Bouncer - Marmara Çizgi

Başlatan hennessy, 27 Kasım, 2011, 15:54:45

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

hennessy

Sevgili Kalidorum bence al oku evet katılıyorum orjinal boyutu olsa idi daha iyi olurdu ama çizimleri hakketten göz zevkine hita ediyor.
Murat : Hasan abi Avengers dağılmış duydun mu?
Hasan: Duydum duydum toplanın Tellioğulları

DAMPYR

Belki daha sonraki sayılarda yaptıkları hataları düzeltirler... :-\ :-X ;)

BAHADIR

"Ucuz maliyet adına yapılan bu katliamları kınıyorum..."

Yapılmış bir şeyin sonradan düzeltilmesi imkansız gibi sevgili Kızılmaske...

Doğru kararları başta alıp yapacaksın ki yayınlayanında, alanında içi rahat olsun...

caretta

Bouncer'i ben de ilgiyle okudum. Boyutu ile ilgili eleştiriler haklı. Yazıları okumakta ben de zorlandım. Orijinal boyutu
ile yayınlanması iyi olurdu. Çok sert, mide kaldırıcı sahneler içeren kareler vardı. Bir de bayan çevirmen Canan Maraşlıgil'in cinsel organlarla ilgili halk sözcüklerine hakimiyeti ilgimi çekti!!!

DAMPYR

Alıntı yapılan: BAHADIR - 31 Aralık, 2012, 08:40:57
"Ucuz maliyet adına yapılan bu katliamları kınıyorum..."

Yapılmış bir şeyin sonradan düzeltilmesi imkansız gibi sevgili Kızılmaske...

Doğru kararları başta alıp yapacaksın ki yayınlayanında, alanında içi rahat olsun...

Benim dediğim, örneğin Brendon'da da bir sürü yazım hatası vardı. Sonradan çıkan sayılarda bunu düzelttiler.
Bouncerda da bunu yapabilirler diyorum... :D :) ;)

hanac

Bouncer'i az önce bitirdim.

Gerçekten çok sert ve aksiyonu yüksek bir çr.

Açıkçası baskının boyutu beni çok rahatsız etmedi.

Çok rahat okudum ve inşallah devamı da gelir.



HacıGeraltEmmi

Alıntı yapılan: hanac - 01 Ocak, 2013, 20:49:22
Bouncer'i az önce bitirdim.

Gerçekten çok sert ve aksiyonu yüksek bir çr.

Açıkçası baskının boyutu beni çok rahatsız etmedi.

Çok rahat okudum ve inşallah devamı da gelir.

Bu rahatsız etmediyse hiçbirşey etmez, aynen devam ;)

Mister NO

RADİKAL KİTAP


Her zaman kötülük kazanır


LEVENT CANTEK


Western seviyorsanız, trash kültürü ve pulp şiddetine alışkınsanız, Bouncer, Jodorowsky kötücülüğüyle dolu nitelikli bir Vahşi Batı hikâyesi.





Jodorowsky, sevdiğim yazarlardan biri değil. İlgi çekici, bazen gerçekten çarpıcı şeyler anlatan, kışkırtıcı bir auteur olduğunu kabul ediyorum. Önyargı işte, kendisini medya karşıtı gibi konumlandıran bir medyatik kişilik olarak görüyorum onu, hoşuma gitmiyor. Bir yandan büyük dinlerin eleştirisini yapıyor diğer yandan kendisi de alelacayip bir ruhani hareketin sofu öğreticilerinden biri.  Şiddeti meşrulaştıran, onu her şeyden daha fazla önemseyen bir tutumu var, hiç sevemiyorum. Hep böyle değildi. Jodorowsky, özellikle son on beş yılda kötülük hakkında yoğunlaşmaya başladı. Daha eskiden arınma, kendini tanıma gibi manevi yolculukları bilimkurgu öğeleriyle harmanlamayı severdi.  Gerek sinemacılık serüveninde gerekse Fransa'da çizgi romancılarla yaptığı ortaklıklarda popüler türleri alışılmadık referanslarla anlatmak gibi bir çabası hep oldu. Onu tanımlayan en önemli yönü bu galiba.

Yakın zamanlarda kötülük meselesine yoğunlaştı derken geçmişte iyi-kötü karşıtlığına değiniyor ama bunu iyicillikten yana ve bazen naif bir tutumla betimliyordu. Kötülükle başetmenin yolu arınmadan ya da el değmemiş bir saflıktan geliyordu. Bu türden bir eğilim, yetmişli yılların Frankofon bilimkurgusunda ve fantastik anlatılarında sık rastlanılan bir temaydı. Jodorowsky, yeni hikâyelerine daha sert bir vurguyla başladı: insan teki kötüdür diyerek, herhangi bir iyicilliğe yer vermiyordu. Boucq'nun çizdiği Bouncer böyle bir anlatı ikliminden çıkma. Sadece sert bir western hikâyesi anlatmıyor bize. Klişe olacak ama bir hatırlatma gerekiyor: sansürün gevşekliği sebebiyle Latin westernlerinde şiddet ve cinsellik daha kolay gösterilir. Hollywood hayranlığı, abartılı ve taklit bir oyunculukla harmanlanarak epik bir gösteriye dönüşmüştür. Şiddetine, müziğine, sunumuna, türüne ve dolayısıyla kendine hayran bir film izleriz. Jodorowsky, böylesi bir birikimin yanı başında durarak, Leone ve Peckinpah karışımı bir üslupla bakıyor westerne. Bouncer'da kolsuz, kör ya da yaşlı kahramanı olan Japon Samuray filmlerinin andıran seçimlerde bulunmuş. Geleneksel çizgi romanlar sonu ünlem işaretiyle biten diyaloglarla doludur. Hikâyede yer alan herkes bir kıyametin arifesindedir; zaten her şey ancak ve ancak olağanüstü olduğunda "serüven" olabilmekte, çizgi romanlar ilanihaye bu biçimde başlayabilmektedir.

Jodorowsky, her türden abartıyı seviyor ama bunu, gerçek aslında böyleydi maharetiyle sunabiliyor: bir ayrım yapmak gerekirse kötü adamın tüyler ürpertici kahkahasıyla ilgilenmiyor ya da Define Adası'nın Uzun John Silver'ının rüzgârda yankılanan ayak seslerini umursamıyor. Kötü adam, öncesinde tereddüt sonrasında pişmanlık duymadan bıçağı eline alıyor, karşısındakinin karnını deşiyor ve sonra sigara yakıp ufku seyrediyor.

Türkçede bu kadar sert hikâyesi olan bir western çizgi romanı pek yayımlanmadı. Büyülü Rüzgar dizisinde yan karakterlerde, geçerken anlatılan kötü adam hikâyelerinde benzer ölçüde marazi şiddet ve kötülük okumadık değil ama hiçbirini bir kahraman olarak tanımadık. Tek bir örnek açıklayıcı olacak: tek kollu Bouncer, öz yeğenine kendi annesinin fotoğrafını gösteriyor. Ağzında sigara, belinde tabanca olan erkeksi bir kadının (oğlanın nenesinin) resmi bu. Ailesi Apaçilerce katledilmiş, tecavüze uğramış, fahişe olarak satılmış, on bir yaşında hamile kalmış bir kadının otuzlu yaşlardaki kocamış halini görüyoruz. Kulağa olağandışı ve abartılı geliyor değil mi? Latin westernlerini, Kore filmlerini, Samuray hikâyelerini, Leone, Tarantino ya da Peckinpah'ı az buçuk biliyorsanız, bu abartı size tuhaf gelmeyecektir.

Bouncer ve yeğeni Seth, ailelerinde kim var kim yok öldürerek serüvenlerine başlıyorlar. Öyle acımasız, ürkünç ve öldürmekten zevk alan bir aile ki onlara yönelik bir temizlik bizi rahatsız etmiyor. John Ford iyimserliğini düşünün, toplumu korumak adına öldüren, öldürme hakkı verilen bir şerif/polis kahramanla özdeşleştirir seyircisini. Jodorowsky, düzene değil kaosa inanıyor; onun dünyası her zaman tehlikeli, insan doğasının güvenilmezliğiyle dolu. İntikam duygusu en belirleyici hissiyat, -burayı gülerek yazıyorum- daha sahici başka bir şey olabilir mi ki? Ruhanilik, sabır ve temrin sadece ve sadece uzun yaşamak için gerekli. Kimin ne zaman ateş edeceğini bilmen gerekiyor çünkü her an ölümle burun burunasın. İçki ve cinsellik bu gerginliği hafifletmek adına varlar. Bir çeşni gibiler, belirleyici değiller. Kötücülükle kıyaslanırsa haz ve sarhoşluk gelip geçici şeyler. Öte yandan Jodorowsky, pek çok kez yinelediği gibi "geçerken" uyuşturucuya selam çakmayı ihmal etmiyor; nostalji, kişisel bir imza ya da bir methiye sayılabilir: kaktüs benzeri afyon içilen bir sahne anlatmış. İnsanları başkalaştıran, ufkunu genişleten bir etkiyi betimlemiş. Olağandışını ve abartıyı seven hikâyeciliğinin bir parçası bu sahneler. Ciyak ciyak bir aşk da katmış işin içine. Ucuz roman aşkı bu, kızla oğlan öyle birden, adam akıllı iki çift laf etmeden âşık oluyorlar birbirlerine: bir bakıyoruz ki "ölüyorum-deliriyorum senin için"  kafasına gelmişler. Tabii bu durum ilerde "kız ölecek" dedirtiyor. Aşkı abartmak sonraki şiddet ve intikamı belirginleştirmeye yarıyor. Jodorowsky'e göre yaşamak için öldürmek kutsal ve sahici bir güdü, aslolan melodram olamaz bu yüzden.

Boucq başarılı bir çizer. Jodorowsky sapkınlığını iyi betimliyor. Dikine ve enine dar kareleri, yüze yakınlaşmayı seviyor. Kimi çalışmaları bizde de yayınlanan Alexis'i andıran bir tarzı var. Alexis westernlerin erkek dünyasını tersine çeviren hikâyeler anlatırdı. Boucq da sürreal sayılagelen anlatılarındaki zengin görsel göndermelerini bir kenara koyarsak, sosyo-kültürel klişeleri, muhafazakârlığı, ikiyüzlü bağnazlıkları hicveden Moucherot adlı kahramanıyla tanındı.  Westernlere ilgisi Bouncer'la başladı ama iyi iş çıkarmış, yakıştırmış. Western seviyorsanız, trash kültürü ve pulp şiddetine alışkınsanız,  Bouncer, Jodorowsky kötücülüğüyle dolu nitelikli bir Vahşi Batı hikâyesi.



BOUNCER
Boucq Jodorowsky
Marmara Çizgi, 2013, 188 sayfa, 18 TL.

s.b

Bouncer'i tek çümleyle anlatmak gerekirse, bugüne kadar okuduğum en sert Western çizgiromanı olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Rezil ve sefil bir ortamda dünyaya gelen üç kardeş. Tabi anneleri onlardan daha rezil. Herhalde öyle bir anneden dünyaya gelmeyi hiç kimse istemez. Tabi böyle bir tercih yapma imkanı olursa. Ama bu rezilliğin sebebi anneleri de değil. Onu daha küçücük bir çocukken, bir mal gibi alıp, satıp kullananlar işte asıl reziller onlar.
Ne yazıkki bu rezil yaşamlar biz görmesekte hala devam ettiriliyor. Ufacık çocuklar alınıp satılıyor. Bir sürü şerefsiz haysiyetsiz p............. bu işlerle meşkul oluyorlar.











Orijinal boyutunda olmaması eksi gibi görünse de öyle değil. Bana göre en ideal boyutu bu. Bütün Frankofonların bu boyutta yayınlanması en iyisi. Aynı kitabın daha büyük boyutuna neden daha fazla para vereyim ki? Hoz Örümceği büyük boyutta yayınladı da ne oldu? Bir zamanlar avuç içi büyüklüklüğünde çizgiromanlar okuyorduk. Bu boyut iyidir iyi.
Gelelim yazıların okunma güçlüğüne. Bunun sebebi harflerin küçüklüğü değil seçilen fonttur. Bu yayıncılarda nasıl bir kafa var ki, okuyucuya yayınladıkları kitabı okutmamak için bu kadar üstün başarı gösterebiliyorlar. Ya arkadaş, şu fontu güzelleştirelim de okuyucu beğensin derken yazılanı anlaşılmaz hale getirdiğinizi anlayamıyor musunuz? Sadece bunda değil başka birkaç kitapta da aynı şey söz konusu. Bütün yazılı alanlarda lütfen ama lütfen şu bilinen standart kitap fontunu kullanınız.
Hepinize saygılar sevgiler sunarak bağrıma basıyorum. Kızanlara buzlu su dökebilirim.

İNANDIĞIN GİBİ YAŞAMAZSAN YAŞADIĞIN GİBİ İNANIRSIN

hennessy

Sevdiğim ama bu edisyonla okumayacağım kitap. Çizimlerine hayran kaldığım hikayesinin de ondan aşağı kalmayacağını düşündüğüm güzellik. Ama basacaksanız orjinal ediyonda basacaksınız.
Murat : Hasan abi Avengers dağılmış duydun mu?
Hasan: Duydum duydum toplanın Tellioğulları

V

Okuduktan sonra edisyonu nedeniyle "hakkaten yazık olmuş" dediğim bir frankafon oldu.
Bu saatten sonra da ne desek boş artık..
"İstemem,eksik olsun.."

Mister NO

Yılda bir cilt mi çıkacak?

2. cilt için ne kadar bekleyeceğiz?

Nerdeyse senesi geldi.  ???

Gambit

Hikaye ve çizimler oldukça basarılı

Basım oldukça başarısız

bu boyutta bir çok detay farkedilmediği gibi gözü de yoruyor

büyük boy basın, fiyatını arttırın

hanac

Alıntı yapılan: Gambit - 18 Kasım, 2013, 11:17:00
büyük boy basın, fiyatını arttırın

Emredersin  :)

Bro, hastayım bu üslubuna.

Sana yakıştığını da söylemeliyim.

Mister NO

Alıntı yapılan: Mister NO - 18 Kasım, 2013, 01:40:47
Yılda bir cilt mi çıkacak?

2. cilt için ne kadar bekleyeceğiz?

Nerdeyse senesi geldi.  ???

5 ay daha geçmiş yazdıklarımın üzerinden. Bouncer ne oldu? Bilgisi olan var mı?