Ülkemizde comics olmasına rağmen ciddi bir hayran kitlesine sahiptir Conan. Yaşadığı maceralar ve olağanüstü çizimler bizleri başka dünyalara götürmüştür.
Yeni Conan filminin hazırlandığı bu dönemde sizlerle bu eski dostu konuşalım istedik.
İlk defa Conan'la nasıl tanıştınız? En sevdiğiniz macerası hangisi idi? Conan dışındaki diğer barbarlar hakkında neler düşünüyorsunuz?
31 Mart akşamına kadar cevap yazan arkadaşlarımızdan birine Marmara çizgiden Barbar Conan'ın Vahşi Kılıcı seti (3 cilt)
, bir diğerine de ise Solomon Kane kitabı hediye ediyoruz.
Sevgilerimizle
Nişantaşi Anadolu Lisesi'ne başladığım dönemdi. Bir gazete bayiinde ilk defa Conan diye bir çizgi roman ile karşılaştım. Merak edip aldım. Pikt bölgesinde geçen bir macera sonrası (adını maalesef hatırlamıyorum) Kral tahtında bir deli macerası başladı. İnanılmaz güzel çizgiler, akıcı öykü beni sürükledi. Bir sonraki bölüm Alimane savaşçıları başladı ve kitap Conan'ın zehirlenmesi ile bitti. Merakla bir sonraki sayıyı aradım ama bulamadım. Meğer bulduğum kitap eski bir sayı imiş. Yine de bu barbar ruhunu kanıma akıtmaya yetti. Yıllarca düzensiz de olsa buldukça Conan aldım, okudum.
Tüm maceralar kendi içinde güzeldir, ancak benim favorim Belit ile olan bölümlerdir. Güzel bir anlatım, mükemmel karakterler ve "big" John Buscema çizimleri. Hele efsenevi 100. sayı ve Belit'in ölümü işte gerçekten içimi acıtan bir hikaye.
Diğer barbarlar çok çekici gelmezler bana. Sadece Ali Recan'ın çıkardığı Kull serisi gerçekten hoşuma gitmişti. Marvel nedense bu potansiyelleri bence yeterince kullanamamıştır.
80'li yıllardı galiba. Alfa, Volkan ve Venüs'ten sonra Conan diye bir dergi çıkarmaya başladı. 34 sayfalık ilk fasiküllü dizinin 35. sayısını ele geçirip Kara Çember İnsanları diye bir macera okudum. O güne kadar okuduğum Zagor, Tarkan, Tommiks, Volkan ve diğerlerinin yanına bu barbar kardeşi anında yerleştirmiştim. İlk kabusum Kandraks idi. Bu hikayeyi okuduktan sonra ikincisi kesinlikle Tutamon olmuştur. Maceranın tadı damağımdayken hemen komşu tezgahları karıştırıp(o dönemde çizgi roman tezgahı işletiyorum) bir başka müthiş hikaye Bir Cadı Doğuyor'u aynı gün hatmetmiştim. Muhteşem vücuda sahip barbarla birlikte harika çizimlerle boy gösteren hatunlarda kafamı epey meşgul etmişti.
Sonra... Patladı gitti işte. :)
Selamlar
Lami
Yeni ödüllü yarışmamız hayırlı olsun. :)
Bu ay hediye vereceğimiz çizgiromanlar, aşağıda gösterilmiştir.
Sponsorumuz Doktor Umar bey'e (rumar80) çok teşekkür ederiz.
1 kişiye 3 cilt Conan
(http://www.tulumba.com/mmTULUMBA/Images/bk/zBK354094IC768_250.jpg) (http://www.tulumba.com/mmTULUMBA/Images/bk/zBK354095FJ301_250.jpg) (http://www.tulumba.com/mmTULUMBA/Images/bk/zBK353414IH701_250.jpg)
1 kişiye Solomon Kane cildi
(http://baykuscizgiroman.com/img/6585589085158_solomon-kane-destani.jpg)
Önemli değil, bu forumun amacı paylaşım olduğuna göre, bu şekilde de dostlarla paylaşalım istedim.
Bu arada ödülleri göstermek yetmez sayın admin'im. Siz de yazın görüşlerinizi.
Okumayı-yazmayı milliyet çocukla sökmüş biri olarak conan ile tanışmam ortaokul yıllarına denk gelir.
giresun bulancak'da sınıf arkadaşım hatta sonradan sıra arkadaşım bir ali vardı, kulakları çınlasın. o tanıştırdı conanla beni.
hatta asimov, baskan bilimkurgu dizisi, sas dizisi ve bilimum kitabı da okurdu kerata. ben de ondan faydalanırdım o yıllarda. hatta savaş çizgiromanlarını ne zaman görse alırdı arşivinde aynı sayının 3-4 tane olduğunu bilirim...
Öncesinde de bir kaç eski macerasını okumuştum yanılmıyorsam. Ama onları hayal meyal hatırladığımdan "Barbar Conan'la ilk tanışmam Aksoy Yayınları'nın çıkardığı kitaplarla oldu." diyeceğim. :)
Okuduğum bütün maceralarını sevdim. Gerek konusu, gerek çizimleriyle her zaman ilgi çekici bulduğum bir çizgi roman.
Marmara Çizgi'nin Conanlarını henüz okumadım. Ama kitapları ben kazanırsam bu seriyi biriktirmeye başlamam için gayet güzel bir neden bulmuş olurum... ;D ;D ;D
Sanırım Conan'ı sevmeyen kişi çok azdır.
Bende pek severim, bunda çok başarılı Conan filmlerinin ve Arnold abimizin de payı vardır muhakkak.
Ama en büyük pay rahmetli Ali Recan'ındır. Nur içinde yatsın.
İlk okuduğum macerayı kısaca anlatayım;
Conan ve Belit esirdirler ve et yiyen bir bitkiye kurban edilecektirler.
Hatırlayan var mı ?
Conan'la ilk tanışmam renkli cep dizisi ile oldu. O tarihlerde çok daha bol sayfalı çizgiromanlar(örneğin 200-300 sayfalık Swing fasikül cildi) Conan'dan daha ucuz olmasına rağmen Conan'ı tercih ettim. Renkli olması özel bir tercih sebebim olmasına rağmen kaliteli, sıradışı çizimleri gözümden kaçmamıştı. Fakat elime alıp incelememi sağlayan öncelikli sebep ise sanıyorum Norem imzalı epik kapaklardı... Ve dizi kapanıncaya kadar devam ettim. Dizinin kapanış sayısında onun yerine "tam maceralı koleksiyon dizisinin" 15 günde bir çıkacağı duyurulmuştu ve öyle de oldu.
Bunu aynı dönemde yayınlanmakta olan tam maceralı aylık albümler takip etti. Haftalık fasiküllerin ciltlerinden oluşan aylık albümlerin ayrı bir çekiciliği vardı. İlk okuduğum aylık albüm "ölüm adasında yağma" dır. Siyah-beyaz, gri tonlamalı büyük boy çizimler ve büyülü dünyalar uzun yıllar tutkum oldu. O günlerden ilk hafızamda kalan isimler Alfredo Alcala, Ernie Chan, Rudy Nebres, Tony Dezuniga, John Buscema... Sayfa ressamlarının birçoğunu sevmeme rağmen kapak ressamlarından Norem'i hep ilk sıraya oturturum. Conan, o dönemdeki yayıncısının da katkısıyla birçoğumuza çizim sevgisi aşılamıştır. Dönemin okuyucularından kiminle karşılaşsam el emeği göz nuru Conan resimleri de çekmecelerden çıkar. Bir de defterimin arasında okuduğum ilk ve tek çizgiroman da Conan'ın bir sayısıdır.
Conan ile tanışmam bir bomba yüzünden olmuştur. Evet ama nükleer bomba... Ortaokul 2. sınıfı bitirdiğim yaz Silifke-Taşucu'ndaki yazlığımızda İstanbullu arkadaşım Sami'nin okumam için getirdiği aylık ciltlerle başlamıştı. O anı çok net hatırlıyorum. Taşucu'nun o cehennemi öğlen sıcağında ikindiye kadar evde oturur ve okey muhabbeti için de erken olduğu için sıkıntıdan patlardık. Neyse bir gün Sami öğlen sıcağında gelip ciltleri verdi. Okuduğum o maceranın adını yıllar yıllar sonra öğrenebildim. Conan yine birşeylerin peşinde koştururken bir şehirde cüppeli,kel, uzun boylu iki tane garip adamla karşılaşıyor onlara hem rehberlik hem de bodyguardlık gibi bir şey yapıyordu. Bu arada şehirde bir sürü entrika döner, birileri kral ilan edilip tekrar alaşığı edilir derken iki garip adam şehre birşey bırakıp giderler. Son karede ise arkada nükleer patlama sonrası oluşan bir mantar bulutu görürüz. Meğerse adamlar gelecekten gelip artık neyi önlemek içinse atom bombasını bırakıp gidiyorlar. Aman Allahım, şu fanteziye bakın... Gelecekten geldiğin yetmiyormuş gibi bir de nükleer bomba koy. Bir tarafta kan kılıç, bitmek bilmez bir aksiyon, bir tarafta bilimkurgu derken başım dönmüş ve zehri kapmıştım. Sonra da bırakamadım. Konya'nın kısır sahaflarında yıllarca sırf daha fazla okuyayım diye elimdeki Conan'ları üzerine 3-5 fazla verip değiştirdim. Seri olayını bilmediğim için farklı serilerin içindeki aynı hikayeleri tekrar tekrar okudum, bıkmadım. O zamanlardan bir koleksiyoner tutkum olsaydı sanırım şu an Conan arşivim dolaplara sığmazdı. O çizimleri gördükten sonra da öncesinde çok sevdiğim Teksası, Kaptan Swingi okuyamadım. Bu arada merak edenler için o uzun maceranın adı "Lanetlenmişlerin Mekanı"'ymış..
Sevgiler
Bende bişeyler karalamak isterdim ama yaşım yetmez..:(
Krom... Ölüleri say...
Kimmeryalı Conan gençliğimizin en havalı çizgiromanı idi. Hele oradaki hatunlar tam bir içim su idi.
Arnold Schwarzenegger'in canlandırdığı Conan'a alışamamıştım nedense. Kağıt üstündeki kahramanımız daha alımlı ve daha ulaşılmaz idi bence.
Conan'ın unutamadığım yegane macerası vardı. Ve bu macera bence fantastik edebiyat için benim bir numaralı favorimdir. Onda her şey bulmuştum. Korku, vahşet, cesaret, komedi ve gizem....
Bu macerayı bir çok arkadaşım hatırlar ve ben söyleyince hatırlayacaktır sanırım... Fil Kulesi....
Conan'ı unutmayan ve unutturmayan tüm arkadaşlara teşekkürler...
Conan'la tanışmam ortaokul yıllarındaydı. O zamanlar yazar çizer adına falan bakmazdım. Kim yazmış ,kim çizmiş pek umurumda olmazdı. Yine'de Conan'dan Roy Thomas, John Buscema isimleri o zamandan kafama kazınmış. Macera başlarken sayfanın altında bir sürü isim olurdu ki hep gözüme çarpardı.
O zaman kadar okuduğum hiç bir şeye benzemiyordu Conan. Fantastik dünyasında canavarlar, büyücüler ve hatta tanrılar onun kılıcından nasibini alıyordu.Robert Howard'ın kitabından esinlendiğini okuduğumda , kitapların peşine düşmüştüm. Türkçe öğretmenimizin böyle bir yazardan haberi yoktu. Ne okul kütüphanesinde ne Burhaniye Halk Kütüphanesinde de yoktu kitaplar. Kitaplarını okumak için uzun yıllar beklemem gerekti. O zaman kadar çizgi romanla idare ettik.
Lami'nin ve Umar'ın bahsettiği maceralar benimde en sevdiklerimden. Fil Kulesi , Buz Deviniz Kızı yine o zamanlardan aklımda kalan maceralar.Ama Conan'ın baş düşmanı deyince aklıma ne Tutankamon ne de Turanlar gelir. Benim için Conan'ın baş düşmanı Sarak Borak ( umarım adını doğru hatırlıyorumdur) adlı sabık kaptandır. Bir deniz kazasında gemisiyle Conan'ı kurtaran, sonradan barbarımızın kafasını attırıp hem elinden hem de gemisinden olan kaptan saf bir intikam ateşiyle Conan'ın peşine düşer. Kedi gibi dokuz canlıdır, zekidir ve kaybettiği kolunun yerine yaptığı silahla, ki bu haliyle Sergei Orloff'a benzer, çok tehlikedir. ( ya da benim aklımda öyle kalmış ;)) Bir kulenin tepesinden kayalıklara çakıldığını hatırlıyorum. sonra dev kedilerin falan yaşadığı bir yerde yine ortaya çıkmıştı. Conan bu adamdan ne zaman kesin olarak kurtuldu hatırlamıyorum ama. Uzunca bir süredir ortalarda gözükmediğine göre barbarımız bitirmiş bir ara işi.
Son ve en azından benim için ilginç bir not. Elimde eski alfa'lardan pek yok. Ucuza bulunca alırım ara ara. Geçenlerde Edirne'nin tek sahafında 3- 5 tane bulmuştum. Ayda bir yayımlanan "Büyük Cilt 34". sayı evde de varmış. Lakin içindeki maceralar tamamen farklı. Birinin içinde Meroe'deki Çapulcular ve Kartalların Yolu var, diğerinde Büyücüler Kentinde ve Thilandra Thuu'nun Egemenliği. Bu büyük ciltler hep böyle karışık mı ciltlenmiş yoksa benim şansım yine mi işbaşında.
Son bir nota not : Bu büyük Cilt 34'lerin birinde, okurdan gelenler köşesinde Yıldıray Çınar ve Mahmut Asrar'ın ortak imzaları var. O zamandan beraber çalışıyorlarmış demekki. Diğerinde de Engin gül adlı bir arkadaşımızın çizimleri var , lakin anatomi çalışması gerekiyormuş ;)
Conan'la tanışmam,henüz okula gitmediğim yaşlarımda,tvde yayınlanan filmleri aracılığıyla olmuştur...İçerisinde kılıç barındıran yerli yabancı her türlü üretime o yaşlardan meraklıydım ve Conan da ilk göz ağrılarımdandı...Filmlerinin reklamları verilirken,kendimden geçer,film başlamadan saatler önce müziğini ağzıma pelesenk edip oyuncak kılıcım,slip iç çamaşırım ve çizme niyetine dizime dek çektiğim çoraplarımla odadan odaya koşardım...Gövdeme çapraz bağladığım 2 adet çocuk kemerimle birlikte...
Conan'ın çizgiroman olduğunu çok sonraları öğrendim...1999 yılına tekabül ediyor sanırım...Orta ikideydim ve bir pazar sabahı gazete ve ekmek almak için babamla gittiğimiz bir bayide tesadüfen gördüm ve o an içime ateş düştü...Koleksiyonerliğe başlama arifemdi o yıllar...Alfa yayınlarının son bastığı 64 sayfalık 15 günlük edisyondan Kral Conan sayı 4:Tranicos'un Hazinesi idi...Çok istedim ama fiyatının 400.000 lira olması sebebiyle babam pek olumlu bakmadı...Eve döndük ve ısrarlarım sonucu takriben birkaç saat sonra bisikletle aynı bayiye o sayıyı almaya gittim...İnanır mısınız,o gün,o sayıyı akşama kadar en az 4-5 kere arka arkaya okudum ve arka kapaktaki kürklü,baltalı,bıçaklı,kılıçlı,kalkanlı renkli Conan çizimini defalarca kopyaladım...Conan'ın Kimmeryalı olduğunu bilmiyordum,Hiborya Çağı'nı ve haritasını bilmiyordum,Crom'u bilmiyordum,hatta Conan'ın siyah saçlı olduğunu bile bilmiyordum...Yalnızca filmlerden aklımda kalanları biliyordum...Benim için tam bir devrim olmuştu o sayı ve hala daha birbuçuk metre ötemde,biriktirmiş olduğum yığınla Conan fasikülünün arasında duruyor...O maceranın öncesini de,sonrasını da merak etmiştim faka bir süre beklemem gerekecekti...Zira Alfa koleksiyon kelepir poşetlerine kadar arada başka Conan fasikülleri alacaktım...Yayın periyodu haftalığa döndüğünde ve fiyatı 75.000 lira olduğunda,artık Conan fanıydım ve eski yeni bayilerde bulduğum her sayıyı alıyordum...
O dönemlerime,gazetelerden biriktirdiğim yerli yabancı çizgiromanlar da dahil olmak üzere damgasını vurmuştur Conan...Ne yazık ki bazı fasiküllerim,yakın bir arkadaşımın okumak için yazlığa götürmesi ve daha sonra bana verdiğini söylemesi,ama bana vermemesi sonucu yitirdim...Arkadaşım beleşçi değildi,kendi serisini yapmaya başlamıştı fakat bir türlü vermediği ihtimalini düşünemiyordu,ben de kırmamak adına konuyu kapattım..Evet,Üniversite'ye dek sürüp kapanmıştı bu konu...
Rahatlıkla iddia edip savunabilirim ki,tarihin gelmiş geçmiş en iyi çizgiromanlarından birisidir ve hayatımıza kattıkları aşikardır...Bu epik barbarı,ölmeden önce hayatım hızlıca gözümün önünden akarken,en az 2 defa göreceğimi sanıyorum...Eğer tekrar bulabilirsem,burada yeni bir başlık altında paylaşabilirim...Roy Thomas ve Ernie Chan imzalı,31 Aralık 1979 tarihli,günlük bir gazetede yayınlanmış Conan striplerinden biri...Ben foto yüklemeyi becerene kadar merak eden Altın Madalyon'cular olursa,Google görsellerde daily comic strip yazıp aratabilirler...Sanıyorum o şekilde bulmuştum epey aşağılarda...Tekrar bakacağım...
Sanırım Conan karakteri Türk insanının genetiğine uygun bir karakter.Bu nedenlede ülkemizde sevildi.Conan ın yazarları hayali bir çağ olan Hiborya çağına ait ilginç ve özgün hikayeler bulmakta güçlük çekmediler.Her ne kadar Arnold Swaizeneger in Conan karakteri için uygun olmadığını ve filimlerin basarılı olmadığını düsünsemde (çünki çizgi romanlarındaki ruhu yansıtmıyordu) Conan filmlerine gittik, çizgi romanlarını ilgiyle okuduk, okumaya devam ediyoruz.
Bu karakterde sanki biraz Tarkan, Kara Murat vb. yerli karakterlerin tadı var.
Conan çok güçlü adalelere ve kisiliğe sahip olmasına rağmen her zaman zayıfın yanında olan, kadınlarla iliski yasamaktan çekinmeyen ve zeki bir hayali kahraman. Conan ı maceralarının özgünlüğü nedeniyle seviyorum, Belitli maceraları en sevdiğim maceralarıdır.
Yeni çekilecek olan filmi umarım beklentileri karşılar.(çünki ilk filmlere göre su anki teknik imkanlar çok fazla)
İlkokulu almanyada okuyordum ve o sıralar çizgi romandan sonra korku filmlerine merak sarmıştım. Derken "Gespenster" ve "Spuck" gibi bazı çizgi korkulara dadandım ardından almanca Kull okudum. Beynim yerinden oynadı adeta. O sıralar bir tersine göç furyasıyla yurda döndüm ve ilk Conan'ımı okudum "Fil Kulesi". Sonra da hiç durmadım. Red Sonja, Kull, Zula, Belit, Zenobia, Valeria, Conn, Radegund, Deryck...
Aqilonya ile Turan imparatorluğunun savaşa gireceği bir sırada biten seri beni çok ciddi hayal kırıklığına uğrattı. Yalan yok bir süre küstüm bile Conan'a sanki bunu o yapmış gibi. Ama, yok, macera denince aklıma sadece Conan geliyor... Tabii hepsi aşık olunası seksi yarı çıplak kadınlarla birlikte... :-*
Eskiden annemizin babamızın kuyruğu olarak eş – dost toplantılarına sürüklendiğimiz dönemlerde gittiğimiz evlerde çizgiromanlar bulmak, böylece o saatleri keyiflendirmek mümkündü... 25 seneden fazla olmuştur herhalde, böyle bir ziyaret esnasında karşıma 'Ayışığında Demir Gölge' ve Conan çıktı... İlginçtir, çizimlerini ve hikayeyi çok beğenmeme rağmen hemen o anda vazgeçilmezlerimden olmadı, daha sonra yavaş yavaş gerçekleşti bu durum...
Conan ile tanışmam Alfa yayınları ile oldu. İlk aklıma gelen macerası Fil Kulesi. Çizimlere gelince Conan demek benim için biraz da John Buscema demek. Son dönemde ise Lal den çıkan ve yarım kalan Conan Klasik maceralar (10 Kitap), 6 kitaplık Conan Barbarian serisi ve Marmara nın Conanlarını aldım. Marmara biraz daha düzenli yayınlasa daha iyi olacak ama hiç yoktan iyidir.
Bu arada ödül olarak Solomon Kane Destanını istiyorum. Diğerleri bende var. ;D
Zamanın Merkezindeki Kale....
Samas Sumukin'in kuyusuna salınan dev kova ve uzak geçmişten taşınan Tiranozor.
Hele bu dehşeti avlamak için sur dışına kurulan dev Arbalet hafızadan nasıl çıkarki?
hala "conan 20. yüzyılda" sayısını arıyorum. bulan bilen varsa yeniden okumamı sağlarsa şimdiden teşekkür ederim :D
Conan'ın Kaptanla olan macerasını mı diyorsun abi.Sonunda kolunu kestiği.O macerasını çok severim.Conan Newyork'un en meşhur şuç adamı olur.Süperdir valla.
Conan'la ilk tanışmam conan'ın belit ve red sonya ile birlikte sanırım skelosun kitabı adlı maceranın yayınlandıgı sayı ile oldu. Bir yanda sarışın red sonya, öbür yanda esmer belit karşısında valusya kralı kull süper bir maceraydı.
Kitabı arkadaşım verdiydi.
Alıntı yapılan: gunessemerci - 16 Mart, 2011, 13:24:54
Conan'ın Kaptanla olan macerasını mı diyorsun abi.Sonunda kolunu kestiği.O macerasını çok severim.Conan Newyork'un en meşhur şuç adamı olur.Süperdir valla.
sadece böyle bir macera olduğunu hatırlıyorum, 20 sene geçti aradan içeriğni hatırlamıyorum :(
Abi benimde sanırım 10 yıl oldu.Konu İf ile alakalı.Conan bir olayın sonucunda zaman kuyusuna düşer.Burada NewYork şehrinde gözlerini açar.Olayı hemen kavrar.Ateşli silahlardan etkilenir ama korkmaz.Zamanla onu kullanmayı öğrenir.
Harlemde çetelerin başı olur.Herkes ondan çok korkar.Bu durum Kaptanın dikkatini çeker ve onun peşine takılır.Aralarında amansız bir mücadele başlar.Bu arada çete reislerinden biri buna katılmak istemez.Spor salonuna girer.Damblı(hemde baya ağır birini) tek eliyle kaldırır ve der ki"Savaş alanlarında değilde ağırlıkla kas yapanlardan birşey olmaz"kelamında laf ederek adama atar.
Sonunda Kaptan bunu sıkıştırır .Bir yerde kaçarken elini sıkıştırır bir yere.Burada güzel bir laf eder.Can kaybetmektense uzuv kaybetmek iyidir diyerek kolunu keser.
Bu kadarını hatırlayabildim valla.Biraz daha düşüneyim.
Bu hikaye ülkemizde Conan Alfa 1999 Sıralı Listede 30. Sayıda "Conan Günümüzde" adıyla yayınlanmıştır. Conan'ın en iyi what if hikayesidir.
(http://www.4thletter.net/whatif/conancap.jpg)
(http://codinghorror.typepad.com/.a/6a0120a85dcdae970b0120a86da733970b-pi)
Conan'ın Kaptan Amerika ile savaşını anlatan bu hikaye sıkı bir maceradır. Aksiyon ve heyecan hiç bitmez. Bir de son dönemlerde Wolverin ile geçen bir what if macerası vardır ama nedense Kapt. Amerika ile olan macerası kadar heyecan vermemişti bana.
80'lerin başı idi. Şile'de yaz tatili için ailece çadır kurmuştuk. Eniştemin kır lokantası gibi bir yeri vardı, gündüzleri orada çalışıyordum. Akşamları ise yapacak birşey olmuyordu, kardeşimle biraz iskambil oynayıp, şehirden getirdiğimiz çizgi romanları okuyorduk. O zamanlar bir numaram tabii ki Zagor'du. Ama çizgi romanlar kısa sürede tükenince Şile meydanındaki büfeye gidip bir şeyler var mı diye baktım. O sırada Alfa'nın çıkardığı Conan gözüme ilişti. Kapak daha sonra Norem olduğunu öğrendiğim çizerin müthiş bir çizimi ile "al beni" diyordu. O zamanlar fasikül şeklindeki yayınların üst kenarı kesilmeden satılırdı. Evde keskin bir bıçakla, eve kadar sabretmeye vaktimiz yoksa kotumuzun arka cebinde taşıdığımız tarağımızla bu kenarı keser öyle okurduk. Yani içeriğine göz atma şansımız ön-arka ve orta sayfa dışında yoktu. İlk sayfayı açar açmaz müthiş güzellikte, yatakta korku içinde durmuş, bakışları bir noktaya sabitlenmiş, yarı çıplak bir kadın çizimi ile karşılaştım (Prenses Shabela of Zingara). Bu o güne kadar çizgi romanlarda gördüğüm en güzel çizimdi. Bu sahne 17 yaşındaki delikanlılığın hormonal etkisi ile birlikte o anda bu kitabı almam için tüm motivasyonu sağlamıştı. Yine daha sonra öğrendiğim üzere J. Buscema-T. DeZuniga çizimi bu macera (Kanlı Düş) benim işte Conan ile ilk tanışmamdı. Fasikülü bir solukta okuyup bitirince bir sonraki sayısını nasıl sabırsızlıkla beklediğim hala hatırımda. Bu macera benim "Kara Nehrin Ardında - Beyond The Black River" ile birlikte en sevdiğim maceradır aynı zamanda. Dur durak bilmeyen bir "aksiyon filmi" kıvamındadır. Amazonlar, insan yiyen bitkiler, taş kurbağa, Kobra tacı, korsanlar, Tothamon; ne ararsan var. O gün bu gündür Conan ile alakalı ne kitap çıkarsa alır oldum.
Bir diğer unutulmaz maceralar da Conan'ın ruh yiyici (devourer) ile mücadeleleridir. Aslında Savage sword'daki maceralar ve ruh yiyici güzeldir. Ancak Conan the barbarian 200. sayıyı içeren bölümdeki tanrısal ruh yiyici nedense hoşuma gitmemişti.
Alıntı yapılan: alan ford - 15 Mart, 2011, 22:14:11
Son bir nota not : Bu büyük Cilt 34'lerin birinde, okurdan gelenler köşesinde Yıldıray Çınar ve Mahmut Asrar'ın ortak imzaları var. O zamandan beraber çalışıyorlarmış demekki. Diğerinde de Engin gül adlı bir arkadaşımızın çizimleri var , lakin anatomi çalışması gerekiyormuş ;)
Sevgili Doğa bahsettiğin Conan çizimin aşağıdaki sanırım.
(http://sphotos.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-snc3/hs556.snc3/30427_1297204759293_1505595740_30718000_6674841_n.jpg)
Hayatta belki de gerçekten yapmakistediğim tek meslekti çizerlik.Özel sebeplerden dolayı olmadı malesef.Ama sevindirici olan yola devam eden arkadaşlardan Yıldıray ve Mahmut'un
başarıları.
Benim Conan'la tanışmam,henüz okumaya başlamadan,6. yaşımın o harika yaz ayında
gerçekleşti.Amcaoğlunun dükkanımızın yazıhanesinin üst kısmını kendisine çizgi
romanları saklamak ve okumak için mekan olarak seçtiğini farketmiştim.Bir kaç ay sonra
okula başlayacaktım ama benden köşe bucak kaçırdığı çizgi romanların yerini keşfetmiştim
bir kere.Aşırabildiğim kadarını eve taşımıştım.Tek tek resimlerini incelemeye başladım.
Tabi ki içlerinden en çok Conan'ı beğenmiştim.Kılıçlı-kanlı sahneler,çeşitli yaratıklar,egzotik
mekanlar,çıplak kadın çizimleri vs.Kesinlikle okumayı öğrenmeliydim ki okula başladıktan
1 ay sonra Cin Ali'lerden hemen sonra çizgi romanları okumaya başlamıştım bile..
Conan maceralarından en çok Akilonya ordusuna paralı asker olarak girmesi,generalliğe
ve krallığa ulaşmasına kadar süren maceralar serisini severim.Öykü ve çizim olarak hayli
güçlüdür bu öyküler.Bir de Conan'ın "Ölüler Lejyonu" isimli bir öyküsü vardır,Bir de
demirci babasının intikamını aldığı öykü vardır.Bir de Kull'la macerası,bir de..
Birçok kişi pek beğenmese de ben kral Conan'ı severim. Arada bir atlama sorunu yaşasa da yan karakter bolluğu ve olgun ama hala vahşi bir Conan'ı görmek hep hoşuma gitmiştir.
Ya sizin?
Conan'ın krallık maceralarında geçen,oğullarının sadakatlerini testetmek için uyguladığı meşhur balta testini hatırlayanınız var mı?
Büyücü olan mı tırsmıştı?
Kral Conan'ın ilk 10-12 sayısı çok iyi gidiyor da Conn'un Uzakdoğu macerasında çok fena çuvallamışlar. Oradaki soytarı kılıklı büyücü felan çok gereksiz.
Kral Conan başlarda iyi giden bir seri iken son demlerinde çuvallayan, hatta bir çuval inciri berbat eden bir seri olmuştur. Kral Conan dizisi sona erdiğinde hanüz çözülememiş bir sürü saray entrikası ve faili meçhul cinayet vardır. Sawage Sword Of Conan dizisi dahilinde yayınlanmış seri dışı Kral Conan maceraları ise daha derli toplu, daha doyurucudur.
Conan'ın benim çizgi dünyamda çok ayrı bir yeri vardır. Eş-dost ziyaretlerine gittiğimizde ev sahiplerinin çizgiromanlarını karıştırır çizgi film tadında keyf alırdım. Daha sonra okumayı öğrenmekle birlikte bu renkli çizgi dünyaya adım atmış oldum. İlk aldığım çizgiromanım Conan'ın bir macerasıydı. Kapağında gemi güvertesinde etrafı sarılı gibi bir hali vardı. Korsanlı maceralarından biriydi galiba maceranın adını tam hatırlamıyorum. Çocukluğumuzun aklıyla yarım yamalak okumuştum ama çok beğendim. Sonra gördüğüm her Conan'ı ve akabinde her çizgiroman' ı almaya başladım. Ta ki bütün çizgiromanlarım yakılanan kadar. Çizgiroman'a geri döndükten sonra ilk toplamaya başladığım yayın yine Conan oldu. Vahşi Barbar'ı, Valeriya'yı, Sonya'yı, Belit ve Zula'yı, kılıçları, büyüleri, mistisizmi özlemiştim. Alfa yayınlarının son dönem bütün Conan'larını (hala birkaç sayı eksik) aldım. Ve bir de Lal'in bütün Conan'ları ile Marmara'nın çıkardıklarını aldım. Conan ilgili tek istediğim tüm külliyatına sahip olmak ama o da imkansız gibi...
CONAN, İLK GÖZ AĞRIM...
Conan ile tanışmam orta okul zamanı Bulvar gazetesinde günlük yayınlanan çizgiroman ekleri sayesinde oldu. Hergün gazeteleri alıp takip ediyordum.
Diğer ekler ile "Asteriks, Umpah-pa, Uzay" özenle biriktirip sonra kitap haline getirdim.
İlk okuduğum macera ise, Conan'ın hazine bulmak amacı ile prenses Şabela ile birlikte denizle açıldığı ve kurbağa tanrıyı aradıkları, "Kanlı Düş / İsimsiz ada" macerasıydı.
Daha sonra Alfa yayınlarının kitap serilerini keşfedince bu şekilde birçok serisini biriktirdim ve çoğunu okuma fırsatı buldum. Filmlerinide kaçırmadım tabi. ;)
Ayrıca Lal'in çıkardığı The Barbarian cilt serisi, Dark horse fasikül serisi, Klasik seri Conan serisini ve Marmara'nın çıkardığı Conan serisi ile Red Sonja serilerini biriktirip takip etmeye devam ediyorum. :)
Benim bir kuşak büyüğüm olan yengemin oğlu,arkadaşlarını toplayıp futbol oynamayı kitapla ve genel olarak yazılı/çizili herhangi bir şeyle ilgilenmeye yeğ tutsa da,okuduğu ender şeylerden biri de Conan'dı...
Conan'ın onu nasıl kendine çekmeyi başardığını küçükken merak ederdim,bu merak da beni Conan'a götürdü zaten.Okuduğum ilk Conan macerası Aksoy yayınlarından çıkan serinin ilk sayısıydı.Ama macerayı bir türlü hatırlayamıyorum,tek hatırladığım; Conan'ın büyük bir canavarı öldürüp etini,kanlarını saça saça yemesiydi,ona eşlik eden bir kadın da daha nazik olmasını öğütlüyordu.(Conan'a 'eşlik' edilip nazik olması öğütlenir mi orasını bilemedim :))
Daha sonraları dayımın Alfa Yayınları'ndan çıkan Conan'larını da karıştırdım epey bir süre.
Benliğimin yırtıcı tarafının simgesi olmuştur benim için Conan.
Marmara Çizgi'ninkileri de en kısa sürede arşive eklemek istiyorum ;D
Conan'ın Pikt'lerle olan maceraları da ayrı bir güzeldir.
Marmara Çizgi'nin Conan küllîyatını tamamlaması,şimdiki hızı ile çeyrek asır sürer.Bu satış oranlarıyla yayıncılık yapmakta gerçekten zor iş.
Muzaffer bey sözünü ettiğiniz macera KIZIL TIRNALAR'dır.Valeria ile olan ve ikisinin esir düşüp,Conan'ın ölüm ringinde ölümüne dövüşüp kendini tanrı olarak tanıtması ile devam eden güzel bir maceradır.
Çizimler benim gibi Conan hayranlarına ilk başta garip gelmekle beraber,Kızılkardeşlikten Valeria ile olan maceraları da enfestir vessalam.
Şu anda ben hariç 20 arkadaşımız yorum yazmış ellerinize sağlık. Ama Conan hayranları bu kadar az olmaz.
CROM YAZANLARI SAY ;D
Conan evreninin en dingin tanrısı Crom'dur zaten.İstifini bozmaz,tahtında
otururken,etrafında savaş meydanında ölen cesur savaşçıları ile birlikte
çizilmiştir hep.Oysa ki Conan evrenindeki bir çok "Tanrı" yeryüzündeki
işlere hep müdahale eder,büyücü ya da savaşçılara destek ya da köstek olurlar.
(http://www.marvunapp.com/Appendix3/earththorvsconan3.jpg)
"Crom" davranış şekli icabıyla daha çok tek tanrılı dinlerdeki
"tanrı " motifiyle benzerlik arzetmiyor mu sizce de?
önce filmi mi izledimde kitabına merak sardım yoksa kitabını sevdiğim için mi filmine koşa koşa gittim hatırlamıyorum...ama bildiğim; conan çocukluğumun çizgi roman dünyasında çok özel bir yere sahipti.bir dönem deli gibi takip ettiğimi hatırlıyorum ama zaman içinde yavaş yavaş uzaklaştım... çizgilerin çok farklı kişilerce çizilmesiyle conan'ın tipinin değişip durması, aynı macerayla bir başka kapak altında tekrar tekrar karşılaşıp durmam soğuttu beni...son dönemde altın madalyon itkisiyle hafiften bir dönüş yapmaya başladım ama itiraf etmeliyim geçmişe dönük tam bir macera hatırlamıyorum...bölük bölük onlarca görüntü var sadece...
Bende Conan ile biraz geç tanışanlardanım. Filminden etkilendikten sonra merakla okumaya başlamıştım fakat çok uzun bir seriye sahip olması ve diğer çizgi roman yayınlarını kaçırmamak isterken zamanla geri planda kaldı benim için. Gönül bütün Conan serilerine sahip olmak ister elbette ama olmayınca olmuyor... Ben Conan'ın sahip olduğu karakter ile yaşadığı dönemin ruhunu çok güzel yansıttığını hatta günümüz insanının sergilemek istediği fakat sergileyemediği davranışları yansıttığını düşünüyorum. Düşmanlarına ve kadınlara karşı davranışlarında ki istikrar ve kararlılık ayrı bir beğenimi kazanmıştır.
Conan'ın kadınları da ayrı bir yazı konusu olur. O zamana kadar yayınlanan çizgi romanların hiçbiriyle kıyas kabul etmez bu konuda Conan.
Okuduğum seriler içinde kadınları bu kadar güçlü olan başka bir çizgi roman hatırlamıyorum. Entellektüel Marty amcamızın sevgilisi Diana'nın bile tek yaptığı gereksiz kıskançlık krizlerine girmek ve bize Martin'in ne kadar eşşiz olduğunu hatırlatmak.. Varolmak için kahramanımıza ihtiyaç duyan kadınlarla doludur çizgi roman dünyası.
Oysa Conan'ın kadınları dört başı mamur karakterlerdir. Hepsinin kendi hikayeleri (ve elbette bizahiti kendileri) yeterince ilgi çekicidir zaten. Varolmak için Conan'a ihtiyaç duymazlar.
Alıntı yapılan: alan ford - 23 Mart, 2011, 11:31:58
Okuduğum seriler içinde kadınları bu kadar güçlü olan başka bir çizgi roman hatırlamıyorum. Entellektüel Marty amcamızın sevgilisi Diana'nın bile tek yaptığı gereksiz kıskançlık krizlerine girmek ve bize Martin'in ne kadar eşşiz olduğunu hatırlatmak.. Varolmak için kahramanımıza ihtiyaç duyan kadınlarla doludur çizgi roman dünyası.
Kadınlar demişken, çizgi roman kahramanlarının kadınlarına bazan müthiş kıyak geçiliyor. Marty amca sürekli yaşlılık, performans düşüklüğü ile boğuşurken, zaman Diana için durmuş gibidir. Hatun hala gepegenç, taş gibi maşallah. Aynı şey Conan için de geçerli. Adam 70 yaşına gelmiş, hadi performans hala sağlam diyelim, ama Zenobia'ya bakıyorsunuz kadın 20 yaşında gibi. Üstelik 4 kere de doğum yapmış. Ne basenden artmış ne kalçadan. Surat desen pürüzsüz mermer gibi.
Allah her erkeğe böyle hatunlar nasip etsin ne diyim.
Selamlar
Lami
Bu yazıları okuyacak bayan dostlarımıza duyurulur.Aman Conan'daki kadınlar gibi olun. ;D
Conan'ı bu kadar sevmemizin arkasında böylesine bir anti kahramanla ilk defa karşılaşmamızın etkisi yok mudur sizce? Herşeyin en doğrusunu yapan, eksiği yamuğu olmayan, can düşmanına dahi her daim dürüst ideal kahramanlarımızın aksine kendine göre bir ahlak anlayışına sahip olan Conan'ın o anki şartlara göre bir hırsız, bir katil ya da bir yağmacı olması etkilemiş olmasın bizi...
Alıntı yapılan: gunessemerci - 23 Mart, 2011, 11:50:29
Bu yazıları okuyacak bayan dostlarımıza duyurulur.Aman Conan'daki kadınlar gibi olun. ;D
Onlar da biz erkeklere azıcık Conan gibi görünün derse ne olacak peki?
Valla hanımla ben deli gibi spora gidiyoruz.3 hafta oldu.Onun gibi olmasa da Hasan abimin göbeği gibi göbeğim olmasın canım.
(http://a2.sphotos.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-snc4/74368_464311083678_629188678_5447080_971992_n.jpg)
Alıntı yapılan: gunessemerci - 23 Mart, 2011, 12:02:29
Valla hanımla ben deli gibi spora gidiyoruz.3 hafta oldu.
Onun gibi olmasa da Hasan abimin göbeği gibi göbeğim olmasın canım.
Valla, bu fotonun üzerine bir 5 kg daha aldım.
Cumartesi günüde rahat 1 kg alırım. :)
Alıntı yapılan: hanac - 23 Mart, 2011, 12:11:41
Alıntı yapılan: gunessemerci - 23 Mart, 2011, 12:02:29
Valla hanımla ben deli gibi spora gidiyoruz.3 hafta oldu.
Onun gibi olmasa da Hasan abimin göbeği gibi göbeğim olmasın canım.
Valla, bu fotonun üzerine bir 5 kg daha aldım.
Cumartesi günüde rahat 1 kg alırım. :)
Yanlış hatırlamıyorsam Sadık Hoca'nın salonunda başlıyacaktın dostum.
Selamlar
Lami
Alıntı yapılan: pizagor - 23 Mart, 2011, 11:55:25
Alıntı yapılan: gunessemerci - 23 Mart, 2011, 11:50:29
Bu yazıları okuyacak bayan dostlarımıza duyurulur.Aman Conan'daki kadınlar gibi olun. ;D
Onlar da biz erkeklere azıcık Conan gibi görünün derse ne olacak peki?
8 yıldır vücut geliştirme sporu yapıyorum. Bu sporu seçmemin önemli nedenlerinden biri okuduğum çizgi roman kahramanları gibi olmaktı. Gerçi evlenince son iki yıldır işi fitness'a vurduk ölçüler önemli ölçüde küçüldü ama yaşıma göre hala idare eder durumdayım :) .
Selamlar
Lami
Alıntı yapılan: Lami Tiryaki - 23 Mart, 2011, 12:22:32
Yanlış hatırlamıyorsam Sadık Hoca'nın salonunda başlıyacaktın dostum.
Keşke, bu tembellikle zor.
En iyisi yürüyüş yapmak.
Ama Çiko da durmadan yürümesine rağmen zayıflayamıyor. :)
Alıntı yapılan: Lami Tiryaki - 23 Mart, 2011, 12:24:58
8 yıldır vücut geliştirme sporu yapıyorum. Bu sporu seçmemin önemli nedenlerinden biri okuduğum çizgi roman kahramanları gibi olmaktı. Gerçi evlenince son iki yıldır işi fitness'a vurduk ölçüler önemli ölçüde küçüldü ama yaşıma göre hala idare eder durumdayım :) .
Bu nadir olumlu örneklerden, takdir edilecek bir durum...
Ama genelgeçer Türk erkeğine gelirsek, Conan'ın üstte geniş omuz ve geniş gögüs kafesi, altta nispeten dar karın basen bölgesinin tam tersi olacak şekilde bir zamanlar geliştirilmeye başlanmış ama bir süre sonra sıkılınıp bırakılmış (özellikle arada evlenilmişse daha da hızlı bir terkediş söz konusu olur) çalışmalardan sonra sönen kaslarla darlaşan omuz ve göğüs kafesi ve gittikçe büyüyen göbek...
Bu genellemeye kimse hayır demez herhalde!
Alıntı yapılan: pizagor - 23 Mart, 2011, 12:40:11
Bu nadir olumlu örneklerden, takdir edilecek bir durum...
Ama genelgeçer Türk erkeğine gelirsek, Conan'ın üstte geniş omuz ve geniş gögüs kafesi, altta nispeten dar karın basen bölgesinin tam tersi olacak şekilde bir zamanlar geliştirilmeye başlanmış ama bir süre sonra sıkılınıp bırakılmış (özellikle arada evlenilmişse daha da hızlı bir terkediş söz konusu olur) çalışmalardan sonra sönen kaslarla darlaşan omuz ve göğüs kafesi ve gittikçe büyüyen göbek...
Bu genellemeye kimse hayır demez herhalde!
Bence de haklısın dostum. Irkımıza özgü güreşçi tarzı vücut yapımız spor olmadan ileri yaşlarda aynen dediğin hale geliyor. İki yıldır fitnessla devam ettiğim halde ilk genişleyen bölgem alt karnım oldu. İnce uzun yapılarıyla beyaz ırk sporsuz dahi-şişman değilse-belli bir şekli koruyor en azından.
Selamlar
Lami
Alıntı yapılan: hanac - 23 Mart, 2011, 12:32:17
Keşke, bu tembellikle zor.
En iyisi yürüyüş yapmak.
Ama Çiko da durmadan yürümesine rağmen zayıflayamıyor. :)
Çiko yürüdüğü kadarda yiyor ama. O yemeye, o yürüyüşler az bile.
Selamlar
Lami
Valla ben hayatımda bu kadar yiyen biri görmedim.Aksi gibi bu kadar yürüyen birini de görebilmiş değilim.Helal olsun Cico Felipe Cayetone Lopez Martinez ve Gonzales'ime.
Alıntı yapılan: gunessemerci - 21 Mart, 2011, 15:44:21
Muzaffer bey sözünü ettiğiniz macera KIZIL TIRNALAR'dır.Valeria ile olan ve ikisinin esir düşüp,Conan'ın ölüm ringinde ölümüne dövüşüp kendini tanrı olarak tanıtması ile devam eden güzel bir maceradır.
Çizimler benim gibi Conan hayranlarına ilk başta garip gelmekle beraber,Kızılkardeşlikten Valeria ile olan maceraları da enfestir vessalam.
Çok teşekkür ederim :) Ne zamandır hatırlayamıyordum,iyi oldu.
Conan maceradan maceraya koşarken değişik yerlerden de geçer. Vanir, Ophir, Aesgard, Aquilonia vs
Barbar Conan'ın maceraları içinde Kozakların lideri olarak yaşadığı maceralar ve Kush toprakları (Stygia'lı büyücülere karşı) hep hoşuma gitmiştir. Belit ve korsanları ile Kush gezileri süperdir.
Siz ne düşünürsünüz?
Benim en sevdiğim Conan öyküleri Conan'ın hırsızlık ve paralı askerlik yaptığı dönemlerde geçenler. Belit ile geçen öyküler her ne kadar güzelse de Conan'ın tek tabanca takılması daha iyi ;)
Benim Belit örneğini vermemin nedeni Kush topraklarında geçiyor olmalarıdır. Tek ya da Belit'le balta girmez Kush toprakları benim hoşuma gider
Savaga sword of Conan maceraları Conan the barbarian'a göre daha detaylı, ince düşünülmüş ve özenle çizilmiş maceralardı. Conan the barbarian'da John Buscema'nın inanılmaz güzel çizimleri vardır ama nedense çoğu SSOC'ın tadını vermez.
Conan'ın haça çivilenip akbabaları ısırarak öldürmesi, Marmara çziginin yayınladığı macerada adamları katledilmiş bir barbarın bataklık otları içinden gözlerinde öfke ile çıkışı hemen aklıma gelen tablo değerlerinde çizimlerdir. Alfredo Alcala, Ernie Chan ve John Buscema inanılmazdırlar. Bunda Marvel'ın SSOC'ı yayınlarken bu amacı gözetmesinin de etkisi vardır tabii.
Her halükârda SSOC maceraları açık ara en iyi maceralardır derim. Marmara çizginin bunları tekrar düzenli olarak yayınlaması da aynı derecede güzel. Umalım da Erdem Bey'in toplantıda söyledikleri oluşsun da yayın bir düzene kavuşsun.
Çocukluğumda yazlığımızın bakkalına her sene koca bir kutuda tay yayınları ve diğer çizgi romanlar gelirdi. Bütün yaz boyunca hayatım o kutunun başında geçerdi. Elime para geçtikçe o kutunun başına gider zagor mister no, teksas, tom miks alırdım. Çocuk dergileri dışında çizgi romanla tanışmam o döneme rastlar. O kutuda Conan da vardı tabi ama o dönemler conan bana fazla vahşi ve terbiyesiz geldiği için conan almazdım. Kılıcıyla baltasıyla acımasızca savaşan, kadınlara "kadın" diyen bir kahraman benim naif dünyama göre fazla vahşi geliyordu. Benim bildiğim kahramanlar zorunlu olmadıkça kimseyi öldürmez kadınlarla da pek işleri olmazdı. Böyle böyle saftirikçe geçen yılların ardından :) conan la tanışmam ancak üniversite yıllarını buldu. Tanışır tanışmaz hastası oldum tabi. alfa yayınları 15 günde 1 kral conan ı ve normal conan ı (!) yayınlıyordu. ikisini de alıyordum. buscema çizdiyse daha bir zevkle okuyordum. Conan ın her dönemini severim ama seçmek gerekirse buscema nın çizdiği maceralar, belit li maceralar ve akilonya krallığına doğru giderken yaşadığı maceralar önceliklidir benim için.
Ben ilk olarak dizisini ve filmini izledim. Boris Vallejo'yu Conan sayesinde tanıdım fakat henüz çizgiromanını okuyamadım.
Conan the Cimmerian (2008) serisine başlamayı düşündüm 3 ay önce fakat çizimlerini beğenmediğim için almadım. Alfa yayınlarından çıkanları buldum, onlara başlayacağım bu yaz :)
Sevgili arkadaşlar,
Ödüllü Conan konumuza katılan tüm arkadaşlara teşekkür ederiz.
Çekilen kura sonucunda 3 sayılık Barbar Conan'ın vahşi kılıcı setini Alan Ford,
Solomon Kane kitabını Can amca adlı üyelerimiz kazanmıştır.
Kendilerini en içten dileklerimizle kutlar, keyifli okumalar dileriz
yupppppiiiiii.
Bu konudan da kazanamadıysam bir daha zor kazanırım :D
Önemli olan konu değil katılım kardeşim.
Mutlaka devam. Bir gün kazanacağından eminim
yahu bu yarışma sonuçlarında adımı göremeyince çatır çatır çatlayasım geliyo ;D şaka biyana kazananlara keyifli okumalar...
Sevgili üyemiz Alan Ford'a ödülü gönderilmiştir. Değerli üyemiz can amca Solomon Kane'e sahip olduğu için ödülü başka bir dostumuza vermemizi önermiştir.
Yeniden yapılan çekilişte Solomon Kane'i değerli üyemiz TARKAN KURT kazanmıştır. Kendisini kutlar. İyi okumalar dileriz
Ahanda ;D sonunda kazandım beaaaaaaaaa :D teşekkürler. Doğum günüme saatler kala harika bir hediye oldu. :) Bu arada ödülün bir başka üyeye verilmesini öneren can amcaya da ayrıca teşekkür ederim.