SAYI: 5 - ARİZONA ALEVLER İÇİNDE

Başlatan s.b, 29 Nisan, 2012, 18:48:12

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

s.b



                                                      SAYI: 5 - ARİZONA ALEVLER İÇİNDE
Yazan: Claudio Nizzi (D: 1938 Setif, Cezayir ) - Çizen: Victor de la Fuente (D. Ardinasa de Llanes, İspanya)

İki sinsi adam kayalık bir tepeye tırmanmaktadır. Tepeye vardıklarında asıl hedefleri olan küçük bir Kızılderili kampını gözetlemeye başlarlar.

Latimer:
-- İşte şurası.Sanırım herkes hâlâ uykuda. Güzel! Diğerlerinin yanına dönelim.

Kayalıktan aşağıya inerlerken arkadaşı, Latimer'e
-- Saldırıyor muyuz?

diye sorunca Latimer pis pis sırıtarak cevap verir
-- Hemde hemen.

Aşağıda onları bekleyen kalabalık bir atlı  grubu vardır. Onlar da Latimer'in geldiğini görmüştür.
-- Gördün mü? İşte geliyorlar.

Latimer haydutların reisine yaklaşınca reis sorar

--Evet?

Latimer:
-- Saldırıyoruz.

Reis:
-- Ne yapmamızı emredersin, Latimer?

Latimer:
-- Camp Grant'taki gibi yapacağız."Tabula Rasa" (') yöntemi.

Reis:
-- Vay canına! Tam bir savurganlık olacak bu!

Latimer:
-- Ne demek istiyorsun, Hombre?

Reis:
-- O kırmızı maymunları canlı yakalayabilseydik Meksika' ya götürür ve köle olarak satardık, cebimiz para görürdü.

Haydut:
-- Caramba, çok iyi bir fikir!

Latimer:
-- O fikri kafanızdan silip atsanız iyi olur. Arkamızda tanık bırakmamalıyız. O yüzden esir almak falan yok! Biz gittikten sonra arkamızda tek canlı olarak ancak köyün köpekleri kalabilir. Köpekler konuşmaz, Apaçiler'le aralarındaki tek fark da bu zaten.

Reis:
-- Hah! Hah!

Latimer:
-- Haydi, Artık gidiyoruz! Gürültü yapmamaya çalışın! Onları uykuda  yakalayabilirsek işimiz daha kolay ve çabuk biter. Vamos.

Henüz uykuda olan Kızılderilileri katletmeye başlarlar. Karşı koymaya çalışan Kızılderililerin çabası boşunadır. Karşılarında gözünü kan bürümüş haydut sürüsü vardır. Ancak onlar da belelarını bulmak üzeredirler. Nasıl mı? Silah seslerini duyup atlarını o yöne doğru mahmuzlayan Tex ve Carson gelmektedir.
İNANDIĞIN GİBİ YAŞAMAZSAN YAŞADIĞIN GİBİ İNANIRSIN

ferzan

    Bu albüm de tıpkı diğer dev albümlerdeki çizerlerde olduğu gibi İspanyol çizer Victor De La Fuente 'nin ilk Teks çalışması...Sanatçıyı Oğlak aylık seriden hatırlayacaktır Teks okurları, dev albümlerle Teks 'e giriş yapıp vazgeçemeyen, aynı zamanda da vazgeçilmez bulunarak seçkin çizer kadrosuna dahil edilen diğer Latin sanatçılardan biri De La Fuente...Bugün okuduklarım arasında bu harika albüm de vardı...Her albümde olduğu üzere çizerin albümü alış hikayesi, öncesinde Bonelli 'nin kaleminden çizeri tavlama aşaması, macera öncesinde zevkle kendini okuttu...

    Her çizere büyük boy sunum gitmiyor ama De La Fuente gibi dünyayı çize çize dolaşan ve Fransız, Latin, Amerikan ve İtalyan ekollerinde çalışmış bir ustanın çizgileri bu boyda zevkle kendini izletiyor...Hikaye de beklediğimden çok çok iyi, hatta gayet de iyi olunca ortaya tam arşivlik muhteşem bir iş çıkmış oluyor...Aylık seride ya da Maxi serisinde denk geldiğim kaliteli hikayelerden hiçbir farkı olmayan bu albüm, hikayesine dahil olan bir takım tarihi şahsiyetlerle de belgesel vazifesi görüp kalitesini pekiştiriyor...Bazı bölümlerde adeta Büyülü Rüzgar 'ın Black Hills savaşını anlatan uzun sagasından bölümler okuduğumu sandım diyebilirim...Nizzi 'nin imza attığı yüzlerce senaryo arasında klişelerin yok denecek kadar az olduğu, beklenmedik olaylarla tadına tat katan güzelliklerden biri...

    Not: Victor De La Fuente, Fransa 'da yaşadığı dönemden Suat Yalaz 'ın tanışı ve arkadaşı...Birbirileriyle çeşitli işler paslaştıklarını, daraldıklarında telefonlaşıp fikir danıştıklarını ve birkaç ufak çaplı işlte beraber çalıştıklarını Yalaz 'ın anılarından öğreniyoruz...Yalaz 'ın başka ünlü sanatçılarla münasebeti söz konusu olduğundaki gerçek ama abartılı üslupla yazılmış anılarını hatırlarsak (Jean-Michel Charlier, Hugo Pratt, vs.), De La Fuente 'den bahsederken herhangi bir abartıya başvurmamış olmasına dayanarak diyebiliriz ki, gerçekten birbirileriyle epey haşır neşir olmuşlar Fransa ellerinde...
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

KenParker

Konusunu Apaçilerden almış bilindik ama ele alınış şekli itibariyle güzel bir maceraydı. Sonuna kadar sürükleyici şekilde devam etti. Teks'in Meksikalı komutana attığı yumruk şimdiye kadar gördüğüm en sağlam yumruklarını başında geliyor. Öyle böyle değil, tüm bedeniyle tüm kütlesiyle öyle bir kroşe çakıyor ki adamın ayakları yerden kesilip havada uçmaya başlıyor :D

Çizer Victor de la Fuente savruk çizgilerini konuşturmuş. Yüz ifadeleri duyguyu iyi yansıtıyor. Gerçekçi tarzda çizmek yerine Milazzovari şekilde duyguya, harekete yönelik çizimleri var. Hikayeyi sevmemde birinci neden aslında senaryodan daha çok çizerin çıkardığı işten dolayıydı. Umarım yıllar sonra bir ağaç altında tekrar keyifle okurum.

BAHADIR

Teks'in dev albümlerinin İlk 24 tanesi her daim okunacak kalitede ve ayrıcalıkta olduğu bir gerçek... Çizerlerin kendilerini fütursuzca gösterdikleri ve okuyucunun da bir o kadar doyum aldığı nadide eserlerin başında geliyor... De La Fuante de bu çizerlerin tabii ki başında geliyor... Mini devler de kaliteli çizerler yok mu... Hangisi kalitesiz ki...  Ama büyüklerde ki görselliği ve doyumu maalesef vermiyor...