V FOR VENDETTA-BIR ÇIZGI ROMANIN ANATOMISI..

Başlatan V, 20 Aralık, 2009, 23:33:19

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

V

     
                      V FOR VENDETTA

   

    Insan dogasi kendi içerisinde çeliskili bir yapiya sahiptir.
Cennetteki Hz. Adem, herseye kadir olan Allah'i zatiyla gördügü ve
diger bütün yaratilmislar emrine amade oldugu halde,yasak meyveyi
yeme cüretini gösterip cennetten kovulmustur.Özgürlük ve bagimsizlik
güdüsüyle açiklayabilirmiyiz bu haraketi?Mutlak bir gerçek var ise,
bir yaratici oldugu için insanlar asla özgür istençle haraket edemeyeceklerdir.
Kaldi ki itaatsizlik nedeniyle cennetten kovulan insan ,yeryüzünde daha büyük bir
günaha itmistir kendisini.Kendi eliyle kulluk edecegi kurumsal yapilari olusturmustur.
Bu davranis sekli insan dogasinin çeliskili yüzünü ispatlar bize.Belirsiz özgürlügü,gönüllü
kulluk ile Leviathan'a devreden insan,cennetin baskaldirani,kendisiyle çelismistir...
V for Ventetta'i analiz etmeden önce aklimizda tutmamiz gereken gerçekler bunlar olmali kanaatimce.
   


   Alan Moore yakin gelecek üzerine kurdugu senaryosunda,bir kahinden ziyade,yüksek öngörüye sahip bir
deha oldugunu ispatliyor.Orwel'in 1984'ünden yada Bradbury'nin Fahrenheitt 451'inden ilham aldi mi bilinmez;
totaliter,fasizan yönetimlerin hakimiyetindeki bir dünya düzeni bugün hemen hemen gerçeklesmis durumda.
Dünya bugün,A.B.D'nin örnek olusturdugu totaliter-fasizan yönetimler ile bu yönetimlere boyun egmek istemeyen
özgür ve bagimsiz yasamak isteyen halklarin mücadelesine taniklik ediyor...

   Moore senaryosuna ekledigi Guy Favkes motifiyle bireysel anarsit mücadeleyi yüceltir.Ve öykünün son bölümüyle
bireysel anarsizmin nasil kollektif hale gelebileceginin dersini verir.Anthony Burgess, Otamatik Portakal'da karakteri Alex'e
Chuck Palahniuk Dövüs Kulubünde Kahramani Tyler Durden'a ayni dersi psikolajik yaklasimla verdirtmislerdir.Palahniuk'un
yaklasimi ayni  Moore'unki gibi yikici ve bireyden kollektife dogru iken,Burgess'in yaklasimi naif ve bireyci
kalmistir.



   Moore öyküsünde ana bilgisayar(kader)in agzindan insanlara duymalari ve inanmalari gereken seylerin neler oldugunu
medyayi kullanarak aktaran,totaliter bir rejim portresi çizer.Bu günümüzde hepimizin yabanci olmadigi bir durum."Özgürlük Korkusu"
tasiyan insanlarin özgür iradeleri "Kadercilik"le kontrol ediliyor öyküde..Öyküdeki "lider,propaganda,bayrak" motifleri fasist rejimlerin
kontrol mekanizmalariyla örtüsüyor.Kulak,göz,agiz,burun adlariyla anilan devlet birimleri,Thomas More'nin "Leviathan" eserindeki ejderhayi
olusturan uzuvlarla uyusuyor.Kisacasi ilimli bir anarsist oldugunu bildigimiz yazar Moore'nin,senaryosunun alti dolu;siyasal,psiko-sosyal
iliskilere yönelik bilgileri öyküyü kült mertebesine yüceltmeye yetiyor.Ayrica V'nin agzinda dökülen her kelimenin,birer edebi eserden
alinmisçasina inci taneleri gibi parildamalari öyküye siirsel bir tat katiyor.(V'nin adalet sarayi önündeki adalet simgesi kadin
heykeli ile yaptigi konusma inanilmaz güzel..)



  Öyküde Evey Hammond karakterinin korkularindan kurtarilip "özgürlestirilmesi"nin islendigi 2 bölüm
Moore'nin dehasini alkislamak için yeterli.

  Resim,müzik.kitap,sinema gibi insan oglunu hayvandan ayiran yaratici gücü alip, onu Leviathanin
önemsiz bir parçasi,çarkin bir dislisinden baska bir sey olarak görmeyen düzene karsi,gerçek kollektif
özgür hareketin uyanis öyküsü...

 5 Kasim'i unutmayin.Ihaneti ve baskaldiriyi....




"İstemem,eksik olsun.."

tommikser

Alan Moore V for Vendetta'yı Anlatıyor





"V for Vendetta", Amerikan çizgi roman kalıplarını değiştiren ünlü İngiliz yazar Alan Moore'un "Watchmen" (1987) öncesi çalışmalarından biri.Alan Moore'un V for Vendetta'yı anlattığı bir röportaj...


(...) Daha önce yazdığınız birkaç eserden konuşalım... V for Vendetta kadar öncesini hatırlıyor musunuz?
Elbette, daha geçen gün onu okuyordum, gerçekten. Üniversitede okuyan kızım da aldığı bir dersin parçası olarak okuyor.

Bu gerçekten doğru mu? Bir derste okutulan bir metin olması.

Evet, Watchmen ve birkaç birşeyi daha okuyorlar. Anlatmak istediğim İngilizce dersinin çizgi romanlarla ilgili kısmında okutuluyor ama bunun dışında birçok farklı derste de okutulduğunu biliyorum, anlarsınız postmodern edebiyat falan. Bunun çok da gurur duyulacak birşey olduğunu söyleyemem, sonuçta Spice Girls üzerine bile dersler mevcut. Söylemek istediğim üniversitelerde birçok işe yaramaz şey okutuluyor. Bundan dolayı V for Vendetta okutuluyor diye kendimi kutlamama gerek yok.

Kitabın sonunda "Behind the Painted Smile" adlı bir yazınız da mevcut ve o yazıda "Bir çizgi romanda olması gerekenler hakkında aynı beklentilerimiz olmasına rağmen bunlardan daha öte şeyler aramızda gidip geliyordu." demişsiniz. Burada herhalde David Lloyd'la kendinizi kastediyordunuz. Bu ilk defa, çok katmanlı birşeyler yazmaya çalıştığınız zaman mıydı?
Zannedersem bu çalıştıkça ortaya çıkan birşey. Marvelman'de de etrafta uçuşan bazı akıllıca şeyler vardı ama ilk kez V for Vendetta'da kelimelerle resimleri bir araya getirirken ya da bazı durumlarda kelimeleri tamamen dışarıda tutarken olağanüstü etkiler yaratılabileceğini kavramaya başladım. Böylece, bir çizgi romanda öyküyü anlatmanın, çok katmanlı anlatımın ve tüm öyküye bir anlam iliştirmenin nasıl başarılacağını anlamaya başladım. V for Vendetta kendi kişisel yazım tarzımı oluşturma adına gerçekleştirdiğim büyük atılımlardan biriydi.

Öyküde fiziksel öğeler yerine düşünceler üzerine ilerleyen bir konu var. Evey karakteri V hakkında şöyle söylüyor: "Kim olduğun temsil ettiğin düşünceler kadar büyük değil" ve kendi kendine şöyle düşünüyor: "Düşmanların onlardan intikam aldığını zannetti ancak sen orada durmadın... Onların sahip oldukları ideolojilere de zarar verdin." Görülüyor ki gerçek savaş fikirler arasında yaşandı, sanki bunun yanında şahit olduğumuz fiziksel şiddet önemsiz birşeydi.
V'yi yapmaya başladığımızda ana çıkış noktamız karanlık, romantik bir kahraman yaratmaktı, daha sonra olayların gelecekte geçmesine karar verdik ve yavaş yavaş ayrıntılar belirmeye başladı. Bunların dışında anarşizm ve faşizm kavramlarının karşıtlığı üzerine birşeyler olacağını farkettik. Bu durumda değinilecek birçok ahlâkî soru vardı ve evet, bazı yönlerden maddi dünyadan daha önemli olduğuna inandığım fikirler dünyasına odaklı bir öykü olacaktı. Bu görüş son yıllarda diğer çalışmalarımda da etkili olmaya başladı. Düşüncelerin maddi olan şeylerden önemli olması hâlâ üzerinde kafa yorduğum bir konu.

Bu görüş sizde V'yi yazarken mi şekillendi yoksa daima oralarda bir yerde miydi?

Muhtemelen V'yi yazarken şekillendi. Ama bir düşüncenin sizde ne zaman oluştuğunu söylemek öyle kolay hatırlanacak birşey değil, ama düşünceler çoğunlukla yazarken ortaya çıkar. Yazmak gerçekten de çok tuhaf birşey. Yazmaya başlamadan önce daima ne yazacağınızın kafanızda oturmuş olması veya en azından detayların belli olmadığı bir ana hat belirlemiş olmanız bile gerekmez. Yazarken kelimelerin kendi kendilerini öne çıkardıklarını, bazı düşünce ve görüşlerin oluşmaya başladığını farkedersiniz. Bu bir bakıma bir kendinden geçiştir. Gerçekten bir şeyler yazarken ve özellikle yazdıklarınız karmaşık ve yoğunsa, siz de farketmişsinizdir, farklı bir bilinç durumunda oluyorum. Farklı bir bilinç durumuna ne zaman geçtiğinizi farketmeniz çok zor ama bir düz yazı yazarken ruh haliniz ve bulunduğunuz ortam sizi sarıp sarmalıyor. Bu kendinden geçme durumunu eskiden resim çizerken hissederdim ya da mesela çinilerken (inking) eliniz bir kalem izini takip eder ama zihinsel olarak sizin yapacak bir şeyiniz yoktur, bir tür bulanık duruma sürüklenmişsinizdir ki böyle durumlarda aklınıza çok sayıda düşünce gelir. Hepsi de sizden bağımsız, yazma eyleminin kendisinden ortaya çıkmış gibi görünür.

Sana yazma konusunda tamamen katılıyorum. Yazmak birşeye belirli bir yönden yaklaşmaya benziyor, yani kendi düşüncelerimin büyük bir şeyin bir parçası olması gibi. Ve sonra, çalışmanla diğer yönleri de farketmeye başlıyorsun.

Evet, evet.

Kendi yarattığın karakterlerle bir duygu bağı kurabilmenin tek yolu bu galiba.
Karakterler açısından baktığımda V bir çok yönden büyük bir atılımdı. V'de yarattığım karakterlerden gerçekten de çok memnunum. Çok sayıda karakter olmasına rağmen, hepsi de birbirinden farklı. Hepsinin kendilerine has söylemleri ve görülecek bazı hesapları var. Zannederim bu yüzden tüm bu karakterler de inandırıcı oldu, en azından benim için onlar duygusal olarak inandırıcı oldular. Bunun nedeni de hiç birinden de nefret etmemem, hatta bu söylediklerim faşistler hakkında yazarken bile geçerli.

Peki, önceden onlardan nefret ettiğini düşündüğün olmuş muydu?

Açıkçası, evet. Faşistleri suçlu olarak göstereyim diye düşündüğümde, aslında amacım biraz propaganda yapmaktı. O zamanları hatırlıyorum da, 1981 miydi, yoksa 1980-81 mi? O zamanlar hala "Rock Against Racism", "Anti-Nazi League" ve bunlar gibi grupların içindeydim. Ama o senelerde insanlar benim yapmaya çalıştığım gibi şeyler yapmıyorlardı, Nazileri sadece karikatürize ediyorlardı, komik uzuvlar, purolar ve şiveler kullanarak.

Ama sizin o tarz bir anlayışınız yoktu.

Evet, aynen öyle, onlar sadece karikatürdü. Oysa, aslında faşistler fabrikalarda çalışan, büyük olasılıkla kendi çocuklarına iyi davranan insanlar, ama sadece faşistler işte. Onlar da sıradan, herkes gibiler, ama faşistler. Daha önce bir yerlerde okumuştum, tam olarak aynı kelimelerle ifade edemeyebilirim, şöyle bir şeydi galiba: "Anlamanın tek yolu sevmektir." Böyle ya da bunun gibi birşeydi.

Bunu ben de daha önce duymuş gibiyim.
Eğer herkesi anlayabilirsen, onları sevebilirsin de.

Bu birinin sözü müydü?

Bir yerlerden bir söz.

Evet, bunu da daha önceden bir yerlerde duymuştum.

Bu sözde bir doğruluk payı olduğunu düşünüyorum. Myra Mindley'i, Fred West'i, General Pinochet'i anlamanın tek yolunun bir şekilde onları sevmekte ya da en azından onlar hakkında bir yargıya varırken acele etmemekte yattığına inanıyorum. Veya onlardan nefret etmemekte veya onların düşüncelerinden iğrenmekten vazgeçmekte. Eğer onları şefkatle inceleyebilirsek, onlar hakkında gerçekten de yararlı bir şeyler öğrenebiliriz.

Barry Kavanagh

Çev. Aykut-Erkut Erdem




Hayal Kahvem


Her Kasım ayında mutlaka seyrettiğim filmdir V For Vendetta.  Şimdi  Altın Madalyon'da görünce aklıma geldi. Hatırlamak istedim. V'yi o kadar severim ki sadece filmini seyretmekle kalmadım. Çizgi romanını da okudum. Kusura bakma. Şimdi filmi anlatacak halim yok valla. Bilenler bilir zaten. Bilmeyenler ise bir zahmet niyet edip ister çizgi romanını okusunlar, ister filmini seyretsinler. Hiç dert edemem. Kısaca diyeceğim odur ki "fikirlere kurşun işlemez" yani okadar... Evet gerçekten böyledir. Ben  daima bunu bilir bunu söylerim. Tabii film boyunca maskesini çıkarmayan kahramanımız V, bu cümleyi söyler  söylemesine de arkasından şöyle devam eder... "Fikirlere kurşun işlemez ve intikamı hiç bir şey unutturmaz." Bak şimdi... Filmini ve çizgi romanını çok beğeniyorum, V'yi kahraman olarak görüyorum diye illa inanmam gerekmez ki V'nin her söylediğine. Tamam, V'nin ilk cümlesini yürekten kabul ediyorum. İkinci cümlesini ise kabul edemiyorum yani ne yalan söyleyeyim. İntikam iyi bir şey değildir. Evet, gerçekten intikam iyi birşey değildir. Neden mi?  Şeyyy..  Çünkü.... Hımm... Şimdi bu cümleyi nasıl bitireceğimi bilemedim iyi mi? Aklıma başka bir filmin repliği geldi. Dur bakayım... Nasıldı?  Şöyle... "İntikam soğuk yenen bir yemektir." Yoo.. Bu cümle  de olmadı. Öyle cümleler kurmalyım ki, söylediğimin arkasında durmalıyım. Dur, bir film repliği daha hatırladım. "İhanet kan doğurur.. Bu, Dokuz Klan'ın kanunudur.. Bu, ninjanın yoludur" Olmaaaz... Olmadı! Of, şöyle intikamın kötülüğünü anlatacak bir tek film repliği söyleyemiyecek miyim? Valla nedense intikamın neden kötü olduğunu anlatamayacağım şimdi. İntikamın kötü bir şey olduğunu kabul ediyorum. Kesinlikle kabul ediyorum. Ama içimden gelmiyor anlatamıyorum. Allahım yoksa ben intikam almayı seven biri miyim? Olabilir miyim?  Olabilir inan ki. Çünkü yazı yazmaya başladığımdan beri kendimi daha iyi tanımaya başladım  biliyor musun? Sözlü ifade edemediklerim yazarken parmaklarımdan pıtır pıtır dökülüveriyor.  Kalakalıyorum. "Yarabbim... Ben yoksa bu muyum?" oluyorum... Neyse fazla geyik yapmayayım. Şu güzelim ve ciddi filmi sulandırmayayım. İnan bende anlamadım ne oldu?  Şimdilik intikam konusu kalsın aynen böyle. Bu minvalde  biraz daha devam edersem  iyice  çuvallayacağım kesin!  Ne diyordum? "Hatırla 5 Kasımı hatırla..." diyordum.


Onu bunu bilmem. Sana bir şey söyleyeyim mi V var ya acayip romantik biridir. V'nin maskesi bilindiği gibi hep gülümser. Filmin bir sahnesinde V maskesini bir kez çıkartır. Ben bu sahneyi çok önemserim. Çünkü sürekli gülümseyen bu maskenin  altında, esasında acı çeken ve ağlayan bir devrimci vardır. Ve bu sahnede  V, aşık karakter vaziyetini çok etkili sergilenmiştir. İnan  şimdi düşündüğümde bile tüylerim diken diken oldu. Müthiştir.


Şimdi  ben var ya, V'nin Evey'le dans ettiği sahneyi anlatmaya kalkarsam ağlayabilirim. Ve ben bu filmi böyle romantik filimmiş gibi anlatmaya devam edersem, düşman kazanabilirim. İş intikam almaya kadar gidebilir. İyisi mi ben yazıma  V For Vendetta'nın şu  meşhur sözleri ile  nihayet vereyim:

" Bu maskenin altında bir yüz var, ancak benim değil.
Ne altındaki kaslardan daha 'ben'dir o yüz...
Ne de altındaki kemiklerden.
Bu maskenin altında etten daha fazlası var.
Bu maskenin altında bir fikir var!
Ve fikirler kurşun geçirmez. "
(V)[/b][/font]

Hayal Kahvem





Bugün 5 Kasım...  Önce  "Hatırla 5 Kasım'ı hatırla!" demek, akabinde ve detayında V for Vendetta'nın en sevdiğim muhabbet bölümünü hatırlamak lazım:))


- Benimle dans eder misin?
- Şimdi mi? Devrim öncesinde mi?
- Dans edilmeyen bir devrim olacaksa hiç olmasın daha iyi!
-Memnuniyetle.


Kim kızarsa kızsın, söyleyeceğim işte... V tanıdığım en romantik kahramanlardan biridir... Böyle biline!


alan ford

  dans edemediğim devrim benim devrimim değildir demişti Emma Goldman. V zaten anaşist düşünürlere bir saygı duruşu niteliğindeydi . Emma Goldman'ın hayatını anlatan Tehlikeli Kadın  geçen yıl agora kitaplığı tarafından yayınlandı. Bu romantik, militer anarşistin hayatını bir de çizgi roman olarak okumak isteyenler için hatırlatayım.
       
     
kaçmayı denemek bir tutsağın görevidir

V



Bu maskenin altında bir yüz var...
Ancak benim değil.
Ne altındaki kaslardan daha "ben"dir o yüz...
Ne de altındaki kemiklerden.
Bu maskenin altında
Etten daha fazlası var.
Bu maskenin altında
Bir fikir var!
Ve fikirler kurşun geçirmez!..
"İstemem,eksik olsun.."

Hayal Kahvem

selam alan ford, bilmiyordum bu kitabı. en kısa zamanda edinip okumak isterim. teşekkür ederim. iyi bayramlar.

Hayal Kahvem

Selam JuDaS,

v for vendetta başlangıcını siz yapmışsınız. iyi olmuş. güzel bir girizgah yazmışsınız.
affedersiniz ama bir şey sormak istiyorum..., yazınızın bir yerinde şöyle yazmışsınız...

"  Resim,müzik.kitap,sinema gibi insan oglunu hayvandan ayiran yaratici gücü alip, onu Leviathanin
önemsiz bir parçasi,çarkin bir dislisinden baska bir sey olarak görmeyen düzene karsi,gerçek kollektif
özgür hareketin uyanis öyküsü..."

Burada sadece erkekleri kasdettiniz sanırım. Anladım.

Bir cümle daha var.
" Öyküde Evey Hammond karakterinin korkularindan kurtarilip "özgürlestirilmesi"nin islendigi 2 bölüm
Moore'nin dehasini alkislamak için yeterli."

Bir kadının özgürleşmesi  gene  kitabın yazarı erkek olduğu için, gene erkek tarafından gerçekleşiyor.
Hepbirlikte Moore'un dehasını alkışlıyoruz öyle mi?
Ne güzel!

Tüm bu erkekegemen ruh yüzünden V'nin Evey'le dans etmeden devrime kalkışamadığı muhabbetleri en fazla severim.

O sahnede farkında olmadan romantik davranmışta Alan Moore, paçayı azıcık düzeltmiş.

Hımm.. Başlık anatomi ya bu durum  genlerinizde var demeli öyleyse  :)
Yani fazla üzülmeyin diye yazıyorum JuDaS..
Böyle işte... Havva'sız bir dünya olsa bugün tek Adem olmazdı. Bu düşünülemiyor ya..
Geçmişten gelen miras bu...  Ademlerin genlerine işlemiş. Değişecek tabii... İlla değişecek... Devrimle! :D
Haybeye sevmiyorum v for vendetta'yı...

Böyleyken böyle  ;)

Herkese iyi bayramlar dilerim.


Carnage

Konu V for Vendetta'dan açılmışken eserin film uyarlaması,ya da daha doğru bir tabirle beyazperdede sergilenip rezil edilişi hakkında Alan Moore'un ne düşündüğünü buraya yazmazsam çatlarım. Farklı forumlarda bu alıntıyı en az 20 kere yaptım şimdi gene yapıyorum. Şöyle demiş Mr.Moore:

Alıntı Yapbenim kitabım anarşi ve faşizm ile ilgili. onların embesil filminin ise ucuz amerikan solculuğundan başka bir şey yaptığı yok. kitabım kendi ülkelerinde politik taşlama yapamayacak kadar yüreksiz amerikalılar tarafından bir bush-dönemi meseline dönüştürülmüş. benim kitabımdaki faşistlerin yerine sağ görüşten baskıcı hükümet adamları konulmuş. amerikan liberal değerleri olan birilerinin engellenmiş, hayal kırıklığına uğratılmış, belki de yetersiz kalmış amerikan liberal fantezisi yeni muhafazakarlar tarafından yönetilen hükümete karşı. benim kitabım bununla ilgili değildi.ayrıca embesilce hatalar var. bir sürü boşluk var hikayede. onu bırakın, ingilizlerin kahvaltıda ne yediğini bile araştırmaya tenezzül etmemişler. filmdeki ingiliz posta servisinin adına fedco demişler. fedex'in amerikan versiyonu diye düşünmüş olmalılar. ama fedex kısaltması federal express'ten gelir. amerika federal cumhuriyettir ama ingiltere değil.

Film uyarlamasını bir ya da iki kere seyrettim,bu yüzden yanlış hatırlıyor olabilirim ancak filmde ana bilgisayar kader sadece ismen yer alıyordu ya da hiç bahsedilmiyordu. En azından filmde V'nin başarısının sırrı ana bilgisayarı hacklemek değildi. Bu açıdan bakınca tek bir adam nasıl oluyor da,bu kadar önemli işleri bir sanata çevirerek yapıyor açıklanamıyordu. Gerçi V kitaptaki gibi öldürme sanatına vakıf bir isim değildi. Piskopos Lilliman'ı Beethoven'ın 5.senfosi eşliğinde,zehirli bir ayin ekmeği yedirerek öldürüşü dedektif Finch'in deyimiyle "şairane bir cinayet" değil de nedir? Ya Lewis Prothero'nun aklını kaçırtmak için hazırladığı mizansen? Justita ile arasındaki kaçıkça monolog?Alan Moore'un tanımıyla "aşırı romantik anarşist" V filmde Prothero ve Lilliman'ı gayet sıradan bir şekilde öldürdü. İşte filmin aklıma ilk takılan abuklukları.

Kitabın ismi de apayrı bir gönderme taşıyor. V for Vendetta,V for Victory'e gönderme. V for Victory ise faşizm dünyaya hizmet edecektir diyen Churchill'in yaptığı o meşhur zafer işaretini tanımlamak için kullanılan bir kavram.
Vatan haini olarak anılan bir ismin ulusal bir kahraman haline getirildiği kitabın ismi faşizmin sloganı anarşizmin sloganına dönüşmüş hâli.

kalidor

Yine bir 5 Kasım'dayız. Unutmayalım unutturmayalım :)
Crom! Ölüleri Say...

hanac

Alıntı yapılan: kalidor - 05 Kasım, 2012, 12:07:27
Yine bir 5 Kasım'dayız. Unutmayalım unutturmayalım :)

Neyi unutmayalım, neyi unutturmayalım ?

Ne oluyor ?  :)

kalidor

Katolik Guy Fawkes'ın Protestan mezhepli İngiliz Parlamento binasını havaya uçurma planının 408. yıldönümü. Papanın gazıyla yapılmış bir eylem olmasına rağmen (bence) kendisinin bir numerolu anarşik olarak gösterilmesi de ilginçtir. Çizgiromanı efsanedir. Amerikan komünist (!) soslu filmi de maske satışlarını artırmıştır.
Crom! Ölüleri Say...

hanac


Animvader

Şimdi merak ettiğim şey ise satacağı neredeyse garanti olan ve internette 100 liradan aşağıya bulunmayan bir çizgiromanın neden ikinci baskısı yapılmıyor ?

Daha önce Watchmen'in yapıldı ve bu sayede okuma imkanımız oldu. Acaba jbc, çizgili düşler gibi yayıncılar düşünemez mi ?

Yoksa telif hala Gerekli Şeylerde veya telifle alakalı sorun mu var ?

Chuck

Hocam bildiğim kadarıyla zamanında Arkabahçe'den çıkmış ama ikinci bir baskı olsa gerçekten çok iyi olur bende okumuş olurum eklerim kitaplığıma mis. . :( Dediğiniz gibi satışı garanti. . 2000 lik bir baskı yapılsa 8 10 ay içinde %80'i satılır :D
+ Her girdiğim yol çıkmaz sokakla son buluyor
- O halde yeni bir harita bulmalısınız