Edebiyat Muhabbetleri

Başlatan V, 15 Temmuz, 2010, 22:08:56

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Hayal Kahvem


Metin Süre İle İlişki Testi'nin uzun zamandır müdavimiyim. Seyrederken gerçekten çok eğleniyorum. Hele bazı bölümlerde "Hahha! Saçma sapan!" diye bağırıyorum...
Ardından kocaman kahkaha patlatıyorum. Eğer seyretmediyseniz, deneyin derim.

Şeeyyy! Birazcık ağzım bozuldu  bozulmasına lakin... Valla programın suçu değil. Dışardan hanım hanımcık endam sergilesem de... Biliyorum...
Yüreğimde... Yani tam şuramda... Kirli saçıyla küfürbaz bir  kadın gezinmekte:)



Hayal Kahvem


Pazarda kızılcığı gördüm ya! Aman ne sevindim...  Durur muyum? Hemen satın  aldım. Eve gelir gelmez,  kallavi bir tabağa doldurup yıkadım.
Marş marş  kitaplık! Okuma sırası bekleyen kitaplarıma  aceleyle göz attım. İçlerinden birini çektim çıkardım.  Balkona çıktım. Kızılcık kasesini kitapla yan yana masaya bıraktım. 
Kızılcığın rengi gözümü aldı.  "Otların yeşil olması, denizin mavi olması, gökyüzünün bulutsuz olması, pekala bir meseledir." der ya Sait Faik.
Kızılcığın kırmızı olması da meseledir bana göre tadında düşünceler zihnimde dolanırken, kitabın kapağına bakakaldım.
O ne? Kitabın adı... Keşke Hiç Olmasaydık. Var Olmanın Kötülüğü.   Hay canına sayın seyirciler, dedim kendi kendime... Nasıl yani?

Acaba nereden duyup sipariş ettim? Kitapçıda  gözüme takılıp aldığım kitaplardan olmadığına, kargoyla geldiğine eminim.
Derhal gözümü kapadım. Kitaptan bir sayfa araladım.  İlk denk geldiğim cümleleri okumaya başladım:

"Kişinin hayatından zevk alması,  var olmanın var olmamaktan daha iyi olduğu anlamına gelmez; çünkü eğer kişi dünyaya gelmeseydi,
o hayattan alınan zevklerden  mahrum kalan kimse olmayacaktı ve hazzın yokluğu kötü olarak nitelendirilmeyecekti.
Diğer taraftan eğer kişi  hayattan zevk almıyorsa varoluşuna hayıflanması da doğaldır.
Bu durumda, kişi dünyaya gelmemiş olsaydı, yaşadığı hayatı sürdüren  ve acı çeken bir varlık da olmayacaktı.
Bu, hazzı tecrübe edecek kimsenin yokluğunda bile "iyi"dir."

Durdum.  Olgun bir kızılcık tanesini elime aldım.  Mücevher  gibi.   Nasıl güzel anlatamam. Hayran kaldım.
Dayanamadım,  "Cahildim dünyanın rengine kandım" diyerekten, bir Neşet Ertaş türküsü mırıldanmaya başladım. :)


Hayal Kahvem


Hızlı ve Öfkeli'ye gidecek bir  tane bile kız arkadaş bulamıyorum. Bu filme şööyle kız kıza gitsek. Sinemadan çıkışta kız kıza oturup  film üzerine dedikodu etsek.
Fena mı olur? Mahallede bu filme gittiğimi aslaaa söylemiyorum, iyi mi? "Yok artık, içine abartma tozu kaçmış senin" diyorlar çünkü.
İşte buyrun... Serinin sonuncusunu  seyretmek için, sinemaya yine yeni yeniden tek başıma  gittim. Bayıldım ne yalan söyleyeyim.

Eve dönmek için araba kullanırken, Sertap Erener şarkısını avaz avaz  söyledim.  Bu film ve bu şarkı ruh iklimime iyi geldi. Eminim.

"Hatalarım da oldu günahlarım da
Zaferlerim de oldu bozgunlarım da
Ne yaptıysam tek başıma.... Tek başıma...
Terk ettiğim oldu sevdiklerimden
Üzdüğüm oldu  değer verdiklerimden
Azaldım bu yüzden hep bu yüzden
Çok kırılsam da eğilmedim
Söndü derken ben alevlendim.
Yeni sabahlara doğmayı da bilirim
Tek başıma... Tek başıma.
Tek başımaaa... Tek başıma.
Teeek baaaşıııımaaaaa!!"


Hayal Kahvem


Son zamanlarda, Doç. Dr. Emrah Safa Gürkan'ın youtube'daki Olmaz Öyle Saçma Tarih adlı videolarını keyifle takip ediyorum.
Dayanamadım. İki kitabını aldım.  Bakar mısınız?Osmanlı'da casuslar ve korsanlar... Hiç aklınıza gelir miydi? Çok cezbedici, tarihe ilgi kışkırtıcı harika konular, değil mi?
Ne yalan söyleyeyim, ben bayıldım... Bayıldım. Ah! Vakit bulsam... Kitapları hakkında  iki satır  bir şeyler karalasam keşke... Keşke!








memospinoz

Videoları ben de FluTV Youtube kanalı üzerinden takip ediyorum. Eğlenceli ve sıkmayan bir anlatımı var, kitapları da öyle mi bilemiyorum hiç okumadım. Elimdeki kitap yığını bir gün biterse bir şans verebilirim.  :o

Hayal Kahvem

Alıntı yapılan: memospinoz - 18 Ağustos, 2019, 23:50:03
Videoları ben de FluTV Youtube kanalı üzerinden takip ediyorum. Eğlenceli ve sıkmayan bir anlatımı var, kitapları da öyle mi bilemiyorum hiç okumadım. Elimdeki kitap yığını bir gün biterse bir şans verebilirim.  :o

Karamba Memospinoz,  son zamanlarda akademisyenlerin kitaplarına merak sarmış durumdayım. Emrah Safa Gürkan'ın kitapları videoları kadar eğlenceli diyemem elbette.
Lakin  ilgi çekici.  Akademik dille ağır yazılmamış. Oturup baştan sona okunacak  değil, zaman zaman ele alınıp merak giderilecek  tipte kitaplar. Sevdim ben.

Ne çok okunacak kitap, seyredilecek film var değil mi Memospinoz.  :) Nasıl denir? "Sanat uzun , hayat kısa."

memospinoz

Valla zaten 2. üniversite olarak tarih bölümü okuyorum şu anda ve Osmanlı Türkçesi yüzünden başladığıma başlayacağıma pişman oldum. (Osmanlı Türkçesi 2'den kaldım. :) ) Yeteri kadar akademik okuma yapıyorum sanırım, belki de yapmıyorumdur :D Tarihle ilgili başka kitaplar da okuyorum. (Roman değil yine ders kitabı olmasa da araştırma inceleme kitapları)
Kronik Kitap'tan çıkan kitapları takip ediyorum, bunları da görmüştüm ama pek ilgimi çektiklerini söyleyemeyeceğim.
Aslında antropoloji ve arkeoloji daha çok ilgimi çekiyor ama neyse.

Karl Lagerfeld'in dediği gibi: "Satın aldığınız her kitapla onu okuyacak zamanı da satın almalısınız" .


Hayal Kahvem


Prof. Dr. İsmail Gezgin... 
Bizans'la ilgili araştırma yaparken yazılarına  denk geldim. Sonra kimdir diye gugılladım. Vee... İşte bu ve benzeri videolardaki muhabbetlerini keşfettim.
Resmen hazine! Bayıldım. Dün bir bugün iki... Kulaklığımı takıp yürüyüş yaparken,  anlattıklarını keyifle dinlemeye başladım. 
https://www.youtube.com/watch?v=XgJG4SI0b4A

3 Kasım'da  yapılacak olan 41. İstanbul Maratonu'na bu yıl ilk kez katılmaya niyetlendim. Başvurumu yaptım.
Eğer maratonu tam zamanında bitirirsem,  kesinlikle Prof. Dr. İsmail Gezgin sayesinde bitireceğim. Sakın, ne ilgisi var demeyin.
Antreman için uzun yürüyüşler yaparken, videoda anlattıklarını  kesmeye  asla kıyamıyorum. Yürüyorum... Dinliyorum...  Koşuyorum...
Dinliyorum... Yürüyorum... Dinliyorum...  Benim uzun yürüyüşler oluyor mu size upppuzun yürüyüşler:) 
Müthiş! Hararetle tavsiye ederim. Kitapları henüz elime ulaşmadı. Sabırsızlıkla beklemekteyim.


Hayal Kahvem

Alıntı yapılan: memospinoz - 19 Ağustos, 2019, 00:30:48
Valla zaten 2. üniversite olarak tarih bölümü okuyorum şu anda ve Osmanlı Türkçesi yüzünden başladığıma başlayacağıma pişman oldum. (Osmanlı Türkçesi 2'den kaldım. :) ) Yeteri kadar akademik okuma yapıyorum sanırım, belki de yapmıyorumdur :D Tarihle ilgili başka kitaplar da okuyorum. (Roman değil yine ders kitabı olmasa da araştırma inceleme kitapları)
Kronik Kitap'tan çıkan kitapları takip ediyorum, bunları da görmüştüm ama pek ilgimi çektiklerini söyleyemeyeceğim.
Aslında antropoloji ve arkeoloji daha çok ilgimi çekiyor ama neyse.

Karl Lagerfeld'in dediği gibi: "Satın aldığınız her kitapla onu okuyacak zamanı da satın almalısınız" .


memospinoz, prof. dr. ismail gezgin'in videolarını seveceksin...  tam senlik.  ne dersin?  :)

Hayal Kahvem




Quentin Tarantino, 28 Kasım 2018 tarihinde, 55 yaşında, ilk kez evlendi.

Aşağıda gördüğünüz düğün fotoğraflarından biri. Hep yukarıdaki fotoğraflarını bildiğim için daha önce aklıma gelmediydi.
Lakin aşağıdaki fotoğraf zihnimde bir ışık çakıverdi. Bakın şimdi...

Üzerinize afiyet, benim Nizamettin amcamın dört oğlu var. Kemalettin, Şerafettin, Nurettin, Bahattin. Bir de köpekleri var. Rintintin.
Amcam askerliğini Amerika Tennessee'deki Nato üssünde yapmış. Heyy! Quentin de Tennessee doğumlu di mi?

Yoksa ünlü yönetmen Quentin bizimkilerin üvey kardeşi mi? Karamba karambita! Quentin Tarantino benim Amerika'daki kuzenim olabilir mi? 
Yönetmenin düğün fotoğrafındaki pozu, tıpkı Nizamettin amcamın düğün fotoğrafı gibi! Tıpkısının aynısı inan ki:)


Gabby

Daha birkaç gün önce tesadüfen "George Clooney Ayhan Işık'ın oğlu mu?" diye vakti zamanında  benzerlik üzerinden hayata geçirilmiş absürt bir haber okumuştum. Benzerini burada görünce gayri ihtiyari,  herhalde uzak diyarlardaki evli kadınlar bizden "bir yiğit gurbete çıksa" da polenlerini sağa-sola saçsa diye yol gözlüyor olmalı diye düşündüm. Pek "Edebiyat Muhabbeti" gibi gelmedi bana.

Hayal Kahvem


Fotoğraftaki bu hoş kadın, Prof. Dr. Seval Şahin.  "Merhaba, 94.9 Açık Radyo'dasınız. Günün ve Güncelin Edebiyatı'nda bugün konuğumuz..."
diye başlayan  söyleşilerini hiç dinlemediyseniz acırım size:)http://acikradyo.com.tr/etiket/seval-sahin

Peki, videolarını da izlemediniz mi yoksa? Yapmayııın!

Mimar Sinan Üniversitesi'nde yapılacağını öğrendiğim bilumum edebiyat sempozyumlarına, işten kaçıp  giderim. Her seferinde mutlaka Seval Şahin'i arar gözlerim.
Memleketimin çalışkan, üretken bilim insanlarından biri olduğunu öğrendiğimden beri, gizli hayranıyım. Peki bencileyin bibliomaniac biri Seval Şahin'in araştırma ve 
deneme kitaplarını almadan durabilir mi? Mümkün değil... İşte buyrun... İkisi elimin altında... Takibindeyim.  http://sevalsahin.com/


Hayal Kahvem

Alıntı yapılan: Gabby - 21 Ağustos, 2019, 14:59:37
Daha birkaç gün önce tesadüfen "George Clooney Ayhan Işık'ın oğlu mu?" diye vakti zamanında  benzerlik üzerinden hayata geçirilmiş absürt bir haber okumuştum. Benzerini burada görünce gayri ihtiyari,  herhalde uzak diyarlardaki evli kadınlar bizden "bir yiğit gurbete çıksa" da polenlerini sağa-sola saçsa diye yol gözlüyor olmalı diye düşündüm. Pek "Edebiyat Muhabbeti" gibi gelmedi bana.


Hiç duymamıştım "George Clooney Ayhan Işık'ın oğlu mu?"  tadındaki absürt haberi Gabby. Teşekkür ederim bilgilendirdiğin için.  :D

Lakin "Benzerini burada görünce gayri ihtiyari,  herhalde uzak diyarlardaki evli kadınlar bizden "bir yiğit gurbete çıksa" da polenlerini sağa-sola saçsa diye yol gözlüyor olmalı diye düşündüm." demişsin ya...
Ne demek istediği inan anlayamadım.  ???

Bak bir zamanlar bir benzetmem daha vardı. Gözünden kaçmış olabilir. Bunlar Edebiyat Muhabbetleri değil diyebilirsin. Haklı olabilirsin. Binlerce kasırga aşkına Gabby.
Edebiyat Muhabbetleri yapan birinin bazan saçmalama hakkı olabilir. Olamaz mı yani? Öyle işte.  Bazan  yazılan yorumlar kalbimi kırabiliyor. İnsanım neticede.
Saçmalayabildiğim gibi kırılabiliyorum da. Böyleyken böyle.



Acaba Einstein ile Frankestein kardeş olabilirler mi?
Peki, büyüyünce ünlü bir bilim adamı olan Einstein, "Hayal kurmak, bilgiden daha önemlidir," demiş mi sahi? Einstein (1879)kendisinden önce doğan abisi Frankestein'in (1818)
hayal ürünü olması sebebiyle bu sözü söylemiş olabilir mi?

Not- Gabby... Du bi... Küçük Kırgınlıkların Büyük Hüznü adlı  çizgi roman ile ilgili bir  yazım vardı.  Bi bulayım.

Hayal Kahvem


Kuzey Kalesi'ndeki, o konu başlığına ilk denk geldiğimde, tekrar tekrar okuduğumu hatırlıyorum. Küçük Kırgınlıkların Büyük Hüznü.... Küçük Kırgınlıkların Büyük Hüznü...
Acayip etkilemiştim. Kelimelerin büyülü olduğuna  bir kez daha aklım yatmıştı. Adeta illüzyondaymışım gibi tıpış tıpış cümlelerin peşi sıra gitmiştim.
Okudukça anlamıştım ki, Küçük Kırgınlıkların Büyük Hüznü, Chistophe Chaboute'nin bir çizgi roman albümünün ismiydi.
Daha doğrusu Kuzey Kalesi'nin komutanı Rusenski'nin Fransızca'dan yaptığı çeviriydi.

Akabinde, Rusenski'nin  kitap hakkında yazdıklarını okuyunca, bu albümü almam şart olmuştu.
Diyordu ki,  "Chaboute'nin bu albümünde hayatın içinde ufak tefek gözüken,  ya da önemsizmiş gibi geçiştirme eğiliminde olduğumuz ama kalbimizi kıran,
gönlümüzü yoran, biriktikçe ruhumuzu yaralayan, yani üzerimizde sandığımızdan çok derin etkisi olan, küçük kırgınlıklarla bezenmiş fragmanlarla karşılaşıyoruz.
ÇR'a uyarlanmış bir kısa film derlemesine de benzetiyorum bu albümü."
Feci merak etmiştim. İyi ama çizgiroman Fransızca'ydı.
Ne gam! Oldum bittim çizgilerin menzilinde dolanmayı severim.

"Eskiden Anadolu'da depresyona "gönül yorgunluğu" derlermiş. Ne güzel bir tanım. Albümde 11 tane kısa hikaye var.
Çok farklı konularda ve ortamlarda yaşadığımız burukluklara şahitlik ediyoruz. Gönül yorgunluğuna götüren ön yargılar, düşüncesizlikler,
kabalıklar, sorgulamalar ve gücenikliklerimiz, bir bir karelere taşınmış. Modern yaşamın insanı makineleşmeye zorlayan,
hızına ayak uydurmaya çalışırken yavaş yavaş ikinci plana atılan insani inceliklerin altı çizilmiş. Metni az ama, kolay okunan fakat uçup gitmeyen bir çalışma.
Okudukça kendi yaşamınızdan eş anlamlı sahneler birikiyor zihninizde. Katilimiz olmuş kanıksanmışlıklar sanık oluveriyor sayfalarda. Ardında iz bırakan ama hiç yormayan bir akış."


Rusenski, yukarıdaki yorumlarından sonra ÇR içindeki tüm hikayeleri Kuzey Kalesi'nde özetlemişti. Daha ne olsundu ki... Anlayabilirdim.
O vakitler memlekette bulamadığım bu albümü, dayanamamış yurt dışından sipariş etmiştim.  Rusenski haklıydı. İç sızlatan, yüreği uf eden  hikayelerin çizimleri müthiş etkileyiciydi.
Zaman içinde Chaboute'nin diğer albümlerini birer birer edindim. 

Şimdi niye yazdım bütün bunları biliyor musunuz? Az önce kitaplarımı düzenliyordum. Chaboute'nin güzelim albümlerini kitaplığımda dizim dizim görünce,
aklıma Kuzey Kalesi ve Rusenski geldi. İçimi derin bir efkâr kapladı. Hayat kısa, kitaplar sonsuz...
Eğer Küçük Kırgınlıkların Büyük Hüznü başlıklı yazıya denk gelmeseydim, Chaboute'yi belki de hiç bilmeyecektim. 
Hasan Ali Toptaş'ın dediği gibi, "Ey hayat, bana kör noktamı aydınlatacak bol ışıklı dostlar ver."




memospinoz

Alıntı yapılan: Hayal Kahvem - 19 Ağustos, 2019, 23:33:53

memospinoz, prof. dr. ismail gezgin'in videolarını seveceksin...  tam senlik.  ne dersin?  :)

Gılgamış ile ilgili olanı önce izlemeye başladım, sonra dinlemeye devam ettim, daha sonra parça parça sesler duydum derken bir baktım uyumuşum....zzzzzz
Şaka bir yana gerçekten güzeldi, vaktim olduğunda başka videolarına da bakarım. Teşekkürler.