Saga - Marmara Çizgi

Başlatan pearl jam, 30 Temmuz, 2013, 23:30:23

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Sakızlı Ohannes Paşa

Etmemeleri lazım, yapmamaları lazımla bu iş olmuyor arkadaşlar. Evet lazım ama zorunda kalınıyor. Bazı panellerin sansurlenmesi Saga gibi bir serinin Turkiye'de yayinlanmasinin ön koşuludur. Aksi halde Tůrkçe yayinlanamaz. Gerçekleri inkar edince yok olmuyorlar. Bu sansurden rahatsiz olan orijinal dilinde okumali. Yayincidan intihar etmesini istemek bencillik oluyor biraz.

battlehammer

"sansürden rahatsız olan okumasın" akıl almaz bir savunma. O kadar temel bir noktada yanlış ki, üzerinden bir tartışma yürütmek mümkün değil. Bir eserin orijinalini tahrif etmeyi talep edip, bencillikten dem vurmak da herhangi bir mantıksal düzende bir araya gelemez.

Bu kısmı üzerine söyleyebileceğim bir şey yok, zira dediğim gibi, mantıklı bir zemini yok. Benim merak ettiğim, eserin sahibi sansüre nasıl izin veriyor? Yapılan anlaşmalarda bu konuyu açık mı bırakıyorlar, nasıl izin veriyorlar kesilip biçilmesine? Haberdar mı değiller bundan yoksa buna gerçekten izin mi veriyorlar? O eser, yaratıldığı biçimiyle bir bütündür, sen onu bozamazsın, gelip buranın koşulları böyle, şimdi elime makası alıp senin yaratımını katledeceğim diyemezsin. Öz saygısı olan hiçbir sanatçı bunu kabul etmez.

Tekrar yazıyorum, bunu normal bulmanız ve sansüre bahane üretmeniz akıl almaz. Hele ki şu domain altında, çizgi romancılık adı altında çeşitli misyon iddiları varken -ki ben söz konusu eleştirimi yaparken, bu misyona katılmadığım halde yapıyorum. Ülkede yayıncılığın gelişmesi gibi ideallerim falan da yok. İçeriği üretenle daha çok ilgiliyim, içeriği yayımlayanla değil ama sansürün hiçbir biçimini kabul etmiyorum- yazmaya devam ettikçe, "yanlış yerde fikir açıklıyorum galiba" hissinin her an yükseldiğini de belirtmeden geçemeyeceğim. Öte yandan bu elbette doğru olanı savunmamı engellemiyor, engellemez.

"ee bu ülkenin koşulları böyle, bizde normal bu" en başta topluma yönelik bir hakaret ve saldırı gözümde. O kadar çok şey normalleştiriliyor ki bu sözlerle; kadına yönelik şiddetten, çocuk istismarına, ırkçılıktan nefret suçlarına devasa bir liste temize çekiliyor ülkede. Bin kere hayır! Ne "Ya sev ya terk et" kabul edilebilir, ne de "toplum buna hazır değil" meali üstten jakoben soslu teslimiyet yaklaşımları.

Bir hareketin yanlış olduğunu biliyorsanız, koşulları bahane etmeksizin ona karşı çıkmak insan olmanın, evrimin ve medeniyetin sorumluluğudur. Gerçekleri inkar etmek, doğru olanı savunmamakla değil, yanlışa boyun eğmekle yapılır.

nikopol

@battlehammer

Oyle bir yazmissiniz ki, sanki buradaki insanlar sansure karsi degil, sansuru normal buluyor. Gordugum kadariyla kimse "toplum"la alakali bir sey soylemedi.

Kendi adima meseleyi toplumda degil, idarecilerde goruyorum. Bu zihniyetle mucadele edilmeli, ama yayin evlerini yok etme pahasina degil. Okuyuculara var olan sansuru anlatmak, bu konuda sikayetci olmak da bir direnis seklidir.

Sakızlı Ohannes Paşa

Sansurden rahatsiz olan orijinal dilinde okumali cumlesini sansurden rahatsiz olan okumasina cevirmek izansizliktir. Bunun sansuru normallestirmekle alakasi yok. Iki secenek var onunde. Ya yayinlamicaksin ya da yayinlandiginda basina bela olacak kisimlari kirpcaksin. Her iki durumda da orijinal dilinde okumak bir secenek.

Kimse size sansure karsi cikmayin demiyor. Herkes sansurden rahatsiz olmali ve karsi cikmali.  Sansur olcaksa hic yayinlanmasin fikrini anlayabilirim ama bu yayincilar birer ticari sirket. Onlar bu sekilde dusunmuyor diye suclanamazlar.

kryy22

Aslında daha hard birçok mizah dergisi vs. hali hazırda piyasada sansürsüz bulunuyor. Yayıncı söz konusu paneldeki orgynin extrem kaçtığını düşünmüş olacak ki böyle bir kendini koruma yoluna başvurmuş. Bu tutum ne yazık ki çizgi roman sektörü, yayıncıların tutunma çabası özelinde gayet anlaşılabilir oluyor.

Ancak battlehammer'ın ilkesel duruşu da son derece değerli bence. Sansüre bahane buldukça yasaklara yol vermiş dahası bir süre sonra kendi otokontrol mekanizmalarımızı yaratmış oluyoruz. Belli bir eşik aşılınca da aslında kimse dokunmasa dahi kendi kendimizi basık atmosfere adapte etmiş halde buluyoruz. 


Nightrain

Böyle olduğu sürece Preacher gibi nice çizgi romanlar ülkemizde gün yüzü goremeyecek.
"Bu yıldızı çok mu istiyorsun Heatie? Al ye o zaman!"

kryy22

Preacher yayınlanabilir aslında yav. Amerikan argosunun yarısı zaten kahretsin'le geçiştirilebiliyor, Jesse-tanrı geriliminde bas gitsin :) Blasphemy dozajı çağına göre yüksek olsa da tanrının kötücül yanı, düşmüş melekler vs. günümüz anlatılarında sıklıkla işlenen konular. Kaldı ki Preacher yahudi-hristiyan ikonografisini temel aldığından bizim yörenin ünlü "hassasiyeti"ne ters geleceğini pek sanmıyorum, gavurun sakat din algısı sonuçta :) Supernatural tvden veriliyorsa daha underground bi mecrada Preacher da yayınlanabilir bence.

maeglin

Bilmediğim için soruyorum bu çizgi romanlarda ya da benzeri yayınlarda denetim nasıl gerçekleşiyor? Yani hangı kurul - kurum bu olur bu olmaz diyebiliyor? Gerçekten bilmediğim için soruyorum.

battlehammer

şimdi öncelikle kişisel konuları bir tarafa bırakalım. benim tercihim, nasıl yazdığım, kimin toplum kelimesini kullandığı falan tali-önemsiz, geçiyorum.

Mesele toplumda değil idarecilerde demek, temel kavramları göz ardı etmektir. İdareci dediğin, sihirli bir şekilde tepeden inen bir kavram olmadığı gibi, toplumun yapısı ile doğru orantılı bir yapı arz etmekte. Tavandan tabana veya tabandan tavana olması bu tartışmanın konusu değil, bunu geçiyorum.

Üzerinde durmadan geçemeyeceğim iki argüman var;

1. " Iki secenek var onunde. Ya yayinlamicaksin ya da yayinlandiginda basina bela olacak kisimlari kirpcaksin."
Bunun meali; ya bu deveyi güdeceksin, ya bu diyardan gideceksin. Oysa insanlık tarihinde tartışılmaz biçimde her ileri adım, tam da bu "öğrenilmiş çaresizliğin" göz ardı edilmesi ve alternatiflerin yaratılması ile gelişmiştir. Ben bir eserin tahrif edilerek yayınlanması fikrini şiddetle reddediyorum. Kendimi tekrar etmek istemiyorum, bir eseri kendi kafana göre, hangi motivasyonla olursa olsun değiştiremezsin. Eğer yapamıyorsan, yapmayacaksın. Gayet açık ve net.

2. "yayincilar birer ticari sirket. Onlar bu sekilde dusunmuyor diye suclanamazlar. "
Bu ahlaki olarak çok sorunlu bir anlayış. Ticaret yapmak tüm ahlaki değerleri silebilir mi? Ticaret yaptığın sürece her yol meşru mudur? Yine hayatın başka bir alanından örnek verelim, tröstler bir ülkenin pazarına vahşi biçimde girip oligark oluşturup iş savaş çıkardığında da bu meşru mudur mesela? Ticaret yapıyor olmaları hangi büyüklüğe ulaştıktan sonra veya ulaşana kadar, hangi temel değerleri yok etme hakkı veriyor ve neden?

Sansürlüyor ama basıyor, çalıyor ama çalışıyor, kafa kesiyor ama onlar da ...., orada ne işleri varmış, gündemde ne çok örneği var bu bahanelerin değil mi? E hangi noktada dur diyoruz peki biz bunlara? Kötülüğün ne kadarı bizim için fazla da ne kadarı kabul edilebilir? Hatalı olduğunu, yanlış olduğunu bildiğimiz bir hareketi doğru ve kabul edilebilir görmek için başka hangi bahanelerimiz var, bunu sorgulamalıyız bence hayatlarımızda.

Ek olarak, yanlış bir hareketi meşrulaştırmak için kullanılabilecek kutsal argümanlardan biri olan "ama ticaret yapıyor" gibi, kapitalizm eliyle kutsanmış hangi kavramlar var hayatımızda, onlara da bir sessizce göz atsak fırsattan istifade, fena olmaz sanki. Milyonları acımasızca sömüren adamlar hakkında "ama onlar da onca kişiye ekmek veriyor" (çünkü senin emeğini sömürdüğünden değil hayrına veriyor) denilen bu ülkede size masum görünebilir bunlar, değil.

Çeşitli sorular, elbette retorik sorular bunlar. Cevapları yok ve/veya aleni eğer toplumların tepesinde yağlanıp sömüren emperya değilsek elbette.  Üstelik sanatsal bir üretimi söz konusu olduğu için ortada, özel bir durum da kazanıyor genel sömürü sisteminin yozlaştırıcı etkisine ek olarak. Sanatı tahrip etmek için ortaya koyduğumuz motivasyon ticari faaliyet ise, bu sanatsal üretimin kendisine değer veren insanda nasıl bir tepkiye yol açacaktır düşünmek gerekir. Haklı öfkedir bunun cevabı, kopya vereyim.

Bu yaklaşımların hiçbiri doğru ve değil ve son derece zararlı. Dediğim gibi kendimi tekrar etmek istemiyorum ama bu saydıklarınız birer argüman değil, kısa yol arayışı ve kendimize söylediğimiz yalanlar, sanki daha güzel bir dünyada yaşıyormuşuz yanılgısını yaratan. Çizgi roman özelinde, dar bir pazar içerisinde, ölçeklendirilebilir ve sınırlı bir tüketim ürünü söz konusu olduğunda, tüketim tercihiniz fark yaratabilecek kadar önem kazanmakta. Hani o gasp edilmiş özgürlük alanlarımız var ya geri alamadığımız. Hah; işte bu, hareketlerinizin geri alabileceği bir özgürlük alanı ölçek olarak küçüklüğünden dolayı.

Sonuç olarak, somut bir çağrıya indirgeyerek sonlandırırsam; Lütfen sansürlenmiş, tahrip edilmiş, sanatsal değeri düşürülmüş bir fikir ürününü satın almayın. Yayın evlerine destek vermek istiyorsanız, eksiksiz ve müdahale edilmemiş ürünlerini satın alarak da bunu yapabilirsiniz. Bunu ister bireysel, ister toplumsal motivasyonla yapın; sonuçta her iki noktaya da faydanız olacak.





edit; wall of text olmuş, insan gibi paragraflara ayırdım;
(Combat: Wall of text hit you for 127 points of bludgeon damage)

alan ford

 Battlehammer'a katılıyorum. Bu sansür işi normalleştikçe , bugün anormal olarak kabul ettiğimiz şeyler yarın başımıza bela olacak. Yayınevlerinin , burada sadece Marmara Çizgi değil sözkonusu olan , bu konuda günü kurtarmak için yaptıkları hamleler yarınımızın kararmasına neden olabilecek çakıl taşları. O yüzden sansüre topyekün karşı olmak bir görev.

Bence en az bu kadar önemli bir konu daha var. O da yayınevinin sansür uygularken ( hadi diyelim bunun için kendince geçerli sebepleri var) bunu okuyucudan saklaması. Bu forum olmasa sansürün farkına bile varmayacağım. Sansürlü kitabın bir yerlerinde sansür uygulandığı bilgisinin okuyucuya verilmesi lazım. Hadi diyelim devletten korkuyorsun bari okuyucuya saygın olsun. Ben de ona göre tavrımı belirleyeyim .

 
kaçmayı denemek bir tutsağın görevidir

teknolojibaronu

Sansür felan boş iş.
Yapıştırsınlar +18 simgesini rahat rahat okuyalım.

Animvader

Offf arkadaşlar, yoldaşlar, Romalılar! Mantık çerçevesinde, ideal olması gerekeni arayış yolunda ne güzel tartışmışsınız.

Ama galiba hangi ülkede yaşadığımızı bazen unutuyoruz.

Yahu bu ülkede çocuğun biri camdan uçmayı deneyince çocukları kötü yönde etkiliyor diye başlatılan yaygarayla Pokemon gibi bir çizgi film yayından kaldırılarak içimizde ukte bırakıldı.

Gelişmiş ülkelerin bazılarındaki okullarda gençlerin hayal gücü, yaratıcılıkları gelişsin diye ders olarak verilen Minecraft oyunu yüzlerce asmalı,kesmeli, taramalı-tüfekli oyun dururken şiddete yönlendiriyor diye yasaklanması istendi.

Size, bize normal gelen en ufak bir şey bile bir yerde haber olmaya görsün peşini bir tutarlarsa mazallah çizgiromanı toptan bile yasaklamaya kalkarlar.Onun dışında ben zaten bir kaç kere daha yazdım Y the last man, deadpool gibi çizgiromanlara kesinlikle yaş sınırı ibaresi koyulmalı, Saga'yı okumadım eğer dediğiniz gibiyse ona da koyulmalı.

Animvader

Alıntı yapılan: battlehammer - 05 Kasım, 2015, 08:46:44
pek istiyordum bu seriyi okumayı ama sansür meselesi yüzünden orijinaline yöneleceğim. ilk üç cildi kapsayan bir de hardcoverı var piyasada alternatif olarak(#1-#18) ama biraz pahalı (34 dolar şu an amazonda)

İngilizce alacaksanız amazon.co.uk'dan almanızı tavsiye ederim.Kitap+kargo İngilteredeki diğer satıcılardan alınca her zaman amerikadaki fiyattan daha ucuza geliyor.

pearl jam

Harakiri dergisi daha ikinci sayida yedigi ceza yuzunden topu atti. Resmen yasatmadilar dergiyi.

hanac

Saga Vol. 4 Goodreds okurları tarafından yılın çizgiromanı seçildi.