Türk Edebiyatı

Başlatan V, 22 Aralık, 2010, 16:18:31

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

haysat

Togan Yayıncılık / Tirajların Efendisi
Türk basının duayen ismi Rahmi Turan'ın hayatı kitap oldu

Türk basının duayen ismi Rahmi Turan'ın hayatını anlatan "Tirajların Efendisi" kitabı Toğan yayınlarından piyasaya çıktı.

Altısı günlük, dokuz gazete çıkartan, yayınlandığı dönemlerde büyük ses getiren  çizgi roman kahramanı Kara murat'ın yaratıcısı Rahmi Turan'ın hayatının anlatıldığı ve Faruk Mangırcı'nın kaleme aldığı "Tirajların Efendisi" Toğan Yayınları tarafındandan piyasaya çıktı.



İşte kitaptan bazı konu başları:
-Merhum Turgut Özal, Rahmi Turan'ı susturmak için Mesut Yılmaz vasıtasıyla Turan'a ne önerdi?
-Gökkafesin müteahhidi Mustafa Süzer'in Gökkafes'ten daire önerisine Rahmi Turan ne cevap verdi?
-Asil Nadir, Bedrettin Dalan'ı nasıl harcatmak istedi?
-Turgut Özal, Çanakkale'de Rahmi Turan'ı mitingde halka şikayet etti.
-Hürriyet'in Genel Yayın Müdürlüğü'nden istifa ederken Erol Simavi'nin gazeteki habercisi Doğan Hızlan'ı nasıl yerin dibine soktu?
-Zafer Mutlu'ya kiralık ev vermeyen ev sahibini nasıl ikna etti, Zafer Mutlu'nun nasıl kefili oldu?
-Demirel, siyasi yasakların kalkmasını Rahmi Turan'ın sağladığını anlatarak "Yasaklarımız sayenizde kalktı" dedi.
-Zor durumdaki Nazlı Ilıcak'a Meydan'da nasıl köşe verdi? Aydın Doğan'ı nasıl ikna etti?
-45 yaşından sonra nasıl siyah kuşak karateci oldu?
-Haldun Simavi'ye kızıp Sabah'ı nasıl kurdu?
-Milyon milyon tirajların sırrı neydi?
-Demirel'le girilen savaşın sonunda düşülen cezaevinde yaşananlar, eli silahlı katillerle yaşanan kovalamacalar, polis tarafından aranılan günlerde kaçak yaşamalar, eşi Emel Hanım'la gizli buluşmalar, Türk basınının dev ismi Haldun Simavi, Erol Simavi, Dinç Bilgin ve Aydın Doğan ile ilişkileri...
HİÇBİRİNİZ ANLAMAMIŞSINIZ
BENİ SİZİN YANINIZA HAPSETMEDİLER
SİZİ BENİM YANIMA HAPSETTİLER !

haysat

Arkadaşlar Toğan Yayınlarının sahibi İsmail beyle Rahmi Turan'ın hayatını anlatan "Tirajların Efendisi" kitabı hakkından konuştuk biraz.

Rahmi Turan'la aralarının iyi olduğunu ve bir aksilik olmazsa Kara Murat'ı çizgiroman olarak yayınlamayı düşündüğünü söyledi.

En kötü ihtimalle roman olarak çıkaracağını söyledi.Ama önce çizgiroman olarak ne yapabiliriz diye ona bakacağız dedi.
HİÇBİRİNİZ ANLAMAMIŞSINIZ
BENİ SİZİN YANINIZA HAPSETMEDİLER
SİZİ BENİM YANIMA HAPSETTİLER !

tommikser



Dublörün Dilemması ve Korkma Ben Varımın yazarı Murat Menteşten doludizgin bir roman daha!

Sıkı tutunun!

İstiklal Harbinin son gazisi, 100 yaşındaki millî kahraman RUHİ MÜCERRET; bir dünya starına nasıl dönüşüyor?
Zaten ecelin menzilindeyken, esrarengiz psikopat MASUM CİCİyi haklayabilecek mi?
Mabet filozofu AVNİ VAVdan daha neler öğrenecek?
NAZLI HİLALe, 70 yaş farka rağmen nasıl açılacak?
Ve son nefesinde kelime-i şahadet getirebilecek mi?
Bir gözü mavi, diğeri kahverengi avare CİVAN KAZANOVA; elden düşme ruhunu, şeytana neden satıyor?
Depremde yitirdiği SERPİL SİLAHLIPERİyi unutmayıp da ne yapacak?
Marifetli afet FUJER FUJİden kaçarken neye yakalanacak?
Kan kanseri yeğeni OZANı hangi parayla tedavi ettirecek?
Alınyazısındaki boşlukları neyle dolduracak?
İntiharın eşiğinde tetikte beklerken, kimvurduya mı gidecek?
Ziyadesiyle kahkaha ve bir nebze gözyaşı içeren bu serüvende
trenler gemilere çarpıyor.
İstiklal Savaşı, 85 yıl sonra devam ediyor.
Şakaklar matkapla deliniyor.
Uçaklar düşüyor.
Kaybedenler şampiyon oluyor.
Ölüler diriliyor.
Serseri kurşunlar uçuşuyor.
Ve reklamlar, müşterileri ele geçiriyor!

"100 yaşından küçükseniz, bu romanı mutlaka okuyun!"
Emrah Serbes

En sevdiğim hatta son dönem edebiyatımızın en başarılı yazarı haftaya yeni bir kitap ile karşımızda.Diğer kitaplarını okumadıysanız çok ama çok şey kaçırdığınızı söyleyebilirim.

kalidor

Sabırsızlıkla bekliyorum, bu hafta içinde çıkacak galiba. Kişi adları tüm Murat Menteş romanlarında olduğu gibi yine enteresan  :D Son romanı Korkma Ben Varım içinde 10-15 sayfalık Ersin Karabulut'un çizdiği 2. Abdülhamit ve papağanının yer aldığı çizgiroman bölümü ve romanda adı geçen şarkılardan oluşan gayri resmi soundtrack albümüyle Türk edebiyatında bir ilkti.  Ruhi Mücerret'le çıtayı yükseltip arşa değer başımız inşallah  ;)



Crom! Ölüleri Say...

hanac

Dublörün Dilemması'nı bir arkadaş tavsiye etti.

Önce Dublörün Dilemması ile mi başlayalım ?

Bu konuda ne yazarsınız Sayın Semerci ?

tommikser

İlk önce dublorun dilleması sonrada korkma ben varım.Bak okuyunca vay canına yandığım,kutsal inek ,crom çarpsın gibi şaşkınlık ifadeleri kullanabilirsin ona göre ;D

alan ford

   Aslında tüm bu tayfanın afili filintilar diye de bir sitesi var. Alper Canıgüz, Murat Menteş , Emrah Serbest falan oradalar. Ben Alper Canıgüz'ü daha çok sevdim mesela. Oğullar ve Rencide Ruhlar harikaydı. Bana sanki tüm bu tayfa Can Kozanoğlu'nun Acemi Eğitimi'nden fırlamış gibi geliyor.

 

  bulabilirseniz kaçırmayın.

  Buyurun burada da afili filintalar http://www.afilifilintalar.com/
kaçmayı denemek bir tutsağın görevidir

Hayal Kahvem



"herkes biliyor, iyi adamların kaybettiğini
herkes biliyor, dövüşün hileli oldugunu
fakirler fakir kalır, zenginler zenginleşir
hep böyle gider
herkes biliyor"
Leonard Cohen





"Haydi yol önümüzde!
Korkacak, çekinecek bir şey yok-ben daha önce geçtim bu yoldan-
ayaklarım bilir bu yolu-
durmayın, geride kalmayın!
Bırak yazılmamış kağıtları masanın üstünde, kitap açılmasın, kalsın öylece!
Bırak aletleri çalıştığın yerde! Bırak, para kazanılmasın!"
Bob Dylan




"Küflü küflü bir adamım ben
İçim küf, küf dışımKüflü küflü bir adamım ben
İnanmazsın arkadaşım.
Küflendim göz kürelerime dek
Küflendim ayak parmaklarıma kadar
Dans etmem utanırım pek
Böyle alçakgönüllü olanlar da var."

John Lennon

32. İstanbul Film Festivali için seçtiğim, ilk haftanın 10. ve de sonuncu filmi Bir Şarkının Peşinde idi. Çalıştığım için, öncelikle filmleri değil festivale gidebileceğim günleri seçiyorum. Sonrasında, o günlere denk gelen, ilgimi çeken filmleri... Bir Şarkının Peşinde, kendi dalında Oscar dahil pek çok ödül almış bir belgesel filimdi. 6 Nisan doğum günümdü. Bu film, doğum günüme denk gelen gecenin 21.30 seansında gösterilecekti. Yalanım yok. Maksadım, haftanın son filmini ve de doğum günümün gecesini Latin müzikleri dinleyeceğim bir filmle nihayetlendirmekti. Şöyle bir göz ucuyla filmin konusuna bakmıştım. Film, Sixto Rodriguez adlı Meksikalı bir şarkıcıyla ilgiliydi. Yooo! Müzikten anladığımdan filan değil... Nerdeee? Bu filmden önce Sixto Rodriguez adını ömrümde duymamıştım. Tamam... Müzik bilgimin feci kıt olduğunu tüm samimiyetimle  itiraf edebilirim. Fakat... Latin müziğine var ya... Resmen... Tek kelimeyle biterim! Üstelik gene feleğin şahane bir kıyağı gerçekleşmişti. Epeydir takibini sürdüğüm, o gün kitapçıda  tesadüfen gözüme ilişip, doğum günümde kendime armağan olarak aldığım, gün içinde ara ara elime alıp okuduğum kitabın adı neydi biliyor musun?  Şarkıdaki Şiir. Şimdi farkettim. Üstelik kitabın kabıyla, filmin bir afişi birbirini andırmıyor mu? Ne hoş değil mi? Felek doğum günümde oynamıştı gene bana bir oyun besbelli.


Bak şimdi... Yukarıdaki şarkı sözlerini Şarkıdaki Şiir adlı kitaptan aşırdım. Fotoğraflar ise Sixto Rodriquez adlı şarkıcının. Niye böyle bir şey yaptım biliyor musun? 1960'lı yılların sonlarına doğru taaa Amerika'nın sanayi şehirlerinden Detroit'in bir barında keşfedilmiş Meksika göçmeni Sixto Rodriquez. Gündüzleri inşaatlarda ya da fabrikalarda çalışırmış. Geceleri de barlarda kendi yazdığı şarkıları çalar söylermiş. Şarkılarının sözleri o denli güçlüymüş ki, düşünebiliyor musun Bob Dylan'ın şarkı sözleriyle mukayese edilir olmuş. 1970'te folk-rock tarzında ilk albümü çıkmış. Daha sonra ikincisi. Sonuç hüsran olmuş. Çünkü Amerika'da bu şarkılar sevilmemiş.  Ve Rodriquez ortadan yok olmuş. Öldüğüne dair muhtelif söylentiler yayılmış. Unutulmuş gitmiş.

Bundan sonrası çok enteresan... Meksika göçmeni Sixto Rodriquez'in şarkılarının Amerika'da esamesi okunmazken, bir şekilde Güney Afrika'ya ulaşan albümler, sokaktaki insanın ve emekçilerin dillerine destan olmuş. Ve inanılacak gibi değil... Amerika'da Bob Dylan, Rolling Stones ya da Jimmy Hendrix ne ise, Güney Afrika'da Sixto Rodriquez'in şöhreti benzer endamda zirve yapmış.  İyi de, Rodriquez'in şarkıları var ama, kendisi hakkında hiç bir şey bilinmiyormuş ki... İyice efsaneleşmiş. Kimileri başına tabanca sıktı diyor, kimileri moral bozucu bir konser sonrasında sahnede kendini yaktı diyormuş. Peki gerçekte kimdir bu adam? Bir müzik yazarı bu esrarengiz şarkıcının peşine düşüyor. İşte Bir Şarkının Peşinde adlı belgesel film, bu arayışın hikayesinden doğuyor. Sonu çok çarpıcı. Öldü diye bilinen, kasetleri, albümleri Güney Afrika'da kapış kapış satılan ve Güney Afrika halkının direnişinin  sembolü olan Sixto Rodriquez ise, bütün bu olan bitenden hebersiz, ailesiyle Amerika'nın bir  şehrinde yaşayan ve  inşaatlarda restore işleri yapan biri olarak karşımıza çıkıyor. Hem peşinde olan müzik yazarı, hem Rodriquez ve ailesi, ve elbette  şahsen ben şaşırdım kaldım bu duruma... Düşünsene... İletişimin bu denli geliştiğini düşündüğümüz bir zamanda, olur mu sahiden böyle bir şey? Olmuş. Sixto Rodriquez, neredeyse  kırk yıl sonra Güney Afrika'da nasıl efsane bir şarkıcı olduğunu öğrenmiş.  Fazla uzatmayayım. İlla izlenmesi gereken, kurgusuyla, hikayesiyle, şarkılarıyla şahane bir belgesel filmdi. Hayret ve mutluluk hisleriyle dolu sinema salonundan çıktım.


Yooo... İnana bana, gün içinde Hilmi Tezgör'ün yazdığı Şarkıdaki Şiir adlı kitabı okumamış olsaydım, filmi bu denli manalandıramazdım. Çünkü Hilmi Tezgör,  şarkı sözlerindeki şiiri anlatırken, kitabın pek çok yerinde örnekler vererek "içerikli şarkı" kavramını anlatıyordu. Mesela "Siyahi insan, blues, soul ve funk'ın yanı sıra regae ile de sesini duyuruyordu... Blues bir haykırıştı. Irkçılığa karşı bir haykırıştı." diyordu. Bazı şarkıların, özgürlüğü, aşkı, savaşı, ölümü, yoksulluğu, eşitsizliği, yıkımları, sömürüyü anlatan sözlerinin, insanlık tarihi içindeki kölelikten kulluğa geçişin canlı bir kaydı olduğunu söylüyordu. Politik şarkı sözü geleneğinin, edebiyatla dirsek temasını koruyarak nasıl günümüze kadar geldiğini misaller vererek anlatıyordu. 32. İstanbul Film Festivali'nde seyrettiğim, Bir Şarkının Peşinde adlı film, şarkı sözlerini kendi yazan bir şarkıcının inanılmaz yaşam sevüvenini gözümün önüne getirmişti getirmesine ama... Şarkıdaki Şiir'de öğrenmiştim ya artık... Asıl güzel olan neydi biliyor musun? Yüreğimize dokunduğu halde, çoğunlukla sözlerine dikkat etmeden  dinlediğimiz şarkıların içindeki şiirleri işitebilmek çok önemliydi. Şarkılar içindeki şiirlerle güçleniyorlardı. Böylelikle insanlık tarihinde yaşanılan, "unutulmaması ve bağışlanmaması gereken" trajik olayların hafızamızda canlı kalmalarını sağlıyorlardı. Sixto Rodriquez'ın şarkılarının içindeki şiiri Amerika insanı okumayı becerememişti besbelli. Oysa "Her devrim bir şarkıya ihtiyaç duyar." diyen Rodriquez'in şarkıları, siyahilere uygulanan ayırımcılıkları protesto eden Güney Afrikalılar tarafından okunabilip, benimsenmişti.

Kitapta yazdığı gibi, "müziğin empati uyandırma, dayanışma duyguları yaratma, insani bağlar kurma, kurulmuş bağları kuvvetlendirme gücü ve kapasitesi"nin sahiden müthiş olduğuna bir kez daha şahidim. Neden biliyor musun? Hakkında hiç bir şey bilmedikleri halde, şarkılarındaki şiirleriyle duygularına tercüman olan Sixto Rodriquez'u, çılgıca bir sevgi seliyle kucaklamıştı Güney Afrikalılar...  Ve bu belgesel film sayesinde, hiç tanımamış olsam bile, bir insanın yüzündeki o mutluluğu görmek, yüreğime nasıl iyi geldi anlatamam. Müthişti!

Ve... Çok ballıydım. Doğum günüme denk gelen gün içinde, hem İstanbul Film Festivali vardı. Hem bir şarkıcının gerçek hayatını ve  seneler sonra verdiği konserde yaşadığı mutluluğu seyretmiştim. Hem de aynı gün, dinlemeyi okumaya dönüştüren bir kitap edinmiştim. O anda biri bana "Şu dünyanın en güzel, en mutlu, en zengin insanı kimdir?" diye sorsa... "Buyrun, benim!" derdim. Tanrım, çok teşekkür ederim.



hanac

Vildan Hanım, bende bu belgesel film ile ilgili bir haber üzerine Sixto Rodriquez'in hayatı ile ilgilenmiştim.

Belgeseli de muhakkak izlemeyi düşünüyorum.

Tanıtım için teşekkürler.

Hayal Kahvem

Sahiden seyredilesi bir film Hanac.

Üstelik benim bu belgesel hakkında hiç bilgim yoktu.
Öldü zannedilen şarkıcının yaşadığını öğrenince nasıl hayret ettim anlatamam.
Sadece ben değil tabi, yazarın izini süren gazeteci ve de elbette şarkıcının bizatihi kendisi ve ailesi...
Şu fani dünyada halen şaşıracak bir vaziyete denk geldim ya...
Ve Rodriquez'in o şaşkın sevinci...
Anlatılmaz... İlla seyretmelidir.  :D

Düşünsene, adam nedeyse kırk yıl Güney Afrika'da ilah...
Şarkılarını ezbere söylüyor herkes... Kimbilir kimler onun şarkılarıyla zengin oldu.
Hiç haberi yok. Hiç duymamış. Ve hayatına inşaatlarda çalışarak devam etmiş.
Fakat bir tarzı varmış... Mesela hep siyah kıyafetler, uzun paltolar giyermiş.
Hoş filmdi.

Karamba karambita! Ben aslında filmi değil kitabı anlatmak istemiştim.
Çünkü Hilmi Tezgör'ün  Şarkıdaki Şiir adlı kitabı sahiden zihin silkeleyen bir kitap.
Tavsiye ederim.  ;)






alan ford

  Filmden hemen önce plak muhabbetlerinde öğrendim bende Sixto Rodrigez'i. Filmi de seyrederiz artık. Bir de haddim olmayarak Bülent Somay'ın Şarkı Okuma Kitabı'nı tavsiye edeyim. pek bi şahanedir.
kaçmayı denemek bir tutsağın görevidir

Hayal Kahvem

Karamba Alan Ford.
Du bi... Bi bakayım Şarkı Okuma Kitabı'na. Teşekkürler.  :)

alper_kaya



Merhaba dostlar,

İkinci romanım Valiz bu hafta itibarıyla çıktı. İnternetten önsiparişe açıldı ve önümüzdeki hafta da kitapçı raflarında boy gösterecek. Bu sevincimi sizlerle de paylaşmak istedim.

Ola ki, "Neymiş bu Valiz" diyenler için

Önokuması: http://www.alperkaya.org/valiz-onokuma
Sipariş linki: http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=705913

hanac

Tebrikler Alper.

İyi satışlar dilerim.

kalidor

Tebrik ederim. İnşallah geniş kitlelere ulaşma imkanınız olur.
Crom! Ölüleri Say...