Andy Weir - Marslı

Başlatan dean, 23 Aralık, 2014, 16:08:08

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 4 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

tommikser

Sayın Pizagor'a cevaben

1-Pop çağının temel problemlerinden biri de bu.Hızlı olsun,çabuk olsun zaman geçirsin en sonunda bir şey hatırlamasam da kafamı dinlendirsin.Günümüz yüzyılı çok hızlı yaşadığı ve derin sıkıntılarla boğuştuğu için ağır ve yavaş olandan mümkün olduğunca kaçınmaya çalışıyor.Bu da bana normal geliyor.Zaten bilimkurgu kitapları o kadar derin ve felsefi romanlar olmuyor.Birkaç istisna mevcut olsa da durum bu.Paslanmak Çelik sıçan'da bu tarz bir romandı.İlk aklıma geleni söyledim.Şimdi sende Solaris'i örnek verirsin.Eğer sana birşeyler verecek illahi düşündürecek kitaplar istersen Dostayevski veya dönem Rus yazarlarını okumanı tavsiye ederim.Bol bol düşünür ağır sofistike cümlelerin içinde boğulabilirsin.Çizgiroman okumaya verecek zamanı sana sofistike bir şeyler kazandırmayan eylemler içinde değerlendirmeni de yadırgadım.Eğer sofistike ve ağdalı bir şeyler istersen Uçma Sanatı,Persopolis.Mause vb çizgi romanlar bu ihtiyaçlarını fazlasıyla karşılayacaktır.

2-Bilim kurgu veya kurgusal bilim kitaplarının içinde sık kullanılan bir argüman.Bizi kurguya dahil edebilmek için bilimsel öğelerin kullanılması.Analamasak da anlatmak istediğini anlayarak olaya dahil oluruz.İlk başta herkes yadırgayabilir ama roman içinde çok fazla yer kaplaması da istenmediğinden çeşni olarak kullanılır.Yoksa bilim dergisine döneceğinden okur uzaklaşır yazarlarda bunu istemez.Kitapda bunu kullanmış gerekli yerlerde bu argümanı kullanarak bizi mars da olduğuna ikna etmeye çalışmış ki bence abartmadan yeterli kullanmış.Güzel bilimsel argümanlarda yok değil.Şekerin saf oksijen ortamında bomban olarak kullanılabileceği güzel bir bilgiydi.

3-Çizgi roman karakterlerinin hepsi bu şekilde davranır.Örnek çok misal Peter Parker.Kahramanda zaman zaman ümitsiz olasa da bunu korumaya çalışıyorDediğin gibi bunalımda bir karakter öngörülseydi psikoloji romanı olurdu.

4-Halk ağzı kullanılmış.Karaktere Bay Fantastik ve Demir adam ın yapacağı bilimsel espriler katılmamış ki o zaman gerçekten sıkıcı olurdu.Bir yerde Nasa ile yazışırken küfür ediyor.Nasa da ki diyor ki  1 milyar insan senin yazdıklarını okuyor.Düzgün yaz :D

5-Nasıl bir kitap hayal ettiğini bu cümleden anlamadım.Yeşil masrslıların gelip dünyalı yardıma ihtiyacın var mı demesini mi bekliyordun?Sonuçta bir bakıma Robinson Curose romanı.Sorunlarla baş etmek zorunda olan ıssız bir yerdeki karakter.Eğer daha ıssız bir roman görmek istersen İhtiyar Balıkçı'yı okumanı tavsiye ederim.

BENCE büyük beklentiler içine girilmesine gerek görülmeden keyifle okunacak bir roman diyebilirim.

Not:Kulaklarımı sana diktim Abbas abi :D

alan ford

Fırsatını buldukça hatırlatayım. Metis'ten çıkma Serçe şahane bir bilim kurgu romanıdır. İnsanın suratına tokat gibi çarpar. Okuyun pişman olmazsınız.
kaçmayı denemek bir tutsağın görevidir

tommikser


alan ford

kaçmayı denemek bir tutsağın görevidir

pizagor

İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


tommikser

Dediğin başka bir kitapla karıştırmışım abi yoksa aldım hatta kitaplıktan çıkardım bir iki gün içinde başlarım.Şimdi Conan fil kulesi romanına başlıyorum.

kalidor

Fil Kulesi roman değil. İçinde öykülerin olduğu bir kitap. Fil Kulesi de bu öykülerden biri. Belit'li olan dönem de bu kitapta yer alıyor. Robert E. Howard aslında Conan romanı yazmadı ama Fatih Conan'ın (Conan  the Conqueror-Türkçe olarak yayınlandı-İthaki-) kurgusu ve uzunluğu sebebiyle uzun öykü veya roman kategorisine de sınıflandırıldığı oluyor. Bunun dışında Weird Tales'de yine tefrika halinde yayınlanan Almuric'i de roman olarak sınıflandırabiliriz.


--Her Konunun İçine Barbar Conan'ı Yerleştirme Birimi düzeltti---
Crom! Ölüleri Say...

tommikser


pizagor

Tommikser'e yanıtımdır...

1. Dostoyevski bilimkurgu yazdı da biz mi okumadık.

Şöyle bir ortam düşün, yabancı bir şehirde, ıssız ve karanlık bir sokakta yürüyorsun. Kimse yok çevrende, bağırsan yardıma gelecek birileri de. O sırada arkandan gelen ayak sesleri duysan irkilirsin illa ki, dönüp bakarsın. Neye bakarsın biliyor musun, arkandan gelen kişinin tipine bakarsın. Arkandan gelen kişi takım elbiseli, temiz yüzlü, beyefendi görünümlü biriyse bir oh çekersin. Ama yüzü yara izleriyle dolu bir izbandutsa içgüdüsel olarak savunmaya geçersin, tehlike beklersin. Bu yargı aldatıcı olabilir ama insan psikolojisi budur, insanlar görünüşe göre yargıya varır. Peki bunun Marslı ile ne alakası var, oraya gelelim.

Orijinal metni bilmiyorum ama çeviri metni bizim konuşmamızdan farklı değil, hani şu 200 kelimeyle konuşuyoruz iddiası var ya, bu kitap da herhalde 200 kelimeyle çevrilmiş. Ve bu yazım ya da çeviri ya da her ikisinden kaynaklı açık bir kalitesizlik! Kelimeler düşünceleri şekillendirir, düşünceler de insanı ve bir insanın konuşurken ve yazarken kullandığı kelimeler, kurduğu cümleler onun entelektüel düzeyi hakkında karar vermemizi sağlar ki bu durum şu forum için dahi geçerlidir. Marslı'nın basit dili de bende, içerdiği onca teknik bilgiye rağmen sanki liseli alalade bir gencin kompozisyonunu okuyormuşum hissi uyandırıyor.

Pop çağı ve pop kültürü çabuk tüketimle birlikte kalitesizliği de getiriyor.

Çağımızın temel problemi bu deyip de sonrasında ben bunu normal buluyorum şeklinde bir yorumda bulunulması kendi içinde çelişki barındırıyor. Problem mi, değil mi? Normal mi, değil mi? Bir durum hem problem hem normal olabilir mi? İnsan problem olarak tanımladığı bir duruma, kalitesizliğe itiraz etmez mi?

Ben ederim arkadaş!

Geçiyorum Mülksüzler, 1984 gibi felsefi yanı da olan büyük büyük bilimkurgu kitaplarını, Otostopçunun Galaksi Rehberi bile alt metin olarak bu kitaptan çok daha fazlasını vaadediyor okura.

Çizgiromana gelirsek illaki bu sanatın da belirttiğim bağlamda müthiş örnekleri var, misal Moore'un yazdıklarının altında eziliyorum bazen. Ama üretilenin %95'i bu bağlamda çer çöp. Tüket ama at(a)ma çünkü yayıncı diyor ki bir yerde bu çöpü başka çöplerle bağlayacağım ve bir sonraki çöpü anlaman için şu şu şu çöpleri de okuman gerekiyor. Ama sorun şu ki bu pop kültürünü çizgiromanda seviyorum hatta bazen müzikte de. Lakin roman için aynı şeyi söyleyemeyeceğim.

2. Yazım yanlışını düzeltmeden kitaptan alıntılıyorum...

Hesaplarıma göre bu beni açlıktan kurtarmayacak.
Kalori kazanmak için en iyi seçeneğim pataesler. Patatesler hem verimli olarak yetişiyorlar hem de oldukça iyi bir kaloriye sahipler (kilo başına 770 kalori) Elimdeki patateslerin filizleneceğinden oldukça eminim. Sorun şu ki yeteri kadar patates yetiştiremem. 62 metrekarede, 400 günde (yiyeceklerimin bitmeden elimdeki süre) belki 150 kilogram patates yetiştirebilirim. Günde 288 kaloriyle, toplamda 115 bin kalori demek oluyor bu. Boyum ve kilomla, biraz da göze alırsam, günde 1500 kaloriye ihtiyacım var.
Hiç de yeterli değil.


İyi, ne güzel, tommikser'in dediği gibi kurgunun içine girdik, ne yapacak, nasıl çözüm üretecek diye kıvranıyoruz da ilerleyen sayfalarda sık sık bu şekilde açıklamalara girildikçe sıkıntı da başlıyor.

Hesaplarıma göre bu beni açlıktan kurtarmayacak. Günde 1500 kaloriye ihtiyacım var ve 400 günlük ürettimim hiç de yeterli değil.

De bitsin, geri kalanını okurun hayal gücüne bırak. Ya da daha da iyisi açık bıraktığın için okurun araştırmasını, nasıl oluyor da oluyor diye sana sormasını sağla ki kitabının pr'ı yürüsün.


3. İlk söylediğimle aynı noktadayım, düşündüğümden bir adım bile geri adım atmıyorum. Örümcek Adam bir süper kahraman, düşünsel kurgunun belki de son noktası. Bi nevi delidir, kurgudur, ne yapsa yeridir durumu. O alemde dünyada tanrılar yürüyor, starbucks'da kahve içiyor da kimse dönüp bakmıyor. Ama roman öyle bir mecra değil. Kaldı ki mutlak ölümle karşı karşıya iken espiri yapmaz Örümcek Adam, poposunun kurtarmanın derdindedir. Dediğin gibi davranan benim bildiğim sadece Deadpool'dur ki o da kurgusallığının farkındalığından kaynaklanır. Bilir ki ne yaparsa yapsın, o sayıyı yazan ve çizen kişinin istediklerini yapacaktır. Yaşamanın bir manası yoktur onun için, yaşaması da yoktur.

4. Eeeee?

Kahve ağzı kullanmak olayı komik yapıyorsa vah halimize! Pop kültürünün diğer bir kalitesizliği daha canımı sıkıyor. Mürekkep yalamış insanlar dahi 'Bak ne güzel küfretti HA HA HA' diyorsa daha da vah halimize!

5. Yürüyen Ölüler ile ilgili olarak konuşulanlardan, yazılanlardan edindiğim izlenim kendini tekrar etmesi, Rick bir grup insanla karşılaşır, bir ekip olurlar, sonra ölürler, Rick yoluna devam eder, yeni bir grupla karşılaşır, şartlar farklılaşır ama bir ekip olurlar, sonra ölürler, Rick yoluna devam eder vs. Temel fikir bu. Kötü mü değil ama kendini tekrar ediyor olması bir yandan da soru işaretleri getiriyor. Yazarın yaptığı olabilecek en kötü kurguyu düşünüp çözüm yollarının inşasını daha önceden yaparak bunları karakterin önüne koymak. Daha ne yapacak diyeceksin de bunlar heyecan vermiyor bana açıkçası.

Yine de okumaya devam. Hakkında daha olumlu hissedersem bunları da paylaşacağımdan emin olun.

Ama şimdilik notum 5/10
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


pizagor

Alıntı yapılan: pizagor - 25 Aralık, 2014, 16:50:57

Yine de okumaya devam. Hakkında daha olumlu hissedersem bunları da paylaşacağımdan emin olun.

Ama şimdilik notum 5/10

Çok şükür bitirdim :)

200 küsürlü sayfalarda bir yerlerde yaşattığı duygulu anlar hatırına 6/10..
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


tommikser

O kadar kötü bulmamana sevindim. Pazartesi günü birkaç arkadaş Serçe'yi okumaya başlayacağız.

Bizle aynı anda okumak isteyen olursa bekleriz. Topluca bir değerlendirme yaparız.

Sende katılıyor musun Özgür ?

hanac

Alıntı yapılan: tommikser - 28 Aralık, 2014, 20:35:53
O kadar kötü bulmamana sevindim. Pazartesi günü birkaç arkadaş Serçe'yi okumaya başlayacağız.
Bizle aynı anda okumak isteyen olursa bekleriz. Topluca bir değerlendirme yaparız.

Ben de varım.

Kitabı şimdi sipariş ettim.

Vega

Detaylı yorumumu henüz bitirmedim ama karışmadan da duramadım. Sakıncası yoksa tartışmada pizagor'un yanında saf tutmak istiyorum. Kaldı ki ikimizde aynı puanı vermişiz. 6/10. Arka kapak yazıları ise tam bir facia, çok abartılı. İthaki'nin bu kitap için bu kadar çok reklam yapması da. Yaşlı Adamın Savaşı çok daha iyi bir seriydi.
İlk kitabım Yanlış Adam çıktı. Edirne sokaklarında geçen çizgiroman temelleri üzerine kurulu bu romanı almayı unutmayın...

pizagor

Aslında tommikser de benim tarafımda da tükürüğünü yalayamıyor  ;)
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


tommikser

Aslında senin tarafında olduğum doğru.Sadece puan olarak.Bende bu yayına 6 veririm.Yalnız senin baktığın cihetten bakmam.Fark burada.Ben bu yayını bir başyapıt olarak asla görmedim.Günümüz eğlence filmleri tadında okurken zevk al,heyecan duy ve sonunda unut.

Asla bir serçe olamaz.Zaten yazardan da o kadar iyi performans beklendiğini düşünmüyorum.Yazar,bu kitabı metroda,otobüste vs vasıtayla işine giderken okusun ve kafası dağılsın diye yazmış.Ben bu açıdan baktığımda amacını yakaladığını ve başarılı olduğunu düşünüyorum.Okurken meraklandırdı mı? Karakter seni sıkmadı derin felsefi düşüncelere boğmadı mı? Son ana kadar merak ettirebildi mi? Bence bunları yeterince başardı.Benim genel değerlendirmem edebi tarafına değildi.Zaten o kadar büyük bir edebi bir şey çıkmayacağını bilerek okudum ve zevk aldım.Bu açından amacına yeterince ulaşmış bir eserdir.