Tarkan ve Karaoğlan maceraları

Başlatan drfuhrer, 24 Ekim, 2011, 16:06:56

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Animvader

Conan maceralarının yeniden yorumlanması gibi keşke yeni dönem yazarlarımız ve çizerlerimiz tarafından Karaoğlan ve Tarkan modern çizgiroman formatında yazılıp çizilse.

Ustura Kemal

Günaydın değerli dostlar. Karaoğlanın bir macerasında Mamut vardı. Kış aylarında geçen bir macera. Hikayenin sonunda Mamut uçurumdan aşağı düşüyordu. Sabahtan beri Karaoğlan ciltlerini karıştırıyorum, bir türlü bulamadım. Hangi macera olduğunu bilen yazabilirmi.

altay1944

Hind dağlarında insan avı olabilir mi üstad.
Yarabbi bildir de
ben beni bileyim. Beni bilen ben ile kendime geleyim. Benim bensizliğim
ile ben seni bileyim. Seni bilmeyen beni ben neyleyeyim...


Hz. Mevlânâ

Ustura Kemal

 " Hind yıldızı "isimli macerayı demek istiyorsunuz galiba. Eğer o maceraysa bende yok.

ferzan

    "Suruç Dağlarında İnsan Avı" ile "Hind Yıldızı" maceraları birbirine karışmış anımsanırken.  :)

    Buzul fili, Hind Yıldızı'nda vardı ama maceranın ana unsuru değildi. Sadece Tibet'e giden karlı buzlu yolda, Mihrace Navam ve avcı bölüğünden önce Hind Yıldızı denen yakutun bulunduğu Budist tapınağına ulaşmak isteyen Karaoğlan, Balaban, Prenses Şemrin ve Haşka, kestirme diye dağlardan gitmekte inat edince bir dar boğazda bölgeye nam salmış efsanevi buzul fili (ilkel çağlardan kalma mamut soyunun son temsilcisi) ile karşılaşıyorlardı.

    Muhtar Yavaşça serisinde yayınlandı sanıyorum 70'li yıllarda. Ama o dönemki ilk versiyonuydu. Yıllar sonra Yalaz, bu macerayı baştan çiniledi ve son haline getirdi. 80'li yıllardaki Güneş 158'lik renkli haftalık seride yer aldı. Belki Güneş Gazetesi nde bile yayınlanmış olabilir günlük olarak. Sonra tüm Güneş 158'lik seri külliyatı bir de küçük boy siyah beyaz Tay edisyonunda yayınlandı 20 sayı (10 süper cilt) olarak. Güneş haftalık renkli seri elde yoksa Tay edisyonundan da okunabilir. O da yoksa Lal Kitap 57'lik seride de yayınlandı diye hatırlıyorum ama ilk versiyonu, yani ham çinili hali. Ben ise bu macerayı 1999 Eylül ortasında Takvim Gazetesi'nde başladığı zaman takip edip tefrika biriktirme sürecine girmiştim ilk kez. Takvim'de yayımlanan da son haliydi ve sade ama yerli yerinde bir renklendirme ile gazete okuruna sunulmuştu. Benim de ilk kez günlük olarak takip ettiğim bir Karaoğlan macerası olduğu için gönlümdeki yeri ayrıdır.
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

altay1944

Alıntı yapılan: ferzan - 22 Ekim, 2023, 16:40:10"Suruç Dağlarında İnsan Avı" ile "Hind Yıldızı" maceraları birbirine karışmış anımsanırken.  :)

    Buzul fili, Hind Yıldızı'nda vardı ama maceranın ana unsuru değildi. Sadece Tibet'e giden karlı buzlu yolda, Mihrace Navam ve avcı bölüğünden önce Hind Yıldızı denen yakutun bulunduğu Budist tapınağına ulaşmak isteyen Karaoğlan, Balaban, Prenses Şemrin ve Haşka, kestirme diye dağlardan gitmekte inat edince bir dar boğazda bölgeye nam salmış efsanevi buzul fili (ilkel çağlardan kalma mamut soyunun son temsilcisi) ile karşılaşıyorlardı.

    Muhtar Yavaşça serisinde yayınlandı sanıyorum 70'li yıllarda. Ama o dönemki ilk versiyonuydu. Yıllar sonra Yalaz, bu macerayı baştan çiniledi ve son haline getirdi. 80'li yıllardaki Güneş 158'lik renkli haftalık seride yer aldı. Belki Güneş Gazetesi nde bile yayınlanmış olabilir günlük olarak. Sonra tüm Güneş 158'lik seri külliyatı bir de küçük boy siyah beyaz Tay edisyonunda yayınlandı 20 sayı (10 süper cilt) olarak. Güneş haftalık renkli seri elde yoksa Tay edisyonundan da okunabilir. O da yoksa Lal Kitap 57'lik seride de yayınlandı diye hatırlıyorum ama ilk versiyonu, yani ham çinili hali. Ben ise bu macerayı 1999 Eylül ortasında Takvim Gazetesi'nde başladığı zaman takip edip tefrika biriktirme sürecine girmiştim ilk kez. Takvim'de yayımlanan da son haliydi ve sade ama yerli yerinde bir renklendirme ile gazete okuruna sunulmuştu. Benim de ilk kez günlük olarak takip ettiğim bir Karaoğlan macerası olduğu için gönlümdeki yeri ayrıdır.

Hafızam gün geçtikce ihanet ediyor bana yaşlılıktan olsa gerek.
Yarabbi bildir de
ben beni bileyim. Beni bilen ben ile kendime geleyim. Benim bensizliğim
ile ben seni bileyim. Seni bilmeyen beni ben neyleyeyim...


Hz. Mevlânâ

ferzan

    Benim de çok farklı değil. Sadece bazı şeyler halen tazeliğini koruyor o kadar. :) Son bir senede okuduğum pek çok şeyin detayını hatırlayamıyorum ama 20 sene öncesine ait şeyleri çok diri bir şekilde hatırlayabiliyorum. Sanırım o dönem yokluktan bu maceraları onlarca kez okuduğum ve Karaoğlan bende bir takıntı haline geldiği için olabilir. Yoksa ben güncel okumaları hatırlama konusunda tam bir umutsuz vakaya dönüşmek üzereyim. Manitu, bizim gibilerin yardımcısı olsun.  ::)
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

Ustura Kemal

Karaoğlanın bu güzel macerası benim içinde özel bir maceradır. 1973 veya 74 yılında orta ikinci sınıfa giderken ilçedeki kitapçı' nın camekanında görüp almıştım. Küçük boy 32 sayfalık seri. 125 veya 150 kuruş fiyatı olan. Her zaman yaptığım gibi yağmurda ıslanmaması için kazağımın altına sarıp, 8 km. lik köy yoluna koyuldum. Kışın okuldan dönerken kayıp düştüğüm olurdu. Iç güdüsel olarak,  düşerken bile o gün aldığım çizgi romanı yağmurdan, çamurdan korumaya çalışırdım. Bazen de , sabah kitapçının camekanında görüp _ öğretmen yakalamasın diye _ okuldan dönerken alırım düşüncesiyle almadığım çizgi romanın satıldığını öğrenince üzülürdüm. Sonra, kitapçıya sabahları parayı vermeye başladım, çizgi romanlarımı ise öğleden sonra okul paydos olunca alıyordum. Sayın Ferzan 'ın  karaoglan ile ilgili nefis yazısını okuyunca 50 yıl önce yaşadıklarımı hatırladım. Karaoğlan, Teksas, Tommiks, daha sonra Zagor, Tarkan ve Tex, her klasik serisinin ve her macerasının tatlı, acı pek çok anısını yaşadım. Şimdi de bu klasik çizgi romanları elime alıp sayfaları çevirdiğimde aynı hatıraları, aynı hasretle anıyorum, arıyorum.

Ustura Kemal

Karaoğlan tutkunu dostlar, bu yazım sizleredir. " Sen ki beni dinliyorsun, sabırlı ol . Sonsuzluğa dek yatmam gereken bu an, sana barbar yaşamımı anlatacağım. Yüreğini yükseklere as, seni dünyadaki insanların en açı, Cengiz han'a Moğolların hanına, Tengri 'nin yeryüzündeki temsilcisine, bütün kavimlerin imparatoruna adadığım hayatımın terkisinde götüreceğim. "            Homeric adını kullanan yazarın, Moğol kurdu isimli, Anı, Roman türü kitabından alıntıladığım üstteki yazı,  okuyucuda karaoğlanın yazılı edebiyata aktarılmış şekli, duygusunu uyandırmaktadır. Cengiz Han'ın çocukluğundan, 1227 yılında At sırtında ölümüne kadar olan süreci, Camoka ve Merkitlerle olan savaşları,  Karaoğlan tadında okumak isteyen dostlarıma bu ölümsüz yapıtı öneriyorum.

Ustura Kemal

Büyülü rüzgar okumalarıma küçük bir mola vererek, Karaoğlan'ın en güzel maceralarından biri olan " Ulla Han'ın gazabı "nı okuyayım. Arkadaşlar, 17+ 186 sayılık, 1963_ 1967 yılları arasında yayınlanan, Muhtar yavaşça serisinin bütün kapaklarına ve tabii ki maceralarına sahibim. Gençler ne düşünür bilemem, ancak benim yaş kuşağımda olanların hissedebilecekleri buruk mutluluğu, Karaoğlan tutkunlarıyla paylaşmadan geçemeyeceğim. Bu serinin her sayısının üstünde yayınlandığı tarih gün, ay ve yıl olarak belirtiliyor. 4 yaşında olduğum 1963 yılı Nisan ayında yayınlanmaya başlamış. Tam 61 yıl olmuş. Ve ben , bu 61 yıllık süreçte ne acılar ve Sevinçler yaşamışım. Ne çok sevdiğim insanları kaybetmişim. Anne, baba, kardeşlerim ve onlarca yakınım. Ne çok acılar yaşamışım. Ve bu acıların yanında, ne kadar az Sevinçler yaşamışım. Şairin dediği gibi, ölümden başkası yalan.

Ustura Kemal

İki akşam evvel kanal D de harika bir film izledim. Cengiz han destanı. " İşte" dedim, Karaoğlan filmini yapacaksan böyle yapacaksın. Homeric tarafından yazılan, Moğol kurdu isimli biyografik romanın sanki birebir filme uyarlanmış biçimi olmuş. Tabii bazı farklılıklar da var. Örneğin Camoka'nin öldürülme biçimi gibi. Film beni öylesine sardı ki zaman zaman gözlerim Karaoğlan'ı aradı. Savaş sahneleri, Karaoğlan Cengizin gazabı ciltlerindeki savaş sahnelerinin filme uyarlanmış canlılığında görsellerle hayata geçirilmiş. Bu güzel filmi izlerken, son 20 yılda ülkemizde dizi ve film olarak çekilen Karaoğlan serilerinin neden tutmadığı daha gerçekçi gözlemledim. " Tarihsel gerçeklere uygun olarak yaratılan Karaoğlan'a fantastik düzenlemeler eklerseniz, sonuç böyle hayal kırıklığına neden olur " diye düşündüm.

Ustura Kemal

Uzun zamandır Karaoğlan paylaşımları yapılmıyor forumda. Tarkan ile ilgili düşüncelerini belirten dostlar da kayboldu, yitti forumdan. Türk çizgi roman evreninin zirvesinde yer alan iki milli değerimizin gözlerden, forumdan ırak düşmesi benim gibi tutkunlarının gün be gün ölüp gitmesinden mi kaynaklanıyor. Yoksa, çizgi roman okurlarının bu tarz yayınları beğenmemesindenmi. Hangisi olursa olsun, çanlar benim gibi Karaoğlan ve Tarkan tutkunları için çalıyor. Sezgin Burak, 1978 yılında erken bir yaşta göçerek bu çöküşü görmedi. Suat Yalaz usta ise eminim ki yaşarken bu acı sonu gördü. Bir zamanlar önünde kuyruklar oluşan Karaoğlan, Tarkan filmleri ve on binlerce satan Karaoğlan, Tarkan çizgi romanları.. Bugün, hemde çizgi roman forumlarında bile iki satır paylaşım konusu olamıyorsa bu serilerin tarihe karıştığını görmemiz gerekir. Keşke görmeseydim, diye hayıflanıyorum.

Animvader

Son Karaoğlan kitabı basılalı neredeyse 20 yıl olmuş, sahaflarda takımı 4-5 bin liraya satılıyor. Merak edip okumak isteyen olsa bile okuma şansı yok. Kaldı ki bir yayıncı basayım dese bildiğim kadarıyla Suat Yalaz'ın bile elinde orjinal çizimler yokmuş, Lal bile zorlanmış yıllar önce basarken. Bu saatten sonra yapılacak olan yeni yazar çizer ekibinin elinden çıkacak güncel Karaoğlan, Tarkan hikayeleri olabilir ama o çapta yerli üretim yapan bir çizgiroman sektörümüz maalesef oluşmadı diğer her şeyde olduğu gibi ithal üzerinden gelişti sektör.

trooper

Alıntı yapılan: Animvader - 27 Ocak, 2025, 18:25:17Son Karaoğlan kitabı basılalı neredeyse 20 yıl olmuş, sahaflarda takımı 4-5 bin liraya satılıyor. Merak edip okumak isteyen olsa bile okuma şansı yok. Kaldı ki bir yayıncı basayım dese bildiğim kadarıyla Suat Yalaz'ın bile elinde orjinal çizimler yokmuş, Lal bile zorlanmış yıllar önce basarken. Bu saatten sonra yapılacak olan yeni yazar çizer ekibinin elinden çıkacak güncel Karaoğlan, Tarkan hikayeleri olabilir ama o çapta yerli üretim yapan bir çizgiroman sektörümüz maalesef oluşmadı diğer her şeyde olduğu gibi ithal üzerinden gelişti sektör.

Geçtiğimiz günlerde yıllardır istediğim bir şeyi yaptım ve kendime Ikea'nın cam kapaklı Billylerinden üç tane aldım. Kitaplarımı yeni yerlerine dizerken yıllar önceki bir Kitapkurdu kampanyasından çok ucuza alıp bir köşeye attığım MM, Nathan Never ve Karaoğlan ciltlerini sıra gelince içlerini bir karıştırıp acaba bunları toplasam mı diye düşündüm. Ama sizin dediğinize göre Karaoğlan özelinde Lal derli toplu bir yayıncılık yapamamış anladığım kadarıyla. 4-5 bin lira olarak bahsettiğiniz takımlar Lal'den çıkan sayılar mı yoksa başka yayınevleri tarafından mı basıldılar?

Ustura Kemal

Karaoğlan'ı efsaneleştiren Muhtar Yavaşça'nın 1967 yıllarında yayınladığı seridir. Önce dergi olarak, sonra da beşer dergi bir arada ciltler halinde yayınlanan bu seri olsa olsa ( belki ) değerli forum üyesi Altay1944, Mesut hoca da vardır.  Nadir kitabı yokladığımda yıpranmış haldeki ciltlerin bile , her birinin 4 İla 6 bin tl arası satıldığını gördüm. Nispeten daha uygun sayılacak fiyata ise güneş gazetesinin 1984 yıllarında yayınladığı 158 sayılık seri gösterilebilir. Gene Muhtar yavaşça'nın 1973 yılında yayınlamaya başladığı küçük boy 32 sayfalık seri de ( kaçıncı sayı da sonlandığını bilemiyorum ) gözle görülür güzelliğiyle Karaoğlan serileri içinde özel bir konum edinmiştir. Muhtar Yavaşça'nın yayınladığı bu serilere sahip olan Karaoğlan tutkunlarını , Karaoğlan zenginleri olarak isimlendiriyorum. Darısı bütün Karaoğlan severlerin başına diyorum.