Noyan & Sunguralp

Başlatan kharon, 16 Şubat, 2018, 01:01:00

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

kharon

Bolca Conan asirmasi ile Noyan:

http://paneller.blogspot.co.uk/2018/02/noyan-conan-imana-geldiginde.html

calintilarin (artik alintinin otesinde) hepsini cikartmadim ama burdaki iki sayfa  SSOC 54-56 arasindan

Buraya da ekliyorum:

Çizgi roman üretimine çok geç bir dönemde soyunan İslami - muhafazakâr olarak tanımlanabilecek kesimlerin çizgi roman üretim ve tüketiminde ana odakları bir nevi Altın Çağ olarak görülen Osmanlı dönemi olmuştur. Bunun yanında klasik İslami dönemleri ve kahramanları ele alan üretimler de gerçekleşmiştir. Bu kesimler içerisinde Osmanlı öncesi Türk tarihine gösterilen ilgi asgari düzeyde olsa da ilginç örneklere rastlamak da mümkündür.

Sayıca oldukça az olan bu çizgi romanların genel özellikleri diğer "Orta Asya" çizgi roman kahramanlarının milliyetçi özelliklerini bir ölçüde İslami öğelere dönüştürerek de olsa idame ettirirken öte yandan aralarına keskin farklar koymalarıdır: erotizm içermezler; Karaoğlan, Tarkan ve bütün diğer taklit ettikleri çizgi romanlarda resmedilen Türk'ün kendine has kuvvetini, potansiyelini kabul etmekle birlikte onlara göre bu kuvvet başıbozuk ve gayesizdir. Bu kuvvetin ancak Türk'ün İslam'la "şereflenme"si sonucunda olgunlaştığını, kıvamını bulduğunu, bir yön, akacak bir mecra bularak yıkıcı olmaktan çıkıp yapıcı bir mahiyet kazandığını savunurlar. İslamlaşan Türk'ün artık bir ülküsü vardır. Bu yüzden İslam öncesi Türk tarihi ile ilgilenmezler, bunlar potansiyelin boşa harcandığı "cahiliye" yıllarıdır.

Türkiye Çocuk dergisinin 1982'de verdiği çizgi roman eki Noyan'ın ilk sayısındaki sunumu Türk'ün bu dönüşümünün simgeleriyle dolu bir beyanname niteliğindedir:

İşte kahramanımız NOYAN, Moğol zulmünün hâkim olduğu zamanda yaşamış bir yiğitti. Yüreği korkusuz, bileği güçlü, kılıcı keskindi.
Kendisini bildi bileli çifte su verilmiş çelik kılıcı elinden düşmemiş, ömrünün çoğu savaş alanlarında geçmişti.
Birgün Necmeddin-i Kübra ile tanışınca o savaşcı ruhu İslam inancıyla bütünleşti. Nam için kalkan kılıcı, Allah için inmeye başladı.

Türk'ün bedenleşmiş hali Noyan savaşçı bir ruha sahiptir, korkusuz ve güçlüdür. Ancak Necmeddin-i Kübra ile karşılaşınca –yani "Türk" İslam'la şereflenince- dünyevi ihtiraslar için harcanan enerjisi Allah yolunda sarf edilmeye başlar. Türk artık Allah'ın kılıcı olmuştur.

11 sayı suren serinin yazar ve çizeri Cem Ertürk başta Conan olmak üzere yerli yabancı çizgi romanlardan esinlenmenin ötesinde apaçık alıntılar yaparak hikâyeyi oluşturmaya çalışmıştır. Alıntılar kimi zaman bir panel veya figürle sınırlıyken kimi zaman bazı Conan (SSOC) sayfaları olduğu gibi kullanılmıştır. (Diyaloglar değiştirilerek ve hafif rötuşlarla, zira mücahidimizin Conan gibi baldırı çıplak dolaşması/dövüşmesi beklenemez) :





Seri pek çok aksaklıklar barındırmaktadır; kahramanın ismi Noyan İslam öncesi donemde kullanılan bir Türk - Moğol ismi ve aynı zamanda kahramanın mücadele ettiği Moğollarda bir askeri unvandır. Çizerimiz Müslüman olan ilk Türk hakanı Saltuk Buğra Han destanında olduğu gibi ismini değiştirmeyi nedense düşünememiştir. Kaldı ki isim yıllar sonra bir başka popüler kültür eseri 'Diriliş Ertuğrul' dizisinde kötü karakterlerden birinin ismi olacaktır.

İkinci bir aksaklık, normal bir CR'daki gibi bir hikâyeye-senaryoya uygun çizimler yapılması yerine değişik Conan sayılarından çalıntı panellerin-sayfaların kurguya uyarlanmasına çalışılması yüzünden yaşanmaktadır. Bir önceki sayfada olmayan kişiler yoktan peyda olur, mekanlar aniden değişir okunması-takip edilmesi zor hale gelir.

Son olarak bir çizgi roman üretimi ve hikâye anlatma kaygısından çok propaganda yapma kaygısı ön plana geçtiğinden eser oldukça çiğ didaktik bir üslupla adeta bir menakıpnameye döner. Kaçak askerler kısa ve basit bir konuşmayla imana gelir ve Moğollarla savaşmayı kabul ederler. Noyan, Necmettin Kübra'nın tedrisatından bile geçmeden onu sadece savaş meydanında görmesi ile ondan etkilenir, fikirleri şekillenir. Necmettin Kübra kendisi öldügü halde ölmek üzere olan Noyan'ı kerametiyle kurtarır.   



Noyan'da benzeri kılıçlı anlatılarda görülmeyen bir mekân olarak cami çizgi roman panellerine girer


Cem Ertürk de vermeye çalıştığı mesaj için coğrafya olarak Orta Asya'nın ve zaman olarak Osmanlı öncesinin sıkışıklığının, elini kolunu bağladığının farkına varmış olmalı ki Noyan yerine daha rahat hareket edebileceği bir Osmanlı anlatısı olan Kurtoğlu'na ağırlık verir, senelerce onu devam ettirir. Noyan'da kurduğu eli kılıçlı bileği sağlam savaşçı talebe (mücahit) - yol gösterici öğretmen (sufi) ikili kurgusuna Kurdoğlu'nda da devam eder. Bu ikili kurgu aynı zamanda donemin siyasi atmosferinin, sert esen Türk -İslam sentezi rüzgârının yansımasıdır.

hanac

Bu güzel yazı için teşekkürler.

ferzan

    Bazı sayılarını inceleme fırsatım olmuştu. Tıpkı "Akbulut Kaan" gibi çakma, ardıl ve vasat bir eser olarak aklımda kalmıştı. Nitekim bu vasat eserlerin en belirgin özelliği ve ortak noktası, araklama ve araklanan çizime göre zorlama metin uyarlamalarıdır yukarıda da belirtildiği gibi.

    Aynı çizerin diğer çalışması Kurdoğlu, uzun yıllar altyazılı bant formatında Türkiye Gazetesi 'nde tefrika edildi ve yine gerek Conan 'dan, gerekse başka çizgi romanlardan araklanmamış paneli yok denecek kadar azdı. Konular, her zamanki gibi uyarlamanın zorlama vasatlığı havasındaydı.

    Bir de 2000 'lerde Akşam Gazetesi 'nde Bahattin Atak 'ın Baykara 'sı vardı ki, uzun zamandır niyetli olsam da vakit bulup incelemesini yapamadım. Gerek içerikteki enteresanlık, gerekse Conan ya da yerli çizgi romanlardan yaptığı muazzam intihallerle belki türünün en absürt örnekleri arasında olabilir. Hali hazırda 4-5 serüvenini zamanında biriktirmeye çalışmıştım, yakın bir gelecekte sözüm olsun.

    Cem Ertürk gibi ardıl üreticileri görmezden gelemeyiz. Gazete çizgi romancılığımız, nitelikli olduğu kadar vasat ötesi örnekleri de barındırır ve sayısı hiç de azımsanacak gibi değildir. Bu başlığı bir giriş olarak görüyor ve kendi adıma çok teşekkür ediyorum.
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

kharon

ben tesekkur ederim @hanac

evet @ferzan , kurdoglunu da uzun yillar gazeteden takip ettim (niye biriktirmedim diye kendime kiziyorum) ; orada da pek cok esinlenme araklama vardi . en azindan kendi cizdigi kareler biraz daha oturmus, cizgisi olgunlasmisti. Noyan'da kendi cizdikleri cok siritiyor cok acemice, ilk donem islerinden saniyorum.

sonra kurdoglunu tutturdu ama , okuyucu kitlesi sevdi; zaten Osmanli doneminde gecen bir hikaye daha erisilebilir-yakin geliyordu saniyorum Turkiye gazetesi okuyucusuna.

Bir de deginmedigim bir yon resmen kelle kesme sahnesi gibi oldukca vahsi sahneler var Noyan'da; bunun bir cocuk dergisi eki oldugu akla gelirse hic uygun olmadigi ortada. Oysa kurtoglu cogu zaman gazetede devam ettigi icin vahsi sahneleri daha uygun en azindan.

zaten sonra kaset - film  vs olarak devam etti. bir kesim icinde fenomen oldu.

Baykara'yi hic gormedim, merakla bekliyorum  :)

kharon

Buna belki ayri bir baslik acilabilir ama bence cok ilgili olduklari icin devam ediyorum:

https://paneller.blogspot.co.uk/2018/03/ortogadan-sunguralpe.html

Buraya da kopyaliyorum:

Ortoga'dan Sunguralp'e

Türk'ün Müslümanlaşarak mefkûresini bulması temel argümanın işlendiği Osmanli oncesi doneme odaklanan nadir çizgi romanlardan biri de Erol Abasız'ın yarattığı 'Sunguralp' karakteridir. (Bir digeri Noyan'a daha once deginmistik)

Orta Asya'nın çizerlere tanıdığı geniş zaman - mekân esnekliği Sunguralp'in ortaya çıkışında bir kez daha devreye girer. Abasız, gençliğinde henüz bir lise öğrencisiyken dönemin Orta Asya çizgi roman kahramanlarından etkilenerek yarattığı "Oğuz İmparatorluğunun Efsanevi Kahramanı Ortoga" isimli karakteri sonraları Oğuz Kağan döneminden Alparslan dönemine taşır ve Sunguralp adını verir. (Özbey, 1998:8) Coğrafya olarak da Orta Asya'dan yavaş yavaş çıkıp Anadolu kapılarına gelinmiştir (Noyan'da seçilen zaman ve mekânın da benzer olması tesadüf değildir).

Ortoga'nın, Sunguralp olarak Müslüman bir kahramana dönüşmesi –elbette bu dönüşüm Saltuk Buğra Hanın efsanevi dönüşümünü ve Abdülkerim ismini alarak Müslümanlaşmasını da anımsatmaktadır- Abasız'ın kişisel hayat tarzı, ideolojisi ve bu konuda diğer çizgi romanlarda gördüğü eksiklikten kaynaklanmaktadır:

Alıntı YapMesela ilk çizgiroman dergilerimizden Karaoğlan'ı, Bahadır'ı gördüğümde çok sevinmiştim... Fakat sonradan gördük ki bunlarda da, yani yerli romanlarda da tarihimizdeki insanlara yakıştıramadığımız bir takım fantaziler yer almaya başladı. Bunların teferruatıyla anlatılması ters geldi bana hep. Başka anlatılacak konular varken niye bunların üstünde bu kadar duruluyor... Oto-sansürün olmayışı da etkiliydi bunda sanırım. Gençler üzerinde zararlı sonuçlar yarattığını düşündüm bunların. (Özbey, 1998:11)

Oysa Abasız'a ideolojisinden ötürü ters gelen 'fanteziler' çizgi roman yaratıcıları tarafından arz edildiği gibi okuyucular tarafından da ısrarla talep ediliyordu; örneğin Karaoğlan dergisi erotik karelerini arttırması için okuyucu mektupları alıyordu. Yani Abasiz'in "yakistiramadigim" dedigi kareler bilhassa talep ediliyordu ama Abasiz ideolojisi yuzunden bunu gormeyi reddetmekteydi.

Gençleri bu zararlı etkilerden korumak için kendi kültürlerini empoze eden yabancı çizgi romanları ve asıl anlatılacak konulara yer vermeyen yerli çizgi romanları yasaklamak değildir çözüm Abasız'a göre. Çözüm, "işte yavrum senin çizgi romanın bu" denebilecek alternatifler üretebilmektir; çizgi roman "iyi kullanılırsa bir tebliğ vasıtasıdır" (Özbey, 1998:7). İslam'ın resim ve çizgiyle ilgili netameli ilişkisi yüzünden çizgi romanı bir tebliğ vasıtası olarak görebilmek kolay olmamıştır, Abasız çizgi romanla uğraşmanın caiz olup olmadığını bile sorgular:
Alıntı Yap
Başlangıçta ben de bu sıkıntıları yaşadım. Çizgi roman çalışmalarını bıraktığım zamanlar oldu. Zaman zaman bilgisine saygı duyduğum ilahiyatçılara bu konuda danışıp görüşler aldım. Ama geçen otuz yıl içinde çizgi romana bakış değişti.

Abasız bir tebliğ vasıtası olarak gördüğü çizgi romanları için başta ana karakteri Sunguralp olmak üzere onunla iç içe çizdiği Alparslan ile birlikte İslami bir kahramanlar dünyası yaratır. Türklerin Müslüman olduğu ilk yüzyıllarda geçen bu dar evren oldukça Sünni bir evren olarak kurgulanmıştır. Oysa olayların geçtiği yıllar Türkler için İslam'la tanıştığı ilk dönemlerde henüz kalıplaşmamış, kuralları sıkılaşmamış, eklektik bir dini ortam içerisinde geçmektedir; Reha Çamuroğlu Anadolu'ya giriş dönemini şöyle anlatmaktadır:

Alıntı YapBeraberlerinde animizmin, Şamanîliğin, Maniciliğin, Budizmin ve Bâtinîliğin yoğun izleri ile geliyorlar. (Çamuroğlu, 2005:100) 

Elbette kurgu bir sanat eserinin hele baştan kendisine tebliğ gibi bir "yüce" propaganda görevi biçtiyse tarihle oynaması kaçınılmazdır. Bu oynamadan, tarihi yeni baştan yorumlamadan besmele ile ok salan, 'Zafer İnananlarındır' naralari atıp "Gaza" peşinde koşan İslam mücahitleri topluluğu portresi ortaya çıkmıştır. 



Böyle mümin-mucahit bir erken Türk-İslam topluluğu kurgusu pek ikna edici ve verimli değildir, sonuçta Alparslan ve dönemi ekseriyetle muhafazakarlar-Islamcilar tarafindan degil milliyetçi-Türkçü ideolojiler tarafından işlenen, kullanılan bir dönemdir. (Hür, 2012) Abasız sonraları Yunus Emre, Fatih Sultan Mehmet, Selahattin Eyyübi gibi daha klasik İslami figürlere yönelmiş, Sunguralp süreklilik sağlayamamıştır. Sunguralp çizerin İslami dünya görüşü ile gençliğinde takip ettiği Karaoğlan, Tarkan gibi Orta Asya kahramanlarının etkisini mezcetmeye; bunların çizerleri Suat Yalaz ve Sezgin Burak'ın çizgilerinin etkisi altında çalıştığı -ama onlarin ustalik seviyesine bir turlu cikamayan- tuhaf bir melez ürün olarak unutulup gitmiştir.



Bizans ordusunun içerisinde bulunan Peçenek, Kuman, Kıpçak Türklerinin Malazgirt savaşı esnasında saf değiştirme hadisesi tarihi kaynaklarda pek zikredilmeyen, bir ihtimalle anlatıya sonradan eklenen bir unsurdur (Hür, 2012). Dogru olsa bile Abasız bu vakayı albüme dâhil ederken bir de vahim hata yapar; bu Türkler Müslüman olmadığı halde Müslüman Türk karakterler onlara 'dini dinimize bezemeyenlerle nasıl anlaşabilirsiniz' diye sorar. (Alparslan) Bu da elbette yaraticinin tum vakayi din merkezli okumasindan kaynaklanmaktadir.

Kaynaklar:
Özbey, Murat, (1998), "Türk Kahramanlarını Çizgiye Dönüştüren Adam", Mizah Kültürü Dergisi, Sayı 5

hanac

Başlığın adını Noyan & Sunguralp olarak değiştirdim.  :)

kharon

Alıntı yapılan: hanac - 15 Mart, 2018, 07:20:38
Başlığın adını Noyan & Sunguralp olarak değiştirdim.  :)

ah, cok tesekkurler; boyle daha guzel olmus  :)