Lal Dylan Dog 2017

Başlatan NIC, 07 Ocak, 2017, 19:56:32

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

NIC

   26 eylül 1986 İtalya için takvim yapraklarından sökülüp atılacak herhangi bir gün olmayacaktı.Çizgiromancı ve karikatürist Tiziano Sclavi'nin yaratıcısı olduğu Dylan Dog çizmede doğacak ama ünü Sırbistan'dan Abd'ye kadar çok geniş coğrafyalara yayılacaktı.Tabiki bu bir anda gelen bir başarı olmadı hatta genel müdür Decio Canzio o dönemde Dylan için bir röportajında "tam bir fiyasko" tabiri kullanacaktı.Okurların karşısına Siyah ceketi kırmızı gömleği ve clark botlarıyla çıkan ödlek (!) dedektifin doğum tarihi ve yeri 25 sene sonra bu defa hepimizi üzen bir ölümle kesişecekti.Ne acı tesadüftür ki Sergio Bonelli'nin vefatı  aynı tarih ve yerde olmuştur(26 eylül 2011)
   
   Peki kimdir bu Dylan Dog?Burda hepimizin bildiği şeyleri tekrarlamak istemiyorum ama bu sorunun cevabının aslında ülkemizde ve İtalya'da ilk çıktığında tutmamasının nedeni olduğunu düşünüyorum.Playboyumuzun hikayeleri yazılı ve görsel sanatın çok sıkı takipçileri için bile en azından bir kullanma kılavuzu gerektiriyor çünkü müstakil hikayeler dışında kendi içinde örülü hikayesi de hayli kafa karıştırıcı ve çoğu karakter ve olay İtalya da dahi çok sonraları açıklığa kavuşuyor.Bunun yanında pek çok yayın evi değişikliği,belirsiz periyotlarda çıkması ve özensiz çeviriler Kabuslar dedektifinin bile kaldıramayacağı büyüklükte sorun olmuş ve güzide forumumuzda ki saçma sapan argümanlarla karalandığı bir döneme girilmiştir.İnsan Kozan Demircan gibi bir çevirmenin Dylan içinde devrede olmasını çok istiyor ama yok malesef...Burda Lal'ede bir parantez açmak gerek editör yazıları tam bir felaket en basitinden Kağıttan Hapishane hikayesinin içindeki yazarın Charles Bukowski senaryonun da onun bir hikayesinin uyarlaması olduğunu dahi belirtmediler  >:(

   Bundan sonrası ağır spoiler içeriyor...Tarih içinde geçmişe 1686 yılına doğru bir yolculuk yaptığımızda (Dylan Dog çizgi roman serisinin ilk kitabının yayımlanmasından 300 yıl önce) İngiliz bandıralı bir kalyonun Okyanus'ta seyrettiğine tanık oluyoruz. Dümeninde bilim insanı ve simyacı kaptan Dylan'ın oturduğu ekip, okyanusun sularında insana ölümsüzlüğün sırrını verecek bir iksir arıyor. Bu yolculukta kaptan Dylan yalnız değil, Eşi Morgana ve üç yaşındaki oğlu Dylan da ona eşlik ediyor.

Kaptan Dylan olumsuzluğun formülünü sağlayacak maddeyi elde edebileceğini düşündüğü bir deniz kabuklusu buluyor. Bu maddeyi önce eşi deniyor, Bir terslik olması durumunda küçük Dylan'ın babası ile eve dönebileceğini planlıyor çift. Ama her şeyin yolunda gittiğini gören kaptan kendine de enjekte ediyor bu madddeyi. Ancak gemi ekibi olan bitene tepki gösterip isyan ediyor. Kaptan kalbine isabet eden bir kurşunla yaşamını yitirse de zombiye dönüşerek hayata geri dönüyor, gemideki tüm denizcileri ısırıyor ve katlediyor. Kaptan'ın eşi panzehir aldığı için zombiye dönüşmüyor. Bu arada kaptanın bilinci yeniden geri dönüyor, ancak yaşamla ölüm arasında bir çizgide duruyor.

Bu fantastik öykü, bir deniz yumuşakçasının devreye girerek düzeni sağlamasıyla devam ediyor. Bu yumuşakça, bir tür deniz şeytani, Okuyucu ileride bu şeytanın büyücü kedi Cagliostro'nun yeniden yaşama döndürdüğü yaratıklardan biri olduğunu öğreniyor. Kaptan Dylan, çift yönlü bir karakter geliştiriyor Kaptanın iyi tarafı , 666 yıl evrenin sınırlarında bir yıldız kümesinde sürgünde yaşarken, kötü tarafı şeytan Abraxas'ın kimliğine bürünerek Dünya'da kalıyor. Daha sonra Xabaras adını alan bu şeytan, denizcilerin isyanını bastırarak kalyonu Londra'nın yeraltına getiriyor. Kaptan'ın eşi olumsuz Morgana'dan ve küçük Dylan'dan kurtulmayı planlasa da, bu gerçekleşmiyor ve çocuk Dylan bir yetimevine veriliyor.

Bu hayali öykü içinde hızlı bir yolculukla okur XX. yüzyılın Londrası'yla karşikarşıya geliyor. Modern zaman diliminde küçük Dylan'ı genç bir çift evlat ediniyor. Doktor Xabaras'ın yabancısı olduğu bu çağın içinde Dylan'ı evlat edinen babaya ulaşmak istiyor. Ama genç bir anne baba yerine hiç çocuk evlat edinmeyen yaşlı bir çiftle karşılaşıyor. Gerçekte bu yaşlı adam  Dylan'ın dedesi. Xabaras'tan oğlunun geçmişte evlat edindiği bir torunu olduğunu saklıyor. Böylece küçük Dylan Crossgate'de sakin bir çocukluk yaşıyor.

Bu masalsı öykünün izinde gittiğimizde dedektif kimliğinde çizgi roman kahramanı Dylan Dog, olumsuzluk ikışırının etkisiyle hep 33 yaşındaki haliyle karşımızda(Sclavi de Dylanı yarattığında 33 yaşındadır). Scotland Yard'da dedektif olarak görev yapmaya devam ediyor.

   Bu süreçte Scotland Yard'da Dog'un şefi ünlü müfettiş Bloch(Ki bence ismi Ingmar Bergman'ın 7. mühür filmine göndermedir), genç Dylan Dog'un aşık olduğu IRA militanı katolik Lillie Connolly(Ocak 2017 de raflarda), müfettiş Bloch'un tek başına büyüttüğü oğlu Virgil (Dog'u kıskanan Virgil bir mücevhercideki soygun sırasında yaşamına son veriyor), Dylan Dog'un kabus gibi vakaları tek başına takip ettiği dönemde asistanlığını yapan Groucho (Gerçekte Groucho, bir sinema sanatçısı, ama içine düştüğü güç durunda Dog'un desteğini istiyor ve asistanı oluyor) geliyor karşımıza.

   Dylan Dog, çizgi roman serisinin tüm kitaplarında kırmızı renkli gömleği, siyah ceketi ve botlarıyla görünüyor. Bu giysiler, genç dedektifin aşık olduğu IRA militanı Lillie Connolly öldürülmeden önce onunla buluşmasında giydikleri. İşte son buluşmanın anısına Dylan Dog, bu elbiselerle yerini alıyor çizgi romanın karelerinde.

   Dylan Dog 1986 yılında 33 yaşında en çetrefil vakaların peşi sıra giderken Tiziano Sclavi de 33 yaşını sürüyor. Aslında Sclavi  Dylan Dog'ta kendi kimliğini yansıtıyor okuyucuya...Sclavi'nin kimliğinde harmanlanan özel zevkler, seçimler, hobiler Dog'un çaz müziğinden hoşlanması, klarneti ile Tartını'nın sol minör 'Şeytan Üçlemesi'ni çalması, Arapça'da keşfetmek anlamına gelen üç boyutlu Safarà adli mağazaya nadir objeler almak için gitmesi, olumsuzluk ikşirini bulmak için okyanusa açılan İngiliz kalyonun Dylan Dog'un çocukluk dönemine göndermeler yapan bir obje sıfatıyla hep varolması, Wes Craven'in "Nightmare" filminin adının esin periliğini yapan Craven caddesi 7 numaralı evin çalmak yerine çığlık atan zili, evin canavarlarla simgeleşen iç dekorasyonu, dedektifin Moonliğht'da bir mağarada bulduğu Bodeo model silah, Dog'un çazın yanı sıra blues ve klasik rock müziğine de ilgi duyması, Botolo adını vereceği bir sokak köpeği ile tanışması, karşılıklı hayatlarını kurtarmalarıyla dost olmaları, Sclavi'nin 1970'ler ve 80'lerin en ünlü İtalyan ve ABD yapımı korku filmlerinde alıntılara serinin kitaplarında yer vermesi gibi.(tabiki devam edecek...)

hanac

Behzat yazı için teşekkürler.

Bu yazı sana mı ait, yoksa bir yerden alıntı mı ? Ya da tercüme mi ?

NIC

   Hasan abi alıntıda var tercümede var benim yazılarımda var,ortaya karışık yani  8)

   Dylan Dog denince tabiki ilk akla gelen "kadınlar" oluyor.Dan Bilzerian kadar olmasada dedektifimizin hayatına baya bir kadın girmiştir halende giriyor durduramıyoruz  :) Yaşam ve düşler arasında kalan annesi Morgana, Dog'un hayatına giren kadınlarda aradığı kadın figürü olarak dikkat çekiyor. IRA militanı Lillie Connolly'le yaşadığı hüzünlü aşk, Dylan'a hep 'Daylan' diye seslenen hayat kadını Bree Daniels, Dog'un ilkgençlik aşkı Marina Kimball, dedektifin gerçeküstü bir aşk yaşadığı New York'lu cadı Kim, Polonya asıllı sinema sanatçısı Anna Never (gerçekte Anna Neverodkiewiez)

  Annesi Morgana ile ilk defa Maceraperest çizgiler zamanında tanışmış ve hikayeden hiç birşey anlamamıştık. En az 10 defa okuyup her seferinde yeni bir şey keşfettiğim kitaplardan biridir. Kitapda çok şey saklı tabi görebilmek gerekiyor. Fotoğrafçı dostlar Ansel Adams'ı ve en ünlü eseri Moonrise'ı iyi bilir. Aşağıda Morgana hikayesinden bir kare ve bahsettiğim eseri paylaşıyorum




NIC

Dylan'ın bir diğer büyük aşkı ise işinin erbabı bir fahişedir. Öyleki dylan işini bırakıp evinin kadını çocuklarının anası olmasını kendisiyle evlenmesini dahi isteyecektir ama Allahtan Bree Daniels mis gibi işini bırakıpta Dylan çulsuzuyla evlenmez  ;D Orjinal 19. sayı  görünmeyenin hatıratı dylan klasiklerinden trajedilerle dolu çarpıcı bir grotesk öykü olmasına rağmen hiç bir forumda bahsedildiğini görmedim ki 1947 tarihli  Charlie Chaplin'in sesinide duyabildiğimiz monsieur verdoux filmindeki yüzünü ve monologunu neredeyse birebir kullanan hikayenin kötüsü (!) Hiram Bailey'in sözleri bile tek başına başlık açıp irdelenecek kadar takdire şayandır. (ne uzun cümle kurdum be) Cüce Tabithanın Tanrı ve boyuna yaptığı atıf ise yürek dağlayıcıdır(ee okuyun artık)

Filmdeki mahkeme sahnesi ile kitabı karşılaştırmak isteyenler için videomuz gelsin



  Önemli bir ayrıntı, Kitabın kapağında bıçak katilin sol elindedir kitapta ise sağ elinde resmedilir bu ayrıntı katilin aslında kim olduğuna dair ipuçları taşıyor-Benden kaçmadı tabi dedektif olacak adamdım ama erken evlenince  :-[

orjinal 88. sayıda (bizde maceraperest ölümün ötesi hikayesi) Bree Daniels karşımıza bu kez Aids hastası olarak bir klinikte çıkar. Dylan Bree için Ölümle bir anlaşma yapar, buna göre Dylan birini öldürürse Bree'nin yaşamasına izin verecektir ama tabi işler karışır Bree ölür ve sanıyorumki Sclavi pek çok insanı ilk defa bir Fahişe için ağlatmıştır

   Bir paragrafta ölüm için yazayım, bu arkadaş  ingmar bergman ın Yedinci Mühür filmindeki ölümden başkası değildir. Hani şu satranç oynayan ölüm gerçi bizim ülkede günah sayılan satranç ölüm olunca, oynayan günah oluyor mu bilmiyorum ama  ??? (yandı devre) Filmdeki gibi Dylanda  "ölüm ve tanrı inancını" sorgulamaktadır ve yaşadıkları sonunda tanrı'ya güveni azalmıştır (tövbe haşaa) satranç hayatın aslında bir oyun olduğunu vurgulamaktadır. Partnerimiz de ölümdür, her zaman bir adım ötemizdedir. Sclavi aynı filmdeki gibi yazdığı öykülerde modern insanın içindeki temel inanç ve korkulara seslenen psikolojik ağırlıklı etkiler yaratmak istemiştir. Bu yüzden Dylan Dog çizgiromanını seviyorum ve saçma-mantıksız denmesini kabul edemiyorum  >:(





    Sclavi ve Dylan satranç oynuyor(zındıklar)


kalidor

Dylan için böyle tanıtıcı bir yazı çok iyi oldu Behzat. Emeğine sağlık...
Crom! Ölüleri Say...

NIC

Sağol Fatih bu bölümü elimden geldiğince doldurmaya çalışacağım.Sen ve senin gibi dylan okumaktan zevk alanların katkısıyla belki bir farkındalık oluştururuz da artık şu Dylan Dog  Special ve Almanaklari basarlar.O tarafta bir cevher var ama kimse basmıyor hayret ediyorum.Gozum açık gitcem böyle giderse

NIC

   Şüphesiz hiçbir kadın Dylan okurlarının üzerinde Marina Kimball kadar etki bırakmamıştır. Orjinal 74. sayıda arzı endam eyleyen bu hanım kızımızın hikayesi hepimizin ciğerlerini kitapların arasında bırakmamıza vesile olmuştur. Raymond Chandler'ın birçoklarınca en önemli romanı sayılan The Long Goodbye'dan esinlenen hikaye Mauro Marcheselli ve Tiziano Sclavi'nin ulaşabileceği en yüksek noktalardan biridir, başyapıttır.
 
  Amneziden müzdarip Marina bir akşam kendini Dylan'ın kapısında bulur, oraya nasıl geldiğine dair en ufak fikri olmayan kızımız dedektifimizden kendisini evine herşeyin başladığı yere Moonlight'a götürmesini ister ve aslında varolmayan rüya gibi bir yolculuk başlar
   
  Bu yolculukta Marina'nın iç dünyasinin ne kadar kirilgan, melankolik, depresif özetle yalniz oldugunu görürüz.Beraber yaşadıkları bir ömür kadar uzun yaz tatili  arkada$lik, sadakat, sorumluluk, bir türlü gercekle$emeyen ve gereginden uzun süren bir veda, ihanet ve şiddet.Bunlar kar$isinda onurunu, satilik olmadigini kanitlayarak korumaya calışan bir kadın. Bedeli ise hayal kırıklığıi ve tabii yine yalnızlık ve nihayet hayata son veriş... :'(
   
  Kitabın sonunda acı gerçek orataya çıkacaktır. Marina intihar ederken bir yıldız kayar ve son dileği yerine getirilir o da tüm pişmanlık ve keşkeleri geride bırakıp Dylan'la bir gün geçirmektir. Kitabın sonunda şöyle der "Bu hayatımın en güzel günüydü Dylan.." Sonra öğreniriz ki aslında Dylan'ın yanına geldiğinde zaten ölüymüş  :'( :'( :'( Senarist Sclavi ise bir röportajında öyküyü ağlayarak yazdığını söyler.
 
  Hikayede daha pekçok ayrıntı vardır; Dylan'ın sonradan sürekli kullanacağı silahını bulması, İlk kez karşılaşacağımız kalyondaki Peri, Groucho'nun hiç espri yapmaması, arabada giderken radyoda vietnam savaşı haberleri, çalan "imagine", "stairway to heaven", "a whiter shade of pale", "the sound of silence" şarkıları hepsi hikayenin atmosferini daha etkileyici kılan faktörler olarak karşımıza çıkar. Tabii Carlo Ambrosini'nin hakkını da teslim etmek gerek. Unutmadan Lunapark sahnesindeki şarkı Sclavi'nin kendi şarkısıymış onu da tesadüfen bir yerde okudum. Şarkıdan söz açılmışken İtalya'da 883 isimli bir grup bu hikayeden etkilenerek Ti sento vivere isimli bir şarkı yazmış aşağıda paylaşıyorum

     


NIC

   Lal 2017 diye başlık açtın pek çok şey yazdın ama bir giriş yapmadın diyor olabilirsiniz ama bu ay çıkan 10. yıl sayısını tanıtmak için böyle bir giriş gerekmekteydi çünkü "Ölüm sizi ayırana kadar " isimli renkli sayı Dylan'ın hayatındaki dönüm noktalarından birini anlatmakta.Diğer yazımda hikayeyi detaylı incelemeden önce bu sene çıkacak kitaplardan bahsetmek gerekirse;yıl içinde pek çok dönüş hikayesi okuyacağız Johnny Freak,Killex , 61. sayıdaki uzaylılar (Hoz'dan çıkan kitap) tekrar karşımıza çıkacak ve tabi en güzel Dylan hikayelerinde katkısı olan Mauro Marcheselli son iki macerasını yazıp bir daha Dylan yazmayacak





  Dylan'ın 10. yılı oldukça güzel hikayelerle dolu hepsini tek tek incelemeye çalışacağım ama bir güzel haberim  daha var 2018 Ocak'ta tüm Mister No'cuların unutamadığı hikaye Dylan Dog yorumuyla raflarda olacak(merak edenler için bakınız youtube linki)

 

hanac

Alıntı yapılan: NIC - 08 Ocak, 2017, 17:53:07
   Şüphesiz hiçbir kadın Dylan okurlarının üzerinde Marina Kimball kadar etki bırakmamıştır. Orjinal 74. sayıda arzı endam eyleyen bu hanım kızımızın hikayesi hepimizin ciğerlerini kitapların arasında bırakmamıza vesile olmuştur.

Bu güzel yazı disizi için teşekkürler Behzat.

Benim de biraz katkım olsun, 74. sayının kapağı ve iç sayfa resimleri benden.  :)








NIC

Sağol Hasan abi bu sene okuyacağın Dylan Dog'lar içinde yorum istiyorum ama  ;)

s.b

İNANDIĞIN GİBİ YAŞAMAZSAN YAŞADIĞIN GİBİ İNANIRSIN

NIC

Sami abi  Dylan okudugunu bilmiyordum çok sevindim tüm Teks tayfasini topla gel burda ortam çok güzel  :)

Nemo

Behzatcigim sayende kafamdaki cogu sorulara cevap buldum Dylan ile ilgili :) Eline saglik.
Marina'dan bahsetmeyeceksin diye cok korkmustum. Kitabi okurken tek aglayan ben miyim diye merak ediyordum, degilmisim.
Özel Alfa Ajanı

NIC

    Sağolsun Bkm kitap 9 ocakta verdiğim siparişi ancak bugün elime ulaştırabildiği için 23. sayının yorumunu ay sonundan önce yapamadım.Bu vesileyle uzak duralacak siteler kervanının en öndeki devesi ilan ettiğim Bkm kitabı saygıyla anıyorum.Kitaba gelecek olursak;Ocak 2017 çıkan iki çok çok  özel sayısıyla (Grev  ve Ölüm sizi ayırana kadar) asla unutmayacağım bir ay oldu. Fener şampiyonlar ligini alsa aynı akşam birde icloud hacklemesi olsa anca bukadar sevinirdim  ;D Her iki kitabıda okuduktan sonra hissettiklerimi ekşisözlükte şu başlığa yazsam  hiçte abartmış olmam https://eksisozluk.com/orgazmdan-daha-zevkli-anlar--146605
   
    Çokta spoiler vermeden birkaç noktaya değinmek istiyorum.Kitap 96 yılında İtalya'da yapılan bir ankette İşte Ranma geliyor ile birlikte en iyi hikaye seçilmiş Ranma ne yahu diyenleri şöyle alalım https://en.wikipedia.org/wiki/Ranma_%C2%BD daha detaylı bilgisi olan mangacılar ekleme yaparsa fenada olmaz.96 yılı esaslı geçmiş olacakki ankette en iyi çizim Magnusun teksi en iyi kapaklarda Hadija en iyi senaryoda KenParker Özel 1 seçilmiş.

    Lillie adlı kızımız katolik bir irlandalıdır ve çok sevdiği kardeşi ingilizler tarafından öldürülmüştür bu durum onu haliyle üzer ve I.R.A ile münasebeti daha çok yoğunlaşır.Tamda bu dönemde yeni polis İngiliz Dylan Dog ile yolları kesişir...Hikayede anlatılanları okuyunca eminim herkes ülkemiz ile benzerliklerini az-çok zihninde yorumlayacaktır.Bazı şeyler hiç değişmiyor malesef  :'(

    Kitapta nelere göndermeler var diye az karıştırınca karşıma ilk Daniel Day-Lewis çıktı.Sayfa 26'daki adam nekadarda büyülü rüzgara benziyor diye geçirmiştim içimden meğerse o sahne 93 yapımlı Babam İçin filminden alıntıymış.Filmi hemen yarın sıcağı sıcağına izleyeceğim



     Kitabımızın adada geçen son bölümünün Tenten Kara Ada kitabından alıntılandığını okudum biryerde  ama ben pek benzerlik göremedim açıkçası yinede ikisinide okuyanlar dikkatli bakarlarsa eh işte denecek benzerlikler görecektir eminim.Hikayenin çizimleri Dylan'ı en temiz yüzlü çizen Brindisi'ye ait bundan sonrada pekçok macerasında karşımıza çıkacak kendisi.

    Son söz olarak hiç Dylan okumayan arkadaşlar sadece bu sayıyı okusalar bile eminim hiç pişman olmayacaklardır.Şimdi sırada Dylan Dog aslında dev albüm ama bizim karımızdan yediği için mini yapalım bunu da kitaplıkta şık durmuyor diye kakalarız ineklere albümü var

NIC



Yaşam ve ölüm arasındaki sınır ve bu gizemli belirsizlik içinde altı kişi...İçlerinden biride kabuslar dedektifi...Dylan bu olayı çözüp hayatta kalabilecek mi?

Hikaye,bence,Claudio Chiaverotti'nin belkide tüm zamanlardaki en iyi işlerinden,mükemmel karakterizasyon ,birbirine geçen flashbackler-rüyalar ve kalpleri kanatan sürpriz final...Jean paul sartre'in tiyatro oyunu   huis clos  'tan esinlenerek yazılan hikaye Dylan Dog'un ölümüyle başlıyor.Kendini beş kişiyle yaşam ve ölümün sınırında bulan kabuslar dedektifi ve yanındakilerin en korkunç anıları neredeyiz biz'den baslayan sorgulamaları, beyin firtinalari, cehennem olasiligi uzerine ice bakislar, kendini koruyusları, acilar, sancilar, kabullenisler, asla ve asla kabullenemeyisler.. ve tabi sürpriz final...lakin çizimler ve kapağı bu güzel kitaba yakıştıramadım.Velhasıl Dylan'ın onuncu yılı doludizgin gidiyor

  8/10