SAYI: 1 - BÜYÜK MACERA

Başlatan s.b, 29 Nisan, 2012, 18:33:14

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

s.b



Yazan: Claudio Nizzi (D: 1938 Setif Cezayir ) - Çizen: Guido Buzzelli (D: 1927 Roma İtalya)

Oregon...Columbia Irmağı'nın kollarından biri boyunca uzanan ormanlardan oduncuların balta sesleri yükseliyordu...

Tump, tump. Tump, tump.

Oduncu bir yandan yemeğini getirecek arkadaşının geç kalmasına öfkeleniyor bir  yandan da ağaca kuvvetli balta darbeleri indirmeye devam ediyordu.Arkasından yaklaşan ayak sesiyle yemeğin geldiğini düşünerek döndüğünde...

-Çok şükür... Gelebildin nihayet! Evet! Ama sen...

Gelen arkadaşı değil, katiliydi.

Bu esrarengiz ölümler artınca oduncular işten ayrılırlar. Böylece bay Thompson ve kızı zor durumda kalırlar. Ama onları terk etmeyen bir işçileri vardır, Pat. Pat, kendilerine yardım edebilecek bir dostu olduğunu söyleyerek aceleyle mektubunu yazar. Bu mektup 10 gün kadar bir yolculuktan sonra Navajo topraklarına ulaşır.

Herhalde mektubun kime yollandığını anlamışsınızdır.
Bu macerada Tex ve Carson'un yumruklarına çok iş düşecektir.

İlerleyen sayfalarda bir bölüm var ki, çok hoş.

Tex
-Şuna merdivenleri göstersene ihtiyar.

Carson, avukatın yakasına yapışmış vaziyette sürükleyerek merdivenlerin başına kadar getirir.

Carson
-İşte merdiven burası. Aşağı varmak için merdivenleri teker teker ineceksin ama dörder dörder inersen daha da çabuk varırsın,
diyerek kuvvetlice iter.

Avukat merdivenlerin dibine paldır kuldür yuvarlanarak ulaştığında bitmiş bir haldedir.Başını kaldırdığında karşısındaki şerife yalvarıncasına...

-İki tımarhane kaçkını var yukarıda. Üstüme saldırıp merdivenlerden yuvarladılar beni!

diyerek şeriften medet umar.

Tex ve Garson merdivenlerden inerler.

Tex
-- Carson, şuraya bir baksana, kim var burada? Git dememiş miydik ona?

Carson
-- Benim bildiğim demiştik! Demek arkadaşın hafızası zayıf. Arada elden geçirmek gerekiyor.

Şerifin kendisini bu azgınlardan kurtaramayacağını anlayan avukat kendisinden hiç beklenmeyen bir çeviklikle "şimşek" gibi kapıdan fırlayıp kaçar.
O anı görüpte gülmemeniz mümkün değil.

Ressam yüz ifadelerini o kadar mükemmel vermiş ki hayran kalıyorsunuz.
İNANDIĞIN GİBİ YAŞAMAZSAN YAŞADIĞIN GİBİ İNANIRSIN

Nightrain

Hayatımda ilk okuyacağım Tex macerası olacak. Aslında KM'leri sipariş edecektim lakin elim buna gitti. ;D
"Bu yıldızı çok mu istiyorsun Heatie? Al ye o zaman!"

s.b

Sizin için iyi bir başlangıç olacak. Böylece vazgeçemeyeceğiniz bir seriye başlamış oldunuz.
İNANDIĞIN GİBİ YAŞAMAZSAN YAŞADIĞIN GİBİ İNANIRSIN

Nightrain

Şimdi bitirdim. Çizimler çok güzeldi. Konuda klasik. Zaten kovboy filmlerinden bu tarz şeylere alışık olduğum için hiç yadırgamadım. Şimdi KM'lere dalma zamanı. :D
"Bu yıldızı çok mu istiyorsun Heatie? Al ye o zaman!"

ferzan

    Dev Albümler serisinin ilk sayısı olan ''Büyük Macera'' 'yı ilk kez 10 sene önce okumuştum...O güne kadar Aksoy Teks'lerden ve birkaç tane de aylık ve altın seri Teks fasikülü harici fazla Teks okumamış biriydim ve bu macerayı oldukça beğendiğimi anımsıyorum...İlk okuyuşumdan sonra farklı zamanlarda en az iki kez daha okuduğumu hatırlıyorum...Kronolojik Teks okumalarım dolayısıyla bu Pazar'ın okuma programına Dev Albümleri de dahil ettiğim için, bu ilk sayıyı belki de 4. kez olmak suretiyle yeniden okudum...Dev Albüm serisine devam ederken, daha önce okumuş olduğum sayılara geldikçe yeniden okuyup kronolojiyi aksatmamaya devam edeceğim...

    Aralıklarla Teks serüvenlerinde karşımıza çıkan ve kahramanlarımızın oldukça sevdiği iri yarı ve sempatik Pat, Oregon bölgesinde mütevazi bir çiftlik sahibi ve işveren olan Thompson'un emrinde çalışan pek çok oduncudan biridir...Aynı yörede bir kereste şirketi sahibi olan Max ve Gerald Patterson isimli iki kardeş, teklif ettikleri yüksek meblağlara dönüp bakmayan ve arazisini satmaya yanaşmayan Thompson ile başka yoldan mücadele etmeye karar vererek Thompson hesabına çalışan işçilerden birkaçını kaza süsü vermek suretiyle öldürür...korkan işçiler, Thompson'un hesabına çalışmaktan vazgeçerler...Hem işçisiz, hem de bankaya olan borç senetleriyle başbaşa kalan Thompson'un yanında kızı Jane ile en sadık çalışanı Pat'ten başka kimse yoktur...Bu şartlar altında değil kereste, kürdan bile üretemez durumda kalan Thompson'un direnci, evine yapılan silahlı bir saldırı sonucu tamamen kırılır...Tüm bunlara yakından şahit olan Pat, çok sevdiği patronuna yardım edebilmek için aklına gelen son çareye başvurarark, kalem tutmasını bile beceremeyen iri yarı ormancı elleriyle bir mektup yazar...Mektubun adresi, Arizona'daki Navajo rezervidir...

    Klasik ve alışılageldik bir konuyu sanki ilk kez anlatılıyormuş gibi sürükleyici bir biçimde işleyen Nizzi'nin metinlerine eşlik eden Guido Buzzelli'nin çizgileri için ayrıca birşeyler yazmak istedim...Bilen bilir, Dev Albümler serisinin amacı, farklı coğrafyalardan alanında usta sanatçıları bir maceralık da olsa Teks çizmeye ikna etmek, belki de bu vesileyle aylık seriye dahil etmektir...Sergio Bonelli, Moebius'tan tutun da Bernet'e kadar Avrupa ve Latin Amerika'daki pek çok usta sanatçının kapısını çalar senede bir kez çıkan bu albümler için...Kimi coşkuyla evet derken, kimi de işlerinin yoğunluğundan ötürü reddetmek durumunda kalacaktır...Dev albümler serisi ilerledikçe de farklı çizerlerin yanı sıra, bizzat Bonelli kadrosundan isimlere de yer verilmeye başlanacaktır seride...İşte Guido Buzzelli, daha önce Bonelli bünyesinde yer almayan ve Sergio Bonelli'nin dev albümler için gözüne kestirdiği ilk isimdir...

    Ben çizgi roman sanatçılarını ikiye ayırıyorum...İlk grupta alıştığımız tatta, grafiksel ve net üsluplu çizgi romancılar, ikinci grupta ise daha resimsel üslupta üreten çizgi romancılar yer alıyor kendi içimde yaptığım bu kategoride...Buzzelli, örneklerine ender rastladığım ikinci gruba dahil ettiğim isimlerden biri...Bol çizgili ve taramalı geçişleriyle hem güçlü anlatımını daha hoş hale getiriyor, hem de siyah beyaz dengesi kurmada daha pastel be grimtırak tonlamalar ile coşku içerisinde flört edebiliyor...Buzzelli gibi adamlar, çizgi roman sayfası yaparken çizgileri adeta yağlı boya fırça darbeleri gibi kullanıyor...Daha net ve grafiksel tada alışmış olanlarımız için ilk anda yadırganıp tercih edilmeyebilir ama Buzzelli çizgi roman kareleri içerisinde çizim değil, resim yapan bir çizer...

    Resimsel çizgi üslubunun yanı sıra, bu üslupla yücelttiği çok da güzel bir deseni, kadraj ve sahneleme tarzı var Buzzelli'nin...Teks sayfalarında yer alan çatışma ve aksiyon sahnelerinin görsel anlatımı her daim belli bir çıtanın üzerinde olmuştur ama Buzzelli'nin çatışma ve aksiyon sahnesi çizimleri mevcut kalitenin bile çok üzerinde göründü bana...














    Şimdiye dek 4-5 kez okumuş olduğum bu hikaye ile ilgili fikirlerim ilk okuyuşumdan beri değişmedi...Kalburüstü, kaliteli ve şahsına münhasır...Bu öyküye olan sempatimin yegane sebebi ise 1992 yılında terk-i diyar eyleyen Buzzelli ustanın pek beğendiğim yorumu ve çizgileri dolayısıyladır...
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

ekinoksbird

Tabletten bunlari nasil okuyabilirim yardimci olurmusunuz

kalidor

Alıntı yapılan: ekinoksbird - 20 Eylül, 2016, 21:52:23
Tabletten bunlari nasil okuyabilirim yardimci olurmusunuz

Ekinoksbird, forumumuzda herhangi bir çizgiromanı tanıtımı haricinde birkaç sayfası dışında paylaşımını yapmıyoruz. Eğer online yayınlanan çrleri alırsan veya bir yerlerde taranmış bulursan bunları cbr formatına getiren bir uygulama veya programla rahatlıkla okuyabilirsin.
Crom! Ölüleri Say...

KenParker

Vasat hikaye, şaşırtıcı çizimler. Buzzelli çizgilerini ilk önce yadırgamıştım ama okudukça hoşuma gitmeye başladı. Farklı bir üslubu var. Olay gerçekten yaşanıyormuş gibi kareden kareye atlıyorsun. Aksiyon aktarımı şaşırtıcı derecede iyiydi. John Ford'dan kovboy filmi izlemiş kadar oldum. Hikaye de sağlam olsaymış vazgeçilmez maceralarımın içine girebilirdi.

Teks çevirirken olması gereken dil kullanımı eril olmalı. Yani Vahşi Batı dönemindeki yaşamı anlatıyorsun. İnsanların konuşması da buna göre erkeksi olmalı. O dönemde küfürün bini bir paraymış zaten. Çoğu Teks çevirisindeki diyaloglar, sanırım çevirmeni kadın olduğu için, dişi şekilde konuşuyor. Ne argo var ne de jargon.

Büyük Macera'yı çeviren Sadiye Adil bu konuda işin hakkını vermiş. Tamam küfür kullanılmak zorunda değil ama konuşmalar eril olmalı. Öyle yapmış ve kişiler daha gerçekçi hale gelmiş. Bir kaç örnek:

-İki eli kanda olsa yine de başı derde girmiş arkadaşının yardımına koşar.
- Ne o, katır mı tekmeledi sizi?
-Davranmayın yoksa yakarım.
-Haydi oğlum Teks! Atlamaya hazır ol.
-Sen öyle san yavrum!

Bu yazdıklarımı görmeyecek ama olsun. Yine de kendisine çok teşekkür ederim. Zevkli bir çeviri okudum.