Yerli Filmler

Başlatan Hayal Kahvem, 14 Aralık, 2010, 00:23:49

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Hayal Kahvem


Hımm.. Sevgili Hanac... Filmin konusu ne öyle mi? Kosmos tabii... Kosmos... Film değil bir hayal sanki... Mutlaka seyretmeli:))

hanac

Karlı görüntüler çok güzel.

Film nerede geçiyor ?

Hayal Kahvem


Aslında bilinmez bir zaman ve bilinmez bir mekan tadı var filmde.. Film Kars'ta geçiyor... Bu filmi neden daha önce seyretmedim diye gerçekten gecikmiş bir mahcubiyet duyuyorum.
Siz gecikmeden seyredin... Görüntüler var ya şahane...

alan ford

  Reha Erdem'in ilk dönem filmlerinden Kaç Para Kaç da çok güzel bir filmdir. Dürüstlüğüyle nam salmış bir Beyoğlu esnafının bindiği takside 400.000 dolar bulmasıyla değişen hayatını çok çarpıcı bir şekilde anlatır ve başroldeki Taner Birsel harikadır. Nedense sonrasında pek takip edemedim Reha Erdem'i. Ama bu altın madalyon itkisi sadece çizgi romanlar için değil, sinema ve edebiyat içinde itici güç oluşturuyor. Özellikle Judas ve Hayal Kahvem sayesinde.. Bir ara oturup seyrederim artık diğer filmlerini.

kaçmayı denemek bir tutsağın görevidir

Hayal Kahvem


Alan Ford, Hasan Ali Toptaş'ı bilir misiniz? Müthiş kitapları vardır. Tavsiye ederim. Bir yazısında Kör Nokta'dan bahseder. Durun bu konuyla ilgili yazımı atayım edebiyat muhabbetlerine.
Bazı filmler, kitaplar kör noktamızda kalırlarmış ve onlarla ömrümüz boyunca denk gelemezmişiz. Kosmos gerçekten kör noktamda kalmış. Görmek istememişim. Fakat seyretmemek
kayıp i biliyor musunuz? Böyle insanı rüya alemine sokan filmlerden.. Durun ben sizin tavisyenizi de dinleyeymim.. kaç para kaç'ı da seyredeyim.. Bu hafta Reha Erdem haftası olsun benim için... Bu arada güzel sözleriniz için ortağım JuDaS ve kendi adıma teşekkür ederim:)

V


Alıntı yapılan: hanac - 19 Ocak, 2011, 11:36:38
Hayal Kahvem güzel bir yazı olmuş, teşekkürler.

Peki filmin konusu ne  :)

...Dikkat Spoiler..
Kosmos mucizeler yaratan bir hırsızdır. Dağlardan taşlardan, ağlayarak ve sanki birilerinden kaçar gibi gelir bu zaman dışı sınır şehrine. Şehre girer girmez nehirde boğulan bir küçük çocuğu kurtarır ve mucize yaratan insan olarak hemen kabul görür şehirde.

Kosmos sıradan birisi değildir. Kosmos?u hiç yemek yerken ya da uyurken görmeyiz. En büyük ihtiyacı çay, tek besini ise avuç avuç yediği kesme ya da toz şekerdir. Şaşırtıcı maharetlerinden birisi de yüksek yüksek ağaçlara büyük bir kolaylıkla tırmanıp, incecik dallarında bir kuş gibi oturabilmesidir. Kosmos herkesi irkilten bir isteğini açık sözlülükle belirtir: Aşk peşindedir. Kosmos?la dereden kurtardığı küçük çocuğun ablası Neptün arasında tuhaf bir yakınlaşma olur, ağaçlarda damlarda çığlık çığlığa kuş bağırışlarını taklit ederek sanki gölgeleriyle buluşur, oynaşırlar.

Kosmosun gelmesiyle şehirde o zamana kadar pek de görülmeyen küçük dükkan soygunları baş gösterir. Soygunlar ve mucizeler birbirini kovalarken, şehirliler Kosmos?un insanları iyileştirme gücünü keşfederler. Bütün dertliler, hastalar, şifa arayan çaresizler Kosmos?un peşine düşer. Zamanla talihsiz olaylar serisi herkesin ondan uzaklaşmasına sebep olur ve en sonunda başka çaresi kalmayan Kosmos bu zamandışı sınır şehrinden, geldiği gibi ağlaya ağlaya, kaçarak gider.

Reha Erdem'in yazıp yönettiği Kosmos, mucizeler yaratan bir hırsızın (Kosmos), zaman dışı, sınır bir şehre her şeyden kaçıp yerleşmesinden sonra başından geçenleri anlatıyor



    Kosmos bir meczup mu,şifacı mı,metafizik bir yaratık mı,dünya dışı bir varlık mı,ermiş mi?Ya da bunların hepsi mi?İzleyip
siz karar vereceksiniz.Filmin konu olarak "Yeşil Yol" ile bir akrabalığı var.Reha Erdem'in müthiş senaryo ve kurgusu,
görüntü yönetmeni Florent Herry'in pürüzsüz çekimleri,yakın plan çekimlerde yakaladığı dinamizimi bana fillmin
konu ve görüntü yönetimi itibarıyla bir diğer akrabası olabilecek "Kıyamet"i de hatırlattı.Film atmosfer ve mekan tasarımı olarak
kusursuz adeta..
   Başta Serkan Keskin(Kosmos) olmak üzere oyuncular mükemmel iş çıkartmışlar.
   Filmin müzikleri ,filmle müthiş bir ahenk tuttturmuş.
   Reha Erdem türk sinemasında benzeri pek bulunmayan metafizik bir drama,bir fenomene imza atmış.Kaçırmayın..

"İstemem,eksik olsun.."

emre ozdamarlar

Biraz önce izledim, film beni dagitti acikcasi. Siir gibi film, Karadeniz'in harika dogasi, yavas yavas ilerleyen sade hikaye, en sonunda calan o agit.
Inanilmaz guzel bir film, bi kac kez daha izlemek lazim ama yurek dayanir mi bilinmez.     

emre

İzlerken keyiften dört köşe olduğum filmler, güldüm eğlendim, kimi yerde oynamamak için zor tuttum kendimi. Hüseyin Badem karakteri Trakya'nın bağrından çıkmış. Trakya'ya has argolar cuk oturmuş yerine. Geyikli'nin güzel doğası ayrı bir hava katmış filme. Trakyamın havasını soludum izlerken.

V

Film 43. SİYAD ödül töreninde,50 sinema yazarının oylaması sonucu,en iyi film,yönetmen(Reha Erdem),görüntö yönetimi(Florent Herry) başta olmak üzere toplam 5 dalda ödül alarak "Çoğunluk" filmiyle birlikte yılın en iyi iki yerli yapımından birisi oldu.
"İstemem,eksik olsun.."

Lami Tiryaki

Kaptan Swing için dünyada ilk filmi çekmiş Tunç Başaran'ın yakın dönem eleştirisi Abuzer Kadayıf-her ne kadar inkar etseler de-İbrahim Tatlıses ve onun ardıllarının örnek alındığı bir fon önünde ince bir toplum eleştirisi sunuyor. Metin Akpınar'ın bütün birikimini ustaca konuşturduğu filmde Prof Ersin Balkan ve Abuzer Kadayıf eksenli iki koldan yürüyen öykü finalde beklenildiği gibi temiz bir açık tünel sonuna çıkmıyor. Hatta filmdeki kurgulanmış-gerçek hayatta gerçeğin bizzat kendisi olan-detay, öykünün tamamını yiyip bitiriyor. Tıpkı memleketteki kültür erozyonunun türk insanlarının beyinlerini yiyip bitirdiği gibi. Bu bakımdan izlendiğinde bir çeşit kara film bile sayılabilir Abuzer Kadayıf. Reklamlarında her ne kadar erotik iki sahne ile gişe toplamaya yönelik sunulmuş olsada film, iki ayrı kültürün çarpıştırıldığı ve Talat Bulut ve Metin Akpınar'ın ustaca yürüttükleri diyaloglar sayesinde entelektüel bir beyin jimnastiğinin içinde yüzülen müthiş bir kültür havuzu. İnanılmaz biçimde gerçekçi bir kurguyla çekilmiş talk show ve bu şovun insanları nasıl küçülmüş beyinli acuzelere dönüştürdüğünün anlatıldığı sahneler beni çok etkiledi. Aynı duyguyu iki yıl önce Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'nin sahnelediği Oyun Nasıl Oynanmalı isimli muhteşem oyunu izlerken de hissetmiştim. Bu oyunu izlememiş olanlar bir gün denk gelirse mutlaka izlemeli. Televizyon denen sihirli beyin yıkama makinesiyle nasıl insandan tekrar primata dönüştüğümüzü bizzat yaşamalı.

Sonuç olarak Abuzer Kadayıf, çok gösterişli olmayan,  ama-sözümona-sanat dünyası, mafya, sokak çocukları vb pek çok konuları ince altmetinlerle işleyen ciddi bir film. Bence mutlaka izlenmeli.

Selamlar
Lami

rumar80

   Yavuz Turgul-Şener Şen ikilisinin son filmini dün gece seyretme şansını buldum. Av mevsimi. Emekliliğine çok az kalmış olan ve hasta karısının bakımını üstlenen cinayet masası komiseri "Avcı" Ferman, boşandığı karısını sevmekten, aynı zamanda kıskanmaktan kendini alıkoyamayan Karadenizli "Deli" İdris ve ekibe yeni katılan antropoloji mezunu olup iş bulamadığı için polisliğe başlamış Hasan nehirde bulunan kesik kol cinayetini incelemeye başlarlar.
   Çok kasvetli bir renk seçimi ve ağır ilerleyen konusu ve 2 saati aşkın süresi ile izleyiciden biraz sabır istemekte film. Ancak başrolü oynayan üç oyuncu da oldukça başarılı. Şener Şen için söylenecek birşey yok. Deli İdris rolünde Cem Yılmaz da beklenenden (belki de beklenmeli) daha iyi bir iş çıkarıyor, ama bence Okan Yalabık çömez Hasan'da çok başarılı. İlk gününde tanık olduğu cinayet üzerinden hiç çıkmıyor ve bunun rahatsızlığı dengesini bozuyor.
   Süper bir film değil belki. Hatta Uğur Yücel'in polisiyeleri daha hareketli gelebilir, daha düzgün bulunabilir,  ama usta oyuncular için izlenebilecek bir film.
   İyi seyirler

peyami

Diğer güncel Türk filmleri ve hatta dizileriyle kıyaslarsak iyi bir film. Ama dünya sinemasına göre değerlendirirsek senaryo zayıftı. Belki de bilhassa dram alanında çok az Türk filmi çekildiği için başyapıtla karşılaşma beklentimiz oluyor. Şener Şen ustayı bu filmde biraz yaşlanmış buldum ama gördüğüme sevindim. Keşke iyi bir dizi projesiyle daha sık izleyebilsek. Okan Yalabık ve Çetin Tekindor  iyiydiler. Cem Yılmaz'ın varlığının filmi epey yukarılara taşıdığını düşünüyorum. Hakikaten çok yetenekli bir sanatçı.

Oyuncuların hiçbirinin kariyerindeki en iyi bir kaç filmden biri değil ama izlenebilir kalitede bir polisiye.

En beğendiğim sahneler - Cem Yılmaz'ın barda "Benden Adam Olmaz" şarkısı eşliğinde içişi ve "Hayde" şarkısını söylediği sekanslar.

Lami Tiryaki

Maalesef sinemada gösterildği dönemde gitmeyi isteyip fırsat bulamadığım filmlerden biriydi Veda. Ağlak Can Dündar gibi acemilerin değil de Zülfü Livaneli gibi kültür birikimine güvendiğim bir yazar/yönetmenin elinden çıkma bir Mustafa Kemal filmini izleyecek olmanın heyecanıyla oturdum ekranın karşısına. Mustafa Kemal hakkında ne kadar çok şey bilirseniz bilin, muhteşem komutan ve devlet adamıyla ilgili yazılan çizilen her şeyi ilk defa, baştan izliyormuş gibi hissediyorsunuz. Veda'da böyle. Mustafa Kemal'in devlet adamlığı ve komutanlığı dışında özel yaşamına ait yapılan ve popüler ikinci film Veda. Üstelik anlatım, Ata'nın yaveri Salih Bozok'un hatıralarıyla harmanlanmış. Bu bakış açısı ilgiyi bir başka türlü topluyor. Fikriye genellikle Atatürk'e yap(mayı planladığı sanılan)acağı suikast ve kıskançlık magaziniyle bilinir. Burada Fikriye insan olarak gösterilmiş sadece bir insan. Duyguları, içtenliği, aşkı ve her şeyiyle sadece insan. Latife Hanım'da öyle. Zaafları, olumsuz huyları, hırsı her şeyiyle Salih Bozok'un kaleminden insan olarak süzülmüş. Ve Mustafa Kemal. İnsan tarafı ön plana çıkarılmak istenirken ve dostlukların öyküsü anlatılmak istenirken maalesef Ata'nın girişken kişiliği, yenilikçiliği arka planda kalmış. Gençliğini oynayan çocuk beceriksiz. Alaka kuramadım. Savaş sahneleri o kadar masrafa rağmen başarılı değil. Zaten filmin asıl odak noktaları da bu sahneler değil. Kalan duygusal kısımlar da başarılı. Hiç duygu istisması yapmadan etkileyici bir anlatımla Ata'nın hayatı verilmiş. Finaldeki Ata'nın ölüm sahneleri epey dokunaklı. Filmin en büyük eksiği İsmet Paşa'ya yeterli yer verilmemiş. Kazım Paşa bile daha çok görünüyor. "Milletin makus talihini yenen" konutan biraz daha fazla ilgiyi hakediyordu bence. 

Güzel filmdi. Sevdim. Şimdi sıra arşivdeki Dersimiz Atatürk'e geldi. O da haftaya.

Selamlar
Lami     

V



Haziran ayında Trabzon'da çekimlerine başlanacak olan 'Kara Murat: Mora'nın Ateşi' filminin fragmanları yakında sinemalarda gösterilmeye başlanacak..

Rahmi Turan tarafından tarihi bir kahraman olarak yaratılan ve çizgi romanları yıllardır sevilerek okunan, daha önce defalarca filme çekilen 'Kara Murat', modern teknolojiyle yeniden sinemalarda yer almaya hazırlanıyor. Fransız aktör ve koreograf Cyril Raffaelli'nin danışmanlığında çekilecek ve 'Kara Murat: Mora'nın Ateşi' ismini taşıyacak filmin fragmanı yakında sinemalarda gösterime girecek.

AKSİYON STARI
'Kara Murat'ı Fatih Usta'nın canlandıracağı, şimdilik sadece fragman çekimleri yapılan filme, Haziran ayında Trabzon'da başlanacak. Aynı zamanda sporcu olan Usta, Türkiye'de 'aksiyon starı' oyunculuğunun öncülüğünü yaptığını söylüyor. 'Kara Murat: Mora'nın Ateşi', Türkiye'de bu yılın Aralık ayında, Pinema Film'in dağıtımıyla vizyona girecek.

BİRÇOK KEZ FİLM OLDU
Çekim teknikleri ve aksiyon sahneleri ile büyük ilgi toplanması beklenen filmin fragman çekimleri bir haftada tamamlandı ve sette oyuncular dahil 150 kişilik bir ekip görev aldı. Fatih Sultan Mehmet'in fedaisi olarak da bilinen 'Kara Murat'; iyilerin yanında, kötülerin karşısında yer alıyor. İlk olarak 1971'de GÜNAYDIN gazetesinde okuyucuyla buluşan 'Kara Murat', 1974'ten itibaren haftalık dergi olarak yayınlanmaya başlandı ve başrollerini Cüneyt Arkın'ın oynadığı birçok filme de çekildi.

Kaynak : http://www.internethaber.com/efsane-film-yeniden-izleyici-ile-bulusacak-346222h.htm?interstitial=true#ixzz1M4WM5ql8
"İstemem,eksik olsun.."

V

"İstemem,eksik olsun.."