Bilim Kurgu Kitapları

Başlatan V, 18 Şubat, 2010, 23:39:48

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

V

   
     Ithaki'nin yayinladigi Jules Verne kitaplarini okumaya basladim.
 
     Ithaki Yayinlari 1979 yilinda Inkilap ve Aka ortak yayini olarak eksiksiz,kisaltilmamis,resimlerle süslü,yazarin üslübunun korundugu bir çeviri kalitesiyle yayinlanan Jules Verne kitaplarinin kalitesine yakin ama onun gerisinde bir edisyonda basmis kitaplari.Inkilap ve Aka'nin yayinladiklari seri gerçekten  mükemmel diyebilirim.Bu kitaplar orjinal baskida yer alan kitap içi resimlere sahip iken,Ithaki serisinde
sadece ilk kitap Dr.Ox'un Deneyin'de,kitabi belirli bir sayfa sayisina ulastirmak için basilmislar sadece.Ithaki'nin kitaplarinin 40'i da tek düzen kapak tasarimindan(Verne'nin Fotosu)olusuyorken,Inkilap ve Aka basimlari biribirinden renkli ve güzel kapaklara sahip.Türk ressamlara çizdirilen bu kapaklarin bazilari Aslan Sükür'e ait.

     Altin Kitaplar da Verne kitaplari basmisti.Altin kitaplar'in baskilari ise çocuk okuyucular düsünülerek hazirlandiklari için sadelestirimis ve kisaltilmislar malesef.Bulabilir iseniz harika bir Verne serisi için Inkilap- Aka basimi olanlari bulun derim.
   
     Ilk kitap "Dr.Ox'un Deneyi" yazarin eglenceli üslübunu sergiledigi,kisaligina ragmen Verne edebiyatina baslangiç için ideal bir kitap olusuyla da önemli bir kitap.Icadi olan gazı  Quiquendone kasabasininin sakinlerini  üzerinde gizlice deneyen Dr.Ox'un öyküsünü merak edenler kitabi kaçirmasinlar derim..



"İstemem,eksik olsun.."

alan ford

  Nick Hornby'nin pek güzel bir kitabı var: "Ölümüne Sadakat".  35 yaşındaki plak dükkanı sahibi Rob son kız arkadaşından da tekmeyi yiyince , orta yaş bunalımının da verdiği etkiyle eski ilişkilerini inceler.  Zaten dükkan ahalisi olarak herşeyin ilk beş'ini yaparlar. En iyi 5 funk albümü,  iyi 5 film müziği,  devrimden sonra maalesef öldürülecek ilk 5 şarkıcı gibi :)  Biz'de benim en iyi  5 roman, En iyi 5 bilim kurgu romanı, edebiyat tarihinde kadri kıymeti bilinmemiş 5 eser gibi muhtelf listelerimde her zaman yer bulan bir kitap.

 H. G Wells'le birlikte ilk anti ütopyacılardan Zamyatin.  Bolşevik partisine katılan,sürülen, Ekim devriminden sonra ülkesine dönmesine rağmen müthiş bir hayal kırıklığıyla karşılaşan yazar oturup Biz'i yazar.  Eser Rusya'da yayınlanmaz, 1923'de Çekçe yayınlanır hemen ardından  İngilizce'ye çevrilir.  Yazardan izinsiz olarak Rusya dışında yaşayan mualif bir grup tarafından Rusça'ya çevrilir ve bu Zamyatin'in afaroz edilmesine neden olur. Araya Gorki'nin girmesiyle Stalin ikna edilir ve Zamyatin kalan hayatını Fransa'da sürgün'de geçirir. Biz edebiyat meraklısı bir çevreden büyük ilgi görse'de hiç bir zaman çok popüler olmaz. Huxley ve Orwell gibi yazarları derinden etkiler ama. Özellikle Orwell'in 1984'ü Biz'den fena halde esintiler taşır. 1984 ve büyük birader edebiyat (ve hatta sanat) aleminin en çok gönderme yapılan, en çok satan eserlerinden biri olurken Biz ve Velinimet'i unutulur. Daha doğrusu unutulmaz da ,sınırlı bir edebiyat çevresinin ilgisini çekmeye devam eder. Bilim kurgu aleminin en büyük yazarlarından Ursula LeGuin'in tavrı nettir mesela Biz için: "Şimdiye kadar yazılmış en iyi bilim kurgu kitabı."

 Biz yıllar önce Ayrıntı yayınları tarafından Füsün Tülek çevirisiyle yayımlandı. Topu topu iki baskı yaptı ve piyasadan çekildi. Ama şimdi Versus yayınları Altan Sezgitüredi çevirisiyle tekrar basmış. Tekrar sessiz sedasız piyasadan çekilmeden önce alıp okuyun bu muhteşem kitabı. Hatta bulabilirseniz , vakti zamanında İletişim'in bastığı Mağara, Üç Gün ve Kuzey kısa öykülerini de okuyun. Sadece bilim kurgu severler için değil, iyi edebiyat sevenler içinde.
 
kaçmayı denemek bir tutsağın görevidir

Hayal Kahvem


Kocaeli 2. Kitap Fuarı'nda Kaknüs Yayınevi'nden çıkan ve İbrahim Kapaklıkaya tarafından Türkçeleştirilmiş olan bir kitap dikkatimi çekmişti. Köpek Kalbi. Kitabın yazarının yaşam öyküsü de başlıbaşına bir hikayeydi. 1891 Ukrayna doğumlu, bir teoloji profesörünün yedi çocuğundan biri olan Mikhail Bulgakov, yıllarca tıp eğitimi almış, bir süre doktorluk yapmış, sonra sağlık sebebiyle doktorluğu bırakmış ve 1920 yılında bir tren yolculuğu sırasında yazdığı hikayeyi, trenin ilk durduğu şehirdeki bir gazeteye götürmüş. Beğenilip yayınlayınca, Mikhail Bulgakov'un yazarlık serüveni başlamış. Köpek Kalbi'ni 1925 de yazmış. Rusya'da Ekim 1917 Devriminden sonra, sürekli "komünist kahramanları" konu alan kitaplar yayınlanmaktaymış. Bulgakov ise rejimi öven kitaplar yerine, özgün, fantastik konulu kitaplar yazdıkça, sansür kurulu tarafından kitaplarının yayınlanması sürekli yasaklanmış. Epeyce işsiz ve parasız kalmış. Artık aç kalma noktasına varınca durumu, Stalin'e bir mektup yazıp, ya yurt dışına çıkmasına izin verilmesini ya da Moskova tiyatrosunda kendisine iş verilmesini talep etmiş. Tiyatroda çalışmaya başlamış. Yazdığı oyunlar ilk gösterimden sonra gene yasaklanmaya başlayınca, bu kez tiyatrodaki görevine de son verilmiş. 1940 yılında ölmüş. Yazdığı kitaplar ölümünden ancak 0n yıl sonra SSCB de yayınlanmaya başlamış. Köpek Kalbi ise Bulgakov'un ölümünden 47 yıl sonra yayınlanmış.


128 sayfalık küçük bir roman Köpek Kalbi. Yazarının doktor olduğuna şaşmamak gerekir, çünkü baş kahramanı Moskovalı bir cerrah. Ölü bir adamın testislerini ve hipofiz bezini bir sokak köpeğine naklediyor. İnsandan köpeğe organ nakli söz konusu yani. 1925 yılında yazılmış bir bilimkurgu kitaptan söz ediyorum. Okudukça sanki eğlenceli olacak gibi görünüyorsa da, resmen kara mizah tadında. Yıllarca korku filmi diye, 1818 de Mary Shelley'in yazdığı ve daha sonra sinemaya uyarlanan Frankenstein'i seyretmek istememiştim. Oysa Dr. Frankenstein tarafından hastalıkları yok edebilmek amacıyla, yeni bir insan yaratma ve ölümsüzlüğü arama çabalarının sonucu yaratılan bir ucubeydi Frankestein. Aslında nasıl yumuşak mizaçlıdır Frankeshtein, nasıl sevilmeye muhtaçtır her insan evladı gibi. Fakat insanlar görüntüsünün çirkinliği ve korkunçluğu sebebiyle ondan kaçmaktadırlar. O kendisinden kaçtıklarını da bilemez üstelik. Seyredince filmi, korkmuyor da acıyorsunuz Frankenstein'e. İşte Köpek Kalbi'nde ise bu kez karşımızda, gene hırslarının esiri profesör Philip Philippovic var. Ve sokak köpeği Sharik. Doktorun uyguladığı organ nakliyle insan - köpek görünümünde, konuşabilen, okuyabilen, hatta işe girip çalışabilen fakat öte yandan da hayvani duygularını gene bünyesinde barındıran ve köpek reflekslerini bastıramayınca aşağılanıp horlanan, doğal dengesi bozulmuş bir yaratıktan söz ediyor kitap. Köpeğin ameliyat öncesi ve sonrası yüreğinden geçenleri anlatan kitap tam bir ibret hali sergiliyor. Okuduktan sonra, kitapta profesörün asistanının dediği gibi " Artık caddede yürürken, köpeklere gizli bir dehşetle bakıyorum." diyorsunuz. Ve aynı Frankeshtein'in dediği gibi, "Madem sevmeyecektin neden yarattın?" sorusunu aklınıza getiriyor. Devrim sonrası geçmişten etkilenmemiş, yasakçı zihniyetle oluşturulmaya çalışılan Rus halkına bir gönderme olduğu düşünülen roman, her dönem ibret alınacak özellikler taşıyan, kolay okunabilen ve oldukça etkileyici bir kitap. Tavsiye ederim.



hennessy

Bilim Kurgunun asimov ile birlikte en büyük ustalarından biri solaris'in yazarından mükemmel bir kitap daha



"Özel Görev" için seçilen kişi Bina'ya girdiği andan itibaren kendini bir anlamsızlık labirentinin içinde bulur. İrtibata geçtiği ajanlardan herbiri görünenin dışında bir kişilik taşımaktadır. Kimin hangi grupta olduğu, ne zaman ihanete uğrayacağı, varolan hiyerarşik düzenin nasıl bozulacağı belirsizleşir. Bina'nın kendisi de giderek içindekilerden bağımsız bir organik yapı olarak görevlilerin karşısına çıkar. Bu noktadan sonra "Görev"in de varlığı sorgulanır; "gerçekleştirilecek, yerine getirilecek" bir iş değil, ajanlar arasındaki ilişkileri yöneten bir odak gibidir. Bu ilişkiler de aslında merkezinde bir günce bulunan çeşitli metinler arasında oluşur. Bu günce, yazılı tarihin silinmesiyle ortaya çıkan kaousun tasvirini içermektedir. "Küvette Bulunan Günce"de, temel dilbilim ve anlambilim kuramlarının izlerine rastlamak mümkün. Lem, göstergelerin işlevlerini değiştirerek belirlenimci bir yapıda karmaşık bir dünya yaratıyor

http://www.iletisim.com.tr/kitap/küvette-bulunan-günce-331.aspx
Murat : Hasan abi Avengers dağılmış duydun mu?
Hasan: Duydum duydum toplanın Tellioğulları

alan ford

 Lem, Philip Dick ve Ursula Le Guin ile birlikte bilim kurgunun B sınıfı bir edebiyat türünden çıkıp hakkettiği yere gelmesindeki en önemli üç isimden biri. Felsefi göndermelerinin yanısıra keskin bir mizah duygusuyla yüklüdür eserleri. Küvette Bulunan Günce'de  ve Soruşturma'da da bürokrasi ve bürokratik düzenler bu mizahtan payını alır.

kaçmayı denemek bir tutsağın görevidir

emre ozdamarlar

Iletisim yayinevi Lem kitaplarini tekrar basmadi, piyasada bulmasi da zordu diye biliyorum. Bi degisiklik oldu mu acaba bu konuda?

Hayal Kahvem


Carl Sagan'ın Kosmos adlı kitabını okumaya başlamıştım. Okudukça yazarı merak ettim. İşte yukarıda fotoğraftaki kişi Carl Sagan. Şimdiki hali bu zannetmiştim. Yoo.. Değilmiş. Carl Sagan 1934 de doğmuş, 1996 ölmüş Amerikalı bir gök bilimci. Astrobiyoloji denilen evrende yaşam olup olmadığını inceleyen bilimin en tanıdık isimlerinden biri. Astrobiyoloji benim gibi hayalperest bir bünyeyi kışkırtan bilimlerden en önemlisi. Keşke okuldayken dersler, böyle popüler insanlar tanıtılarak anlatılabilse öğrencilere.. Ne sıkıcı gelirdi o vakitler dersler... Anlatılsaydı şöyle.. Düşünsene.. Bizim şu anda bildiklerimizi bundan 1000 yıl önce tahmin edebilir miydi hiç kimse? Dünyanın tepsi gibi olduğunu düşünenler yuvarlaktır diyenlere inanmışlar mıydı? Nerdeee? Neyse.. Bu uzun bir mevzu.. Girmek istemiyorum derinlemesine.. Benim söylemek istediğim ise... Bak şimdi... Carl Sagan'ın yazdığı Kosmos adlı kitabı okumaya başladım. Okudukça aklıma ne geldi biliyor musun? Murathan Mungan'ın o güzeller güzeli Bir Yalnız Opera adlı şiiri... Offf... Ne şiirdir ama? Sana bir şey söyleyeyim mi? Bir şey itiraf edeceğim. Murathan Mungan'la keşke bir akrabalığım olsa diye hep düşünmüşümdür. O kadar severim şiirlerini...  Hele Yalnız Bir Opera! Bir şahaserdir bana göre. Neyse...


Kozmos'u okuyordum. Kozmos, olmuş ya da olacak herşey, kaosun karşıtı bir kelime. Düzen içinde bir evren. "Evreni oluşturan canlı ve cansız varlıkların birbirleriyle derinden uyumlu bağlarının gizlerini içerir." diye açıklanmış. Heyecan uyandıran bir anlamı var anlayacağın. Fazlaca gizem var içerdiği. Binlerce yıldır yapılan keşiflerle neler bulmuş insanlar... Kimbilir bilmediğimiz daha neler neler var? Of! Bunları düşünmek bile ne kadar heyecan verici. Mesela düşünsene Güneş'ten dünyamıza ışık sekiz dakikada geliyormuş. Bu bizim güneşimiz... Evrende yüz milyar kadar galaksi, her birinde de yüz milyar yıldız var. Bir o kadar da gezegen olmalı. Bu kadar sayı insanın başını döndürüyor. O halde bilmediğimiz başka canlılar neden olmasın ki?

İşte   kitabı böyle ilgiyle okurken.. okurken... Bazı yıldızların örneğin Güneş'in mesela tek başına olduğunu okurken.. Oysa çoğu yıldızların grup halinde kalabalık halde olduklarını okurken... Sonra aslında sistemlerin çift olduğunu, iki yıldız birinin yörüngesinde dolaşır diye okurken... Bazı genç yıldızların parlayarak göründüklerini, bazılarının kararsızca yanıp söndüklerini, kimisinin çılgınca, edalı edalı dönüp durduklarını okurken.. Mavi yıldızların genç ve kızgın, sarı yıldızların ise orta yaşlı, kırmızı yıldızların ise çok yaşlı ve ölgün olduklarını okurken... Bazı çift olması gereken yıldızların, birbirlerinin öylesine yakınından gelip geçtiğini ama gelip geçerken aralarında kalan toz bulutundan birbirlerini görmeyi beceremediklerini okurken... İşte tam burada.. Murathan Mungan'ın Yalnız  Bir Opera adlı uzun şiirinin şu dizeleri aklıma geldi birden...

Şimdi biz neyiz biliyor musun?
Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz.
Birbirine uzanamayan
Boşlukta iki yalnız yıldız gibi
Acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz
Bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca
Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız
Ne kalacak bizden?
bir mektup, bir kart, birkaç satır ve benim su kırık dökük şiirim
Sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında
Ne kalacak geriye savrulmuş günlerimizden
Bizden diyorum, ikimizden
Ne kalacak?



Şimdi biliyorum ne ilgisi var okuduklarınla bu şiirin diyeceksin... Ne bileyim? İnsan okurken aklına neler gelecek bilemiyor ki... Hafıza tuhaf bir kutu... Şaşırtıyor insanı... Zaten bu şiirin sonuna doğru Murathan Mungan'da şöyle diyor:

"Bu şiire başladığımda nerde,
şimdi nerdeyim?"

Şiirin ilerisinde gene yıldızlı dizelerle devam ediyor:

"ipek yollarında kuzey yıldızı
aşkın kuzey yıldızı
sanırsın durduğun yerde
ya da yol üstündedir
oysa çocukluktan kalma gökyüzünde hileli zar
ölü yanardağlar, ölü yıldızlar
ve toy yaşın bilmediği hesap: ışık hızı
Aşkın bir yolu vardır
Her yaşta başka türlü geçilen
Aşkın bir yolu vardır
Her yaşta biraz gecikilen
gökyüzünde yalnız bir yıldız arar gözler
gözlerim
aşkın kuzey yıldızıdır bu
yazları daha iyi görülen
Ben, öteki, bir diğeri ona doğru ilerler
ilerlerim
zamanla anlarsın bu bir yanılsama
ölü şairlerin imgelerinden kalma
Sen de değilsin. O da değil
Kuzey yıldızı daha uzakta
yeniden yollara düşerler
düşerim
bir şiir yaşatır her şeyi yaşamın anlamı solduğunda
ben yoluma devam ederim. Bitmemiş bir şiirin ortasında
Darmadağınık imgeler, sözcükler ve kafiyeler
yaşamsa yerli yerinde
yerli yerinde her şey

şimdi her şey doludizgin ve çoğul
şimdi her şey kesintisiz ve sürekli bir devrim gibi
şimdi her şey yeniden
yüreğim, o eski aşk kalesi
yepyeni bir mazi yarattı sözüklerin gücünden


Dönüp ardıma bakıyorum
Yoksun sen
Ey sanat! Her şeyi hayata dönüştüren" İşte şiir böyle bitiyor.





Çok güzel bir şiir değil mi? Aslında çook uzun tabii.. Bu dizeler aynı gökyüzündeki yıldızlar gibi toz bulutuna karışmayıp yüreğime takılan bölümleri... Heyy.. Acaba Carl Sagan bu yazdıklarımı görse ne derdi ki? Kitabını okumaya başladım ve aklıma bu şiir geldi ya hani... Şimdi kitabı tekrar elime aldım az önce.. İçindeki okumadığım bir bölümü açtım rastgele... Yoo.. Burada kesmeliyim bu yazıyı... Kesmeliyim inan ki.. Bilim hakkında kitap okumaya başlıyorum, konuyu sanata şiire getiriyorum. Fakat düşünüyorum da Carl Sagan bilseydi bu yazdıklarımı kızmazdı. Bilakis sevinirdi. Zaten popüler bilimin baş temsilcilerinden biriymiş kendisi. Contact adlı kitabı filme bile çevrilmiş. Bilim ve sanat iç içe işte. Daha ne olsun. Şiirin son dizesini değiştirsem... "Ey bilim ve sanat... Herşeyi hayata dönüştüren" desem peki... Off... Bu kez Murathan Mungan kızar mı bana sence? Kızmaz... Kızmaz... Kızarsa derim ki: "Ne yapayım, içimden böyle geldi!"

hennessy

Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı



Pek az sayıda bilim adamı, bilimin merak, heyecan ve coşkusunu geniş kitlelere aktarmada Carl Sagan kadar başarılı olabilmiştir. Pulitzer Ödülü'ne sahip Sagan'ın milyonların düş gücünü yakalama ve zor kavramları anlaşılır bir biçimde aktarabilme yetisi okurlar açısından gerçek bir kazanımdır. Akıldışılığın ve batıl inançların egemen olacağı yeni bir Karanlık Çağ'ın eşiğinde olup olmadığımız sorusu Karanlık Bir Dünya Bilimin Mum Işığı'nın çıkış noktası. Kitapta bir yandan bilimsel çalışmalara neden kara çalındığı sorgulanırken, bir yandan da uzaylılarca kaçırılma, "bağlantı kurma" ve şifacılık gibi konuların içyüzü gözler önüne seriliyor. Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı, Sagan'ın bilimle bir ömür boyu süren gönül ilişkisini bir bildirgesi sayılabilir.
Murat : Hasan abi Avengers dağılmış duydun mu?
Hasan: Duydum duydum toplanın Tellioğulları

hennessy



Kris Kelvin, Solaris'in yüzeyindeki okyanus üzerinde araştırma yapmak için bu gezegene gelir. Çalışmalarına başlayınca, acılı ve farklı anılarla yüklendiği bir deneyim yaşamaya başlar. Bir süre sonra, yalnız olmadığını, diğer araştırmacıların da benzer bir durumda olduğunu fark eder. Solaris gerçekten, kimsenin nasıl olduğunu ve sebebini bilmediği bu anıları yaratan nöral bir merkez olabilir mi?

Roman, yalnızca Freud'dan Jung'a uzanan çerçevedeki birçok psikanalitik kuramın örtülü tartışmalarını içermez, aynı zamanda ünlü "tüpteki beyin" örneğinin roman kurgusuyla somutlanmasıdır da... Tarkovski imzalı sinema uyarlaması da kendi alanının klasikleri arasında sayılan Solaris, hem Lem'in eserleri hem de 20. yüzyıl bilimkurgu edebiyatı için bir klasiktir.

Stanislaw Lem günümüzün en inanılmaz zekâsına sahip, bilge ve komik yazarıdır.
-Anthony Burgess-
Murat : Hasan abi Avengers dağılmış duydun mu?
Hasan: Duydum duydum toplanın Tellioğulları

alan ford

Hem bilim kurgunun hem de 20. yüzyıl edebiyatının başyapıtlarındandır bence Solaris. İletişim kurmanın nasıl zor ve meşakatli bir yol olduğunu incelikli bir üslupla anlatır. İki yıldız etrafında döndüğünden sıcaklık farkları çok yüksek olan ve teorik olarak canlı yaşaması mümkün olmayan bir dünyaya giden araştırma ekibi gezegende yaşayan tek ve devasa canlısıyla tanışınca olanlar olur diyelim kısaca.

Lakin bu şaheserin film uyarlamalarını sevemedim ben bir türlü. Kubrick 2001 Uzay Macerası sinema salonlarını şenlendirince, her ortamda yarışmaya pek meraklı SSCB'de sinemanın dehası Tarkovski'ye bu filmi çektirmiştir vakti zamanında. Ama Tarkovski Lem'in ateist kitabını son derece ortodoks bir filme dönüştürmüş.  Holywood ise işin aksiyonuna fazlaca kapılıp ana fikri ihmal etmişti. Bi daha da denemesinler lütfen. Bazı kitapları rahat bırakmakta fayda var.

  Lem ile yeni tanışanlar için de Küvette Bulunan Günce , Soruşturma ve Yıldızlardan Dönüş gibi incelikli mizahla örülmüş harika kitaplarını da tavsiye edivereyim hemen. Ustanın bütün kitapları İletişim yayınlarında.
kaçmayı denemek bir tutsağın görevidir

Hayal Kahvem

Selam Hennessy,    Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı  adında bir kitabı daha mı varmış Carl Sagan'ın?
Bilimiyordum gerçekten. Teşekkür  ederim.

Sizce bu kitabından da bir şairin şiirlerine geçiş yapabilir miyiz? Ne dersiniz?

V

Tarkovski'nin uyarlamasını sevdim ben. Ama bu uyarlama Doğa'nın dediği gibi kitaba sadık değil ve tam bir ortodoks Rus işi olmuş ki Tarkovski sinemasının yorumcu-yorucu doğası eseri alternatif bir evrene taşımış doğal olarak..
"İstemem,eksik olsun.."

hennessy

Alıntı yapılan: Hayal Kahvem - 12 Kasım, 2011, 23:19:40
Selam Hennessy,    Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı  adında bir kitabı daha mı varmış Carl Sagan'ın?
Bilimiyordum gerçekten. Teşekkür  ederim.

Sizce bu kitabından da bir şairin şiirlerine geçiş yapabilir miyiz? Ne dersiniz?

Sayın Hayal Kahvesi evet bir kitabı daha var gerçi birkaç kitabı daha var kitabı okuyalı uzun zaman oldu
Murat : Hasan abi Avengers dağılmış duydun mu?
Hasan: Duydum duydum toplanın Tellioğulları

emre ozdamarlar

Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı muhtesem bir kitap olmakla beraber yillardir Tübitak tarafindan inatla yeni basimi yapilmamaktadir. Dolayisiyla piyasada bulmak biraz zor olabilir.

alan ford

  Bu arada İthaki yayınları kitabı Rusça aslından çevirterek tekrar basıyormuş , güzel haber. Ayrıntılar Kayıp Rıhtım sitesinde. Şöyle buyurun:

http://www.kayiprihtim.org/portal/2012/07/09/biz-rusca-aslindan-cevirisiyle-geliyor/

http://www.kayiprihtim.org/portal/bilim-kurgu/biz-ithaki/
kaçmayı denemek bir tutsağın görevidir