorum aslında. Her sistem yarattığı zulümle, baskıyla ya da içindeki açıklarla kendi muhaliflerini, korsanlarını yaratır. Bu noktada kişinin kendini nerede konumladığı önemli.

Aslında şu sıralar tartışma konusu olan korsan mevzu, dijital çağla beraber ortaya çıkan bir kavram. Ortalaması 40+ olan bir forumda "çekme kaset" edinmemiş kimse yoktur diye tahmin ediyorum. Yeni kuşak bilmez ama ulaşılamayan albümleri kasetçilerden, plakçılardan liste vererek parayla edindiğimiz dönemler vardı. Keza radyo dibine teyp koyup kendi kasetini oluşturmak, bireysel korsanlığın ilk adımıydı :) Ardından internet çağıyla birlikte ortaya çıkan Napster, Soulseek, Limewire, eDonkey, biTTorrent gibi p2p paylaşım programları ilk sert tartışmaları başlattı.

Kendi tarihimden örnek vereyim: 12 yaşımda kuzen abimin çıtır çıtır plağından Pink Floyd'un Dark Side of the Moon'unu kasete kaydettim.
14 yaşımda İMÇ baskısı, bandrollü halini para verip aldım.
16 yaşımda güzel bir İngiliz plak baskısına denk gelmiştim. Aldım.
17 yaşımda orijinal CD'ler çıkmaya başlamıştı. Para biriktirdim, onu da aldım.
20li yaşlarımda lazer diskini alsam mı almasam mı diye düşündüm, hoş tesadüfler sonucu edindiğim bir playerda çalmak için onu da aldım...

Şimdi tabirimi mazur görün ama s...ler para verip o albümü almam. Albümü kaydeden stüdyoda kabloları toplayan teknisyenin bile emeğini vermişim seneler içinde. O yüzden girip internete KORSAN ripini FLAC ya da ACE formatta indiriyorum. Ha, bir yandan Spotify, YouTube Music/Premium gibi servislerden dinlersen yine para vermiş oluyorsun. Eh, bunu da yapıyoruz.

Film ve dizi dünyasında da durum aynı. Sinemada gitmişim, Betamax videoyla tvden kayıt almışım, VHS videosunu kiralamışım, yurtdışından gelen arkadaşıma ısmarlamışım, bandrollü DVD'sini almışım (lazer diskini almadım), Bluray'ine göz kırpmışım vs. Şimdi 4K'sı için filanca streamer'a para vermem.  Hatta bilmem kaçıncı yılına özel gösterime girse, AVM'nin zincir sinemasında boktan bir ışık ve daha da boktan sesle de seyretmem. İndiririm internetten KORSANINI, onu seyrederim tekrar tekrar (bu durum bir tek yerli ve yabancı bağımsız yapımlarda değişiyor, onlara desteğimiz sonsuz, azdan az, çoktan çok hesabı).

Çizgi romanda da durum üç aşağı beş yukarı böyle zaten. Senelerce o baskısı, bu baskısı, ekstrası, renklisi, resimlisi diye diye çuvalla para akıttım (akıttık). Saftık, bilmiyorduk, renkli orijinallerin siyah beyaz korsanlarından seri takip etmeye çalıştık. Yani zaten iç içeyiz korsanla.

Ama Altay1944 arkadaşa canı gönülden katılıyorum. Çizgi roman ve edebi yayım özelinde halihazırda baskısı olan, bandrolü alınmış ürünün korsanını değil, orijinalini almayı tercih ediyorum. Ekonomik şartları göz önünde bulundurarak, pahalıysa da indirimleri bekliyorum, sahaflara düşmesini bekliyorum vs. (örn: Alfa-Şibumi, Flaneur-Matteo vb.). Ama yukarıda da belirttiğim gibi, piyasada olmayan, iflasa meyilli delikanlı yayınevlerinin bile piyasaya sürmeyeceği yayınları dijital medya olarak korsan edinip beğenirsem yazılı-basılı edinmeyi tercih ediyorum.

Ezcümle: Korsan hırsızsa, hiperkapitalist dünyanın büyük şirketleri daha büyük hırsızlardır. Bu durumda korsanın da şirketin de mümkün mertebe "daha az hırsız ve hırssız" olanını bulmak lazım.

labirent

Bizim korsanlar telif ödemiyor, bandrol basmıyor ama fiyatları yasal yayinlardan daha yüksek. 2.Elleri para ediyor mu acaba?

Animvader

Sayın @aitor03 'ün konuya baktığı yerden bir soru da ben sorayım.

Bugün korsan derken hep video oyun, film, dizi, müzik, kitap, çizgiroman gibi eğlence ve kültür içeriklerini anlıyoruz.

Şimdi ya paramız yetmediği için ya yabancı dilimiz olmadığı için ya da başka türlü imkansızlıklardan dolayı bu ürünlerin orijinallerini değil de "korsanlarını" edinmekte kendimizde hak görüyoruz. Ama mesela ben parmesan peyniri alamıyorum, pastırma da çok pahalı oldu diye gidip marketten bunları çalmanın aklandığını hiç duymadım.

Bunun sebebi bence korsan kullanan kişilerin yakalanmayacaklarını biliyor olmaları. Eğer Amerika'daki gibi internetten torentten oyun, film indirmeye ağır para cezaları verilmesi gibi bizde de ceza verilseydi, bu korsan kitap basan matbaalara, yayıncılara ağır para, hapis cezası verilseydi kimse korsana yanaşmazdı veya pastırma çalıp ceza almayacaklarını bilseler, pastırma çalarlardı.

gevheri

Elma ile armudu karıştırmamak lazım. Hırsızlık hırsızlıktır, korsan korsanlık. Korsan yani telif hakkı ihlali zaten kendi başına yeterince problemli ve kötü olmaya yatkın bir olgu. Ayrıca öcüleştirmek için hırsızlıkla karıştırmanın bence bir anlamı yok. Market rafa peynir veya pastırma koymak için belli bir masrafa(emek yahut para) girer, siz bunun karşılığını vermeden aldığınızda yani çaldığınızda yerini doldurmak için tekrar masrafa girmek zorundadır. Korsanda yani telif hakkı ödenmemiş kopyada ise böyle bir durum söz konusu değildir. Yaptığınız izinsiz kopyalamadır, üreticiden yahut telif sahibinden bir şey eksiltmez. Bu söylediklerimle korsanı her koşulda savunduğumu ifade etmiyorum, dediğim gibi telif hakkı ihlali problemli olabilecek bir olgu ama hırsızlık değil. Vizontele filmini hatırlayalım, evlerinin damından yazlık sinemanın perdesini izleyen ailenin telif hakkı ihlalinde bulundukları ortada  :) ; peki hırsızlık mı yapıyorlar?

Ustura Kemal

Flaş flaş flaş...  " Korsan yayıncılar birincilik ödülü yarişmasi  " on binlerce altın madalyon forumu üyesinin verdiği oylarla belirlenmek üzeredir . İşlerinden , günlük uğraşlarından ve hatta ailelerine harcayacakları Zaman'larından fedakarlık yaparak saatlerce sırada bekleyip oy kullanan değerli altın madalyon forumu üyesi dostlara çok çok teşekkürler ediyorum. Şu an itibariyle altın madalyon forumu üyesi 40. 404 ( kırkbin dört yüz dört ) adet oy sayımı yapılmıştır. Sırada yurtdışından kullanılan 12.222 ( on ikibin ikiyüz yirmi iki ) oy'un tasnifi kalmıştır. Yurt içi kullanılan oylarda bir aday açık ara farkla önde gitmektedir. Kesin oy sayımı sonuçları noter huzurunda en kısa zamanda açıklanacaktır. En büyük korsan bizim korsan. Dehşetengiz oylama sonuçları oy veren her arkadaşı ters köşe yapacaktır . Bekleyiniz ...?

aitor03

Sayın @Animvader pastırma peynir örneği pek olmamış sanki.
Sağlık bakanlığından onaylı olmayan, evinde yaptığı pastırmayı yağlı kağıda sarılmış halde veren bir amcamız var mesela burada. Zincir marketten ne idüğü belli ya da belirsiz markalardan pastırma alacağıma aldığı eti bildiğim, kasabını takip ettiğim bir bey amcanın korsan pastırmasını tercih etmekte bir beis görmüyorum :)

Tabii bu işin şakası. Fikri mülkiyetler söz konusu olduğunda farklı bir hırsızlık, korsanlık türü söz konusu oluyor.

Animvader

Ben pastırma, peynir örnek verdim diye oradan yürüyüp konuyu sulandırmaya gerek yok. İsterseniz buzdolabı diyeyim, isterseniz Ferrari marka araba, ister pantolon ister gömlek. Burada tek tek her şeyi yazacak değilim. Paranızın, diliniz yetmiyor diye bir şeyi çalma hakkınız yok.

Sizin dediğiniz fikri mülkiyet, telif bambaşka bir olay. Ben gider kendi çizdiğim çizgiromana Batman, Superman karakterlerini koyarsam bu fikri mülkiyet ihlali olur. Ama basılmış bir kitabı tarayıp İnternet üzerinden dağıtmak korsanlık olur.

Abd gibi bizde de dijital hırsızlığa ceza verilmeye başlarsa hepiniz radara yakalanan şoförler gibi korsan falan demez bir daha fotoğraf bile indirmezsiniz.

gevheri

Alıntı yapılan: Animvader - 13 Haziran, 2025, 21:40:38Abd gibi bizde de dijital hırsızlığa ceza verilmeye başlarsa hepiniz radara yakalanan şoförler gibi korsan falan demez bir daha fotoğraf bile indirmezsiniz.
ABD yüksek mahkemesi korsan kopyanın çalıntı mal kabul edilemeyeceğine karar vermiş, wikipedia copyright infringement sayfasında öyle yazıyor. Tekrar belirteyim, burada korsanın lehine yahut aleyhine bir şey demiyorum. Elma ile armudu karıştırmayalım diyorum.

aitor03

Gayet sevimsiz sulandırma suçlamanızı görmezden geleceğim sayın @Animvader. Kaldı ki, baktığım yerden bir soru sordunuz, kötü bir metaforla lafa girdiniz, ben de cevabı ona göre verdim. Asıl mevzumuza dönecek olursak:

Tarih boyunca her yasak delinmiş, her kısıtlama aşılmış, alınan her önlemin boşluğu bulunmuştur.  İlk primitif şifrelerden, günümüzün bilmem kaç bit zincirlerine kadar bu böyle süregelmiştir. Teorisyen, futurist, mimar mucit Buckminster Fuller, Operation Manual for Spaceship Earth kitabının daha girişinde insanlık tarihindeki teknik-teknolojik gelişimi korsanlara bağlar. Hakikaten de biraz düşününce askeri, sivil yapılan hemen her icadın temelinde (navigasyondan coğrafik keşiflere, okullardan toplumsal hayata) dolaylı dolaysız korsanlar (ve haydutlar) vardır.

Yeryüzündeki ağacın bile patentlenmeye çalışıldığı bir çağda mülkiyet-telif-korsanlık gibi gri çizgileri kesin ve keskin kurallar olarak addetmek bence doğru değil. Hele ki bunu kapitalizmi en vahşi şekilde uygulayan, özellikle fikri mülkiyet-telif hakları üzerine kurulan sömürü düzeni filmlere, kitaplara vb.'ine konu olmuş ABD'yi örnek göstermek daha da yanlış.

Bir yandan örnek alınması gereken bir tarafı varsa, okuyucunun fikri olsun diye tadımlık birkaç sayfa değil, birtakım işlerin ilk fasiküllerinin bilabedel yayınlandığı, sürekli yeni baskıların yapıldığı, eski nüshaların dolar değil, sentle satıldığı, basılmıyorsa üç otuz paraya dijital yayınlandığı, satın almak değil, cüzi kiralama bedelleriyle abonelik sistemleri oluşturulduğu ABD'yi örnek almak daha iyi sanki.

Neyse işte, üzerine düşünülmesi gereken artılar-eksiler bunlar. Öyle korsanlık hırsızlıktır, ABD gibi olsak görürdünüz gününüzü demekle olmuyor bu işler.

pizagor

Alıntı yapılan: gevheri - 13 Haziran, 2025, 22:13:34ABD yüksek mahkemesi korsan kopyanın çalıntı mal kabul edilemeyeceğine karar vermiş, wikipedia copyright infringement sayfasında öyle yazıyor. Tekrar belirteyim, burada korsanın lehine yahut aleyhine bir şey demiyorum. Elma ile armudu karıştırmayalım diyorum.

Bakın bu çok ilginç ve ilgi çekici bir bilgi. Gerekçeli kararı okumak - anlamak lazım. Aksi durum biraz yavan kalıyor.
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


trooper

Korsan konusu ahlaki olarak tutarlı olabilmenin gerçekten zor olduğu bir konu. Bu yüzden çok keskin konuşmadan kendi içimde bir ayrım yapmaya çalışıyorum. Örneğin Libgen'den akademik kitapları indiren bir üniversite öğrencisinin ya da ülkemizde olduğu gibi Cambridge veya Oxford'un pahalı İngilizce ders kitaplarınının siyah beyaz korsan versiyonlarını almak durumunda kalan lise öğrencilerinin yaptığını ahlaki olarak yanlış bulmuyorum. Ama benim konumumda olup iyi kötü kendi gelirini kazanıp çizgi roman gibi son derece öznel bir zevki olan birisinin korsan ürün satın almasını doğru bulmuyorum. Ülkemizde bu sektörün ve özellikle fumetti alt türünün içler acısı halde olması da cabası. Korsan Dampyr'i, Tex'i, Tom Braks'ı kim basıp piyasaya sürüyor bilmiyorum, burada yazılan yayıncı isimlerini bile tanımam etmem. Ama örneğin Dampyr'in korsan baskılarının 25 yıldır sektörde olup telifiyle, damgasıyla Dylan Dog basıp satmaya çalışan Lal Kitap'a ya da Tom Braks basmanın internet sitesinden elindeki setleri bitirmeye çalışan Hozcomics'e haksızlık olduğunu düşünüyorum.

pizagor

Güya 'telif sahibi' yayıncı kendi kitabının korsanını piyasaya sürerken (5 bin kopya hazırlatıp eser sahibine ya da yayın hakkını elinde tutanlara 3 bin bastım beyanında bulunmak bunun en sık rastlanan örneği) biz neyi tartışıyoruz ki, felsefi düzeyde ideal insan ahlakını mı? Şayet mevzumuz buysa, onun için de çok yanlış bir coğrafya  ^-^
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


Ustura Kemal

Sayın Trooper günaydın. Kaç gün oldu bekliyorum ; " kimdir bu korsan kitapları basan, piyasaya süren, isimleri nedir ..? " Sorularınıza cevap verecek forum üyesi bir dostlarımızın cevaplarını... Amma, bütün forum üyesi dostlarımız lal oldu. Gözleri görmez oldu. Kulakları duymaz oldu... Bu da bizlere gösteriyor ki; hırsız evin içinden biriyse anahtar fayda etmez ...?

ferzan

    Yakın geçmişte, okudukça çevirisini beğenmediğiniz ve alırken beis görmeyip sonradan laf ettiğiniz korsan Teksleri edindiğinize göre, siz hepimizden daha iyi tanıyormuşsunuz Bayram Bey. O sebeple forumda bu konulara girmemiş üyelerin de bir suçu günahı olmuyor. Ne var ki bunca korsan muhabbetinden sonra iki ile ikiyi toplayıp kimlerin olduğunu tahmin edebiliyoruz. Ancak bu noktada yine başka mevzular devreye giriyor ve bir kez daha haklı olabilecekken kendinizi haksız duruma düşürüyorsunuz. Yani insanları fiziki özelliklerine göre eleştirip acımasız yorumlar yapmaktan geri kalmıyorsunuz. Geçen sene Lal Kitap sorumlusu Bahadır Zaimoğlu ile ilgili de benzer laflar etmiştiniz.

    Ortada bir korsan gerçeği olduğu aşikar. Ancak siz bu konuda bir öyle, bir böyle davranıp tutarsız intiba bırakıyorsunuz. Çok daha önce bir iletinizden hatırlıyorum arşivinize yanlışlıkla korsan Karaoğlan girmiş olduğunu. O zamanki yorumunuzdan anlamıştım ki haberiniz olmaksızın arşivinize katmışsınız. Korsana karşı duruş konusunda samimiyetiniz şüphe götürmüyordu. Ama klasik Teks korsanları ve çeviri sorunu konusunda yazdıklarınız, bu duruş ve samimiyetinizi sorgulamama sebep oluyor. Alırken korsan olduğunu biliyordunuz, çevirisini beğenseydiniz de bu denli eleştirmeyecektiniz muhtemelen. O zaman siz yeri geldiğinde korsana göz kırpabilen birisiniz ve korsan karşıtlığını ateşli bir şekilde yapmanız gereksiz. Ayrıca madem koca bir korsan Teks külliyatına para verdiniz, Bonelli ve bilumum alakalı merciye şikayet etmeniz de şu soruyu sormama sebep alıyor; siz bu noktada hangi mahfilde yer alıyorsunuz ve kendinizi kime şikayet etmeyi düşünüyorsunuz?

    Tüm bunlar bir yana. Korsanlık da korsan karşıtlığı da etik de cepte dursun. Belli bir aradan sonra yine insanları kilolarına, tiplerine ve mizaçlarına bakarak bu denli rahat harcamanız, karşı tarafa ait bir kabahate rağmen kendi dile getirişiniz ve belden aşağı vurmanız konusunda yepyeni bir kabahati doğurmuyor mu?

    Görmüş, geçirmiş, başından nice zorluklar geçmiş, sağlığıyla sınanmış ve sınanmaya devam eden bir büyüğümsünüz. Tüm bunlar size bambaşka bir olgunluk katabilecekken, ısrarla çirkin benzetmelere baş vurmanız yakışık alıyor mu?
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

Ustura Kemal

Merhaba değerli Ferzan . ( belki de, kullandığı isabetli ve etkili dil nedeniyle  ) forumun genç akademisyen formatındaki üyesi demeliyim ) dinleyiniz lütfen. Ben, klasik Tex serisinin korsan baskı olduğunu bilmiyordum. Bana, " kişiye özel olarak " belirli bir oranda basılacağı, birebir çizgi düşlerin bıraktığı yerden devam edeceği söylendi. Ben de,  " fırsat bu fırsattır " diye düşünerek eksik külliyatı olduğu gibi satın aldım. ( kitaplar elime geçmeden parasını da gönderdim.) ben, kesinlikle korsan baskı olduğunu bilmiyordum. Söylediğim şu: Be korsan kardeşim; Haçan ki korsanlıkyapıyorsun bari çevirisini adam gibi yaptır. Ben 55 yıldır Tex okurum. Tex koleksiyonu yaparım. Böylesine berbat, böylesine ucube bir çeviri görmedim, okumadım. Bu berbat çevirinin bütün Tex tutkunlarına hakaret olduğuna inanıyorum. Yazınızın diğer bölümüne gelirsek : Değerli Ferzan. Lütfen, üç günlük bu berbat Dünya'yı , bu berbat Dünya'nın berbat olmasının müteşebbisi ola insan türü için  ( başta kendim olmak üzere ) yaptığım mizah amaçlı dokundurmaları ciddiye almayınız. Bir korsan yayıncı dostumuzu  kilosuna, tipine ve mizacına göre değerlendirsem , bu arkadaşımız insani olarak hangi değerlerini yitirir. Hangi arkadaşını yitirir. Amacım , daha evvel de belirttiğim gibi yalnızca gülümsemektir. Kırdığım kalpler, üzdüğüm dostlar varsa özür diliyorum. Hoşgörülerine sığınıyorum. NOT : Kendine ustura Kemal kullanıcı adını uygun gören forum üyesi saldırgan tip; forum yöneticisi üyelerin yaptığı olağan üstü toplantı sonucu , altın madalyon forum üyeliğinden tard ( kovulma ) edilmiştir. Bu saldırgan ve tutarsız, dengesiz üyenin bu günden itibaren üyeliği sonlandırılmış, her türlü yazıları, iletileri engellenmiştir. Forum üyesi bütün dostlara saygıyla duyurulur.