Ana Menü

Toplu Okumalar

Başlatan V, 29 Aralık, 2014, 21:06:44

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

kalidor

Şöyle silkelenip araya Almuric'i veya Fil Kulesi'ni koyalım.  Forumda Robert E. Howard'ı şad edelim.

Alfred Bester, Howard the Best  ;D
Crom! Ölüleri Say...

pizagor

Kitabı, okuduğum ilk yüz sayfa itibariyle buraların sevgili 'eleştiri sever – kolay beğenmez ismi lazım değiller'inin (alan ford'u tenzih ederim. Onun eleştirilerinin arkasında bir mantık var  :) ) gözüyle yorumlayacağım. Bitirdikten sonra kendimce de yazarım.

Yazının bundan sonrası ağır spoiler içerir, uyarayım!!!

Jountelemek gibi havalı bir isimlendirme olsa da bildiğiniz teleport (kitapta tele taşıma olarak geçiyor). İnsan beyninin o zamana kadar yapabildiklerine eklediği yeni bir yetenek. Jounte bunu ilk başaran insan. Daha sonrasında bilimadamları bu konuya yoğunlaşıyor, şifrelerini ortaya koyuyor ve zaman içerisinde herhangi birinin yapabildiği sıradan bir özelliğe dönüşüyor. Farklılık sadece insanların yapabildiği tele taşıma mesafelerinde ki buna göre bir sınıflandırma ve belgelendirme dahi söz konusu. Pekiyi sonrasında Jountelemek niye tüm sosyal ve ekonomik düzeni böylesi kökten bir değişikliğe uğratıyor, niye yeni bir çağ açıyor? Bester bu konuyu son derece yüzeysel geçmiş, fazlasıyla havada kalmış. Bu haliyle okuru tatmin etmekten fersah fersah uzakta.

Ana karakter Foyle'un uzay gemisinde hayatta kalması da çok yetersiz açıklanmış. Bir roketle vurulan ve darmaduman olan bir uzay gemisinde, Göçebe'de dolabın içine saklanarak ve oraya bir hava kaynağı bağlayarak hayatta kalıyor. Yiyecek için de uyduruktan onarılmış bir elbiseyle dışarı çıkıp, havası bitmeden hızlıca toplayıcılık yapıyor. Ama gerçekçi bilimkurgucular merak ediyor, en azından Foyle nasıl ve nereye dışkılıyor, bunlar yerçekimsiz ortamda havada öylece dolanıyor mu? Altı küsur aydır havayı nasıl yettiriyor? Bunlar önemli ayrıntılar!

Foyle öyle düşünce özürlü bir karakter ki kendisini farkedip te kurtarmayan bir gemi için kin güdüyor. Dikkatinizi çekerim gemiye, metale, cansıza. Bunun arkasındaki beyne, onu terketme kararını alan kişiye değil. Metale can üflüyor adeta, onu hayatta tutan nefretini ve intikam duygusunu metale yönlendiriyor. Bu yaşama gayesine dönüşürken birkaç sayfa sonra bu kıt akıllı varlık kullanıcı manuellerine bakıp, yorumlayıp kendine yokluktan bir roket inşa ediyor. Ki bu aylardır yapmayı düşünmediği bir şey.

Bir de düştüğü hapishanede 'fısıltı hattı' gibi saçmasapan bir kurguyla (güya bu hapishanede akustik öyle oyunlar oynuyor ki, alakasız iki noktadaki insan, diğerleri hiç birşey duymazken, birbiriyle gayet güzel iletişime geçiyor) birkaç ay içerisinde bir güzel eğitiliyor, yontuluyor, otuz tıldır kullandığı varoş ağzını bırakıyor, akıllanıyor.

Sorular, sorular, sorular...

Gerçekçi bilimkurgucular rahatsız ;D ;D ;D
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


alan ford

  Jacques Ranciere Cahil Hoca 'da :" halkın ve elin bilgisi ile , işçinin ve aletin zekası ile okulların bilimi ve seçkinlerin retoriği arasında karşıtlık kurmak değildir." der ve şöyle devam eder : " ... her sanat eserinin aynı zihinsel potansiyellerin pratiğe geçirilmesi olduğunun teslim edilmesidir. Her yerde gözlemlemek, karşılaştırmak , yan yana getirmek , yapmak ve nasıl yaptığını farketmektir söz konusu olan. Bu düşünme süreci , bu kendine dönüş her yerde mümkündür. Ama bu kendine dönüş düşünen bir tözün saf tefekküre dalışı değil , zihinsel edimlerine , katettiği yola ve aynı zekânın yeni toprakları fethederek o yolda daha çok mesafe alması imkânına kayıtsız şartsız dikkat edişidir."

  Buradan hareketle  Gully'nin dikkat kesilmesinde ve kendini geliştirmesinde intikam duygusu önemli rol oynuyor . Göçebe'de ki Gully Fowles kendisini kurtarmadan geçen geminin arkasındakini göremeyecek kadar kör , sonrasında da intikam ateşi gözlerinin açılmasını engellemiş bir durumda ve açıkçası bu bana tutarsızlık gibi gelmiyor. Bester'in anlatmak istediği için tam da gerekli olan bir adam bu haliyle. Fısıltı hattı konusunda çok bir şey diyemem , böyle bir şey mümkün müdür bilmiyorum ve açıkçası çok da takılmadım bu konuya.  Beni daha çok ilgilendiren , tam da kitabın ikinci yarısından sonra başlayan  ;) , Gully'nin  olayların ardını görmesiyle başlayan bir süreç. Bester bence burada toplumsal riyakarlığımıza şahane bir ayna tutuyor ve çirkin gerçekle yüzleştiyor. Her iyi ( gerçekçi olması şart değil ama ) bilim kurgunun yaptığı gibi..  ;D

kaçmayı denemek bir tutsağın görevidir

pizagor

Doğa, ben de bu ayrıntılara aslında hiç takılmıyorum. Çizgiroman ya da roman, bir kitabı okurken sadece şuna bakıyorum, okuduğum hikayeden keyif alıyor muyum, yazarın dili ve anlatısı bana hitap ediyor mu, yenilikçi özgün bir şey mi okuyorum yoksa bir adaptasyon mu? Bilimsel olarak desteklenmiş mi, desteklenmemiş mi, bu geri planda kalıyor.

Yukarıdaki yorum sadece birkaç dostumuza ithafen, başka platformlarda yapılan eğlenceli tartışmaların bir uzantısı, buraya taşınması. Bir taklit (hatta özelden itirafı da geldi, başarılı bir taklit), başka bir şey değil.

Gerçi o yorumumda da hemen başlarken açıklamaya çalıştım. Yukarıdaki ben ben değilim aslında :)
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


pizagor

Şu 'toplu okuma' işinden iyiden iyiye keyif almaya başladım. Normalde üzerinde durmadan geçip gideceğim bir sürü ufak ayrıntı birilerine aktarma hevesiyle kafama takılıyor. Bu seanslar daha kaliteli okumamı sağlıyor kesinlikle. Herkese tavsiye ediyorum :)
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


alan ford

 Kısa zamanda değil ama şu kitabı da alabilir miyiz listeye :http://www.metiskitap.com/catalog/book/5141
 
kaçmayı denemek bir tutsağın görevidir

pizagor

Şubat toplu okumasında sona yaklaşırken bu kapsam dışında araya R.E.Howard'dan Fil Kulesi'ni alacağım. Var mı katılan?
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


alan ford

 Kitaplıkta bulursam ben varım ama Burhaniye'de de olabilir
kaçmayı denemek bir tutsağın görevidir

tommikser

Kaplan kaplan bitmek üzere ben de varım.

kalidor

Alıntı yapılan: pizagor - 12 Şubat, 2015, 10:21:29
Şubat toplu okumasında sona yaklaşırken bu kapsam dışında araya R.E.Howard'dan Fil Kulesi'ni alacağım. Var mı katılan?

2. kez okuyacak olsam da bir Conanperver olarak bu davete icabet etmemek mümkün değil. :D

Çizgiromanla karşılaştırmalı okumak daha da güzel olur. Beni de yazın...
Crom! Ölüleri Say...

pizagor

İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


pizagor

Karşılaştırmalı bir derin okuma isteyenler için ön hazırlık babında arşivci kişiliği ile tanınan Kalidor'a, hemen kayıtlarına bakıp yanıtlayacağı bir soru...

Fil Kulesi hikayesinin bildiğim kadarıyla üç çizgiroman adaptasyonu var. İlki Conan The Barbarian serisinde oluyor. İkincisi ve çok daha güzeli Savage Sword Of Conan'da. Daha sonra Conan'ın hakları Dark Horse'a geçtiğinde yanılmıyorsam bu öyküyü bir kez daha ele alıyorlar.

Şimdi esas sorumuza gelelim, bu çizgi öyküleri hangi serilerin hangi sayılarından okuyabiliriz?
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


hanac


alan ford

  ben de Fil Kulesi yokmuş (en azından Edirne'de ), şimdilik pas , Cesur Yeni Dünya için de pas hakkımı kullanıyorum ama muhabbetine katılırım muhtemelen
kaçmayı denemek bir tutsağın görevidir

pizagor

Cesur Yeni Dünya'da ben de yokum.
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!