Çizgi Roman Piyasası ve Sorunları

Başlatan tommikser, 09 Ağustos, 2010, 12:15:09

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Saint2

Alıntı yapılan: Kauss - 07 Mayıs, 2020, 16:07:35
Gerçekten okuduktan sonra sesli güldüm  ;D ;D ;D

Bizim gibi ülkeler entellektüel insanlar için yeryüzündeki cehennem. Hepimizin işi gücü var. Herhangi bir gelişmiş ülkede olsak hiçbirimizin çizgiromana vereceği parayı önemseyeceğini zannetmiyorum.
Sinema tiyatro desen keza öyle.
Kaçırdıklarıma o kadar üzülüyorum ki...
Belki çok farklı biri olacaktım. Ve bunu bilmeme imkan yok.

Mrtekin

Alıntı yapılan: Mrtekin - 17 Kasım, 2016, 23:05:26
An itibarı ile Bay Dolar 3,3740.

Hadi okur artık iyice eler, sineğin yağını çıkarır bir şekilde ama;

Telif Borcu Dolar/Euro; gelir ise TL. Yayınevlerimiz gerçekten nasıl döndürecek tekneyi; endişelendim açıkçası.

2017 hem "yayınevi" hem de "okur" açısından çok zor geçecek, belli oldu.

Hayırlısı...


Alıntı yapılan: Mrtekin - 07 Mayıs, 2020, 14:17:51
;D Kendime not; sen bir de 2020'yi gör.

2016 tarihli üstteki ilk iletim; baya "tarihi" bir ileti olarak kalacak galiba:-)

Bu koşullarda hala kitap çıkması bile büyük başarı bence. Zaten bu gidişle, çr piyasası toptan fasiküle dönecek, yakındır.

Şahsen, Avro'nun geldiği bu seviyede, Çizgi Düşler'in Teks ve Zagor harici hiçbir fumetti telifini de artık yenilemeyeceğini düşünüyorum. Ha bırakılan teliflerden, "Lal" alır mı, onu da hiç zannetmem. Fumettiseverlere geçmiş olsun.
They drew first blood...

pizagor

Gönül her şeyiyle dört dörtlük olmasını istiyor çizgiromanların; hem hikayesi güzel olsun, hem de çizimleri ki onlarca alternatif arasından seçilerek Türkçe olarak raflara çıktığına değsin; hem balonlaması güzel olsun, hem kapağı güzel olsun, kullanılan font daktilo harflerinden hallice olup da göz çıkarmasın; baskı güzel ve evladiyelik olsun; görünür ve kolay erişilir olsun; tüm bunlar sağlanırken fiyatları makul ve mantıklı seviyelerde olsun vs.

Herşey arz talep meselesi; talebi yüksek bir mecra için bunları konuşmuyor olurduk herhalde. Yayıncı kısmı elinden gelenin en iyisini yapar, yapmazsa bir sonraki albümüyle piyasada esamesinin okunmayacağını bilirdi. Daha iyisini yapardı çünkü kaliteyi yükselttikçe pastanın daha büyük diliminin kendisine sunulduğunu görürdü.

Ama yayıncının işi zor; bir avuç insana erişme gayreti içerisinde. Okura ulaşmak için türlü çeşit yöntem düşünüyor: bir dostumuz periyodumuz yok, kafamıza göre basacağız diyorken aslında zaten piyasadaki genel durumun tepki görmeyi göze alarak yayıncı tarafındaki itirafını yapıyor. Fasikülü dahi periyoda oturtamadığımız bir mecrada (iğneyi okura da batıralım; okur fasikülü çıkar çıkmaz alıyor mu mesela) tek tek çıksa okura süreklilik konusunda güven vermeyeceğini bilen bir başka yayıncı dostumuz 7 – 8 sayıyı bir anda koyuyor okurun önüne. Diğer bir dostumuz 600 küsur liraya kallavi bir cilt basıp hepi topu üç yüz kişiye ulaşmaya çalışıyor; 85 milyonluk bir grupta üç yüz kişi, yüzde olarak 0,0004%, her üç yüz bin kişide bir kişiye ulaşmak istiyor. Elli bin kişilik altı stadyum insandan sadece bir kişi, o da olursa. Durum acınası bana kalırsa.

Bu haliyle beklentiyi yükseltmenin okuru mutsuz edeceğini düşünüyorum. Tabi ki eleştirelim, balonlamayı daha iyi yapmaları gerektiğini, kapak tasarımını daha ehil ellere vermeleri gerektiğini, albümün sayfalarının kapaktan ayrılmamasının şart olduğunu bu yüzden de baskıyı düzgün bir matbaada yapmaları gerektiğini hep ama hep söyleyelim. Ama düzelme yönünde bugünden yarına birşeylerin değişeceğini düşünmeyelim.

Yüz bin adetlik satışı olsa Yüzbaşı Volkan'ı Jim Lee'ye çizdirir, balonlarını da Chris Eliopoulos'a yazdırırdı yayıncılar :)
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


Kauss

Art niyetli değilim fakat yayıncıları alttan alma konusu bir müşteri olarak artık beni bunaltıyor. Konu buradan döndüğü için yazıyorum yoksa bu sözlerim direk Marmara Çizgiye değil. Sonuçta ben yayınevleri için bir müşteriyim. Yayınevleri isterse hobi olarak, isterse çizgi romana gönül vermiş ve gelişmesini isteyen kişilerin kurduğu olsun, isterse de tamamen para kazanmak isteyenlerin girdiği bir sektör olsun; sonuçta ticari işletmeler. Bu sebepten bende müşteri olarak beklentilerimi söylerken saygı çercevesinde eleştirebilirimde. Nasıl yayınevleri çizgi roman çıkarıyorken bir maliyet hesabı, planlama yapıyorsa okuyucu da yapıyor.

Bu hususta benim takip ettiğim bir seri 2 senedir yeni sayı çıkarmadıysa, ben bu yayınevinin başlayacağı yeni seride neden anında satın alma yapayım ? Ben neden mevcut paramı, devamının gelip gelmeyeceği belli olmayan bir yere yatırayım ? Yatırmışlığım var mı ? Var ve pişmanım. Kitaplığımda yarım olarak duran serilerle dolu. Artık tek sayılık bir cilt değilse, yeni seriler tamamlanmadan almıyorum.(1-2 istisna hariç) Bu konuda da yayınevi kadar haklı olduğumuzu düşünüyorum.

Bir diğer hususta YKY ve İthaki örnekleri. Evet tek işleri çizgi roman basan firmalar değiller ve büyükler fakat bu adamlarda nihayetinde çizgi roman yayıncısı gibi para kazanma amacında. Örneğin; burger king büyük firma bir sürü hamburger versiyonu çıkarabiliyor. Lokal cadde üzeri ufak bir burgercıya gidince; yaa menüsü az veya tadı kötü ama bir burger king gibi büyük değil diyor muyuz ? Sonuçta ikisi de ticari işletmeler  Biz her ay yeni sayı gelsin demiyoruz ki. Biz 8-9 seriye başlayıp devamını getirmemelerine laf ediyoruz ( yani ben ). Eğer yaptığın planlamalar tutmadıysa da; istediğimiz gibi satmadı bu sebepten yayınplanımızdan çıkarıyoruz de. Bu da genelde yapılmıyor. Bazı yayınevlerin sosyal medya veya eleştirilere verdikleri cevapta ortada. Nasıl biz şu kadar kişi bile etmiyoruz, kırmayalım etmeyelim diyoruz; adamlar bir geri dönüş yapıyor gözlerinde değeri bırak müşteriye laf sokmalar filan. Yani söylenecek çok şey varda, bir anlamı yok.


pizagor

Alıntı yapılan: Kauss - 25 Haziran, 2021, 12:58:15
Art niyetli değilim fakat yayıncıları alttan alma konusu bir müşteri olarak artık beni bunaltıyor. Konu buradan döndüğü için yazıyorum yoksa bu sözlerim direk Marmara Çizgiye değil. Sonuçta ben yayınevleri için bir müşteriyim. Yayınevleri isterse hobi olarak, isterse çizgi romana gönül vermiş ve gelişmesini isteyen kişilerin kurduğu olsun, isterse de tamamen para kazanmak isteyenlerin girdiği bir sektör olsun; sonuçta ticari işletmeler. Bu sebepten bende müşteri olarak beklentilerimi söylerken saygı çercevesinde eleştirebilirimde. Nasıl yayınevleri çizgi roman çıkarıyorken bir maliyet hesabı, planlama yapıyorsa okuyucu da yapıyor.

Bu hususta benim takip ettiğim bir seri 2 senedir yeni sayı çıkarmadıysa, ben bu yayınevinin başlayacağı yeni seride neden anında satın alma yapayım ? Ben neden mevcut paramı, devamının gelip gelmeyeceği belli bir yere yatırayım ? Yatırmışlığım var mı ? Var ve pişmanım. Kitaplığımda yarım olarak duran serilerle dolu. Artık tek sayılık bir cilt değilse, yeni seriler tamamlanmadan almıyorum.(1-2 istisna hariç) Bu konuda da yayınevi kadar haklı olduğumuzu düşünüyorum.

Bir diğer hususta YKY ve İthaki örnekleri. Evet tek işleri çizgi roman basan firmalar değiller ve büyükler fakat bu adamlarda nihayetinde çizgi roman yayıncısı gibi para kazanma amacında. Örneğin; burger king büyük firma bir sürü hamburger versiyonu çıkarabiliyor. Lokal cadde üzeri ufak bir burgercıya gidince; yaa menüsü az veya tadı kötü ama bir burger king gibi büyük değil diyor muyuz ? Sonuçta ikisi de ticari işletmeler  Biz her ay yeni sayı gelsin demiyoruz ki. Biz 8-9 seriye başlayıp devamını getirmemelerine laf ediyoruz ( yani ben ). Eğer yaptığın planlamalar tutmadıysa da; istediğimiz gibi satmadı bu sebepten yayınplanımızdan çıkarıyoruz de. Bu da genelde yapılmıyor. Bazı yayınevlerin sosyal medya veya eleştirilere verdikleri cevapta ortada. Nasıl biz şu kadar kişi bile etmiyoruz, kırmayalım etmeyelim diyoruz; adamlar bir geri dönüş yapıyor gözlerinde değeri bırak müşteriye laf sokmalar filan. Yani söylenecek çok şey varda, bir anlamı yok.

Tamamen aynı şeyleri düşünüyorum ve aynı şikayetleri dile getiriyorum, hem de yıllardır. Sadece son bir kaç senedir bu platformda yazılı olarak yapmıyorum (yoksa beş sene öncesine kadar piyasanın gidişatıyla, fiyatlarla, yayıncının yanlış tutumuyla ilgili tonla suçlayıcı öğeler barındıran mesajlar yazıp duruyordum) çünkü yılların getirdiği deneyim ve olgunlukla hiçbir şeyin değişmediğini görüyorum. Başlangıçta bu işe ciddi ve özenli yaklaşan aynı şekilde devam ediyor, laubali olan da laubali kalıyor. Okur tarafında olduğu kadarıyla kabul edilsin demiyorum, eleştirin ama değişim beklemeyin, beklentiyi aşağıda tutun diyorum.

Bu iki mesajı Çizgiroman Piyasası ve Sorunları başlığına taşımak daha doğru olabilir @forum yönetimi
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


rumar80

  Son iki mesaja kişisel olarak katılmamam mümkün değil. Aynı konuyu ben de yıllardır dile getiriyorum. Hatta bir zamanlar forum olarak yaptığımız Kadıköy buluşmalarında hem "sağlam" okuyucu olduğunu iddia eden bir dosta, hem de bir iki yayın evi yetkilisine söyledim. Bu kadar çizgi roman çıkması doğru değil. Açılmayın. Batarsınız diye. Okuyucu dostumuz çeşit her zaman güzeldir diye bir yorumda bulunmuştu. Yayın evi yetkilisi de nasıl olsa alırlar demişti. Şimdi ikisi de ortalarda yok. Bu kadar çok çeşidin olması aslında güzel ama bizim ülkemiz gibi çizgi romanın lüks bir zevk olduğu bir yerde batış ya da yarım bırakma eninde sonunda kaçınılmaz olan.
  Yalnız iğneyi batırırken çuvaldızı unutmayalım: Sadece bizim forumda yazılanları okusanız, hala şu da basılsın, bu da gelsin diye yazılan sayısız mesaj okursunuz. Hepimiz biraz bilinçlenmez isek daha çok yarım kalmış seriler karşımıza çıkar ve burada ne zaman çıkacak diye sormaya devam ederiz.
   Peki ben ne yapıyorum? Artık kendime belli isimler seçtim. Onlar dışında çıkan çizgi romanları almamaya çalışıyorum. Ayda aldığım Türkçe çizgi roman sayısı bir elin parmaklarını bulmaz. Arada çıkan sürpriz seriler bunun dışında.   

pizagor

Çeşitlilikle ilgili benim de düşüncem benzer şekilde aslında. Rakamlara dökerek anlatayım, aylık ortalama 45 - 50 yeni yayını raflarda gördüğümüzü kabul edelim. Bu rakam 15 - 20 olsa bir kere öncelikle yokluktan dolayı daha fazla satılır, hepimiz çizgiroman adına ne var ne yok almaya meylederiz; ayrıca artan satış adediyle birlikte düşen birim maliyetin ortaya çıkardığı daha düşük fiyatların okur sayısını daha da yükseltmesi, çizgiromana deneysel yaklaşanları avucuna alıp fazlalaştırması ya da bir vakit çizgiromana bulaşmış ancak kopmuş olanları bir süreliğine bile geri döndürmesi kuvvetli bir olasılıktır.
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


TKnKT

    Naçizane küçük birkaç not düşmek isterim ben de tabir edildiği üzere "kısır döngüye". En azından fikirlerimizi halen paylaşabiliyorken.

Alıntı yapılan: Kauss - 25 Haziran, 2021, 12:58:15
Nasıl biz şu kadar kişi bile etmiyoruz, kırmayalım etmeyelim diyoruz; adamlar bir geri dönüş yapıyor gözlerinde değeri bırak müşteriye laf sokmalar filan. Yani söylenecek çok şey varda, bir anlamı yok.

    Şahsım olarak bir elin parmağını geçmeyecek yayıncı ile irtibat kurmuşluğum vardır, yayın döngüsüne ya da kitaplara dair. Bir kez olsun olumsuz ya da tabiri caiz ise aşağılayıcı bir tutum görmüşlüğüm olmadı. Nezaket çerçevesinde, ilgili geri dönüşler aldım her zaman (geri dönüş alabildiğim sürece). Birkaç tanesini sosyal mecralarda başka kişilerin sorularını cevaplarken aşağılayıcı tutumla görmüşlüğüm de oldu. Kişi kendinden bilir, biz iletişim seviyesini koruyorken insanlar da bu şekilde yaklaşıyor sanıyoruz ama o kadar çok iletişim kurma becerisinden uzak okuyucu/tüketici var ki sinirleri geriyorlar. Aynı mecralarda karşılarına çıktığımızda ön yargı ya da yanlış tutumla karşılaşabiliyoruz gibi düşünüyorum. Tutumları meşrulaştırmak niyetinde değilim ancak ben e-posta ya da özel iletişim kanalları (instagram, twitter dm gibi) ile daha verimli iletişim kuruyorum. Sanal ileitşim dünyası seviyeli/seviyesiz, ilgili/ilgisiz, kibar/hödük bir çok insan içeriyor ve sokakta karşılaşsanız muhattap alamayacağınız insanlarla ilgilenmek zorunda kalıyorsunuz. Kanaatimce nezaketimize rağmen hırpalanma sebebimiz bu.

    Maalesef ki düzenli/devamlı yayınlar konusunda düşüncelerinizi anlamlandırsam da duygularınızı paylaşamıyorum. Daha önce de birkaç kez belirtmiştim; hem beklemek benim için çok yorucu bir süreç hem de sizlerin dile getirdiği devamının gelip-gelmeyeceği sorunsalı beni hangi yayın olursa olsun ketliyor. Böylesine küçük bir topluluk olduğumuzu sürekli dile getiriyorken açıkçası ben ciltlenmiş seriler görmenin daha makul bir yatırım olacağını düşünüyorum.

Alıntı yapılan: rumar80 - 25 Haziran, 2021, 15:38:17Yalnız iğneyi batırırken çuvaldızı unutmayalım: Sadece bizim forumda yazılanları okusanız, hala şu da basılsın, bu da gelsin diye yazılan sayısız mesaj okursunuz. Hepimiz biraz bilinçlenmez isek daha çok yarım kalmış seriler karşımıza çıkar ve burada ne zaman çıkacak diye sormaya devam ederiz.

    Tamamen gerçeği bilmeyerek, kendi çıkarımımla ifade etmek istediğim bir diğer düşünce de yayınevlerinin "biz şunu istiyoruz, bunu da basın" gibi çağrılara pek kulak verdiğini sanmıyorum. Bu söylemlere dikkat edenler varsa kendilerini özenle tenzih ederim. O yüzden bu noktada pek çuvaldızlık bir durum olduğunu düşünmüyorum. Ya popüler kültür öğesi olmuş ürünleri (özellikle sinema filmi ya da dizisi tutmuş eserleri) ya da Türkiye'de tanınmasını istenen eserleri ortaya koyuyorlar (BAOBAB'ın misyonu biraz daha böyle geliyor bana).

    Son olarak iki kelam da Sn. pizagor'un bir söylemine atıfta bulunarak değinmek istediğim bir nokta mevcut.

Alıntı yapılan: pizagor - 25 Haziran, 2021, 16:35:40
Çeşitlilikle ilgili benim de düşüncem benzer şekilde aslında. Rakamlara dökerek anlatayım, aylık ortalama 45 - 50 yeni yayını raflarda gördüğümüzü kabul edelim. Bu rakam 15 - 20 olsa bir kere öncelikle yokluktan dolayı daha fazla satılır, hepimiz çizgiroman adına ne var ne yok almaya meylederiz..

    Zor koşullarda ve yüksek maliyetlerde eser basmaya çabalayan ve bunları okurlara ulaştıran yayınevlerine çok teşekkürlerimi sunmakla birlikte bunların ticari kuruluşlar olduklarını çoğu zaman unuttuğumuzu hatırlatmak isterim. Bu piyasaya çok gönül de vermiş olsa, çıkar için basım yapıyor da olsa bu kişilerin hayata tutunmaları için bu girişimlerinden para kazanmaları gerekiyor. Çizgi roman dünyası çok geniş bir alan, birçok çeşit ve tarz mevcut. Birçok kez dile getirilen "küçük bir topluluk" olma olgusunda da sanırım basım adedini düşük tutarak birçok tarza erişim sağlanmak hedefleniyor, basım-satım kendini döndürebileceği düzeyde. Lakin ben az basılsın, biz yine de çizgi roman açlığından dolayı basılanları alırız olgusunu çok yersiz buluyorum. Fazlasıyla keyif aldığımız bir olgu çizgi roman ama yaşama tutunduğumuz bir gerçeklik değil. Büyük bir boşluk hissedilebilir ama çizgi romansız da yaşanabilir. Nitekim bazı yayınevlerinin bir tane dahi kitabını almamışken, bazısının tüm kitaplarına eksiksiz sahibim. Bazılarının ise ilgimi cezbeden çeşitliliği mevcut yayınlarının %10'u sadece. Örneğin Sn. afu tarafından yayınlanan Mayıs 2021 listesini ele aldığımda 26 kitaptan sadece 3 tanesini edinmişim. Ha keza sonuna geldiğimiz Haziran ayının listesini ele aldığımızda da 42 eserden sadece 1 tanesini almışım ve görece alsam alsam en fazla 2 tanesini daha alırım. Ben çizgi roman yokluğundan dolayı ilgimi çekmeyen eserlere yöneleceğimi düşünmüyorum, açıkçası topluluğu da bu şekilde görüyorum. Sorunlara tam anlamıyla katılıyor olmakla birlikte bahsi geçen tutumun çözüme en uzak eylem olduğu kanaatindeyim.
"The man who opens topics faster than his shadow"

allan quatermain

Aslında bence en önemli konu, yayıncıların ve diğer paydaşların değişen satın alma alışkanlıklarına ayak uydurabilmesi. Yayıncılar daha iyi bilirler ama artık her çeşit kitabın "yavaş" satması gayet sıradan bir hale geldi, en son 2000'li yıllarda vardı gibi geliyor bana çıktığı an herkesin eline düşen kitaplar.

İnternet kitapçılığı çok şeyi değiştirdi, eskiden en büyük kitapçıda birkaç bin kitap olurdu, içlerinden az popüler olanları aldın aldın, sonra zor bulurdun. Şimdi sonsuz kitaba kolayca ulaşma olanağı var, herkesin sırada alınmayı ve okunmayı bekleyen bir sürü kitabı var. attila ilhan gibi bir yazarın kitapları bile yeni baskıya 10 senede bir giriyor.

Benim gördüğüm her kitap zamanla bir şekilde tükeniyor, Nadirkitap'ta kimsenin yüzüne bakmayacağını düşündüğüm 10 tane kitap atıyorum sepete, 1 ay sonra çoğu satılmış/silinmiş oluyor. Dolayısıyla bu "yavaş ve bol çeşit satım" çağı kabul edilmeli, tedarik zinciri, depolama, fiyatlama, baskı adedi, telif-çeviri ödemeleri vs. bu uzun vadeli bakış açısıyla kurulmalı diye düşünüyorum.

rumar80

   Güzel yorumlar için herkese teşekkür ederim.  Çuvaldız cümlesindeki amacımı biraz daha açık yazmak isterim.
     Benim bahsetmeye çalıştığım yayinevlerinin gaza gelmesinden çok, okuyucunun yayın evlerinin içlerinde bulunduğu durumları görmeden,  hatta çevrelerindeki diğer okuyucuların durumunu düşünmeden onu da isterim bunu da isterim demeleri. Belki sadece bir cilt basılacak bir serinin basilmasini istemek.ne kadar doğrudur onu tartışmaya açmak istedim.
     Önce elimizdekiler ile yetinmeyi, onların tamamlanmasını görmeyi beklemek, başka başka seriler istemekten daha mantıklı bence.

pizagor

Alıntı yapılan: TKnKT - 26 Haziran, 2021, 13:51:49

    Son olarak iki kelam da Sn. pizagor'un bir söylemine atıfta bulunarak değinmek istediğim bir nokta mevcut.

    Zor koşullarda ve yüksek maliyetlerde eser basmaya çabalayan ve bunları okurlara ulaştıran yayınevlerine çok teşekkürlerimi sunmakla birlikte bunların ticari kuruluşlar olduklarını çoğu zaman unuttuğumuzu hatırlatmak isterim. Bu piyasaya çok gönül de vermiş olsa, çıkar için basım yapıyor da olsa bu kişilerin hayata tutunmaları için bu girişimlerinden para kazanmaları gerekiyor. Çizgi roman dünyası çok geniş bir alan, birçok çeşit ve tarz mevcut. Birçok kez dile getirilen "küçük bir topluluk" olma olgusunda da sanırım basım adedini düşük tutarak birçok tarza erişim sağlanmak hedefleniyor, basım-satım kendini döndürebileceği düzeyde. Lakin ben az basılsın, biz yine de çizgi roman açlığından dolayı basılanları alırız olgusunu çok yersiz buluyorum. Fazlasıyla keyif aldığımız bir olgu çizgi roman ama yaşama tutunduğumuz bir gerçeklik değil. Büyük bir boşluk hissedilebilir ama çizgi romansız da yaşanabilir. Nitekim bazı yayınevlerinin bir tane dahi kitabını almamışken, bazısının tüm kitaplarına eksiksiz sahibim. Bazılarının ise ilgimi cezbeden çeşitliliği mevcut yayınlarının %10'u sadece. Örneğin Sn. afu tarafından yayınlanan Mayıs 2021 listesini ele aldığımda 26 kitaptan sadece 3 tanesini edinmişim. Ha keza sonuna geldiğimiz Haziran ayının listesini ele aldığımızda da 42 eserden sadece 1 tanesini almışım ve görece alsam alsam en fazla 2 tanesini daha alırım. Ben çizgi roman yokluğundan dolayı ilgimi çekmeyen eserlere yöneleceğimi düşünmüyorum, açıkçası topluluğu da bu şekilde görüyorum. Sorunlara tam anlamıyla katılıyor olmakla birlikte bahsi geçen tutumun çözüme en uzak eylem olduğu kanaatindeyim.

Okurdan okura değişiklik gösteriyor bu durum. Ben de kendimden örnekleyeyim; her türü okumama rağmen 'comics'e, daha da özelde 'Marvel' karakterlerine daha yatkınım. Raflarda az çeşitlilikte Marvel cildi bulunuyorken her birini kitaplığıma eklerken şu anda 'Bu da o kadar güzel değilmiş', 'Arkadaş bu hikayeyi beğenmemiş!', 'Bunun baskısına laf etmişlerdi', 'Zaten İngilizcesini okudum şimdi ne gerek var', 'Daha önce bunu Bilka basmıştı, almayayım', 'Seride çok tekrara düşüyor hikayeler, boşver' vs gibi nedenlerin arkasına sığınarak bir sürü Marvel cildini es geçiyorum. Gambit, Captain Marvel, Kraven'ın Son Avı, X-Men Dark Phoenix, Avengers'ın son birkaç serisi, Savage Avengers gibi hemen aklıma gelen ama daha da genişletebileceğim bir Marvel alınmayanlar listesi yapabiliyorum. DC'yi ve diğer Amerikanları ve de fumettiyi falan dahil edersem listenin ne kadar daha kalabalıklaşacağını varın siz tahmin edin. Şu anda Türkiye'de çizgiroman yayıncılığı son bulsa bu alınmayanların tamamı kitaplığıma girer.

İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


dayıcomics

Ben de bu konuda 3-5 kelam edeyim. Türkiye piyasasının sorunları çok fazla ve çoğu ekonomik nedenlere dayanıyor. Öncelikle en büyük sorun piyasada çok fazla çizgi roman olması ama bunu alacak okuyucunun olmaması. ben daha çok american comics ve bağımsız tarafındayım, bu sitedekilerin çoğu fumetti ve bağımsız alıyor. Fakat, itiraf etmek gerekir sayımız çok az. Toplasan 2bin kişi bile etmeyiz, bu yüzden istediğimiz çoğu şey basılmıyor. Son dönemde biliyorsunuz mangalarda aşırı bir çoğalma var ve manga okuyucusu gençler, bizim en az 2-3 katımız. Benim birebir şahit olduğum bir olay, sevilen bir manganın yeni kitabı çıkmıştı ve sohbet etmeye gittiğim çizgi roman dükkanında 10 stoktan 5i satıldı. Dükkan sahibi haftaya tekrar 10 adet sipariş vermek için not aldı. Yeni çıkan bir çizgi romanda böyle bir durum olmasına imkan yok. O yüzden şu anda etiket fiyatı 60tl'ye çizgi roman okuyoruz. Dediğim gibi sayıca az kişiyiz ve fiyatlar yüzünden her geçen gün daha da azalıyoruz.

Şimdi gelelim işin yayınevi boyutuna. Yayınevlerinin en büyük hatası çok yoğun bir Marvel/DC filmlerini izleyen kitle varken, bu kitleyi bir türlü çizgi roman okuru haline getirtemediler. Box office Türkiye'de gişe rakamlarına baktım Marvel/DC filmlerinin ortalama 300bin izleyici kitlesi var. Bu kitlenin %5'i çizgi roman okuyucusu olsa, şu anda bu sorunları hiç konuşuyor olmazdık. Fakat, bizim yayınevleri reklama yatırım yapmak yerine, nasıl olsa filmleri izleyen alırlar mantığıyla piyasayı çizgi romana boğdular. Tabi kitle o kadar büyük olmayınca, serileri yarıda kesmeler, kuşe kağıttan saman kağıda dönmeler gibi bir ton olayla karşılaştık. Şimdi reklam yatırımları yapıyorlardır ama iş işten geçti.

Şimdi sabit fiyat yasası görüşülüyor. Eğer o yasa çıkarsa ve çizgi roman etiket fiyatlarında düşüş olmazsa, sektör kendini bitirir.

Mrtekin

https://m.facebook.com/story.php?story_fbid=3472888019506736&id=135422896586615

Ahmet Bey'in 17 Haziran'daki paylaşımını görünce, ben de konuya ilişkin bir kaç kelam edeyim, kafamdaki soruları sizlerle de paylaşıyım dedim.

Ahmet Bey, pandemide büyüyen tek sektörün "çizgiroman" sektörü olduğunu belirtmiş. Aslında hem yayımcı hem de "hardsale" yapan biri olarak bunu söylerken, Türk çizgiroman sektörü ne kadar büyüdü, geçmişte neydi de şimdi nereye ulaştı, kategorik Türkçe aylık/yıllık çizgiroman satış verileri nedir, İngilizce çr abonelik sayısı ve İngilizce çr satış verilerini ve diğer ilgili detayları da verebilseydi de, biz de Türkiye çizgiroman sektörünün niteliği ve niceliğini keşke çok daha sağlıklı bir şekilde değerlendirebilseydik.

Türkiye açısından, şahsen "pandeminin" tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de okur sayısını artırdığını düşünsem de, bunun sektör açısından kaydadeğer bir "büyüme" yarattığını ya da okurun bu büyümenin nimetlerinden faydalanabildiğini hiç düşünmüyorum. Büyüme, bizde, olsa olsa çizgiroman fiyatlarında gerçekleşti. Eğer, denildiği ölçüde ciddi bir büyüme olmuş ise, yayınevinin doğal olarak bastığı adet sayısını da yükseltmesi ve buna bağlı olarak ürünün fiyatını da düşürmesi gerekirdi. Hal böyleyken, baskı adetleri yine geçmişle sabit ve fakat fiyatlar hala artıyorsa, bu durum, esasen, bir "büyüme" anlamına gelmez. Olsa olsa bu  "büyüme", sadece, comics, fumetti ve frankofonların satışı akabinde maliyet kurtarma sürelerinin eskiye kıyasla biraz daha kısaldığı ve yayınevlerinin önlerini bir nebze daha rahat görebildiği anlamına gelir. Yani, 1000-1500 basılan bir comics, eskiden 1,5-2 senede zor tükeniyorsa, bu, belki günümüzde 1 seneye inmiş olabilir... Ama dediğim gibi, bu bir "büyüme" değil, "ciro süresinin" kısalmasıdır...

İstisna olarak, manga'da ise dehşet bir patlama yaşanıyor. En son "Everkeğinin Yolu" adlı yeni bir manganın ilk sayısının, 10.000 adet basılıp 3-4 ayda bitme noktasına geldiği söyleniyor. Evet bu ciddi bir patlamadır, ve de kategorik gerçek bir büyümedir ama bunun sebebi nedir? Anime kültürünün pandemide yeni nesilde daha da yaygınlaşması ve manga fiyatlarının diğerlerine göre çok daha ucuz olduğu için daha "erişilebilir" olması mı? Peki, basım adetinin geçmişe oranla ciddi artmasına rağmen, fiyatının da artmaya devam etmesi yayınevinin cinliği değil mi? Bu bir büyüme ise, ki öyle, Türk "okur" neden bu büyümenin nimetlerinden yararlanamamakta?

Keza, ülkemizde yukarıda anlatıldığı üzere hatrı sayılır bir DC ve Marvel fanı varken, ve de yayımcılar tarafından sırf bu fanlara yönelik film çıktığı anda kahramanın "title"'ı da eşzamanlı piyasaya sürülürken, bu fanların, basılı Türkçe Marvel ve Dc yayınlarına, "manga" gibi rağbet etmemelerinin sebebi, fiyatlar mıdır, yoksa başka birşey mi? Buradaki fan sayısının artışı, neden çizgiromanda bir büyüme getirmemekte? Ters giden ne?

Ek olarak, çizgi roman dükkanlarını incelediğimde, çok ciddi bir kitlenin de, İngilizce çizgiroman (İngilizce manga dahil) aldığını ve abonelik yoluyla da takip ettiğini de görüyorum. Burada da bir büyüme var ama dünyaya eklemlenmiş, serileri "güncel" olarak takip edebilen ve esasen çr dükkanlarını da döndüren bu "geek" kitle, aynı ilgiyi, Türkçe basımlara neden yöneltmiyor?

Neyse, biraz karışık gittim ama umarım "büyümüşüz"dür. Çizgiromanın (diğer ülkelerin aksine) "lüks tüketim" haline iyice dönüştüğü ülkemizde, işbu sancılı "büyüme"  ;D, hepimize hayırlı olsun.
They drew first blood...

Rossi

Guzel gözlemler.

Manga dışında diğer ekoller surekli geriliyor.

Bunun nedenlerinin iyi analiz edilmesi gerekiyor.

ZGeralt

Ahmet bey'in açıklamaları sevindirici, çizgi romanın büyümesi bizi ancak sevindirir.

Diğer konulara gelirsek,

Alıntı Yapİstisna olarak, manga'da ise dehşet bir patlama yaşanıyor. En son "Everkeğinin Yolu" adlı yeni bir manganın ilk sayısının, 10.000 adet basılıp 3-4 ayda bitme noktasına geldiği söyleniyor. Evet bu ciddi bir patlamadır, ve de kategorik gerçek bir büyümedir ama bunun sebebi nedir? Anime kültürünün pandemide yeni nesilde daha da yaygınlaşması ve manga fiyatlarının diğerlerine göre çok daha ucuz olduğu için daha "erişilebilir" olması mı? Peki, basım adetinin geçmişe oranla ciddi artmasına rağmen, fiyatının da artmaya devam etmesi yayınevinin cinliği değil mi? Bu bir büyüme ise, ki öyle, Türk "okur" neden bu büyümenin nimetlerinden yararlanamamakta?

Anime kültürü uzun yıllardır yükselen bir ivme ile popülerliğini artırıyor tüm dünyada, pandemi etkisi tuz biber olmuştur ancak animenin popülerliğinin artması mangaya da yarıyor. Özellikle en popüler olan shounen mangada benim görebildiğim görselliğin fazla, yazının az olması ve hızlı tüketime uygun olmasının da etkisi ile çağın gerçekleriyle örtüştüğünü düşünüyorum. Mangaların fiyatlarının uygun olmasının da etkili olduğunu düşünüyorum. Gençler arasında oldukça popüler ve ana akımı gençler belirliyor zaten.

Fakat böyle enflasyonist bir ortamda, çok baskı ile düşen maliyetlere rağmen fiyatlar ucuzlamayabilir ki bunun birkaç temel nedeni var.
Birincisi kimse zaten çok iyi satan bir ürünün fiyatını durup dururken indirmez.
İkincisi yüksek enflasyon ortamında kazandığınız para her sene en az yıllık enflasyon kadar artmıyorsa aslında fakirleşiyorsunuzdur. Dolayısıyla satış artışı ile sağlanan ek kazancı indirimle düşürmek enflasyonist ortamlarda pek mantıklı değil.
ENAG verileri ile %25, TUİK verileri ile %18 olan enflasyon, biz diyelim hadi %20. Firma 2020'de 100 birim kar etmişken, 2021'de 120 birim kar edemiyorsa zaten fakirleşiyor aslında (zarar demiyorum dikkat)

Alıntı YapKeza, ülkemizde yukarıda anlatıldığı üzere hatrı sayılır bir DC ve Marvel fanı varken, ve de yayımcılar tarafından sırf bu fanlara yönelik film çıktığı anda kahramanın "title"' da eşzamanlı piyasaya sürülürken, bu fanların, basılı Türkçe Marvel ve Dc yayınlarına, "manga" gibi rağbet etmemelerinin sebebi, fiyatlar mıdır, yoksa başka birşey mi? Buradaki fan sayısının artışı, neden çizgiromanda bir büyüme getirmemekte? Ters
giden ne?
Ek olarak, çizgi roman dükkanlarını incelediğimde, çok ciddi
bir kitlenin de, İngilizce çizgiroman (İngilizce manga dahil) aldığını ve abonelik yoluyla da takip ettiğini de görüyorum. Burada da bir büyüme var ama dünyaya eklemlenmiş, serileri "güncel" olarak takip edebilen ve esasen çr dükkanlarını da döndüren bu "geek" kitle, aynı ilgiyi, Türkçe basımlara neden yöneltmiyor?

Sinema izleyicisi ile çizgi roman okurunun kesişim kümesi sanılandan daha düşük. Evet filmlerin muhakkak sektöre itici bir etkisi oldu ama benim edindiğim izlenim belli başlı çok popüler karakterlerin filmi çıkınca ciddi bir etki yaptığı yönünde, bilemiyorum belki yanılıyorumdur. Bir de mesela Marvel'in bir serisine girmek zor ve kafa karıştırıcı. Önce bunu okuyacaksın, sonra şunu, sonra şu seri buraya bağlanıyor. X-Men'e falan girmek baya baya iş mesela. Manga öyle değil, 1'den başlıyor kaça kadar gidiyorsa aynı yerden devam edilebiliyor.

Güncel takip edenlerin, Türkçe baskıya yönelmemelerinin nedenleri ise en açık konu bence. Bu insanlar dolar üzerinden alış veriş yaptıklarına göre fiyata o kadar duyarlı değiller öncelikle bunu varsayabiliriz, zira bir fasikül fiyatı 34 TL civarı şu an.

- Fasikül takibinin güncellik dışında varyant kapak, koleksiyonerlik hatta ticaret  gibi yanları var.
- MARVEL/DC'nin Türkçe'ye çevrilen kısmı toplam yayınlanan kısmının %5'i yoktur muhtemelen. Türkçe takip diye bir şey yok aslında, bazı hikayeleri okuma şansı var diyelim.
- Maalesef boyut, baskı kalitesi, kağıt kalitesi gibi konularda arada ciddi farklar var. Hiç bir orijinal cildimde çıkma olmadı mesela,  Türkçe ciltlerimde yaşadığım problemleri burada yazsam kırıcı olabilirim :)

Mangalar içinde de çok iyi eserler var ve bazıları popüler olmayan eserler. Bu kadar satışın içinde onları da basmaya çalıştıklarını görüyorum. Bir çizgi roman sever olarak bu durumdan memnunum, en azından bir ekolde işler yolunda gidiyor.