Saga - Marmara Çizgi

Başlatan pearl jam, 30 Temmuz, 2013, 23:30:23

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

OZAN BALIM

Ayda ortalama 35-40 kitap çıkıyor ve aşağı yukarı yarısını alıyoruz, hal böyleyken en önemlisi düzenli periyod bence. Periyod düzenli ve belirli olsun, yayınevi, okurla iletişimi kesmesin yeter.

pearl jam

Basilacak fazla cilt olmadigini dusunursek uc veya dort aylik bir periyod gayet güzel olur.

Nightrain

Bu sene "devam eden en iyi seri" dalında Eisner ödülü aldi. Keske fasikül formatında yayınlansaydı.

Yinede şikayetçi değilim. Risk alıp böyle guzel serileri bizlerle bulusturan Marmara Çizgi ye teşekkürler.
"Bu yıldızı çok mu istiyorsun Heatie? Al ye o zaman!"

battlehammer

pek istiyordum bu seriyi okumayı ama sansür meselesi yüzünden orijinaline yöneleceğim. ilk üç cildi kapsayan bir de hardcoverı var piyasada alternatif olarak(#1-#18) ama biraz pahalı (34 dolar şu an amazonda)

Nightrain

Orjinalleri pahalı değil aslında, paramız değersiz.
"Bu yıldızı çok mu istiyorsun Heatie? Al ye o zaman!"

kryy22

Sansür o kadar yoğun mu ki? Ben sadece birkaç panelin kırpıldığını biliyordum.

battlehammer


Nightrain

Valla sansürlendiğini duyunca büyük hala kırıklığına uğradım. Çizgi roman okumak bile eziyete dönüşüyor artık. Zaten pahalıya okuyoruz, bir de o kadar para döktüğün yayının sansürlenmesi çok can sıkıcı.
"Bu yıldızı çok mu istiyorsun Heatie? Al ye o zaman!"

afu

tr saga'da sansürlenmeyen bazı karelerin bile, ileride sansürlenerek görünmeyeceğini düşünüyorum, malesef :(
çoğu yabancı yayınların içeriğinde kızlı-erkekli kareler çokça var, malesef  :(
o yüzden piyasamızda bu gidişle sadece avengers, x-men vb yayınlar kalacak, malesef  :(
frankofon olayı da sadece asterix ve red kit ile devam eder, umarım  :-[

kötü bir kehanet oldu galiba  ???

Sakızlı Ohannes Paşa

İlk ciltteki Sekstilyon gezegeninde geçen bazı paneller kırpılmış. Ama kırpılması bu ülke için zorunluluk gibi bir şey. O sahneleri gören bir ebeveyn çizgi roman adı altında pornografik içerek basıyolar diye olay bile çıkarabilir.

Nightrain

Çok basit, aileler çocuklarını denetleyecekler. Ne okuduklarından oynadıklarına kadar. Zaten Saga'nın çocukların ilgisini çekeceğini sanmıyorum. :)
"Bu yıldızı çok mu istiyorsun Heatie? Al ye o zaman!"

battlehammer

"kırpılması zorunluluk gibi bir şey" düşüncesi zaten bu noktaya getiriyor ülkeyi, hayatı. Delirtiyor bu savunma beni gerçekten, kalbimi kırıyor. Sansürün küçüğü büyüğü olmaz, kabul edilebilir makul sınırları olmaz, "ama çocuklarımız" diye saçma sapan bir savunması olmaz. Tarih boyunca yapılan en aşağılık katliamlar ve en yoz insanlık suçları hep ama çocuklarımız diye meşrulaştırılmıştır, bugün de öyle olmaya devam ediyor. İnsanlık suçunun edebiyata yansıyan biçimi ise sansürdür. Sansür bir fikir eserine yapılmış en büyük hakarettir, karanlık çağın bir unsuru ve insan evriminin utanç içeren kısmıdır.

Seksten ödü kopan bir toplum yaratma çabasının bir sonucu bu bütünüyle. Penislerimiz ve vajinalarımız olmasın, seks yaparak değil bölünerek çoğalalım. Çoğalmak için değil zevk almak için seks yapmayı ise aklımızdan bile geçirmeyelim.  Seks temelli sansürün altındaki düşünce bu ve bu düşünce temelde bir yaradılışçılık ve akılcılık çatışmasıdır. Karanlık çağın muhafazakarlık adıyla saldıran temsilcisinin çırpınışıdır. Boşuna da değildir bu arada. Her toplumsal sorun ve çelişkinin temelinin ekonomik olmasından bu konu ve alt başlıkları da muaf değildir. Bu ve benzeri uygulamaların da özünde sermayeye hizmet eden ve emeğe saldıran uzun vadeli ajandaları mevcuttur. Kişiliksizleştirilmiş, baskılanmış toplumların nasıl bir değersizleştirilmiş üretim girdisi olduğu ve militarize edilerek yozlaştırıldığının örneği olarak ikinci paylaşım savaşı öncesi Almanya'ya bakabiliriz.

Daha önemlisi biliyoruz ki bu sansür hop diye şimdi ortaya çıkmadı. Temelde yine geçtiği aşamalarda yeterince tepkiyle karşılaşmadığı için palazlandı bu kadar. karşıdaki karanlığın ise bir nirengi noktası olmadığını görebilmek gerekiyor artık. 5 yıl sonra, çocuklarımızın ahlakını bozuyor söyleminin, "okuyucuların/yayıncıların kafalarının kesilmesi bu ülke için zorunluluk gibi bir şey" alt başlığını türetmeyeceğinin herhangi bir garantisi olmadığı gibi, bir orta doğu ülkesi olduğumuz gerçeğinden hareketle, "karamsar bir uyarı"dan ibaret olmadığının da kanıtları konjektürde görülebiliyor; bilmem farkında mısınız? (hayır burjuva demokrasisi veya kapitalist tüketim odağı olmak artık bu güvenliği sağlamıyor. neo liberalizm farklı koşullarda da sürdürebiliyor kendini)

Velhasıl kelam, bu izin verilebilecek ve tolerans gösterilebilecek bir şey değil. Bugün -kuvvetle muhtemel iyi niyetle- bir eserin yayımcısını sevdiğimiz için ve fikri tartışmada onu korumak için sansürden taraf olursak, yarın aslında kime ve neye destek verdiğimizi ilk elden tecrübe etmek zorunda kalacak, o fikri eserin yayımcısı da dahil, kendimiz ve toplumun her kademesine nasıl hasar verdiğimizi gözlemleyeceğiz. Ciddi bir iş bu, "üç beş panel kırpılmış, ne var?" diye geçiştirilebilecek bir mevzu değil. Tam olarak, hayatın her alanına ve özellikle ortak paydamızı oluşturan alt kültür ögelerimize karşılaşı geliştirilen saldırılara "artık yeter" demeyi, bir zorunluluk ve sorumluluk olarak hissetmemiz gereken noktadayız.

edit; son olarak aman politikleşmeyelim kaygısı doğru değildir. Hayat politiktir, politik olmayan hayat yaşanmaya değmez.

Nightrain

Her kelimesine katiliyorum. Sansurun savunulacak bir tarafi olamaz. Baska bi baslikta, Preacher in "Haberci" adiyla 90 larda Takvim gazetesinde sansurlenmeden yayınlandığı söylenmişti. 20 sene once boyle bir şeye mudahele etmedilerse simdi de etmemeleri lazim. Artik tv lerde film ve dizi izlemek bile eziyete dönüşüyor, sadece cizgi romanlar degil. Bakin parasiz kanallar degil parali kanallar bile sansurleniyor artik. Her sene geriye gidiyoruz işte. Yetişkinlere yönelik bi cizgi romanin sansurlenmesini kiniyorum.
"Bu yıldızı çok mu istiyorsun Heatie? Al ye o zaman!"

dean

Alıntı yapılan: Nightrain - 05 Kasım, 2015, 20:04:38
20 sene once boyle bir şeye mudahele etmedilerse simdi de etmemeleri lazim.

  Konuyu siyasete çekmek hiç istemiyorum ama ...

  neyse anladın sen.

nikopol

Ben de sansure karsiyim, ama direnisi yayincilardan beklemek haksizlik. Turkiye, Isvec ya da Fransa degil arkadaslar, oyle bir ozgurluk ortaminda yasamiyoruz.

Biliyoruz ki memlekette cizgi roman yayinciligi ticari acidan oyle cok karli degil, kimi yayinlar zarar ediyor. Bir de bunun uzerine yayincilarin cezalara bogulmasini kaldiramayiz. Ceza alan yayincinin maddi zararini toplanip karsilayacaksak, bu insanlara "diren" diyebiliriz.

"Sansur normaldir ya da normallesmelidir" demiyorum; ancak kaybedecegin savasa girmenin anlami yok. Bence sansure boyun egmek zorunda kalanlarin yapmasi gereken, bunu ifsa etmek ve uzerlerindeki baskiyi gorunur kilmaktir (tipki bizim su an burada yaptigimiz gibi). Gerisi, toplumun daha genis bir kesimine kalmis.