Edebiyat Muhabbetleri

Başlatan V, 15 Temmuz, 2010, 22:08:56

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Hayal Kahvem



Ben romanci degilim. Ben öykücüyüm.  Romandan ziyade öykü okumayi severim. Roman konusunda ise seçiciyim Her romana dalamam.
Amaaa Ahmet Hamdi Tanpinar'in romanlarini  çok severim. Hatta A.H.Tanpinar'a Çagdas Türk Edebiyati'nin en iyi romancisidir bile derim,

Huzur adli romani mesela... Sahane bir ask romanidir.
Ya o ironi, hiciv, mizah sahaseri Saatleri Ayarlama Enstitüsü

Aslinda... A.H. Tanpinar okunmasi zor bir yazar. Ama bir lezzetine varilinca.. Of! Kitaplarinin pesine düsülür yeminle...
Muazzam bir kültür, sanat adami. Müzik, resim, heykel, felsefe... Akliniza ne gelirse her seyle ilgili biri. Ya o güzelim siirleri...
Sair yani pek bilinmez. Oysa az ve öz müthis siirleri vardir. Bakin ona ait iki sahane dize yazacagim.

"Ne içindeyim zamanin/ Ne de büsbütün disinda"...Haydi iki dize daha...

" Yekpare genis bir anin/Parçalanmis akisinda"

Yazar hakkinda çok bilinmeyen bazi bilgileri paylasmak niyetindeyim. Ahmet Hamdi Tanpinar kendi yazdigi Sahnenin Disindakiler romanini,
filme çekilmek üzere senaryo haline getirmis. Iki Ates Arasinda adiyla Ulvi Uraz'a teslim etmis.  Ama maalesef çekilmemis.

Ne hos degil mi  A.H.Tanpinar'in sinema ile ilgisi  olmasi... Ayrica ilginç bir durum daha var.
Ahmet Hamdi Tanpinar Zümrüt adli bir filmin kumar sahnesinde figüran rolünde oynamis. Ne hos! Her türlü sanatla ilgilenen bir yazar.

Prof.Dr.Orhan Okay'in Dergah yayinlarindan çikan Bir Hülya Adaminin Romani Ahmet Hamdi Tanpinar adli kitabinin 212. sayfasina bakilirsa eger..
Filmden bir kare vardir o sayfada... Soldaki adam Ahmet Hamdi Tanpinar'dir.

Acaba Ahmet Hamdi Tanpinar çizgi romanlar konusunda ne düsünürdü? Çok severdi bence... Çünkü resim sanatiyla ve edebiyatla ayrica sinemayla
ilgili biri çizgi romanlara asla duyarsiz kalamazdi... Kalamazdi degil mi? Bir çizgi roman sevdalisi olurdu... Belki de çizgi roman sevdalisiydi zaten..
Kimbilir?


Hayal Kahvem

                            


Türk Edebiyatinin en iyi öykü ustasidir Sait Faik. Sadece edebiyatçi diye görmemek lazim, ayni zamanda büyük bir bilgedir.
Bakar misiniz su sözlerine...


"Dünya degisiyor dostlarim. Günün birinde gökyüzünde, güz mevsiminde artik esmer lekeler göremeyeceksiniz.
Günün birinde yol kenarlarinda, toprak anamizin koyu yesil saçlarini da göremeyeceksiniz. Bizim için degil ama, çocuklar,
sizin için kötü olacak. Biz kuslari ve yesillikleri çok gördük. Sizin için kötü olacak. Benden hikayesi.
"
SAIT FAIK -SON KUSLAR


                           

oblomov 21

Senin bir ceylan gibi o mahzun bakisini
Ve ne varsa, öylesine yürekten sevdigim o bakista
Unutmadim, üst üste yigilan hüzünlü yillarda
Fakat görüntün, zihnimde gitgide dumanlandi

Gün gelir, yürekte hüzün de söner artik
Ne mutlulugun, ne acilarin oldugu bir yerde
Düsler de, animsayislar da silinir gitgide
Kalir sadece, her seyi bagislatan bir uzaklik...

                             IVAN BUMIN               TÜRKÇESI BILE SAHANE. RUSÇASINI HAYAL BILE  EDEMIYORUM..

Hayal Kahvem

           
   

       Şimdi burada koskoca, baba baba çizgi roman sevdalıları arasında Flash Gordon'u anlatmak biliyorum ki bana düşmez. Üstelik bir kez bile Flash Gordon okumadım.
        İyi de niye Flash Gordon hakkında bir şeyler yazmaya niyetlendim. Bakın şimdi. Öğrendiğime göre Flash Gordon 1930 ların ünlü çizgi romanıymış. Hatta sonra filmleri de
       çevrilmiş. Önümüzdeki günlerde tekrar sinemaya uyarlanacağını gazetede okumuştum ama sonra takip etmedim. Var mı? Çevrildi mi acaba yeni versiyonu?

      Neyse...  Bizim memlekette de o ilk yıllarda çok meşhurmuş Flash Gordon...  Hatta İzmir de Karşıyaka da çöp gibi ipince bir oğlan bayılmaktaymış Flash Gordon çizgi romanına.
      13-14 yaşlarındaymış. Sonra filmi gelince de koşa koşa sinemaya gitmiş. Filmden o kadar etkilenmiş ki hayatının ilk romanını yazmış.   Bir bilimkurgu romanmış bu.
     Sonraları bu çocuk memleketimizin en ünlü yazarlarından biri oluyor. Adı neymiş bu ilk kitabının, biliyor musunuz?  Adı Merih'e Seyahat'mış...
     Bu romanında Türkiye'den insanların, uzaya gidişini hikaye etmiş. 1938'li yıllar. Ne hoş değil mi? Ben de Flash Gordon sebebiyle araştırınca öğrendim. Eğer bilmiyorsanız
     duyduğunda yazarın ismini inanın  şok olacaksınız.

        Flash Gordon çizgi romanlarının ve filminin müdavimi, ilk romanını bir çizgi roman kahramanından esinlenerek yazan o ünlü yazar kimmiş biliyor musunuz? Hey, benim en sevdiğim
         şair! ATTİLA İLHAN






tommikser

Gordon Tay yayınları zamanında okuduğum en güzel çr lerden biriydi.Benim tam çocukluk dönenmime denk gelir kendisi.Fazla hatırlamam ama filmi ve çizgi filmi beni mest etmiştir.Gordon aslında bir efsanedir.Bilim kurgunun gerçek atası olarak görülebilir sanırım.Ondan sonraki kuşağıda çok etkilemiştir.Hatta İtalyan çizgi romanlarında etkisi hala devam eder vede bunu göğüslerini gere gere söylerler.Attila İlhan'ın etkilenmesi ve yazarlığa soyunmasında bir etkisi varsa ne güzel.Aslında çizgi roman bu sitedeki bir çok insanın yazmasına vesile oluyor.İyi varlar.Bu arada iyi yıllaaaar.

Hayal Kahvem



İnanmıyorum Güneş! Siz 1935 doğumlu musunuz yoksa???:)))) Yaaaaa!

tommikser

935 doğumlu değilim ama yılbaşından sonra 30 a adım atmış oldum ;D 1980lerin sanırım ortasında siyah kaplı güzel resimleri olan gordon çizgi romanları yayınlamıştı.Yakında bir sorun olmazsa 1001 romanbu benim çocukluk çr'mi bizimle buluşturacak.Heyecan dorukta yaniii....

Hayal Kahvem


Of Güneş, korkuttunuz beni:)) Neyse...İyi ama sizin vaziyet daha beter öyleyse... 30 yaş öyle mi?
30 yaş var ya en zor yaştır... Fecidir feci... Küçük de değilsiniz artık... Büyük de... 30 yaşına girince var ya
30 kere SWACK efekti duyar insan yüreğinde:))

Durun bir ara ben size 30 yaşla ilgili Ece Temelkuran yazısı yazacağım.... Geçmiş olsun Güneş...
Valla şu yaşım o kadar güzel ki söylemesi acı gelecek biliyorum ama asla 30 yaşında olmak istemezdim:))

tommikser


tommikser

Daha rakamsal olarak oldum canım.Yazın olacak inş. yıl olarak oldum ama.Evet bende genç olmak isterdim.20 fena olmazdı ama ne yapalım buna da şükür 50 olabilirdim.Onunda şöyle bir güzelliği olurdu dehşet bir koleksiyonum olurdu. ;D

Hayal Kahvem

Eyvahhhh! Güneş...  Koyduğunuz  resimlere bakınca anlıyorum yazdıklarım canınızı sıktı ama yoooo.. O kadar dert etmeyin...
Hepimiz geçtik 30 dan Güneş... Siz de atlatacaksınız merak etmeyin:))))







tommikser

Evet ama Cahit Sıtkı'nın dediği gibi:

Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.

Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?

Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.

Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız,
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.

Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.

Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?

Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.


Offff offf ona da az kaldı desenize  :(

Hayal Kahvem



Hoppala! Güneş bana yazmayın bari böyle nameleri...  Altın madalyon'un en yaşlı üyesi var şu anda karşınızda:)
Valla bu yaş daha güzel 30 yaştan... 30 yaş bir geçiş yaşı Güneş... tamam... Daha 30 olmamışsınız zaten...
Bir ön hazırlık yaparız size... Kolaylıkla atlatırsınız merak etmeyin.... Sonraaa.. Yani 30 dan sonraaa...
Kolay sonrası:))) 30 yaş mühim:))) Allah saklasın çarpar insanı!!!!

tommikser

Depresif olacam zati 20 ler bitti.Babam 50 diyince bir süre kendine gelemedi.Bende de olacak sanırım.Zor yaşlar valla.Aman bir kere yeter zati iki kere 30 olmayı kim ister?  ;D

Hayal Kahvem


Bu yazıyı Güneş'e ve yaşı 30 yaklaşan, 30 olmak üzere olan Çizgi Roman Sevdalılarına ithaf ediyorum:)
Çok severim bu yazısını Ece Temelkuran'ın... Buyrunuz...



OTUZ İYİDİR; ÇÜNKÜ...
       
    Çünkü, yirmiler bitmiştir. Ne yapacağını bilememenin, rüzgarlara kapılıp kendini tanımadığın kıyılarda bulmanın, o kıyılardan tekrar kendine dönmeye çalışmanın yaşları yirmiler, nihayete ermiştir.
    Başka başka adamların ve kadınların peşinden kendinden epey uzaklara gidip, sonra o tanımadığın yerlerden kendine dönmeye çalışmadın mı?
    * * *
    Çünkü, artık çocuk değilsin. Çocuk kalmak üzerine yapılan edebiyatları koy bir kenara, hepsi saçmadır aslında. Büyümek iyidir. Çocuklar insana yakışmayacak kadar acımasız olabilirler. Çocuklar insanlara hak etmedikleri merhametleri gösterebilirler. Çocuklukla ilgili bir tek "şaşırmak yeteneğini" alabilirsin yanına. Almalısın, becerebilirsen mutlaka!
    Çocuk sanıp seni aslında hiç de çocukça olmayan cümlelerini gürültüye getirmediler mi? Şimdi sen de "büyüklerin" arasındasın, sözlerinle onların ağırlığındasın.
    * * *
    Çünkü gövdenin bir rahiyası var artık; yaşadıklarından dolayı ağır ağır birikmiş. Uçuşamayacak kadar ağırsın şimdi. Kendini kaldırıp oradan oraya koymak istediğinde bunu nasıl yapacağını öğrenmiş olduğun için hafif.
    Çakılıp kaldığın zamanlarda nereye, nasıl gidileceğini, varılacağını bilmediğin için donup kalmadın mı kendinin karanlıklarında? Şimdi sen kedine alışıksın. Dibe vuran hallerine, sonra nasıl çıktığına alışıksın. Şimdi artık sen kendinin düşmüş ve kalkmış hallerine tanıksın.
    * * *
    Ömrün en güzel yerindesin. Gençliğin tatlılığıyla ihtiyarlamanın bilgeliği arasındaki en tepedeki noktada duruyorsun. İster yine uçuşur ister beğendiğin yerde durursun.
    Şimdi sen büyük yolculuklara hiç korkmadan çıkabilirsin. Şimdi sen tam kendine göresin.
    * * *
    Artık başkalarının senin hakkında düşündükleri de önemli değil. Sen artık bir kayalıksın, hayat eteklerine dalga dalga vuruyor. Sözler, kötülükler, su kabarcıkları gibi sönüveriyor. Sen yine orada duruyorsun. Rüzgar uğulduyor tepelerinde; sanki gülüyorsun.
    Tin tin tini mini hanım gibisin. Peşinde bir rüzgarla yürüyorsun sanki. Sen yürüdükçe rüzgar estiriyorsun. Böyle hissetmek iyi geliyor ya da. Ama kendini sevme işini abartmayacak kadar da kendini biliyorsun. Efendisin, iyisin. Canın fena sıkılsa da ara sıra artık kendini tedavi etmeyi biliyorsun.
    * * *
    Otuz iyidir. Çünkü sen otuzsun. Bu kadar. Kendinin tadına bakıyorsun. Dünyaya gelmiş ve yürümekte olan birisin. Bir gün gideceksin. Sen bu halin tadına bakıyorsun, bu gövdenin içinde olmayı, böyle bir beyin ve böyle bir kalp taşıyor olmayı elinden geldiğince deniyorsun. Şimdi sen artık abartmıyorsun. Abartmadığın için zaman daha az sürtünüyor sana. Sen artık daha ziyade tıngır mıngır cümleleri seviyorsun. Tıngır mıngır... Tıngır mıngır... Ellerini başının arkasına koyup, ayaklarını şöylemesine uzatıp dünyanın hallerine bakıyorsun. Dünya da senin hallerine... Otuz iyidir. Çünkü sen şimdi otuzsun!
   
ECE TEMELKURAN