Avare Tanrı - Baobab Yayınları

Başlatan Abysmal, 13 Mayıs, 2020, 17:59:55

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Abysmal



Baobab , bastığı farklı eserlerle kendine bir kez daha hayran bıraktırıyor.
Avare Tanrı'da mitolojiyi ve modern zamanı harmanlayan , enfes çizimleri olan bir eser.

Örnek çizimler




Jedmau


Abysmal

Kesinlikle Ertan abi , sizlerden de grafik roman bekliyoruz :)

OZAN BALIM

Harika bir haber. Bu sene bağımsız çr okuma yılım. Sıra Baobablara geliyor, hepsi birbirinden güzel.


ZGeralt

Baobab çok güzel işler yapıyor, böyle devam

hercai

AVARE TANRI

Fransızca Özgün İsmi: LE DIEU VAGABOND

Yazan ve çizen: FABRIZIO DORI
TR Basım: Haziran 2020



Kitabımızdan bahsetmeden önce şunu belirtmekte yarar görüyorum;

Bu hikâyede;
- Van Gogh (106, 107, 108...sf) resimleri,
- Henri Rousseau (dolunay görüntüleri vb)
- Andy Warhol ( orjinalinden farklı renklerde hayvan çizimleri- sf 88, 89)
- Otto Dix ( 1924'te yayınlanmış  savaşan Alman askerleri resimlerinden (sf.97, 98, 99, 100...)
- Hokusai

gibi ikonik sanatçılara referanslarla bezeli çizimler ve renkler eşliğinde lirik  bir fantastik serüvene dalıyoruz
.

Eustis şöyle söyledi Aline; "bir zamanlar bir ilâh olmak gerçekten çok eğlenceliydi...çok güzel bir çift boynuzum ve bir çift de sivri kulağım vardı. Haz tanrısı Dionyssos'un maiyetindeydim. Dünyanın dört bir yanına yaptığı yolculuklarda ona eşlik ederdim...bizim asıl uzmanlık alanımız cümbüşlerdi. Pan da bunun bir parçasıydı. " Pan :Yunan Mitolojisinde kırın, satirlerin ve çobanların tanrısıdır. Bu tanım Pan'ı doğa ile doğrudan ilişkili kıldığı için pastoral bir nitelik arzetse de Pan'ın bütün mitoslarda yarı keçi, yarı insan suretinde tasvir edilmesi onu korkutucu bir figür haline getirmiştir. Öyle ki Pan, kırlarda aniden insanların karşısına çıkıp görüntüsüyle insanları korkuttuğu için "panik" sözcüğüne de ilham kaynağı olmuştur.Pan çoban tanrısı olduğu için, ürkütücü görüntüsü ile zıtlık arzedecek şekilde kaynaklarda çoğunlukla kırlarda dolaşıp flüt çalan sevimli bir figür olarak betimlenir.

Evet, hikayemizin kahramanı Yunan mitolojisinde yerini almış bir SATIR'dir...Adı Eustis...kafayı çektiğinde efsunlu hikâyeler anlatan biri , yani dertlere derman hikâyeler...kara sevda...para meseleleri vs  (sf 13)


Karşılaşsak bizlere de;
- Kadın ölümlerinden,
- Hayvanlara ve çocuklara sarkıntılıktan,
- Özgürlüğümüzü kaptırdığımız virüsten...
- Toplumun kutuplaşmasından,
- Gençlerin gelecek umutlarından
bahseder ve kehânetlerde bulunur muydu?

"Gelgelelim tanrılar lanetledi onu, mahkûm oldu insanlarla yaşamaya, efsunu kaçmış bir dünyada."     
"Arka kapak yazısından alıntı"


Nasıl, niçin ve kim tarafından lanetlendi peki?

"Delfi yolundaydık...Antik Yunanda Apollon'a adanmış en büyük tapınak Delfi'dekiydi. Bir akşam ormanın kıyısında toplanmışken,  bir nympha görüverdim...haliyle onun peşine düşmekten kendimi alıkoyamadım. Nymphalara satirler arasında işler böyledir..."   (Sf 30)
- Eyvah! Cadı Artemis bu!

Eustis'in Nympha'lara düşkünlüğü,  dahası zaafı, dahası istenmediği başka bir kutsal mekâna dalması Artemis tarafından lanetlenmesine yol açtı tabi ki.


Nymphalar; yeri ve denizi dolduran çok sayıda güzel dişidir ve
Artemis'in gözdeleridir aynı zamanda.
Eustis bir serüvene başlayacaktır...buna zorunludur...lânetlenmiş,  sahip olduğu arkadaşlarını kaybetmiş, yanlız kalmıştır.

Yarı tanrı da olsa, yeniden kendi dünyasına dönmeli ve satir olarak kalmalıdır.
- Bu serüvende ona kimler eşlik edecektir?
- Kaybettiklerini  geri alabilecek midir?
- En önemlisi Pan'ı ve Dionysos'u yeniden görebilecek midir?

Bu soruların yanıtlarını bulacağız sanırım.
Kitabı okuduğumuzda, Yunan mitolojisinden tekrar günümüze gelen tanrılar hayal gücümüzü süsleyecek diye düşünüyorum.



Artık 15 bölümden oluşan, muhteşem renkler ve çizimler eşliğinde, kuşe kağıda baskılı ve ciltli olarak  okura sunulan; dahası bir çok ressamın yazara, çizimlerinde esin kaynağı olan bu kitabı gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim.
Fantastik dünya ile dünyamız örtüşüyor mu bir bakalım...

"Bir tanrı asla ölmez. Sadece bazen, insanların onu yerleştirdiği kaideden düştüğü olur. "  (sf 144)

Sevgiler sizinle olsun.

ghostrider

Okudum çok iyi herkese tavsiye ederim.
Büyük güç büyük sorumluluk gerektirir.

Gabby

Yunan mitolojisi ve felsefesi üzerinden yürüyen öykü aslında imalar, göndermeler ve hatta ti'ye almalarla dolu. Bağbozumu ve şarap tanrısı Dionysus'un aynı kafadaki müridlerinden biri olan yarı keçi yarı insan Eustis her zamanki gibi kırlarda dans edip eğlencenin dibine vurduğu günlerin birinde, bakirelik tanrıçası Artemis'in bakirelerinden birine salça olunca lanetlenip keçi boynuzları sökülerek insan haliyle dünyaya sürgüne gönderilir. "Alemci" avare Eustis bu kez baltayı taşa vurmuştur çünkü Artemis abla "big boss" Zeus'un kızıdır.

Sürgün hayatında, kafayı tütsüleme ve şarap parası için açık alanda fal bakarak yolunu bulan ana karakter Eustis'in tanrıların dünyasına tekrar dönme şansını yakalamak için yapmak zorunda kaldığı yolculuktan benim çıkarımım, halihazırda hepimizin yapmakta olduğu, umut-umutsuzluk, sevinç-üzüntü, hayal kırıklıkları vb. ile hemhal olmuş "hayat yolculuğu" yani "yaşam döngüsü"nün sembolize edilmiş hali oldu...

Bolca ayçiçekleri, Van Gogh sarısının parlaklığı, mavisinin derinliği... Renk cümbüşü çizimler dijital ortamda doğrudan grafik tablet üzerinden hazırlanmış olmasına rağmen, Fabrizio Dori'nin oluşturduğu görsellerde kesinlikle yapaylık ve mekanik bir soğukluk yok; klasik anlamda, bildiğimiz kağıt üzerine, elde kalem, fırça ve boya ile hazırlanmışçasına bir doğallık hissettiriyor. Çizimlerde Van Gogh tarzının altyapısının kullanımı hemen göze çarpıyor. Modernize edilerek ve dönüştürülerek oluşturulmuş resimlemeler kitaba ayrı bir hava katmış. Üstelik sadece empresyonizme odaklanılmamış, içinde Antik Yunan'dan Antik Roma'ya; Rönesans'tan Ukiyo-e'ye; Art Nouveau ve Art Deco'dan Pop Art'a her şeyden biraz var...

Son derece canlı renkler, zengin ve gösterişli tarzlar arasında her incelediğinizde farklı bir sanat eserine atıfta bulunan bu sanatsal göz kırpmaları çözmek çok keyifli. Öyle midir bilemem ama mesela ana karakter Eustis'in yüzünü Van Gogh'un "Arlesli Bayan Ginoux"una çok benzettim ben.
 




***


Bir de ana karaktere tüm yolculuk boyunca eşlik ederek öne çıkan önemli bir karakter var: Profesör... Ufak-tefek uzakdoğulu boyu ve Hokusai'nin 1814 tarihli en ünlü shungası "Balıkçının Karısının Rüyası" çizimindeki ünlü ahtopotun birebir kullanıldığı panelde Fabrizio Dori'nin Profesör'e yer vermesi, bu karakterin Hokusai'nin izdüşümü olduğunu düşündürdü bana. Zaten değiştirilmeden kullanılmış benim görebildiğim iki çizimden biri Hokusai'nin ahtopotu, diğeri de "Lunapark" bölümündeki Roy Lichtenstein'in ünlü pop artı "Ağlayan Kız" idi... Alt alta sıralanmış 7 kareden oluşan bitiş sayfası üzerine de çok şey yazılabilir aslında, ben finali çok etkileyici buldum... Antik mitler ve efsaneler evrenini günümüze aktarıp harmanlayan bu lirik ve sanatsal yolculuk için İtalyan çizer Dori ve yayıncı Baobab'a teşekkürler...





peder clemente

Daha iyi anlayarak ve zevkli bir okuma yapmamı sağladıkları için @hercai ve @Gabby'nin değerli yorumlarına çok teşekkürler.Böyle güzel kitapların yorumlarla zenginleşmesi beni sevindiriyor.
Yukarıda öyküden bahsedildi. Ben Eustis'e verilen görevden ve Eustis'in girdiği Homeros'un Odisseia'sı gibi maceradan bahsedeceğim.Önce Yunan Mitolojisi hakkında biraz bilgi: Doğa güçlerini ve doğaüstü varlıkları konu alan hayal ürünü öykü anlamına gelen "mythos" ile söz ya da akıl anlamına gelen "logos" kelimelerinden oluşan "Mitoloji (Mythology)", insanlığın geçirdiği gelişim aşamalarını ve düşünme atılımlarını gösteren en önemli bilgi kaynağıdır. İnsanın evrensel bilinçle iletişime geçme arzusundan beslenen mitoloji neden ve nasıl gibi sorulara yönelik yanıt arayışını sembolize etmektedir (Emet Gürel&Canan Muter:Psikomitolojik Terimler). Yunan Mitolojisi binlerce esere olduğu gibi Avare Tanrı'ya da esin kaynağı olmuş.Yunan Mitolojisinde: satyrler (satirler), cinselliğe aşırı düşkünlükleri ile bilinmekte ve sürekli kırlarda dolaşarak cinsel ilişki amacıyla Nympheleri kovalamaktadırlar.
Büyü tanrıçası Hekate'nin Eustis'e (bir satir) verdiği görev: Ormanların ve kırların tanrısı Pan ile uzun zaman önce bir ilişki yaşadığı Selene (Ayın dolunay yüzünün yöneticisi), tanrıların devri sona erince Pan'ın ölmesinden dolayı apansız ayrılmışlardır. Eustis, Hades'i yani yeraltı dünyasının tanrısını bulup; Pan'ı birkaç saatliğine serbest bırakması için ikna etmesi gerekiyor; çünkü bir hafta sonraki dolunay gecesini Pan ve Selene'nin "son gece" olarak birlikte geçirebilmeleri isteniyor. Ancak, Hades'i ikna etmek kolay değildir. Var olan her şey er geç onun olur. Hades'in arzuladığı bir aleti, "sfenks" biblosunu da bulup ona vermesi gerekiyor...
Eustis'in macera ve savaş arkadaşları: Ömrünün sonuna gelmiş emekli bir yaşlı Profesör ile Hayalet yani Leandros. Tanrılar çağında eski Yunanistan'ın güney sularında ortaya çıkan bir deniz canavarına karşı düzenlenen sefere, kahraman olmak isteyen Leandros da katılmak istemiş ancak korkunç bir diş ağrısıyla kıvrandığı için katılamamıştır. Sonra tüm Yunanistan'da mavra konusu ve çoluk çocuğun maskarası olmuştur.Adı: "Ağrıyan diş Leandros" olarak kalır. Kahramanlar çağının sona ermesiyle birlikte Leandros, uzun ve hüzünlü bir varoluşa mahkûm olmuştur. Bir hayalet mask'ı ile dolaşır. Macera sırasında bazen gaza gelip: "Cesaret yoldaşlar! Kahramanın hası en karanlık saatte belli olur" der.
Eserde, Yunan Mitolojisinden insan yaşamı ile ilgili güzel bir anlatı var. Cezbedici ve düşündürücü paneller eşliğinde anlatır Eustis: "Galiba tam sana göre bir hikaye biliyorum. Sana ölüler krallığını anlatacağım. Tanrı Hades'in yer altı hükümdarlığı. Olmuş ve olacak her şey, bu görünmez Tanrının krallığına aittir. Tüm ölülerin ruhları dahil. Göçüp gidenlerin ruhlarının yanısıra, doğmamış çocuklarınkiler de. Çocuğun ruhu, dünyaya gelmeyi beklerken, olasılıklar deryasında kendi kaderine düşeni arayıp durur. Ruh, olasılıklar deryasında kendine bir suret seçer. Bir anda olabileceği gibi bir ebediyet de sürebilir, fakat geçilmesi zorunlu bir aşamadır bu! Ancak o zaman, ruh doğmaya ve vücut bulmaya hazır olur. Suretini Ananke'ye sunar, Kader Tanrıçası Ananke bu sureti, ruha tıpkı toprağa tohum eker gibi yerleştirir. Ardından ruh unutkanlık ırmağı Lethe'ye daldırılır. İşte bu yüzden dünyaya geldiğinizde siz insanların bütün bunlara dair en ufak bir anınız kalmaz. Ve tüm yaşamınız kaderinizi arayıp onu nihayete erdirmekle geçer. Dünyaya seçtiğiniz surette vücut bulmak için geliyorsunuz. Bu suret içinizde ve hayatınız boyunca size rehberlik edecek. Onu görmesini bilenler yolunu bulacak kalanlarsa kaybolacak..."



Eser, 2019 Quai des Bulles festivalinde, okuyucuların oluşturduğu jüri tarafından verilen Quest-France okurlar ödülünü kazanmış.
Gabby üstadın değindiği, Roy Lichtenstein'in "crying girl=ağlayan kız" adlı pop art çalışması, eserde olduğu gibi hiç değiştirilmeden kullanılmış. Ağlayan kız başka eserlerde de değişik formlarda görülebiliyor.



Roy Lichtenstein'in ağlayan kız resmi.


Tasirupeka Haro'nun esinlenme çalışması

Fabrizio Dori, Yunan Mitolojisini kullanarak, Eustis'in ağzından tek tanrılı dinlere ciddi eleştiriler yöneltmiş; ancak, buraya yazamıyorum.
Gördüğüm bir eksiklik: Resimleme çalışmalarında esinlenilen sanatçılara bir toplu teşekkür iyi olurdu.
Vincent van Gogh'un 27 Temmuz 1890'da, Fransa'da bir altıpatlarla kendini vurarak intihar etmesi eserde şöyle anlatılıyor: Eustis ile Vincent, Fransa'da Arles civarında karşılaşıyorlar.Van Gogh: "Ressam dediğin görmesini bilecek dostum" diyor. Sonra Eustis'e 'Dünyayı onun gözünden görmek istediğini' söylüyor. Van Gogh, Eustis ile gözlerini bir gün ve geceliğine değişiyor. "Dünyanın vahşi ve yalın, o ilahi hali ressama fazla geldi. kaldıramadı..." diyor Eustis.
Kitabın arka kapağında yer alan bir sözü beğendim: "...Efsunu kaçmış bir dünyada". Çizgi romanlar efsunu kaçmış hayatın efsununu bulmamıza yardım ediyor. Eustis, eserde şöyle diyor: "Efsaneler anlatılmak için yaratılmıştır. Onlar olmadan Dünya çölleşir ve ölür".
On üzerinden 8.5 puan verdiğim bu güzel eseri bir cümleyle anlat derseniz: "Dünyamıza ve hayatımıza dair esaslı şeyler anlatan bir düş yolculuğu" derim.

KenParker

Etkileyici, coşkun, sanat eseri.
Çizgi roman dünyasında böylesine kaliteli işler nadir bulunur

En sevdiğim ressamlardan renklerin ve renklerden sarının dahisi Van Gogh fırça darbeleriyle dolu paneller gördüm. Zıt renkleri bir arada her fırça darbesine yedirerek kullananan ressam, tablolarında dünyanın güzel yüzünü canlıymışçasına gösteriyordu.

Fabrizio Dori de çizgi romanda onun tekniğini sergilemiş. O kadar net  o kadar özümsenmiş ki hayret verici paneller.

Aynı çizerin Gaugin çizgi romanını gördüm ve özümsemesine hayran kaldım. Ressamın dünyasına girmek yetenek gerektirir fakat o dünyayı yeniden resmetmek yeniden göstermek çok çok özel bir yetenek.


Avare Tanrı'nın tadını tam almak için mitolojiyi bilmek, en azından haberdar olmak gerekiyor. Arada onlarca göndermeyle karşılaştım. Bunların bir çoğu mitolojik referenslı olduğu kadar modern çağın referansları da mevcuttu. Misal sayfa 36 tabela kolajı, sayfa 37 Kurt Cobain. Fakat o kadar iyi anlatım var ki mitolojiden zerre haberin olmasa dahi Avare Tanrı'yla aynı yolculuğa çıkabilirsin. Ben şarap içerek okudum. Daha bi sevdim. Son sayfaya koşup giresim var.

@hercai tanıtım ve Henri Roussaeau bilgisi için teşekkürler @Gabby teşekkür ederim. sen olmasaydın ihtiyar Hokusai'yi tanıyamayacaktım. @Peder Clemente ''Çizgi romanlar efsunu kaçmış hayatın efsununu bulmamıza yardım ediyor'' ne güzel söz.





frodo

Bugün güneşsiz günüme güneş oldu. Çizim,renkler harika ötesiydi. Hikayede gayret hoşuma gitti. Böyle bir çizgi romana sahip olduğum için kendimi şanslı hissediyorum.
Böyle bir eserin ciltli olması çok yerinde bir karar olmuş. Baobab'ı kutlamak gerek. Yazarın diğer eserlerini de görmek dileğiyle.
"Yaşayan pek çok kişi ölümü hak eder. Ölülerden bazıları da yaşamı. Yaşamı onlara verebilir misin? Ölüm hakkında karar vermekte aceleci olma. En bilgeler bile her sonucu bilemez"

Phyron

Kaliteli bir eser olmuş her yönden

dayıcomics

Son anda D&R'da buldum ve aldım. Sahaf fiyatları uçmuş bu eserin.

kharon

Buradaki harika tanitimlar sayesinde haberdar olup almistim, nefis bir kitapmis gercekten.