Mrtekin'in İzledikleri

Başlatan Mrtekin, 14 Aralık, 2014, 00:16:22

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mrtekin

Alıntı yapılan: Mrtekin - 14 Aralık, 2014, 00:16:22
John Wick-2014



Payday 2 kahramaninin sinema versiyonu gercekten ihtisamli oldu.

Dusman yine konjonkturel olarak Rus mafyasi.

Konu bilindik ama tabanca ile yakin dovus kurgulari ve central
axis le adam temizleme goruntuleri muhtesemdi.

Keanu Reeves rolu cok iyi canlandirmis, ozlemisiz kendisini bu tur filmlerde.

Tavsiye ederim, turunun iyi orneklerinden biri, pisman olmazsiniz...

John Wick, ticari olarak başarılı olunca, bir trilogy'e sahip olması planlandı.

Serinin 2. Filmi; 2017'de.

http://m.imdb.com/title/tt4425200/?ref_=m_nmfmd_act_2
They drew first blood...

Mrtekin

The Conjuring 2 (Korku Seansı 2)

http://m.imdb.com/title/tt3065204/?ref_=m_nm_knf_i1

Şimdi James WAN kardeşimiz; iyi bir yönetmen. Aquaman'in de müstakbel yönetmeni biliyorsunuz. Filmlerinde görsellik çok iyidir. Hal böyleyken; Conjuring 2 çok olmuş diyemiyorum çünkü maalesef birincisinin tadını çok alamadım.

Birinci gerçekten iyiydi; gerçek şahıs Warrenler ürkütücü vaka ile her şeyleri ile uğraşıyorlardı. Kolay değildi yani şeytan ile mücadele; çektikleri çileyi ve mücadeleyi siz de sonuna kadar hissedebiliyordunuz. Ama bu filmde nolmuşsa kısa kesmişler; sanki çok kolay yenmişler gibi şeytani gücü.

Film; "Amityville" olayından sonra bu sefer; diğer bir ünlü paranormal vaka; "Enfield" olayını güzel bir şekilde ele alıyor. 70'li yılların çok başarılı bir şekilde filme yansıtıldığını görüyorsunuz. Filmin sonunda gerçek ses kayıtları ve film karakterlerini tanıtan gerçek fotolardan da filmin ambiyans hakimiyeti ve görsellik anlamındaki başarısını da anlayabilirsiniz. Patrick Wilson ve Vera Farmiga'nın kimyası çok iyi zaten; olayı götürüyor.

Yani; ez cümle; eli yüzü düzgün bir korku filmi; bu türdeki örneklerde biraz olsun yukarıya çıkar; ama; WAN'ın çıta Conjuring 1 ve İnsidious 1 ise; sonuçta maalesef olmamış diyicem.

Conjuring 1'i muhakkak seyredin. 1.si çok sağlam film. Onu seyrettikten sonra çok beklenti içine girmeden bunu da seyredin.

Film; çok sağlam bir gişe yaptı. Büyük ihtimalle franchise bağlarlar; 3.'sü de gelir. Gelir ama aynen Insidious'taki gibi bir durum da olabilir. Insidious'taki güzellik maalesef 2.de gitti; 3. De ise rezil edildi. Sanki Conjuring'de de bu tehlike var; o yüzden 3.'ye çok iyi çalışmalarını tavsiye ediyorum.

Nedir ki; Korku janrında bir "Crooked Man" bilmiyorduk; o da oldu; tam oldu...Filmin ucubesi; Şeytan Rahibe Vallak'ın da bir spin off olacağı da söyleniyormuş; bu arada...

Bu arada; çok kimse bilmez; WAN kardeşin; Kevin Bacon'lu; "Death Sentence" adlı bir filmi vardır; o da çok iyi filmdir; sevgi ile hatırlatırım.
They drew first blood...

Mrtekin

Jason Bourne

http://m.imdb.com/title/tt4196776/?ref_=m_nmfmd_dr_1


Evet; efsane Bourne; biraz elleme baba yorgun modunda; geri döndü. :)  Şaka bir yana; Robert Ludlum'un kitabından uyarlanan bu ajanın modası asla geçmedi. Beyni yıkanarak ölümcül bir suikastçıya dönüştürülen bir ajanın; sonradan vicdan yapıp; nedamet getirmesi ile gelişen olaylarda; Treadstone projesi özelinde istihbarat dünyasının en pis sırları da ucundan deşifre edilir; sistemin nasıl döndüğü biz vatandaşlara az biraz anlatılır. Jason Bourne esasen biraz da sistemin Frankenstein'ıdır. Sistemden kendini kurtarıp kendini bulmak isterken biraz daha batar; biz de aval aval "Vay anasını neler dönüyormuş bu dünyada?" deriz, az biraz empati kurmaya çalışırız, sonra da film biter, eve gideriz. Ama bu dünyada da hiçbirşey göründüğü gibi de değildir; anlatılan hikaye mi gerçek mi düşünüp dururuz...

Orjinal Bourne serisinin başarı öyküsü malum. Efsane. Jeremy Renner'lı Bourne spin off'unu hiç sevmemiş biri olarak; Matt Damon ve yönetmen Paul Greengrass ismini yeniden bu proje için duyunca havalara uçtuğumu hatırlıyorum. Bugün de filmi görme şerefine eriştim.

Şimdi film çok eleştiri aldı; dönüş öyküsünün çok zayıf olduğu söylendi; 3.sü bitebilecek en iyi sonla bittiği için; benim şahsi görüşüm de biraz öyle.. Ama; istihbarat dünyası dinamik bir alan ve filmin bu dünyada dönen işler için hala anlatacak bir hikayesi var ise; ve bu hikaye mümkün olabilecek en iyi oyunculuk ve aksiyon sahneleri ile de donatılmış  ise; beklentinizi yeterince karşıladığı da söylenebilir. Ki bende öyle oldu. Baya beğendim.

Film; biraz Rambo 3 tarzında açılıyor. Kaçak Jason; geçinmek için sokak dövüşçülüğü yaparken; kankası Nicky; CIA'yi hackleyip; Jason'un acı duyduğu geçmişi ile ilgili bazı sırları da öğrenir. Tabii CIA'de boş durmaz. Takip; kovalamaca; üstüne; herzamanki gibi pro tetikçilerini de peşlerine takar...Jason'u kazanmak isteyenler ile öldürmek isteyenler arasında yaşanan ince çizgide; Bourne bir kez daha ölümü göze alarak geçmişinden bir perde daha aralamaya çalışır, vs...

Filmin aksiyon sahneleri çok iyi. Özellikle Yunanistan'da geçen sahnelerin ve sondaki araba takip sahnelerinin usta işi olduğunu belirteyim. CIA tetikçisi rolünde Vincent Cassell'da çok iyi bir performans göstermiş. Direktör rölünde Tommy Lee Jones'da fena değil. Açıkçası Matt Damon'un performansını bu sefer az biraz tutuk bulsam da; orijinal Bourne aynen canlı kanlı kendisidir; beyaz perdede izlemek çok büyük bir keyif veriyor. Dövüş sahnelerindeki performansı cidden muazzam...

Film benden geçer not aldı. Paul Greengrass'ın devamını getireceğini de umut ediyorum. Bourne'un hala anlatacağı öyküler var...Yeniden hoşgeldin, Jason...

Türü sevenlere kesinlikle tavsiye...
They drew first blood...

Mrtekin

Kickboxer-Vengeance

http://m.imdb.com/title/tt3082898/?ref_=m_nmfmd_act_4

Şimdi çocukluğumuzun efsane Kicboxer 'ı gibi kesinlikle olamaz ise de; remake'i de aman aman kötü sayılmaz; kendini eski zamanların hatrına bir şekilde seyrettiriyor. Ama çok da zevk vermiyor...

Ama şahsen bu tür filmlerde en çok "Undisputed" serisini seviyorum, Scott Atkins'in Boyka'sı çok daha fazla seyir zevki veriyor ve dövüş sahneleri çok daha hızlı...

Keza; Raid serisi ve Tony Jaa'nın filmlerini de tek geçerim bu hususta.

Tavsiye etmiyorum; bırakın efsane aklınızdaki gibi kalsın.

Karar size ait...

They drew first blood...

Mrtekin

Magnificient 7

http://m.imdb.com/title/tt2404435/

Valla; gönül isterdi ki Akira Usta'dan girip Steve Abimizden çıkalım ama bu sefer kısa kesip Aydın havası yapıcam.

Anthoine Fuqua benim işlerini sevdiğim bir yönetmendir. True Detective'in yazarı Nic Pizzalotto ile kafa kafaya verdiklerinde bu remake için acayip umut beslemiştim ama afedersiniz Nic Bey, hikayeyi yeniden kurgularken; aynen True Detective 2'de yaptığı gibi, piç etmiş.

Öncelikle filme çok fazla star tozu (Denzel-Chriss-Ethan-Vincent,vd) eklemişler; ve fakat maalesef aralarındaki kimya nedense hiç çalışmıyor. Hiç inandırıcı değiller. Yani klasik (westernde) gördüğümüz kimya bu filmde hiç yok. Hele Vincent Abi'mize bir rol uydurmuşlar; Allah kahretsin gözlerim görmeyeydi diyorsunuz o derece; yani. Chris Pratt ise umduğumdan iyi çıktı ama öyle ama böyle rolü kıvırmış; bana göre. Denzel Abimiz ise herzamanki gibi üst düzey bir oyunculuk veriyor ama artık gözlerini kısıp racon kesmesinden bana hafiften de daral gelmeye başladı biraz...Ethan Abimizin ise hiç öyle aman aman bir katkısı yok, yani. Peter Saarsgad'ın villain performansı da çok kötü sayılmaz ama çok daha iyilerini de gördük..Bıçaklı samuray kovboy melezini oynayan Lee Byung Hun un da oyunculuğu kalbur üstü, zaten filmde en iyi performansı çıkartan kişi bence...

Yav; neyse; filmin ilk yarısı yer yer sıksa da; ikinci yarı baya iyi. Burada Antoine abimizi takdir ediyorsunuz; tüm eldeki sürprizleri buraya saklamışlar; çatışma sahnelerinde az biraz zevahiri kurtarıyor; beklentinizi az biraz karşılıyor.

Filmde yeni bir element hiç mi yok; var kurguda gıdıklayan birşeyler; ama dediğim gibi filmin senaryosunu Nic Bey kendine benzettiği için bu sürprizlerden çok tat alamıyorsunuz; ya da ben hiç alamadım.

Bu arada filme tanıtılan yeni sürpriz elementlerden biri; tıpkı; Teks'in; Boselli-Marcello ikilisinden çıkma; Teks Orijinal 463. sayida baslayan ve 465. sayida biten  "Yedi Caniler", "Helltown" ve "Amansiz Jack Thunder" adlı muhteşem maceraların içinde de geçiyor. Yani, benim için hiç de yeni değil. Aslında bu maceraların kurgusu; bu filmin kurgusuna bin basar da; neyse.

Başka bir sürpriz ise; açıkça anlatmayım; aynen, Braveheart'tan devşirme; şaka değil; gidenler ne demek istediğimi anlarlar...

Aaa; pardon; Chris'in oynadığı bu tatlı sihirbaz kumarbaz silahşörü ise biraz "Maverick" de de görmemiş miydik???

Atilla Abi haklı çıktı yine; ne varsa klasiklerde var...:-) Klasik remake'in yönetmeni "John Sturges" da; başta Yul ve Steve Abilerimiz de olmak üzere klasikte oynayan oyuncular da cidden çok ama çok büyük adamlarmış; şimdi çok daha iyi anladım...Hele ki, kötü adamda Eli Wallach...

Netice itibarı ile neredeyse yarım asır sonra çekilen 2. remake de, ordan burdan toplama apartma fikirlerle dolu olarak güya yeni bir kurgu seyrediyorsunuz; hoş aksiyon bazında bazı yerler de güzel ama umduğumuzu da çok bulamıyorsunuz maalesef, elleriniz boş dönüyorsunuz. Kendi tercihimi de; 60 yapım yılı olan remake'den yana kullanıyorum; bu film, o filme ulaşmayı bırak, yanından yöresinden bile kesinlikle geçememiş...

Sinemadan çıktıktan sonra hatırda kalmayacak sabun köpüğü bir film olmuş, olmamış Antoine, olmamış....

Son not- James Horner ve Simon Franglen tarafından yapılan filmin müziklerini ben beğendim, netice itibarı ile film ile uyum sağlıyor. Bu arada, huzur içinde uyusun, James Horner ın geçen sene uçak kazasında ani ölümünden sonra, Simon Bey, soundtrackin kalanını kendi tamamlamış. Ama şunu belirtmek lazım, ne kadar klas da hazırlanmış olsa, Elmer Bernstein ın ölümsüz Muhteşem Yedili temasına benzer hatırda kalıcı bir melodi maalesef yok.


They drew first blood...

pizagor

Ben de sık sık ne varsa eskilerde var duygusuna kapılıyorum. Bana kalırsa ihtiyarlık belirtisi!
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


Mrtekin

Müzikte de 80'ler kesinlikle aşılamaz; bunu da kesinlikle söyleyebilirim... ;D


They drew first blood...

Mrtekin

10 Cloverfield Lane

http://m.imdb.com/title/tt1179933/

İşte herşeyi dibine kadar klişe olsa da; çok küçük bir bütçe ile (15 milyon Amerikan doları) çekilen eli yüzü düzgün bir bilimkurgu filmi.

Film biraz biraz Stephen King'in "Misery"sine benziyor. Erkek arkadaşı ile kavga eden atarlı hanım kızımız; ilginç bir araba kazası geçiriyor ve gözünü yaralı bir şekilde bir yer altı sığınağında açıyor. Sığınağın sahibi olan evsahibi erkek; dışarı dünyanın bir salgın ile etkilendiğini ve bildiğimiz yaşamın yok olduğunu belirterek açılışı yapıyor. Kendini evdeki yaşıtı diğer erkek ile kısılmış bir halde bulan hanım kızımız; gerçekleri algılamakta zorlansa da; kendini toparlayarak yeni yaşamına acilen adapte olma derdine düşüyor. Dar alanda; evsahibinin birbirinden tuhaf kurallarına itaat etme durumunda kalıp; acı gerçeği cesareti ile keşfettikten sonra da plan yapıp canını kurtarma derdine düşüyor ve olaylar gelişiyor...

Dediğim gibi film klişenin dibi. Sonuna doğru üst üste çok güzel twistler var ama başarısının nedeni başta John Goodman'ın olmak üzere; Mary Elizabeth Winstead (ki kendisini Netflix'in Braindead dizisinden hatırlayacaksınız.) ve John Gallagher Jr.'ın muhteşem oyunculukları. Özellikle John Goodman tuhaf evsahibi rolünde cidden döktürüyor. Kendisini çok bu tür filmlerde çok özlemişiz.

Dediğim gibi filmin her detayı klişe; sonundaki Cgi efektleri berbat ama çok üst düzey oyuncu performansları sayesinde pırıl pırıl parlıyor ve sizi ikna edip, üzmüyor.

Film çok hatrı sayılır bir gişe başarısı elde etmiş. Ama cidden hak etmiş.

http://www.boxofficemojo.com/movies/?id=badrobot2016.htm

Çok hoşuma gitti; türü sevenler kaçırmasın; kafa boşaltmak için tavsiye...


They drew first blood...

Mrtekin

Secret in Their Eyes

http://m.imdb.com/title/tt1741273/?ref_=m_nmfmd_act_6

Şimdi bu filmi izledikten sonra biraz künyesine baktığımda; Oscarlı 2010 tarihli bir Arjantin filminin (El Secreto de sos ojos) bir remake'i olduğunu gördüm ve orijinalini izlemediğim için acayip pişman oldum. Siz böyle birşey yapmayın ve kesinlikle baştan direkt orijinalini seyredin.

http://m.imdb.com/title/tt1741273/?ref_=m_nmfmd_act_6

Birbiri ile sıkı fıkı 3 ajan; içlerinden birinin kızının öldürülmesi ile hayatta bambaşka yollara gidiyor. Ama yıllar geçse de bu cinayet onların saplantılı bir şekilde ortak noktası oluyor ve davayı kapatmak için yeniden güç birliği yapıp kararmış delilleri küllerinden eşelemeye başlıyorlar.

Film güzel. Suç; suçla savaşma; psikoloji; adalet ve vicdan üzerine çok sağlam
bir altyapıya sahip. Biraz ağır gitse de; dehşet bir finali ve Nicole Kidman, Julia Roberts ve Chiwetel Ejiofor'un performansları bu açığı fazlası ile kapatıyor. Yan kadronun da çok iyi olduğunu belirteyim.

Türe meraklı olanlara tavsiye ama orijinalini kesinlikle ilk sıraya alın...
They drew first blood...

kedidiro

Alıntı yapılan: Mrtekin - 18 Ekim, 2016, 22:03:25
Secret in Their Eyes

http://m.imdb.com/title/tt1741273/?ref_=m_nmfmd_act_6

Şimdi bu filmi izledikten sonra biraz künyesine baktığımda; Oscarlı 2010 tarihli bir Arjantin filminin (El Secreto de sos ojos) bir remake'i olduğunu gördüm ve orijinalini izlemediğim için acayip pişman oldum. Siz böyle birşey yapmayın ve kesinlikle baştan direkt orijinalini seyredin.

http://m.imdb.com/title/tt1741273/?ref_=m_nmfmd_act_6



Türe meraklı olanlara tavsiye ama orijinalini kesinlikle ilk sıraya alın...
Forumda daha önce konuşuldu ama nerdedir ben bulamam. Orada da farklı dostlar dile getirdi ama bir kez daha söyleyeyim. El secreto de sos ojos'u izlememiş bir sinemasever kayıptadır. Kendinizi ödüllendirin. Ben ilk izlediğimden bu yana herhalde yılda bir kez izliyorumdur... " müebbet alır demiştin"...

kalidor

kedidiro film festivali başlığı altında ben de 2-3 sene önce izleyip özellikle finalinde donakalmıştım.  İçimdeki Yangın bir, bu iki...

http://altinmadalyon.com/altin/index.php/topic,6797.0.html

Crom! Ölüleri Say...

Mrtekin

The Broken Shore

http://m.imdb.com/title/tt2391073/?ref_=m_nmfmd_act_8

Bir kanalda tesadüfen denk geldiğim ve beni türü sevdiğim için mest eden bir film oldu. Peter Temple'ın yukarıdaki film ile aynı adlı romanından uyarlanan filmde aktör Don Hany cidden harikalar yaratmış.

Bir vakadan dolayı fiziksel ve mental olarak yara alıp kendini  büyüdüğü Avustralya'nın kuş uçmaz kervan geçmez küçük bir sahil kasabasına aldıran ünlü cinayet masası dedektifi Joe Cashin; işbu kasabanın politika ve entrika dolu uğursuz geçmişini ve ırkçılık kaynaklı seri cinayetleri çok geçmeden keşfedecek; ve; geçmişte yapıldığı gibi üstünü örtmeyerek; katilleri herşeyi göze alıp ortaya çıkartacak.

Filmdeki güzel şeyler;
senaryonun sağlamlığı; final olmak üzere; bol twist ile heyecanı yüksek tutması ve başta Don Hany olmak üzere oyuncu performansları.

Müzikleri ve çekimlerin güzelliği ise cidden ayrı güzel. Biraz ağır gitse de; herşeyi ile çok güzel bir polisiye izliyorsunuz ve buna değiyor.

Açıkçası "Avustralya polisiyesi"
ile bu film sayesinde tanışmış oldum ve Mutlu oldum. Türü sevenlere kesinlikle tavsiye.
They drew first blood...

Mrtekin

London Has Fallen

http://m.imdb.com/title/tt3300542/

"Olympus Has Fallen"'ın devamı olarak çekilen işbu filmde; Gerard Butler tarafından canlandırılan (ki baya yaşlanmış ve göbeklenmiş gördüm.) Gizli Servis Ajanı Mike Benning'in yine yeni yeniden Başkan'ı (Aaron Eckhard tarafından canlandırılan) birmilyonbeşyüzbinüçyüzotuzüçüncü kez kötü ve aptal teröristlerden kurtarma macerasını izliyoruz.

Şimdi birinci filmden neme lazım az biraz hoşlanmıştım; ortaya az buçuk White House bazlı bir Die Hard seyretmiş idik ama işbu 2. devam film tamamı ile (turn off the brain, enjoy the ride) usulü birşey olmuş; artık benzerlerini çok görüyoruz; bol Cgi soslu aksiyon var da; zeka ve akıl namına hiçbirşey yok; tamamı ile çerezlik; para tuzağı;
göya kafa boşaltmak için seyredilen bir maskara.

Kendi adıma sadece filmin sonundaki çatışma sahneleri hoşuma gitti ama oraya gelene kadar hayatınızdan güzelim bir saatinizi feda etmeniz lazım; kesinlikle bu aptal filme değmez...

Londra'da geçen bu tür bir aksiyon arıyorsanız bence; 24'ün en son sezonunu seyredin,yeter.

Es geçin, uzak durun...
They drew first blood...

Mrtekin

Jack Reacher: Never Go Back (2016)

http://m.imdb.com/title/tt3393786/

Serinin ikinci filminde; Jack; casusluktan tutuklanıp hapse atılan platonik olarak ilgi duyduğu bir kadını kurtarmak zorunda; arada üstüne yıkılan cinayetlerden de kurtulmak zorunda; komplonun arka planını hızlıca keşfetmek zorunda; kötü adamları onları yaptıklarına  pişman ederek indirmek zorunda; ve evet; arada kendisine karşı açılmış olan babalık davası ile de ilgilenmek; ve soruşturmasını derinleştirirken hedef olan "kızını" profesyonel tetikçilerden korumak ve kurtarmak zorunda.

Şimdi filmden beklentimin büyük olduğunu belirtmiştim. Edward Zwick çok iyi bir yönetmendir. En son Tom Cruise ile bir araya geldiklerinde ortaya "Son Samuray" gibi bir şaheser de çıkmıştı. Ama maalesef stratejik bir hata yapıp; film için çalışacak haylice zor bir kitap seçmişler. Olmamış. Niye böyle yapıldığını da anlamadım? O kadar kitap içinde bunu niye bulmuşlar? Nedir ki; ilgili kitap; film için uyarlanırken; senaryo tarafında kırpılıp değiştirilince; filmdeki mantıksal boşluklar da bence çok kötü sırıtmış. Senaryo çuvallayınca da; Zwick'in yönetmenlik becerileri işi kotarmaya maalesef yetmemiş.

Film çok kötü değil; çok iyi de değil; ortalama. Zaten Jack Reacher filmlerindeki en büyük sorun; onun analitik zekasının filme gereği gibi yansıtılamaması. Kitaplarda bu analitik çıkarımların hepsini bir bir görüp; Jack Reacher'ın dedektiflik zekasını da acayip takdir ediyoruz ama filmlerde bu yeteneğin yansıtılmasında zorluk yaşandığı için biraz aksiyon tarafına abanılıyor gibi görülüyor. Ha filmin sonunda şimdiye kadar kitaplar da hiç rastlamadığımız biraz duygusallık da var; "Jack Reacher da ağlar." muhabbeti; ama; yani; eh işte...

Nedir ki; 2. film maalesef 1. filmden de cidden zayıf. Umarım;60 milyonluk yapım bütçesi aşılır da; seri devam eder: çünkü bu haliyle çok zor gibi. Umarım yanılırım. Zaten çok zayıf bir açılış yaptı; ve Ben Affleck'in "The Accountant"ı ile rekabetinde şimdiden geri kaldı. JR serisi devam etmez ise cidden çok üzülürüm.

Tom Cruise; kitaptaki "Jack Reacher" a benziyor mu; zerre benzemiyor. Ha karakteri yansıtıyor mu; bence ezcümle karizması ile işi hala götürüyor...Hatice'ye değil Neticeye bakar isek; hala; yaşına göre çok çok iyi....Dövüş@çatışma@aksiyon sahnelerinde hala çok iyi iş çıkartıyor; takdir etmek lazım....

Tom@Cobie Smulders kimyası da filmde tutmuş. Hatta: Cobie biraz Tom'dan rol de çalmış; kendini göstermiş. Filmde serinin yaratıcısı Lee Child da "cameo" yapmış.

Ezcümle; "Jack Reacher" ve "Tom Cruise" hayranları için tavsiye.
Filme de puanım biraz torpilli 6/10.
They drew first blood...

Mrtekin

The İnfiltrator

http://m.imdb.com/title/tt1355631/

Çok sağlam bir film. Ünlü uyuşturucu kaçakçısı Kolombiyalı Pablo Escobar ile klasik DEA mantığı ile uğraşılamayacağını ve esas olarak "parayı" takip etmesi gerektiğini anlayan, kıdemli özel ajan Robert Mazur; yaşamayı seven bir iş Ada'mı rolünde; muhbir arkadaşlarından da destek alarak, kara para aklayıcısı rolünde sistemin tam göbeğine sızar. Robert Mazur; tehlikelerle dolu bıçak sırtında olan işbu rolüne giderek ısınır; sağladığı güven, sempatiklik ve işbitiricilik özellikleri ile sistemin hiyerarşisinin tepe noktasına tırmanırken; oyun içinde oyunları hızlı düşünerek çözmek ve bunu yaparken de insani tüm özdeğerlerini yeniden sorgulamak durumunda kalacaktır.

Filmi çok beğendim; Çok güzel bir cast var ama Bryan Cranston ve John Leguizamo'nun oyunculuk performansları cidden dehşet. Aksiyon sahneleri filme çok iyi yedirilmiş; filmin sonuna doğru "gerilimi" siz de iliklerinize kadar hissedebiliyorsunuz. Normalde "muhbir" janrında eli yüzü düzgün film yapmak zor ve
risklidir ama oyunculuklar cidden çok sağlam olduğu için film akıp gidiyor ve türünün güzel örneklerinden biri olarak öne çıkıyor.

Ezcümle; benden 9/10 puan aldı. Türü sevenler veya gerçek oyunculuk görmek isteyenler kaçırmasın; ikincisi çok nadir bulunuyor artık.

Not: Meraklısına; yürütülen kara para aklama organizasyonuna sızma operasyonu o kadar başarılı olmuş ki; o zamanın en büyük 6. bankası olan BCCI'nın çöküşü ile sonuçlanmış. Zaten filmde, BCCI yetkililerinin kara para sahipleri ile hangi tür organik-inorganik ilişkilere girdiği de detayı ile yer alıyor...Vay kahpe dünya vay....

Muhbir film türünde naçizane ilk beşim;

1- Good Fellas,
2- Internal Affairs,
3- Donny Brasco,
4- Internal Affairs Hollywood Remake'i "The Departed",
5- The Infiltrator.


They drew first blood...