Ana Menü

Ne okuyoruz?

Başlatan kadri kerem, 26 Eylül, 2012, 22:19:16

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 10 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

memospinoz

Merhaba arkadaşlar,
Gilmore Girls dizisinin çok sevdiğim karakteri Rory Gilmore'nin dizide okuduğu görülen kitapların bir listesini yapmışlar. 339 kitap var. Ve ben bunları sırayla okumaya karar verdim. (Aralarında okuduklarım olsa da tekrar edeceğim.) İsterseniz siz de benimle birlikte bu etkinliğe katılabilirsiniz. Kitapların arasında dilimize çevrilmeyenleri atlayacağım sadece.

https://www.buzzfeed.com/krystieyandoli/all-339-books-referenced-in-gilmore-girls

Listeden okuduklarımı işaretleyeceğim site:
https://www.listchallenges.com/rory-gilmore-reading-challenge

George Orwell - 1984 ile başlıyorum.



ferzan



    Alalı bir aydan fazla oldu ama o kadar keyif alıyorum ki, her seferinde 10-15 sayfadan fazla okumamak için kendimi zaptediyorum. İhsan Yüce 'nin birikimine ve nispeten diğerlerinden daha ayrı duran bazı üretimlerine dair iyi kötü bir bilgim vardı ama bu kitapla doğal olarak çok daha fazlasını almış oldum. Erhan Tuncer 'in daha önce Karakarga 'dan çıkan "Deli Gözel - Bir Yadigar Ejder Kitabı" nı okuyup epey beğenmiştim ama İhsan Yüce 'nin kitabı bambaşka bir şey olmuş. Türk sinemasının mutfağına, Yeşilçam arka planına ve emekçi portrelerine meraklı herkesin iştahla tüketeceği, titizlikle vücuda getirilmiş dolu dolu bir kitap.

    Kaldı 20 küsur sayfa. Onu bile bekletiyorum da bekletiyorum...
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

hercai

Alıntı yapılan: hercai - 01 Şubat, 2019, 13:25:14
Sevdiğiniz insana yürekten bağlılığınızı nasıl ifade edersiniz?

BEŞ SEVGİ DİLİ
Özgün Adı : The Fıve Love Longuages
Yazar      :  Gary Chapman

[

Sorun sevginizde değil, sevgi dilinizde!

Dr. Chapman, farklı insanların sevgilerini nasıl farklı şekillerde ifade ettiklerini ortaya koyuyor.
Sizin için çok önemli olan bir şey karşı taraf için hiçbir şey ifade etmeyebilir.
Ya da sizin gerekli bulduğunuz bir şeyi karşı taraf hiç umursamayabilir.

İnsanın duygusal sağlığına yön veren ve sonsuz sevgi iletişimini belirleyen kilit noktaları, her insanın "SEVGİ DEPOSU" olduğunu ve bu büyük kaynağı canlı tutmak için küçük sevgi dolu bir adımın bile yetebileceğini anlatıyor.

Chapman'a göre farklı insanların sevgilerini nasıl farklı şekillerde ortaya koydukları şöyle sıralanıyor;

- Onaylayıcı Kelimeler
- Kaliteli Zaman
- Hediye Alma
- Hizmet Edimleri...
Devam ediyor, yazar:
  AŞK ; Çoğumuzun evliliğe başlama şekli budur.
Fiziksel ve kişisel özellikleri, aşk zillerini çaldırmaya yetecek kadar güçlü bir elektrik şoku yaratan biriyle karşılaştığımızda, aniden içimizde birşeyler kıpırdar ve bu kişiyi tanımak için yakınlaşırız.

"Hissettiğim bu sıcaklık ve çekim, o 'gerçek' duygu olabilir mi?"

  Psikolog Dr. Doroty Tennov, aşık olma durumu konusunda yaptığı uzun araştırmalar ve incelediği sayısız çiftten sonra; evliliklerde ya da ilişkilerde romantik tutkunun ortalama olarak " İKİ YIL" canlı kaldığı sonucuna vardı.

Psikiyatris Dr. M.Scott Peck ve Psikolog Dr. Doroty Tennov'un da aralarında bulunduğu bir gurup araştırmacı, aşık olmakla sevginin karıştırılmaması gerektiğini söylüyorlar. Tennov, gerekçe olarak üç neden sayıyor;

- Aşk, iradeye bağlı veya bilinçli bir tercih değildir, (umulmadık zamanlarda umulmadık insanlara aşık oluruz)
- İkincisi aşk gerçek sevgi değildir, çünkü yaşanması için çaba gerekmez
- Aşık olan kişi, karşısındakinin kişisel gelişimine katkıda bulunup bulunmadığını sorgulamaz.

"AŞIK OLDUĞUMUZDA KAFAMIZDAKİ TEK AMAÇ, KENDİ YALNIZLIĞIMIZI SONA ERDİRMEK VE BU SONUCU EVLİLİKLE GARANTİLEMEYE ÇALIŞMAK OLABİLİR "

Dr.Peck, ' aşık olmak, çiftleşme davranışının genetik açıdan belirlenmiş güdüsel bir unsuru olduğu sonucuna vardı.

Duygular yatışdığında, o kişiyle aradaki farklılıkların gözönüne serildiği gerçek dünyaya dönüldüğünde aşk yanılgısına düşerek evlenen insanlar için üç seçenek vardır;

- Bizi sıkan bir evliliği sürdürmeyi yazgımız olarak kabul etmek,
- Bu evlilikten kurtulup başka biriyle tekrar denemek.
- Aşkı gerçekte olduğu gibi geçici bir duygusal esrime durumu olarak kabul edip, eşimizle gerçek sevgiyi var etmek ve korumak için çabalamak.

Gary Chapman iddialı konuşuyor;  " karşılıklı sevgi ihtiyacını nasıl karşılayacağınızı öğrenebilirsiniz. Size söz veriyorum, eşinizle aranızdaki sevgi, aşk sırasında hissettiklerinizden çok daha heyecan verici olacak".

Kitapta "BEŞ SEVGİ DİLİ" başlıklar halinde örneklerle açıklanıyor..okurun kendisi ve eşinin / sevgilisinin sevgi dilinin doğru tespit edilmesi ve "SEVGİ DEPOLARI" nın dolu olması.

Benim kendim için tespit ettigim sevgi dili,
- Kaliteli Zaman geçirmek
(birlikte film izlemek ,izlenen filmlerin ve yığınlarca okunan kitapların birlikte analizini yapmak)
- Onaylayıcı kelimeler, takdir edilmek
- Hediye verme
     
Kitabın 109'ncu sayfasına şöyle not düşmüşüm:
19 Nisan 2016 eşimin kuruyan zeytinini en sevdiği şehre diktim,  o da yerini sevdi..

Sevgiler sizinle olsun...

hercai

   Selâm forum dostları;
İki yıl önceki iletimi alıntılayıp yeniden gündeme getirmek sizlere anlamsız gelmesin.
  Biliyorsunuz yakın geçmişte, öncelikle  kadınları aile iç şiddete karşı korunmasını düzenleyen ve devamında ailenin korunmasını amaçlayan, hâttâ ülke olarak ilk üyesi olduğumuz, "İSTANBUL SÖZLEŞMESİ" feshedildi. Elbetteki; insan hakları ve özellikle kadın haklarını düzenleyen tüm yasa ve sözleşmelerin taraftarıyım.
  Tedbirler ve cezalar asla suçu engellemeye yetmez, ama caydırıcıdırlar.
  Töre baskısıyla evlendirilen küçük gelinler, tecavüzcüsüyle evlendirilen mağdur kadınlar, aile içerisinde şiddete maruz kalanlar...bunlar ülkemizin acı gerçekleri.
  Vekil olarak dahil olduğum dosyalarda tanığı olduğum, evden uzaklaştırma cezalarının ülkemiz nezdinde çözüm üretmeye yeterli olmadığı aşikârdı. Kadın bir şekilde boşanma davasından feragat ettirilmeye çalışılıyordu... 6284 say. yasa da bir kazanımdır  ülkemiz adına...Avrupa Birliğine Uyum Sürecinde yeniden düzenlenen yasalar ve İstanbul Sözleşmesi gibi...
  Evlilik müessesesi çoğunlukla aşk duygusuyla alınan acil bir heyecanla başlar.
Aşk, evlilik romanının sadece girişidir. Romanın asıl özü; mantıklı, akılcı, iradeli, çaba gerektiren SEVGİ'dir.

  Yunus Emre ne güzel söylemiştir;
  "Ey yarenler işidin
   Aşk bir güneşe benzer
   Aşık olmayan gönül
   Bir katı taşa benzer
   Taş gönülde ne biter
   Dilinde ağu tüter
   Nice yumuşak söylese
   Sözü savaşa benzer.
   Aşka versen gönlünü
   Yumuşar muma döner
   Taş gönül kararmıştır,
   Key kati kışa benzer."

   Aşık Veysel Şatıroğlu da şu dizeleri döker:
   "Güzelliğin on par'etmez
    Bu bendeki aşk olmasa,
    Eğlenecek yer bulamaz
    Gönlümdeki köşk olmasa.
    .......
    Senden aldım bu feryadı
    Bu imiş dünyanın tadı
    Anılmazdı Veysel adı
    O sana aşık olmasa.

  Virüs nedeniyle zor günlerden geçmekteyiz...zorunlu asosyal bir yaşam sergiliyoruz...tahammül sınırımız zorlanıyor...böyle durumlar yerini öfkeye, dahası şiddete ve sevgi yoksunluğuna bırakabiliyor...empati ve sempati duygularımızı yitiriyoruz...
  Caydırıcı yasalar ve sözleşmeler suç oluşumunu engellemek için...
  Bu kitap, başucumuzda bulunması gerekenlerden diye düşünüyorum...
Hepimizin birer "Sevgi Deposu" var...her kişide farklı şekilde dolan. Önemli olan eşlerin birbirinin sevgi depolarını keşfetmeleri...Aşk kapıları açtırır, hazır gelendir...paldır, küldür! Ama sevgi narindir!
  Hayâl dünyasının kahramanları değiliz maalesef...
  "HARLENN"i okuduysanız eğer, bir psikoloğun bile değişimden kaçamadığını göreceksiniz.
   Sevgiler Sizinle Olsun...

Orontes81

"Sefiller" (iş bankası yayınları)  Victor Hugo okuyorum.

Kinowa59

Nedim Gürsel. Doğan kitap. Şeytan, Melek ve Komünist.

hanac



İlk kitap bitmek üzere, şimdilik vasat diyebilirim.

pizagor

20 küsur yıl önce kısa aralıklarla iki defa okuduğum, sorduklarında en sevdiğim kitaplar olarak gösterdiğim 'Yüzüklerin Efendisi' üçlemesi altı aydır elimde sürünüyor. Daha ikinci kitabı bitiremedim; okurken konsantre olamıyorum, sıklıkla kopuyorum. Gözler okuyor ama akıl başka yerde buluyorum kendimi. Yirmi yılda ne değişti de bu kadar uzaklaştım bu üçlemeden, onu anlayamıyorum. Belki Peter Jackson'ın etkisiyle artık kendi hayali Orta Dünya'mı kurgulayamamam, belki bilinmezlik ve merak etkisinin tamamen ortadan kaybolması (ama ikinci okumada böyle bir etki olmamıştı), belki okuyacak yığınla kitap beklerken üç kitaplık bir tekrar okumanın bilinçaltımda ortaya çıkardığı 'gerekli miydi şimdi bu?' duygusu. Üzgünüm...
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


KenParker

Alıntı yapılan: pizagor - 09 Haziran, 2021, 12:00:07
20 küsur yıl önce kısa aralıklarla iki defa okuduğum, sorduklarında en sevdiğim kitaplar olarak gösterdiğim 'Yüzüklerin Efendisi' üçlemesi altı aydır elimde sürünüyor. Daha ikinci kitabı bitiremedim; okurken konsantre olamıyorum, sıklıkla kopuyorum. Gözler okuyor ama akıl başka yerde buluyorum kendimi. Yirmi yılda ne değişti de bu kadar uzaklaştım bu üçlemeden, onu anlayamıyorum. Belki Peter Jackson'ın etkisiyle artık kendi hayali Orta Dünya'mı kurgulayamamam, belki bilinmezlik ve merak etkisinin tamamen ortadan kaybolması (ama ikinci okumada böyle bir etki olmamıştı), belki okuyacak yığınla kitap beklerken üç kitaplık bir tekrar okumanın bilinçaltımda ortaya çıkardığı 'gerekli miydi şimdi bu?' duygusu. Üzgünüm...
Belki dönemseldir. Benim bazı yıllar çatır çatır kitap okumuşluğum var. Büyük bir zevkle. Çoğu yılsa elimi bile süremiyorum. Çizgi roman da aynı şekilde. 25 cilt Barbar Conan'ı iki haftada gömen ben yıllarca hiç çizgi roman okumadan geçirebiliyorum.
Emekli olunca bakalım nasıl olacak?

pizagor

Kızımın kitaplığından iki kitap aldım; Alfa baskısı Denizler Altında Yirmi Bin Fersah ve Esrarlı Ada. Neredeyse kırk sene öncesinin deneyimini tekrarlamak, benzer heyecanlar yaşamak yine olmadı. Henüz ilk kitaptan 250 sayfa kadar okudum ancak ağır ilerliyor. Zamanına göre ufuk açıcı ve benzersiz bir hayalgücü olduğunu kabul etmekle birlikte, detaycı ve demode olduğunu söylemek lazım. Yazın dili ne kadar daha değişecek, bundan 100 yıl sonrası neye evrilecek, misal bugünün Hugh Howey'lerine, Jo Nesbo'larına burun kıvrılırken yerine nasıl bir yazın olacak, insan merak ediyor!
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


Orontes81

Dune 'a başladım :))

Hayal Kahvem


Bu kitap ne kadar korkutucu görünüyor, dimi? Bi okumaya başladım. Karamba karambita... Şarkı sözü gibi akıp gidiyor. Baksanıza şu cümlelere;

"Geniş çevremdeki tanıdıklarım dışında samimi bir dostum daha var: Melankolim. Eğlencemin tam ortasında, işimin gücümün tam ortasında el edip beni kenara çeker,
bedenen bulunduğum yerde değilimdir artık. Melankolim, şimdiye kadar tanıdığım en vefalı sevgili, pek tabii ki ben de onu çok seviyorum."

Adeta Sabahattin Ali, Kierkegaard'ın bu cümlelerini okumuş ve Melankoli'nin sözlerini yazmış gibi :D

İşte bu kitabı okumaktayım şimdi. Yooo... Hepsini bitiremem elbette.  Uzun zamandır korkuyordum elime almaya. Korkacak bişi yokmuş oysa. Ara ara gezineceğim sayfalarında...

hanac



Chicago Bulls öncesinin efsanesi olan Bad Boys'un (Detroit Pistons) kaptanı Isiah Thomas'ın hayat hikayesi.

Fena gitmiyor...

ZGeralt

NBA takip etmiyorum artık, Bad Boys dönemini de hatırlamıyorum :)  Ama Mehmet Okur vesilesiyle 2004 şampiyonluğu ve hemen ertesi seneki finalde gece kalkıp final serisini hatta play-off'ların da önemli bir kısmını izlemiştim. O zamandan beri Pistons taraftarıyım, her ne kadar artık takip etmesem de :))

Hiç superstarı olmadan, savunma ağırlıklı bir oyunla şampiyon olmalarını sevmiştim. İ. Thomas'ın hayatı da bu nedenlerle ilgimi çekti, listeye ekledim.

Konuyu fazla dağıtmadan bu ara ne okuduğumu da yazayım.
Machiavelli'nin Prens'ini tekrar okuyorum, sanırım üniversite zamanı okumuştum. İlk okuduğumda pek etkilenmemiştim, şimdi ise Machiavelli'nin iyi bir gözlemci ve zamanına göre iyi bir tarih bilgisine sahip olduğunu farkettim, ince bir kitap zaten bitmek üzere.
Bir yandan da Jack London'ın Kızıl Veba'sına başladım. İyi başladı, bakalım...