En son hangi filmi izledik? Kisa Yorumlarimiz...

Başlatan Ramzy, 15 Ekim, 2009, 23:34:12

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Vega

Bryan Singer'in X-men 1 ve 2 filmlerini izledim. Gördüm ki Sam Raimi'nin Örümcek Adamları ile birlikte gerçek macera filmlerinin son örnekleriymiş. Bir süper kahraman, hatta süper kahramanlar filmi olmasına rağmen senaryonun güzelliği, sahne, dekor ve oyunculukların gerçekçiliği, dozunda efekt ve cgi ile harika yapımlar. Son dönem süper kahramanlarını yerden yere vuranlardan olmak istemiyorum ama seyrettiğimiz şeyler filmden çok animasyona benzemeye başladı. sizleri bilmem ama bana cgi pornosundan gına geldi.

Ayrıca yine son dönem çr uyarlamalarında yetenekli ama az bilinen oyuncular yerine bu filmlerde hali hazırda kendini ispatlamış, hatta almış yürümüş oyunculardan kurulu kadroya da şapka çıkarmak gerek. (Jean Grey ve Cyclops castleri hariç. Her ikisi de bence swerinin en kötü oyuncuları)
İlk kitabım Yanlış Adam çıktı. Edirne sokaklarında geçen çizgiroman temelleri üzerine kurulu bu romanı almayı unutmayın...

pizagor

Alıntı yapılan: Vega - 26 Ekim, 2022, 08:48:09
Bryan Singer'in X-men 1 ve 2 filmlerini izledim. Gördüm ki Sam Raimi'nin Örümcek Adamları ile birlikte gerçek macera filmlerinin son örnekleriymiş. Bir süper kahraman, hatta süper kahramanlar filmi olmasına rağmen senaryonun güzelliği, sahne, dekor ve oyunculukların gerçekçiliği, dozunda efekt ve cgi ile harika yapımlar. Son dönem süper kahramanlarını yerden yere vuranlardan olmak istemiyorum ama seyrettiğimiz şeyler filmden çok animasyona benzemeye başladı. sizleri bilmem ama bana cgi pornosundan gına geldi.

Marvel sinema evreni Final Fantasy gibi gerçekçi animasyon tarzında filmlerle oluşturulsaydı nasıl olurdu? Aynı gişe başarılarını elde edemeyeceği, böylesi geniş bir kitleye ulaşamayacağı çok net ama hasılat/bütçe oranında avantaj sağlar mıydı acaba? Ya da farklı faydaları olur muydu: mesela Tony Stark yine de ebediyete intikal eder miydi yoksa evreni başlatan ve recast edilemeyecek kadar rolle özdeşleşmiş ama artık iyice yaşlanan bir Robert Downey Junior'ın etkisiyle mi oluşmuştu o senaryo? Kontratlar olmasa Steve Rogers'ın devri kapanır mıydı acaba? Sözün özü, MCU'yu sadece animasyon olarak izlemek ister miydiniz, bunu tercih eder miydiniz?
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


dean

  MCU'yu MCU yapan zaten live-action olması. Animasyon ya da çizgi film formatında paylaşılmış evrenler hep vardı. The Avengers: Earth's Mightiest Heroes görece yakın zamanda yayınlanan harika bir çizgi filmdi mesela. Animasyon film olarak baktığımız zaman kıyaslayabileceğimiz en güzel örnek Spider-Man: Into the Spider-Verse. Ben çok sevmem ama haklı beğenisini ve ödüllerini topladı lakin gişesi 375 milyonda kaldı. MCU'nun toplam gişe ortalaması 950 milyon civarında. Seyirci net şekilde live-action'ı tercih ediyor.

pizagor

Genel izleyici perspektifine bakarak tabi ki seyircinin kanlı canlı oyuncular istediğinin farkındayım, bunu yazdım da zaten. Ancak burası daha özelleşmiş, çizgiroman üzerine uzmanlaşmış bir güruh ve bu çizgiroman meraklısı topluluk animasyon mu isterdi yoksa kanlı canlı oyunculuk mu, onu merak ediyorum.

Kendi adıma yanıtlayayım; Final Fantasy üzerinden ilerleyeyim yine, o filmlerdeki tiplemelerin donuk gözlerini çözdükleri noktada animasyon bana daha fazla hitap etmeye başlıyor. Ama bahsettiğim animasyon tarzı Into The Spider-verse değil, daha gerçekçi olanı. Ready Player One'daki sanal dünya gibi.
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


dean

Alıntı yapılan: pizagor - 27 Ekim, 2022, 18:55:11
Kendi adıma yanıtlayayım; Final Fantasy üzerinden ilerleyeyim yine, o filmlerdeki tiplemelerin donuk gözlerini çözdükleri noktada animasyon bana daha fazla hitap etmeye başlıyor. Ama bahsettiğim animasyon tarzı Into The Spider-verse değil, daha gerçekçi olanı. Ready Player One'daki sanal dünya gibi.

  Yine benzer etkiyi yaratmaz diyeceğim ama

Alıntı yapılan: pizagor - 27 Ekim, 2022, 18:55:11
Genel izleyici perspektifine bakarak tabi ki seyircinin kanlı canlı oyuncular istediğinin farkındayım, bunu yazdım da zaten.

Karşılığını alacağımı düşündüğüm için

Alıntı yapılan: pizagor - 27 Ekim, 2022, 18:55:11
Ancak burası daha özelleşmiş, çizgiroman üzerine uzmanlaşmış bir güruh ve bu çizgiroman meraklısı topluluk

a bırakayım cevapları  :(

pizagor

Cinayet Süsü'nü izledim geçen akşam. O kadar uykulu olmama ve eşime hiç başlamamayı teklif etmeme rağmen başlar başlamaz içine çekip hapsetti. Oyunculuk, hikaye, kurgu, boş diyaloglar, tam aradığım ortamdı o sırada, bünyeme çok iyi geldi. Cinayet Süsü deyince aklıma gelecek ilk şey de iyi polis - daha iyi polis sahnesi olacak sanıyorum.
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


Saki

Mission Impossible birinci filmden Fallout filmine kadar izledim.
En çok hoşuma giden birinci film (hızlı tren ile olan sahne korkunç) ve Rogue Nation (water scene-hidrosantralin içinde kart değiştirme sahnesi)





Saki

Sırada Bruce Lee filmleri var, Game of death ile başlıyorum..

Bu müziği bulduğum için çok mutluyum!





Saki

Fist of furry aka Chinese connection, gece izledim, şimdi size bir kısım paylaşacam, öyle bir vuruş gördüm ki korktum

2:13 bakın yani tam videodaki resim anında


Saki

Bruce Lee filmlerinden sonra John Wick 1, 2 ve 3 izledim. Ne desem. Korkunç. Adam gerçekten tabancayla çok becerikli, kim bilir kaç kişi öldürdü.

Şimdi sırada The Bourne Identity franchise bakacam, nihayet.

Saki

Star Trek, Star Trek İnto darknes ve Star Trek Beyomd filmlerni izliyorum, güzel filmler ama Original Serıes filmleri en güzel, The Search for Spock diyelim, The Next Generatıon fılmleri de güzel Nemesis çok güzel bie film

Bunları sonra izleyecem, ters gidiyorum  :D

Kinowa59

Daniel Craig in başrolde olduğu, Defiance isimli film'i izledim. Kısaca anlatırsam, İkinci Dünya savaşı sırasında, Yahudilere yapılan Nazi kıyımıni ve Yahudilerin gerilla direnişini ( gerçek olaylardan esinlenerek ) konu edinen, iki saatten daha uzun bu sürükleyici film, en çok ismi nedeniyle ilgimi çekmişti. " Defiance kalesi " yıllarca klasik Tex'in en çok beğenilen 5 macerasından biri olarak kabul görmüştü. ( Şimdi, mutlaka sıralama değişmiştir ) Böylece, Defiance sözcüğünün "direniş" anlamına geldiğini de öğrenmiş oldum. Tex'de sık sık konu edinilen, fort defiance, defiance kalesi, yani direniş kalesi. Güzel bir isim. Tex'de elli yıldan uzun süredir okurum, Defiance' nin Türkçe anlamını yeni öğrendim. Ne demişler: öğrenmenin yaşı yoktur.

Saki

Holocaustu konu alan bir film de Liam Nisson un başörlde oynadığı Schindler's List filmidir.
İnsanı insan olduğundan utandıran bir film...

https://www.imdb.com/title/tt0108052/


xmenac

Yoksul (1986)

Filmi ilk defa izlemedim tabii ama ne zaman denk gelsem, vaktim de varsa izlemeden bırakamadığım filmlerden biridir. Yerli sinemamızda nedense şöyle bir yorum var, 1996'da Şener Şen'in başrolünde yer aldığı Eşkıya filminin öncesi Yeşilçam, sonrası ise yeni Türk sineması... Elbette bu tür değişimleri belirlerken net sınırlar çizmek zordur ama ben bu sürecin biraz daha önceden başladığını düşünenlerdenim. Zira yine Şener Şen'in yer aldığı Muhsin Bey filmi de 1987'de gösterime girmiştir örneğin.

Kemal Sunal'ın başrolünde yer aldığı Yoksul filmi de bu değişim sürecinde önemli yer edinen filmlerden biri bana göre. Sunal'ın dram filmleri belki sayıca az, fakat komedi filmlerinden de başarılı. Bir handa geçen film, iş yaşantısındaki farklı bireylerin günlük yaşamlarından kesitleri arka planda gayet güzel bir biçimde aktarırken, ön planda ise başrolün yer aldığı sahnelerle insan ilişkilerine yer veriliyor. Hanların tıpkı apartmanlar gibi farklı gelir grubundan ve farklı kültürden kişileri bir arada bulundurması film açısından epey geniş bir perspektif sunuyor. Nitekim Sunal'ın oynadığı başrol de bu manzaraları izleyiciye aktarmada rol oynuyor, her iş yerinde farklı mizaçları ve olayları bir çayocağı çalışanı aracılığıyla aktaran film, aynı zamanda söz konusu rolün yaşam mücadelesine ve hislerine de yer ayırıyor.

Filmin prodüksiyon ekibi de dikkat çekiyor, yönetmen Zeki Ökten, senarist ise Umur Bugay. Aynı ikiliyi yine aynı başrol ile Kapıcılar Kralı'nda da görüyoruz. Bugay'ın pek çok farklı profilde insanın bir arada yer aldığı öyküleri anlatmaktaki başarısı muazzam. Zaten uzun yıllar Bizimkiler dizisinin de senaristliğini yapmıştı. Filmin yönetmen yardımcılığında ise Zeki Demirkubuz yer alıyor.

Hem oyuncuların performansları, hem de teknik yönlerle çok başarılı bir film. Kapalı alandaki kamera kullanımı zaten tek başına film boyunca takip edilecek türden.

pizagor

Çok çok gecikmeli olarak 'Alien Resurrection'ı seyrettim. Bence bu film Alien serisine - markasına büyük ihanet. Yönetmen Jean Pierre Jeunet için düşündüğüm; herhalde Alien'ın bu filme kadar gelen öncüllerini seyretmemiş olduğu. O asker mi asker komutanın saçma sapan tepkileri nedir öyle! Ya da ne bileyim, tavandan birkaç kere sekerek kafaya saplanan kurşun; Red Kit mi bu! Gerçi Joss Whedon yazmış senaryoyu ama birebir sadık kalınmış mı, bunu bir çizgiroman tadında vermek için farklı müdahaleler olmuş mu çok merak ediyorum. Sadece son sahnelerdeki anne - çocuk bağı beni etkiledi o kadar.
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!