Çizgiroman Edebiyat olabilir mi ?

Başlatan yunusmeyra, 16 Aralık, 2012, 23:26:47

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

yunusmeyra

Öncelikle güzel bir tanıtım yazısı..  :)

"Eğer soru, "Çizgi roman edebiyat olabilir mi?" ise, cevap Daytripper."

böyle deniyor alt evren'deki yazının sonunda.. Ancak bu bir başka yazı (lar) konusu olacak bir önerme..

"Çizgi roman" ne kadar "sinema" olabilirse veya ne kadar "müzik" olabilirse "o kadar edebiyat" olabilir bence..
Veya bu saydıklarımız değer açısından haklarının teslim edilmesi için "edebiyat" olmaya ihtiyaç duymuyorlarsa "çizgi romanın"'da duyacağını sanmam..

"Çizgi roman bir sanattır." önermesi yeterlidir ve yeterince "ciddidir!" bence..  :)
HULK DEĞERLİ BİR KAHRAMANDIR!
HSD YENİ ÜYELERİNİ BEKLİYOR

berkuralcan

Alıntı yapılan: yunusmeyra - 16 Aralık, 2012, 23:26:47
öncelikle güzel bir tanıtım yazısı..  :)
"Eğer soru, "Çizgi roman edebiyat olabilir mi?" ise, cevap Daytripper."
böyle deniyor alt evren'deki yazının sonunda..ancak bu bir başka yazı (lar) konusu olacak bir önerme.."çizgi roman" ne kadar "sinema" olabilirse veya ne kadar "müzik" olabilirse "o kadar edebiyat" olabilir bence..veya bu saydıklarımız değer açısından haklarının teslim edilmesi için "edebiyat" olmaya ihtiyaç duymuyorlarsa "çizgi romanın"'da duyacağını sanmam.."çizgi roman bir sanattır." önermesi yeterlidir ve yeterince "ciddidir!" bence..  :)



Çizgi romanın başlı başına bir sanat olduğu ve diğer alanlarla karşılaştırılamayacağı düşüncesi, biraz romantik olmakla birlikte, bence de güzel ve benim de genel olarak tercih ettiğim bir önerme - fakat bu yazının o şekilde [Çizgi roman edebiyat olabilir mi ise, cevap Daytripper] bitmesinin, [Çizgi roman sanat olabilir mi ise, cevap Daytripper] diye bitmemesinin altında ciddi bir altyapı var.

""Çizgi roman" ne kadar "sinema" olabilirse veya ne kadar "müzik" olabilirse "o kadar edebiyat" olabilir bence".


Bu çok ciddi analiz edilmesi gereken bir cümle. Bir "sinema" eserini ortaya çıkaran belli enstrümanlar vardır, bir "heykeli" ortaya çıkaran belli enstrümanlar vardır, "müziği" ortaya çıkaran (kelime anlamıyla :) ) belli enstrümanlar vardır - ve bunlar birbirlerinden temel olarak farklı oldukları için bunlar "ayrı" sanat dallarıdır.

Birincisi, ben bu sanat dallarının ve sanat dalları içinde türlerin (genre) bu kadar net bir şekilde ayrılmasına kesinlikle karşıyım. AltEvren'de sık sık postmodernizmden bahsediyorum; sanatta ve genel olarak sanata bakışta postmodernizmi sık sık gördüğümüz bir çağda yaşıyoruz. Eğer "sinema" ve "tiyatro"yu tamamen ayrı sanat dalları olarak görürsek, örneğin Dogville gibi, teatral bir sahne dekoru üzerinde devam eden bir filmi nasıl sınıflandıracağız? Bir müzikal film, müziği açısından mı sanat olacak, sinematografi açısından mı?

O yüzden, bunları başlı başına ve "bir araya gelemez" sanat dalları olarak görmek bence riskli bir iş.

İkincisi, yukarıda bahsettiğim "enstrüman" konusunda, pek çok sanat dalı birbirinden farklı "enstrümanları" nedeniyle ayrılsalar da, çizgi roman ve edebiyatın en temel enstrümanları (=kelimeler, yazı) ortak. O yüzden, bunları, atıyorum müzik ile çizgi romanın olduğu kadar birbirinden "alakasız" görmek bence yanlış - sonuç olarak edebiyatın en temel öğesi, çizgi romanın en temel iki öğesinden biri; sonuç olarak çizgi romanlar da, kitaplar da "yazılıyor", ve "okunuyor".

Kesinlikle katıldığım bir nokta, bu tartışma konusunun başlı başına ayrı bir konu olduğu. Çizgi roman bir sanat mıdır? Çizgi roman bir sanat olabilir mi? Çizgi roman edebiyat mıdır? Çizgi roman edebiyat olabilir mi? Bunlar, sadece çizgi roman fan'ları arasında değil, akademi dünyasında da sık sık tartışılan konular (İngilzce biliyorsanız şuradaki yazılarıma da bir göz atabilirsiniz: "http://exclusivelycomics.wordpress.com/")

"Sanatsal değeri olan çizgi romanlar edebiyat mıdır, yoksa başlı başına bir sanat dalı mıdır?" sorusu ise bu alanda düşünen akademisyenlerin en çok kafa yorduğu konular arasında.

Dediğim gibi, bu konuya ayrıca yoğunlaşan başka bir konu varsa veya açılırsa seve seve daha detaylı yazarım, ama ben şahsi olarak çizgi romanın "ikisi de" olabileceğini düşünüyorum. Çizgi roman başlı başına bir sanat olabileceği gibi, edebiyat da olabilir. Bu, herhangi bir çizgi roman eserinin, edebiyatın "enstrümanlarını" ve "tekniklerini" ne derece kullandığı, ne derece ödünç aldığı, ne derece işlediği ile alakalı bir mesele.

Örneğin, mesela Watchmen bence bir çizgi roman olarak başarısına rağmen temel olarak bir edebiyat eseridir. Öte yandan, yine AltEvren'de yazmış olduğum Asterios Polyp veya Enki Bilal'in "Nikopol Üçlemesi", edebiyat değil, başlı başına "çizgi roman" dalı altında verilmiş sanatsal çalışmalardır.

O yazının, "Eğer soru, çizgi roman edebiyat olabilir mi ise, cevap Daytripper" diye bitmesinin sebebi bu. Daytripper bana kalırsa "çizgi roman" alanından çok "edebi" yönüyle okuyucuyu hapseden bir çizgi roman, kullanılan teknikler, anlatının (=narrative) tarzı ve üslubu, diğer Latin Amerika eserlerine yapılan göndermeler, İspanyol - Portekiz / ve yine Latin Amerikan edebiyatından etkilenilmişlik, kurgunun tarzı, bunlar Daytripper'ı temel olarak bir edebi esere daha çok yaklaştırıyor. Veya şöyle söyleyeyim, "Daytripper"ın sanatsal değeri (çizimleri her ne kadar son derece başarılı olsa da) "edebi" tekniklerinden ve "arayışlarından" kaynaklanıyor.

Ama tabi, asıl mesele "türlerin" üst üste bindiği, iç içe geçtiği bir sanat dönemi içinde yaşıyor olmamız. :)

yunusmeyra

"Veya şöyle söyleyeyim, "Daytripper"ın sanatsal değeri (çizimleri her ne kadar son derece başarılı olsa da) "edebi" tekniklerinden ve "arayışlarından" kaynaklanıyor.

Ama tabi, asıl mesele "türlerin" üst üste bindiği, iç içe geçtiği bir sanat dönemi içinde yaşıyor olmamız. "


Aslında alıntıladığım son cümlelerden başlamak isterim... "türlerin üst üste binmesini" anlarım..
Ancak "üretimde bulunan sanatçıların entellektüel kapasitelerinin, farklı türlerle ve anlatılarla, sanatlarla olan kendine özgü ilişkilerinin bir çıktısı" olarak anlarım.. veya tamamen yeni anlatım olanakları arayan yazar-çizer veya "yaratıcıların", sanatçıların yaşadığı dönemlerdeki özgünlükler olarak bakarım..

Post-modernizm ile yola çıkmadan da bu "üst üste binmeyi", türlerdeki sınırların erimesi ve "kalkmasını" anlamak mümkündür..
Örneğimiz veya bir başkası, mesela "watchmen"; bir anlatısı ve bunu bildiğimiz edebi metinlere yaslanan teknikleri, arayışları ve "okunan-yazılan metinleri olduğu için "edebi" bir sanat veya "sanat türü" olmazlar.. Bu çizgi romanların senaryolarını bastığınızı düşünün hiç bir anlamı yoktur..
Size bir şeyi anlatamazlar.. Ancak çizildiğinde "kendilerine özgü bir dil" (çizgi romanı sanat yapan biricik özellik ile..) ile bir şey anlatmış olurlar.. Watchmen eğer edebi bir metin olacaksa onu düzyazı veya gerektiğinde şiir gibi farklı üsluplarla yazılmış özgün bir örneğine bakıp "edebi" sanat olup olmadığına ve değerine bakmak gerekir..

Neil Gaiman, Terry Pratchett ikilisinin dilimizde yayınlanan kitapları "kıyamet gösterisi" tekniği, üslubu v.s. v.s. ne olursa olsun "edebi" sanatlar içinde yer alır.. "iyi" bir edebi metin midir ,işte onu ayrı tartışmak gerekir...
Ancak Gaiman'ın "metinlerini" kaleme aldığı "sandman" bir "çizgi roman"dır.. ve "çizgi roman" sanatının kendine has özellikleri içinde veya getirdiği yeniliklerle tartışılır.. iyi bir "çizgi roman" sanatı örneğimidir o da ayrı tartışılır..

TDK, "edebiyat" maddesi için şöyle bir karşılıkla işe başlıyor:"1. Sanatça, yani insanda estetik duyguyu heyecana getirecek değerde meydana getirilmiş şiir, sahne eseri, hikâye, roman, söylev gibi nazım veya nesir halindeki eserlerin hepsi.
"Sahne eserini ve tiyatro metnini "edebi eserler arasında sayarken zorlanmazken sinema ve müzik eserlerini tüm diğer "sanat" başlıklarıyla geçirgen olmalarına rağmen "edebiyat" tanımı içine almayız.. Bu onların bir anlatısı" , bir "metni" olduğu gerçeğini değiştirmez.. mozart bir "şey" anlatır, nuri bilge ceylan'da bir "şey" anlatır.. Ancak anlattıkları "şey"leri başka şekillerde anlatamayacakları kadar "biricik" ve "kendine özgü"olan üslup, teknik ve formlarla, duygu ve düşünce metinleri ile anlatırlar..

"Sanatsal değeri olan çizgi romanlar edebiyat mıdır, yoksa başlı başına bir sanat dalı mıdır ?"
sorusu ise bu alanda düşünen akademisyenlerin en çok kafa yorduğu konular arasında.
deniyor yazıda..
Sanatçılar, üreticiler, yaratıcılar, ekipler v.s. "sınırları" olmayan özellikle bir "türe" ait olmayan veya olmaması kaygısıyla veya anlatacaklarını "becerebildikleri" ve anlayıp kullanabildikleri "her türden" özgün anlayışla , alıntıyla ortaya koymak, "yaratmak", "piyasaya sürmek" isteyebilirler..
Ama bu özellikle çizgi romanda "edebiyat"ı ön plana çıkarmaz.. yani bizim verdiğimiz isimdeki "çizgi" ye de "romana" da aldanmamak gerekir..
"metin" olması,"yazı"ile anlatım olması "edebiyat" ile temelli bir ortaklık ve "yakınlaşma" kurmaz .. Çünkü bir biri ardı sıra "çizilen" paneller "metni" oluşturur sanılanın aksine..

Okunma" ortaklığıda "edebiyat" yapmaz sevgili "çizgi romanımızı" çünkü "moby dick" sadece okunarak algılanırken yazıları "okumak" veya okunanı "duymak" , "anlamak" için yeterlidir, ancak ken parker'ın "beyaz balinası"'nı "sadece yazıları okuyarak" veya"metinlerini duyarak "anlayamayız", "hissedemeyiz"..

Aslında çok pratik bir gerekçeyle de "çizgi roman" bir sanattır:  9.sanat dediğimiz andan başlayarak , bu anlayışla bir şeyler üretilmeye ve insanlara sunulmaya başlandığı andan itibaren tarihi süreklilikte "öncesi" ve "sonrasıyla" , çizgi roman adına üretilen her şey "çizgi roman sanatının" kapsama alanına girer.. (post-modern bir çıkış oldu galiba  ??? )

Ha bunun  örneklerinin gerçekten iyi bir sanat ürünü olup olmadığı ise ayrı bir tartışma açar muhakkak.. Bir de post modern başlığının argümanlarıyla "çizgi romanın" sanatlığı ve "edebi" türler ile yakınlığı tartışılacaksa önce "modernizmin" kutsadığı "sanat" ve "edebiyat" panteonunu yere çalmak ,reddetmek gerekir.. O zaman sadece "anlatı" kalır ve her şey halolur..

Ancak "hangi anlatı" neye göre "10 üzerinden 10 numara alır !" işte o zaman yeni ve "daha modern" tanımlar getirmek gerekir "10 numara !" verebilmek için.. Belki de yaşanılan "modernizmin" içindedir ve "post-modernizm" diye bir şey bile yoktur..  ;)
HULK DEĞERLİ BİR KAHRAMANDIR!
HSD YENİ ÜYELERİNİ BEKLİYOR

emre ozdamarlar

Guzel bi muhabbet dönmus yalniz devam edilecekse ayri basligini acalim. :)

berkuralcan

O halde yetkili üstatlarımızdan bu konuyla ilgili mesajları da taşıyarak ayrı bir konu açmalarını rica edelim :)

Bence daha söylenebilecek şeyler var :)

hanac

Alıntı yapılan: berkuralcan - 18 Aralık, 2012, 15:53:36
O halde yetkili üstatlarımızdan bu konuyla ilgili mesajları da taşıyarak ayrı bir konu açmalarını rica edelim :)

Bence daha söylenebilecek şeyler var :)

Buyurun devam edin  :)

berkuralcan

(Bu cevaba önce ufak bir parantezle başlamak istiyorum.

Alıntı Yapancak "hangi anlatı" neye göre "10 üzerinden 10 numara alır !" işte o zaman yeni ve "daha modern" tanımlar getirmek gerekir "10 numara !" verebilmek için..belkide yaşanılan "modernizmin" içindedir ve "post-modernizm" diye bir şey bile yoktur..

Bunun tartışma konumuza tam olarak nasıl bağlandığını çözemesem de, benim Daytripper'ın AltEvren'de on üzerinden on olarak değerlendirdiğim tek çizgi roman olmasına yönelik bir "iğneleme" olduğunu hissediyorum. Eğer durum böyleyse ve edebi - sanatsal eserlere "not verme" olayına bir eleştri, "modern tanımların" gerekliliği konusunda bir yorum ise yazdığınız, bu dediğinize katılıyorum.

Katılmakla kalmıyorum, zaten böyle "tanımlar" getirmesem "değerlendirme" ölçütleri kullanacak bir insan değilim.Sitemizdeki "Farklı Tatlar" bölümüne girer girmez karşınıza bu bölümdeki çizgi romanlara verilen sayısal değerlerin ne demek olduğunu açıklayan bir liste çıkması da bundan kaynaklanıyor. O yüzden benim "karşı iğlenemem" de bu şekilde bir cümle yazmadan siteye ufaktan da olsa bir göz atmanızın hoş olabileceği yönünde :)

http://altevren.net/index.php/not-kriterleri

Bu "modern tanımlar" sanırım bu son cümledeki sıkıntıyı çözecektir.)

Bu ufak parantezden sonra devam edeyim, fakat asıl tartışmaya girmeden önce "neden tartıştığımı" ve "şahsi olarak ne düşündüğümü" bir kez daha vurgulamak istiyorum, çünkü bu konuda bir yanlış anlaşılma olması hem çok muhtemel, hem de olayı farklı yerlere götürebilir.

Neden yanlış anlaşılma olması çok muhtemel? Çünkü bu tarz argümanlar sonuç olarak iki kişinin "A fikrini" ve "B Fikrini" birbirlerine karşı savunmaları, birbirlerine empoze etmeye çalışmaları, veya diyalektik bir argüman sonucunda orta bir noktada buluşmaları için yapılırlar. Ben burada bu tarz bir şey yapmıyorum, savunduğum şey sadece kendi fikrim değil.

Benim şahsi fikrim, kesin ve net olarak çizgi romanların kesinlikle başlı başına bir sanat oldukları yönünde. Dolayısıyla, tartışmanın ta en başına dönüp,

Alıntı Yapveya bu saydıklarımız değer açısından haklarının teslim edilmesi için "edebiyat" olmaya ihtiyaç duymuyorlarsa "çizgi romanın"'da duyacağını sanmam.."çizgi roman bir sanattır." önermesi yeterlidir ve yeterince "ciddidir!" bence..

cümlesini ele alırsak, bu bana söylenmesine gerek olmayan bir şey. Benim çizgi romanların başlı başına bir sanat olduğunu göstermeye, çizgi romanların saygı görmesi gerektiğine adanmış üç internet sitem var, dolayısıyla, çizgi romanlara "haklarını teslim etmek" için onları herhangi bir şeye benzetmeye, olmadıkları bir şeymiş gibi göstermeye çalışmaya ihtiyacım yok. Bir şeyin çizgi roman olması, belli bir sanatsal değeri olması, benim açımdan saygı görmesine yeter. Burada "edebiyatı ve edebi değeri" olayın içine getirmem demek, çizgi romanın "sanat" olabilmesi ve "ciddiye alınması için" edebiyat olması gerektiğini düşündüğüm anlamına gelmiyor.

Peki neden tartışıyorum? Birincisi, tabi ki, bu tarz argümanları çizgi roman üzerinden yapmak çok keyifli ve her zaman yapacak insanlar bulmak kolay değil :D O yüzden, keyif almak için sohbete devam ettiğimi inkar edemem.

Fakat bunun ötesinde, tartışmamdaki temel sebep "perspektif" odaklı bir durum. Herkesin çizgi roman okuru olduğu bir çizgi roman forumunda, "Çizgi roman edebiyattır" gibi bir cümle duymak herkesin hoşuna gider; çünkü çizgi roman temel olarak hor görülen ve bizim hor görülmesinden rahatsız olduğumuz bir alandır, onun daha "ciddi" bir şeyle karşılaştırılmasından gizli bir kıvanç duyarız. Eğer iş daha da ileri gidip, "Hayır, çizgi roman edebiyat değildir, başlı başına bir sanattır" boyutuna geçiyorsa, bu daha da iyidir, çünkü bu bizim gözümüzde çizgi romana hakkının teslim edilmesidir, bu cümleleri neredeyse romantik duygularla söyleriz, onları romantik duygularla okuruz. Sizin mesajınızın sonlarına doğru söylediğiniz, "okunma" ortaklığı da "edebiyat" yapmaz sevgili "çizgi romanımızı" çünkü (...)"  cümlesi de sanırım bu "romantik" duyguların bir yansımasıdır, benim kişisel olarak çizgi romanı sanat olarak kabul eden ortamlarda tartışmalara girme isteğim de.

Bundan bu kadar detaylı bir şekilde bahsediyorum, çünkü temel olarak "neden tartıştığımı" yazmak tartışırken ne demek istediğimi de daha iyi ortaya koyuyor - bir yukarıdaki mesajın temel mesajları, "çizgi roman alanı içinde üretilen her şeyin çizgi roman sanatına ait olduğu", "çizgi romanın ciddiye alınmak için edebiyat olmasına gerek olmadığı, başlı başına bir sanat olabileceği" yönünde mesajlar. Ve işin temel meselesi de burada: Ben zaten öyle olmadığını iddia etmiyorum.

Benim yazdıklarımla, "çizgi roman edebiyattır", "çizgi romanı ancak edebiyat alanı sınırları içinde ciddi olarak değerlendirebiliriz" gibi iddiaların alakası yok. Yukarıda da açıkladığım gibi, ben zaten kişisel olarak böyle düşünmüyorum, ve böyle düşünülmesine de karşıyım. Benim demek istediğim olay şu: Olaya daha geniş bir perspektifle bakılmalı. Evet, çizgi roman başlı başına bir sanattır, fakat bu fikir romantik olarak hoşumuza gittiği için, "çizgi roman sadece çizgi roman olabilir", "bir çizgi roman başka hiçbir alanın kriterleriyle değerlendirilemez" gibi kati ve kesin yargılı cümleler kullanmak doğru değildir. Bu, deyim yerindeyse bir "çizgi roman faşizmi" olarak bile kabul edilebilir.

Dediğimi daha somut olarak göstermek için şu örneği vereyim:

Alıntı Yapmesela "watchmen"; bir anlatısı ve bunu bildiğimiz edebi metinlere yaslanan teknikleri,arayışları ve "okunan-yazılan metinleri olduğu için "edebi" bir sanat veya "sanat türü" olmazlar..bu çizgi romanların senaryolarını bastığınızı düşünün hiç bir anlamı yoktur..size bir şeyi anlatamazlar..ancak çizildiğinde "kendilerine özgü bir dil" (çizgi romanı sanat yapan biricik özellik ile..) ile bir şey anlatmış olurlar..watchmen eğer edebi bir metin olacaksa onu düzyazı veya gerektiğinde şiir gibi farklı üsluplarla yazılmış özgün bir örneğine bakıp "edebi" sanat olup olmadığına ve değerine bakmak gerekir..

Bu, benim bir önceki mesajdaki şu cümleme bir cevap niteliğinde:

Alıntı YapÖrneğin, mesela Watchmen bence bir çizgi roman olarak başarısına rağmen temel olarak bir edebiyat eseridir

Burada, belki ben dediğimi biraz açmalıyım. Sizin söylediğiniz şeyler, benim demek istediğime verilen cevaplar değiller: Ben, "Watchmen'in bir roman olduğunu" iddia etsem, veya "Watchmen'in çizimleri at, sadece diyalogları bas, yine aynı kalite olur" tarzı bir şey desem, sizin verdiğiniz cevaplar elbette doğru olur. Fakat benim argümanım bu değil - ben, Watchmen'in bir çizgi roman olduğunu, çizgi roman sanatı sınırları içinde verilmiş bir eser olduğunu elbette kabul ediyorum, bunu beş yaşında bir çocuk da kabul edecektir. Benim demek istediğim, Watchmen'i diğer çizgi romanlardan ayıran, onu bu kadar ilgi ve merakın merkezi yapan temel şeyin, "edebi teknik"lerle hazırlanmış, "edebiyat geleneğinin" konularını işlemiş olmasıdır. Elbette Watchmen'in senaryosunu alıp koysanız bir şeye yaramaz, elbette Watchmen'i çizgisiz düşünmek imkansızdır. Ama, bu Watchmen'in temel gücünün "edebi" yönünden gelmediği anlamına gelmez. Watchmen'i muhteşem yapan, biraz riskli ve tanımlaması zor bir deyim kullanırsak "graphic narrative"i değildir, "narrative"idir.

Bu, Watchmen bir çizgi roman değildir anlamına gelmez. "Watchmen, edebi değeri olan bir çizgi romandır." cümlesi belki de daha doğru olacaktır.

Tartışmayı biraz daha somutlaştırmak gerekirse, ben çizgi romanın kesinlikle başlı başına bir sanat olduğu yönünde sizinle hemfikirim. Siz, benim "çizgi romanın edebiyat olmadığı sürece sanat kabul edilemeyeceği"ni söylediğimi, veya, "çizgi romanın iyi ihtimalle edebiyatın bir alt türü" olabileceğini söylediğimi düşünerek cevap vermişsiniz sanırım. Fakat durum bu da değil. Ben sadece, yaşadığımız çağda kesin doğrular olmak zorunda olmadığını, sanatsal anlamda "X"in bir şey olmasını, başka alanlardan kesinlikle uzak tutulması anlamına gelmemesi gerektiğini açıklamaya çalışıyorum.

Somut örneğime de geçeğim. Eğer tüm bu sanatları birbirlerinden tamamen ayrı olarak göreceksek, örneğin, Shakespeare gibi bir örneği nasıl ele almalıyız? Dünyanın hiçbir yerinde, tiyatrolarında Shakespeare'in eserlerinin sergilenmediği bir ülke yoktur diye düşünüyorum. Aynı şekilde, İngilizce dersi, İngiliz Edebiyatı öğretilen hiçbir okul/lisede Shakespeare'in edebiyat derslerinde "işlenmemesini" de mümkün görmüyorum. Bu durumda Shakespeare'i nereye koyacağız? Edebiyata mı, tiyatroya mı? Benim demek istediğim, böyle bir "sınıflandırmanın" anlamsız olduğu. Shakespeare hem tiyatro sanatı için çok önemlidir, hem de edebiyat için. Onun illa ikisinden birine girmek zorunda olduğunu düşünmemize, illa kategorizasyon yapmamıza gerek yoktur.

(Burada, verdiğiniz TDK tanımı Shakespeare örneğini vermem konusunda kararsızlık yaşamama sebep oldu, fakat onunla ilgili düşüncelerimi ikinci mesajda açıklayacağım.)

Alıntı Yapmetin" olması,"yazı"ile anlatım olması "edebiyat" ile temelli bir ortaklık ve "yakınlaşma" kurmaz ..çünkü bir biri ardı sıra "çizilen" paneller "metni" oluşturur sanılanın aksine..

Buraya katılmıyorum. Birbiri ardına çizen panellerin metni oluşturması bir zorunluluk değildir günümüz çizgi romanında. Örneğin Hickman'ın Pax Romana'sında bunun doğru olmadığı bir anlatı tarzı görebiliriz. Metin ve yazı olması da, edebiyatla bir yakınlaşma kurabilir, -affınıza sığınarak, iki tane İngilizce kelime kullanacağım - "necessarily" kurmaz (yani, kurmak zorunda değildir) ama "potentially" kurar (yani, yazarın, yaratıcı ekibin tercihine göre kurabilir).

Watchmen'e geri döneyim ve onunla bitireyim. Eğer bir çizgi romanın "metin"inin panel yapısı olduğunu kabul etsek bile, Watchmen burada bir soru daha soracaktır: O halde, içinde tamamen düzyazı bulunan çizgi romanları ne yapacağız? Watchmen, içinde gözardı edilemeyecek miktarda düzyazı bölüm içerir, ve bunlar hikayenin arkaplanını ciddi anlamda destekler. O halde, bunları görmezden mi geleceğiz? Sayfalarca düzyazının, çizgi romana hiçbir şey katmadığını mı söyleyeceğiz?

Elbette hayır. Demek ki, bir form olarak, zaten çizgi roman ve edebiyat, "bir çizgi roman içinde" bile görsel olarak iç içe geçebiliyor.

Watchmen'in gayri akademik, yarı akademik ve akademik olarak "edebiyat" içinde gördüğü ilgi bile, bence başlı başına çizgi romanın edebiyat olarak görülebileceğini, yorumlanabileceğini gösterir niteliktedir. Gayri akademik örneklere bakmak isterseniz,  Wikipedia'da "Postmodern Yazarlar Listesi" makalesine göz atın (http://en.wikipedia.org/wiki/List_of_postmodern_writers) yüzlerce edebiyat yazarının yanı sıra, Alan Moore ismini de orada göreceksiniz (Neil Gaiman ve Grant Morrison da oradalar, örneğin). Yarı-Akadamik olarak, Time'ın "1923'den Beri Yayınlanmış En İyi 100 Roman" listesinde Watchmen'in olduğunu tüm çizgi roman severler hatırlayacaktır. Akademik olarak, Watchmen hakkında yazılmış yüzlerce edebi analiz bulmak mümkündür. Üniversite ve Liselerde, dersin bir parçası olarak Watchmen okutan pek çok edebiyat dersi vardır (Türkiye'de bile!).

Dolayısıyla, Watchmen edebi yönden böyle bir ilgi görürken, koskoca bir argümanı "Watchmen (veya, "Çizgi romanlar")  edebiyat olamaz." şeklinde basit bir cümleyle dismiss etmek mümkün değildir. Fikir olarak böyle olmaması gerektiğini düşünebilriz, ama "Watchmen edebi olarak değerlendirilemez" demek, açıkça ve barizce değerlendirilirken, pek gerçekçi değildir.

Söylemek istediklerimi tekrarlayarak bitireyim. Konunun başlığı "Çizgi roman edebiyat olabilir mi?" şeklinde açılmış, ben de konuyla alakalı olması açısından yazıda yer yer bu şekilde sordum. Fakat, benim asıl sorduğum (veya belki de, cevabını aradığım) soru, çizgi romanın edebi değeri olabilir mi, veya belli çizgi romanlar, edebi olarak değerlendirilebilir mi şeklinde sorular. Bunların cevabının da kesinlikle "evet" olduğunu düşünüyorum, ama bu çizgi romanları sadece edebi olarak değerlendirmek gerektiği, veya çizgi romanların ancak ve ancak edebiyat olurlarsa saygı görebilecekleri anlamına gelmiyor.

berkuralcan

Alıntı Yaptdk,"edebiyat" maddesi için şöyle bir karşılıkla işe başlıyor:"1. Sanatça, yani insanda estetik duyguyu heyecana getirecek değerde meydana getirilmiş şiir, sahne eseri, hikâye, roman, söylev gibi nazım veya nesir halindeki eserlerin hepsi." sahne eserini ve tiyatro metnini "edebi eserler arasında sayarken zorlanmazken sinema ve müzik eserlerini tüm diğer "sanat" başlıklarıyla geçirgen olmalarına rağmen "edebiyat" tanımı içine almayız..bu onların bir anlatısı" ,bir "metni" olduğu gerçeğini değiştirmez..mozart bir "şey" anlatır, nuri bilge ceylan'da bir "şey" anlatır..ancak anlattıkları "şey"leri başka şekillerde anlatamayacakları kadar "biricik" ve "kendine özgü"olan üslup,teknik ve formlarla,duygu ve düşünce metinleri ile anlatırlar..

Yazınızdaki bir noktaya cevap vermek istedim, ama kendi tartışmam içine koyamadım, çünkü açıkçası içinde "tanım" kullanmanızı, dürüst konuşmak gerekirse, hem anlayamadım; hem de kendi bakış açımdan, belki de ne demek istediğinizi tam anlayamadığım için, biraz yanlış buldum. Burada kafama takılan noktalar şunlar:

1 - Tanımlar elbette faydalıdır, fakat bu her şeyin tanımlanabileceği anlamına gelmemeli. TDK resmi bir kuruluş, devletin bir organı. Eğer biz, roman sansürleyen, çevirilerin satılmasını engellemeye çalışan, romancıları yargılayan bir kuruluşa, "edebiyatın" ne olduğunu tek cümleyle tanımlama hakkı vereceksek, vay halimize...

2 - Postmodernizmden bahsediyoruz. Postmodernizm temel çıkış noktası olarak "tanımlara", "kategorizasyonlara", "kesin doğru" ve "kesin yanlışlara" karşı bir tepki zaten. Postmodern bir edebiyat eseri dediğimiz zaman, eğer edebi değeri yüksek bir yapıt ise, zaten bu "tanımı ve tanımları" bilen, fakat bunun böyle olmak zorunda olmadığını savunan, tanımlara yapısöküm uygulayan bir eserden, veya bu tarz bir yaklaşımdan söz ediyoruz demektir.

Bu durumda, temel çıkış noktamız zaten bu tanımların "yetersiz" olduğu yönündeyken, tek cümlelik bir sözlük anlamı bizim tartışmamıza tam olarak ne katıyor, bundan emin değilim.

3-
Alıntı Yapsahne eserini ve tiyatro metnini "edebi eserler arasında sayarken zorlanmazken sinema ve müzik eserlerini tüm diğer "sanat" başlıklarıyla geçirgen olmalarına rağmen "edebiyat" tanımı içine almayız..bu onların bir anlatısı" ,bir "metni" olduğu gerçeğini değiştirmez..mozart bir "şey" anlatır, nuri bilge ceylan'da bir "şey" anlatır..ancak anlattıkları "şey"leri başka şekillerde anlatamayacakları kadar "biricik" ve "kendine özgü"olan üslup,teknik ve formlarla,duygu ve düşünce metinleri ile anlatırlar..

Burada tam olarak ne demek istediğinizi anlayamadım. Teatral eserlerin edebi metin olarak kabul edilmesi, tiyatronun kendine özgü bir üslubu olmadığı, kendine üslup teknik ve formları bulunmadığı anlamına mı gelmeli? Eğer öyleyse, ben buna katılmıyorum. Eğer öyle değilse, neden "teatral" eserleri edebiyat tanımı içine alıyoruz, ama sinema eserlerini almıyoruz? Bence bu konuda da bir tartışma gerekli, ki bu da beni bir sonraki konuma getiriyor:

4- Bence bu tanımı da, çok rahat bir şekilde, bizim argümanımız açısından "deconstruct" etmek mümkün.

Bu tanımın "her şeyi kapsamak" gibi bir iddiası yok:

Alıntı Yap1. Sanatça, yani insanda estetik duyguyu heyecana getirecek değerde meydana getirilmiş şiir, sahne eseri, hikâye, roman, söylev gibi nazım veya nesir halindeki eserlerin hepsi.

"Gibi" kelimesi bize burada sayılan "tür"lerin edebiyatın tamamını kapsamadığını ima ediyor. Gerçekten de, anı, biyografi, otobiyografi, gezi yazıları, deneme, epik, destan, ve daha pek çok tür burada kapsanmıyor. Madem burada "gibi" gibi bir kelime var, mesela kapsanmadığını iddia ettiğiniz "film senaryolarının" buna dahil olmadığından nasıl bu kadar emin olabiliyoruz?

(Benim bu konuda bir fikrim yok, filmlerden (ve senaryolarından) hiç anlamam, yine perspektif için yazıyorum. Mesela bakın, burada da böyle bir tartışma var:

http://www.online-literature.com/forums/showthread.php?59631-Screenplays-as-literature)


Aynı şekilde, madem orada "gibi" deniyor ve sayılmayan türler var - neden çizgi roman, grafik roman da bunlardan biri olmasın? Roman kelimesi tanımın içinde geçiyor. Romanın tanımı da "İnsanın veya çevrenin karakterlerini, göreneklerini inceleyen, serüvenlerini anlatan, duygu ve tutkularını çözümleyen, kurmaca veya gerçek olaylara dayanan uzun edebî tür" şeklinde yazılmış - görsellik bir şeyin "roman" olması için bir kriter değil gördüğünüz gibi, Daytripper da bu tanıma dayanarak pek ala bir "roman" olabilir.

Dediğim gibi, burada ekstradan bir şey eklemiyorum - Daytripper, Watchmen aslında romandır demiyorum. Tek amacım olaya perspektif eklemek, ki bu açıdan yazınızaki bu tanım bence hiçbir şey ifade etmiyor :)

yunusmeyra

Uzun yazınızda çizgi roman'ın "ayrı bir sanat dalı" olduğu ile ilgili duruşunuz bence de malumdu..

Ancak yazının sonlarında bir çok sanat türü ile ilgili birlikte çizgi romanın'da, "gibi" kelimesinin kapsayıcılığı içinde yer bularak üst çatı tanımı "edebiyat" veya"edebi türler" olan bir tanım içinde yer alacak, tanımlar ve yönlendirmeler yapılması hem de yazıda geçen bir çok tanım ve kavramın dediğiniz gibi ayrı ayrı "ne anladığımızı anlatacak" şekilde tanımlanması gereği derli toplu bir yazıyı gerekli kılıyor..

Ancak ilk elden "Watchmen" ile ilgili bir kaç ön yorumumu ekliyeyim : Bugün "Watcmen"inde yer aldığı "hugo" ödülleri listesinde artık "grafik öykü" başlığı da var..  "Watchmen" ödül aldığında (1988) listeye "diğer türler" başlığı altında listelenerek girmişti.. ve bu o zaman yeni bir şeydi..
Ancak anlamı bence şu sınırdaydı: Sonuçta biz "bilim kurgu romanları ve hikayelerini" ve buna bağlı  sektörde çalışanları ödüllendiriyoruz..
En hayran olunan çizer ve yazar ödülü ve "fanzin" ödülü bile veriyoruz, neden bir anlatı barındıran ve "grafik" yetkinlikle bunu birleştiren "yapıtlara" da bunu vermeyelim..

Sizin de belirttiğiniz anlamda, aslında bu "bilim kurgu ve fantastikçilerin" "çizgi romanı", roman ve edebiyat ile ilişkilendirerek kendi ödüllerine dahil etmelerini anlayabiliyorum..  Haklısınız bunun değişen zamanlardaki değişik türler arasında "aşılmaz duvarlar" olmadığını düşünen eser sahipleri, yazar-çizer ve yaratıcıların arayışları ve ortaya konulanlar neticesinde söyleyebiliyoruz.. (Düşünsenize koskoca "YKY" yayınları "sanat dünyamız" serisine kattığı "çizgi roman" başlıklı "kitabında" en önemli makalelerinde "çizgi romanın edebiyat" ile kurduğu ilişki üzerinden değer kazandığı , daha"edebi" tarzı olan çizgi romanların daha "ciddi" ve daha "sanat" olduğu algısı taşıyan yazılarla doluydu..)

Bu bilim kurgu ve fantastik anlatı türlerinin, okuyucu ve eleştirmenlerinin onur verici bir "karşılığıdır" ancak çizgi romanı edebi tür yapmaz..
Ki düşünün yakın bir zamana kadar (20-30 yıl..) bilim kurgu türünde eserler verenler yazdıklarını bir hikaye veya roman biçimiyle, "edebiyat" olarak kabul ettirmenin sıkıntısını yaşamışlardı.. Teknik ve anlatı tarzı olarak , o güne değin "edebiyat" eserlerinden roman ve hikaye olarak anlaşılan ne varsa bilim kurgu eserlerinde de onlar tastamam vardı ancak "edebilik" ne menem bir şeyse "polisiye", ve "bilim kurgu" yazanlar "edebiyatçı" görülmüyorlardı..  ;) ) (mesela "poe" ödülünü bu sene "extradan" bir çizgi romana versek "gerilim-suç" gibi bir konuyu işleyen çizgi romanları edebi tür mü yapmış oluruz ? bunun için postmodern eleştiri ve eleştirmenlere mi ihtiyaç duyarız.. (yazılarda biraz bu doğrultuda açmaya çalışacağım..)

Mesela çizgi roman gibi yaratı ve anlatı alanlarının "rüştünü" ispatı için post modernizmin kavramalarına gerçekten ihtiyaç duyuyor muyuz veya "edebiyat" metinlerine göndermeleri, "metinlerarası"olmayı veya "açık metin-kapalı metin" tarzında işlemeleri "postmodernizm" üzerinden mi anlamak gerekiyor bunlarıda düşünmek gerekecek..

TDK'nın sözlük tanımının "edebi" ve "edebiyat" kavramlarını açmak için yeterli olacağı kanısında "ben de" değilim, zaten aynı sözlükte bu tanımın yetersizliğine ve anlatılmak isteneni tam karşılamadığına atıfla ;

"4. Bu bilimi konu olarak ele alan kitap (EDEBİYATÇA, EDEBİYATLIK, Littéraire; EDEBİYATÇI, Littérateur). (Edebiyat kelimesi yabancı bir kelime olduktan başka anlam bakımından konusu ile de hiç bir ilgisi olmadığından, Türkçe karşılığının bulunması gereken terimlerden biridir. Bunu için şimdiye kadar Betikler, Yazınlar, Yazna gibi karşılıklar ileri sürülmüştür.)
Fr.: Littérature 
da deniyor..

Ancak yazacağımız bir kaç yazıda hareket edeceğimiz tanımlarda olacak ve bu tanım bunlardan biri olsun..) Bir de "postmodernizm"in getirdiği kavramları ödünç almanıza rağmen çizgi romanı "edebiyat" ile ilişkilendirirken edebiyatın (yazna,yazın,betikler v.s.) klasik kapsayıcı tanımına (ve buardaki "gibi" ye) başvuruyoruz "gibi" geldi ki bunuda ayrı ele almak gerek..
Amerikan akademi çevrelerinde, bizde veya başka bir ülkede "çizgi roman" veya "grafik roman" tabirlerindeki "roman" veya "novel" sözcüğünden yola çıkarak çizgi romanı "roman" gibi türler üzerinden "edebiyat" başlığına transfer etmek ise sanatçı, üretici, eleştirmen, akademisyen bir çok çevrenin kafa karışıklığını ve işin içinden çıkış için şimdilik kolay yolları tercih ettiklerini gösterir..

Bir de "ardışık sanat" Türkçeleştirmesiyle karşıladığımız tanımın neticesinde kullandığım; "panellerin birbirini izleyerek bir metin, anlatı oluşturması" tabiri tabiki en "indirgenmiş" anlamıyla bir "peşi sıralığı" ifade etmekten ziyade ortaya çıkan eserin anlatımının bir fiziksel "baş" ve "son" arasında yer aldığını belirtir.. (Yoksa uzayda , düz bir zaman dizgesi içindeki düzenli bir "baş" ve "son" tarzında yerleştirilmeyi kastetmiyorum..) ve cevaben yazacağım "notlarda" çizgi roman'ın "popüler kültür" içerisinden boy veren bir tür ve "sanat" olma imkanları gibi potansiyel ve tanımları üzerinde de durmak gerekecek..

Watchmen'in, time dergisinin "1923'ten günümüze en İyi 100 ingilizce roman" kategorisine sokulduğunu da duyduğumdan beri bu roman , çizgi roman bağlantılandırmalarına dair bir şeyler söylemek istemiştim.. Fırsat bu fırsat  ;)

Bir de edebi türler içine girmede sinema ve tiyatro farkını sormuşsunuz ki, dediğiniz gibi bu yapılan ve izleyicisine ulaşan her üretimde "farklı" anlamlar alma potansiyelini gözardı etmeden şöyle özetlenebilir (bana göre de, tam bir postmodern belirsizlik veya kural koyamama durumu..  ;) ) Tiyatroda yazılan metin yönetmen ve oyuncular aracılığıyla ve diğer teknik ekipmanla ulaştırılır, sahnelenir yani göstermeye bağlı edebi metinler dir tiyatrolar.. Ancak sinemada senaryo ve planların yönetimi, çekimi anlatının son halini vermez tam tersine sinema anlatısını farklı plan ve sahnelerin "kurgulanması" esnasında "kurar".. ve hem sinema-edebiyat,hem tiyatro-edebiyat hem de sinemanın edebi tür olup olmayışına ilişkin bir yığın tartışmanın olduğunun farkındayım..

Bir de merhum "goethe" ile ilgili anlatılan bir anekdot var ki meşhur "edebiyatçı aslında gelmekte olanın farklılığını bizden 1-2 yüzyıl önce görmüş diyesi geliyor insanın : "Goethe (şiir, drama, hikâye (düzyazı ve dörtlük şeklinde), otobiyografik, estetik, sanat ve edebiyat teorisi, ayrıca doğa bilimleri olmak üzere birçok esere imza atmıştır yunusmeyra ekidir), çizgi roman sanatına ait ilk prototip örnekleri veren bir çizer olan Rudolph Töpffer'in çalışmalarına bayılmış ve bunların yeni bir sanatın öncüsü olabilecek ürünler olduğunu daha o dönemden ısrarla vurgulamıştı." (Hikmet Temel Akarsu'dan alın) (yunusmeyra birde ençok goethe'nin bu yargıya varırken William Hogarth'ı tanıyıp tanımadığını ve ürettiklerini izleyip izlemediğini merak eder durur ..)



töpffer'in bir çalışması..


"Bir Hayat Kadınının Yükselişi" (A Harlot's Progress)
William Hogarth (10 Kasım 1697 - 26 Ekim 1764)

Not: Aslında söylediklerinize vereceğim cevaplar benim haddimi ve boyumu ne ölçüde aşacak bilmiyorum ancak derli toplu bir izaha çalışacağım ve buna bir kaç gün sonra başlayacağım..
HULK DEĞERLİ BİR KAHRAMANDIR!
HSD YENİ ÜYELERİNİ BEKLİYOR

Hayal Kahvem

Sülalemin bütün bıyıklıları adına! Ne güzel yazılar bunlar. Fena halde ilgimi çekti.
Şimdi çok işim var. En kısa zamanda dönüp okumaya niyetliyim.  ;)

Hayal Kahvem

Hımm, yunusmeyra'yı biliyorum.  :)

Ama berkuralcan kim acaba?  ???


Hayal Kahvem

Nefis yazışmalar ve bencileyin çizgi romanın kıyısında ama etkisinde biri için kafa açıcı muhabbetler olmuş.

Devamını tüm merakımla bekliyorum. Bu arada yazışmaları bir kaç tur en baştan okumalıyım ki azıcık daha idrak edebileyim.  :)

Şimdi ilk iki yazışmadan çıkardığım netice:

- Daytripper nedir, memlekette bulunur mu araştırmalıyım.

-  Asterios Polyp veya Enki Bilal'in "Nikopol Üçlemesi" bulmalı  bi bakmalıyım... Acaba bünyeme ağır gelir mi ki  bu çizgi romanlar?

- AltEvren de neresi?  :D Bulup araştırmalıyım!  8)

Binlerce kasırga aşkına, yoksa ben hiç bu kitaplara bulaşmadan sadece Zagor mu okusam?  ???  ::)  :-\  :D




tommikser

Enki Bilal'in Nikopol Üçlemesini bir kaç ay önce almıştım.Okuması güzel bir çizgiromandı ;)

omega red

Alıntı yapılan: Hayal Kahvem - 25 Aralık, 2012, 00:06:35
Nefis yazışmalar ve bencileyin çizgi romanın kıyısında ama etkisinde biri için kafa açıcı muhabbetler olmuş.

Devamını tüm merakımla bekliyorum. Bu arada yazışmaları bir kaç tur en baştan okumalıyım ki azıcık daha idrak edebileyim.  :)

Şimdi ilk iki yazışmadan çıkardığım netice:

- Daytripper nedir, memlekette bulunur mu araştırmalıyım.

-  Asterios Polyp veya Enki Bilal'in "Nikopol Üçlemesi" bulmalı  bi bakmalıyım... Acaba bünyeme ağır gelir mi ki  bu çizgi romanlar?

- AltEvren de neresi?  :D Bulup araştırmalıyım!  8)

Binlerce kasırga aşkına, yoksa ben hiç bu kitaplara bulaşmadan sadece Zagor mu okusam?  ???  ::)  :-\  :D

ingilizceniz varsa bu kitapları halen okumamış olmanız büyük kayıp.
sadece zagor okumayın. hatta hiç okumayın. zagora gelene kadar onlarca güzel şey var yayınlanan...

Hayal Kahvem

Alıntı Yapsadece zagor okumayın. hatta hiç okumayın. zagora gelene kadar onlarca güzel şey var yayınlanan...

Yooo, Omega Red, yapamam! Taraftarlığın masum ruhunu seven biriyim.

Ve tam manasıyla Zagor'un fanatik taraftarıyım.  :-[ Vazgeçmem mümkün değil.
Ama diğer kitapların takipçisi olacağım elbette. Du bakalım.
Böyleyken böyle.  :)