Türk Çizgiromancılar TOP 10

Başlatan hanac, 30 Haziran, 2015, 22:25:55

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Gabby

Alıntı yapılan: ferzan - 06 Eylül, 2020, 20:03:04Böyle her isimden sonra cevap veriyormuşum gibi anlaşılmıyordur umarım. Her yeni isim eklendikçe ben de söyleyecek bir şeylerim olduğunu fark ediyorum ve sizlerle paylaşma gereği duyuyorum. Aklımıza gelenleri ilave etmeye devam edelim, bu vesileyle aramızda olan ya da olmayan çizgi emekçileriyle ilgili sohbeti de sürdürmüş olalım.

İyi ki cevap veriyor, iyi ki dolu dolu yazıyorsun ferzan, teşekkürler...

Daha çok Karaoğlan, Tarkan okumuşluğum vardı döneminde, biraz Kara Murat ve çok az da Malkoçoğlu... Yazımın başında da belirttiğim gibi Ayhan Başoğlu adını hatırlatmam, kılıçlı kahramanlar algımın içinde Malkoçoğlu adının da aklımın bir köşesinde hep durmasından kaynaklı... Hazır sıcağı sıcağına sohbeti açılmışken önceki görselleri seçip kolajlarken tesadüfen fark ettiğim bazı panellerdeki arka plan çizimlerindeki referans kullanımını çok ilgi çekici bulduğumdan onları da paylaşmak istiyorum.

Kılıçlı kahraman çizgiromancılığımızda benim gözlemleyebildiğim genel alışkanlık Frengistan'da geçen maceraların arka planlarındaki ev, yapı, şato, kale vb. çizimlerde hemen belli başlı klasiklerdeki hazır çizimlerden alıntılanma, kopyalanma yoluna gidildiği şeklinde. Ama Başoğlu, Frankofon meslekdaşları gibi resmen fotoğraflardan yararlanmış. Aşağıdaki örneklerdeki fotoğrafların bazıları kharon'un "Yoko Tsuno" başlığında benim "okur güzellemeleri" diye paylaştıklarımdan üstelik...
  :)


***












ferzan

    Bu detaydan hiç haberim yoktu. Böyle şeylere genelde Avrupalı sanatçılardan aşina olduğumuz için, Ayhan Başoğlu döneminin hemen hemen tüm çizerleri daha kestirmeden gidip "Hal Foster Ansiklopedisi" 'ne başvururdu eminim. Ya da Abdullah Turhan 'ın çoğu Kara Murat macerasında olduğu gibi bayat bir mekan ezberine gidilirdi muhtemelen (Kara Murat 'ın özellikle Asya 'da geçen iki macerasındaki mekan ezberleri, belli başlı farklılıklar dışında Avrupa 'da geçenlerle neredeyse aynıdır misal).

    Vaktiyle elime birkaç tane emanet numune geçmişti Malkoçoğlu ile ilgili. Yarım sayfa formatı (dikey / üç bant formatı da var ama dikey kadar yarım sayfa / iki bant olarak da üretilmiş) ve kendine has görselleri her daim çok ilgimi çekse de okumaya çalışırken bir türlü içine girememiştim. Kendine has pratik çekiciliğinin yanı sıra tuhaf bir tekdüzeliği de var Malkoçoğlu sayfalarının. Bir Karaoğlan kadar güvenli ve garanti akıcılık hissine kapılamamıştım ama 2000 'lerden sonra şöyle eli yüzü düzgün prestijli edisyonlarla kitapları basılsaydı muhakkak arşivlerdim. O genel tekdüze atmosferden ötürü okuyamayacağımı bile bile kitaplığıma zevkle istifleyebilirdim. Gazete çizgi romanı klasiklerimizden biri sonuçta, üstelik çizgi olarak en farklılarından biri.

    Şaka maka, Ayhan Başoğlu ciddi ciddi masaya yatırılası bir üretici. Dünyadan da vakitsiz ayrılmış bir usta sanırım, bir yerlerde hakkında uzunca bir yazı okumuştum ama ne yazı aklımda kaldı, ne de kaynağı. Ben vaktiyle ismine aşina olsam da elime geçen ilk işi, lise yıllarımda denk geldiğim ince bir tarih kitabındaki illüstrasyonlardı. Unutamadığım bir görsel vardı İskitlerle ilgili, İskit hakanlarından birinin tahmini tasvirini öyle iyi resmetmişti ki ders çalışmayı bırakıp uzun uzun o resme baktığımı bilirim. Ne Malkoçoğlu 'ndaki tarzına benziyordu, ne Altın Saçlı Kahraman 'dakine, ne de Ege 'nin Derinliklerinde 'ki tarza benziyordu. Bambaşka bir şeydi ve Suat Yalaz 'ın en göz alıcı döneminin Giraud esintili fırça vuruşlarından bol bol içermekle birlikte o ana dek üslubunu Yalaz 'a en yakın bulduğum Abdullah Turhan 'ı bile (Kara Murat 'ın son maceralarındaki ve bilhassa 1985 sonrası Burakbey 'deki Abdullah Turhan, daha önceki Abdullah Turhan değil) yaya bırakacak kalitedeydi. Hatta sırf o görselin hatırına lisede başladığım ve yarım bıraktığım onlarca çizgi roman denemelerimden birine daha başlamıştım. Zaten göçebe börkü çizmeyi de (Asya Türkleri 'nin başında yer alan kalpak benzeri tüylü başlık) en çok Suat Yalaz çizgi romanlarından ve Ayhan Başoğlu 'nun o kitaptaki illüstrasyonlarından öğrenmiştim.

    Ayhan Başoğlu 'nun şayet bir Suat Yalaz ya da Abdullah Turhan kadar ömrü olabilseydi, başına buyruk çalakalem çizgilerinin evrileceği son aşamayı görebilirdik. Kim bilir ne enteresan şeyler çıkardı ortaya, belki de Sezgin Burak gibi bıkkınlık dolaylı bir kalite düşmesine de uğrayabilirdi "Milano 'ya Giden Yol" örneğindeki gibi, ya da Necdet Şen misali çok daha rayına oturmuş güçlü ve doğal bir serbestliğe doyabilirdik belki. Asla bilemeyeceğiz.

    Yalnız şu da bir gerçek ki, Malkoçoğlu da tıpkı Kara Murat gibi beyaz perdeye uyarlanırken dönemin avantür sinema ezberleri ve Cüneyt Arkın faktörü dolayısıyla çizgi romandakiyle alakasız bir uyarlamaya uğramış besbelli. Zaten Cüneyt Arkın canlandırdığı karakterlerde istisnalar hariç hep aynı formatı devreye soktuğu için (dönemin azizliği tabi, sadece bizde değil dünyada da öyle), uyarlanan çizgi roman karakterleri de en fazla meze olarak kalıyor, filmin bahanesi oluyor, amaçtan ziyade araca dönüşüyor. Kara Murat, Battal Gazi ve Malkoçoğlu filmlerindeki Cüneyt Arkın oyunculuğunu ve kostümlerini alın, bir kavanoza koyun, yarım dakika kadar çalkaladıktan sonra gelişigüzel bu üç filme serpiştirin. Atıyorum Kara Murat, Malkoçoğlu olsun. Battal Gazi de Kara Murat falan olsun. Bir gram sırıtmaz hiçbiri. Hepsi tekdüze bir Cüneyt Arkın varyasyonu çünkü. O dönemin neredeyse tüm tarihi aksiyon filmlerinde ve bu filmlerin tercih edilen başrollerinde belli bir oyunculuk, dublaj ve kareografi ezberi var zaten ama en göze batanı Cüneyt Arkın filmlerindeki ezberler oluyor haliyle. Dolayısıyla Malkoçoğlu 'na da film uyarlaması olarak kurtarılmış gözüyle bakamıyorum. Bir Karaoğlan ya da Tarkan kadar şanslı göremiyorum. Şimdi hazır Malkoçoğlu sayfalarıyla haşır neşir olurken, bu memnuniyetsizliğimi de araya sıkıştırmadan edemedim. :)
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

Gabby

Alıntı yapılan: ferzan - 07 Eylül, 2020, 18:10:20
...Bu detaydan hiç haberim yoktu.

Çok normal ferzan, Rahmetliden başka kimsenin haberi olduğunu da zannetmiyorum. Ben de şans eseri her nasılsa denk geldi de keşfettim. Belirtmeyi unutmuşum, galiba Ayhan Başoğlu 1960'lı yıllarda İngiliz yayıncı Fleetway'ın çizgiroman dergisi "Tiger" için çalışmış ve bilahare yurda dönüp Malkoçoğlu'na ağırlık vermiş. Yurt dışında hangi pozisyondaydı, gölge çizer miydi, ne tür işler üretti bilmiyorum ama altmışlı yıllarda fotoğrafik materyal kullanım alışkanlığı edinmesi sanırım UK comics stüdyo disiplinin yansımaları olsa gerek. Dönüşte burada faydalanabileceği mesleki objeleri de ayrıca edinerek getirmiş olması gayet akıllıca olurdu diye düşünüyorum.