Ana Menü

Toplu Okumalar

Başlatan V, 29 Aralık, 2014, 21:06:44

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 4 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

pizagor

Alıntı yapılan: kalidor - 16 Şubat, 2015, 11:49:38
Kutudaki Tanrı çevrimi gerçekten başarısız olmuş ki çeviriyi yapan kişi Dost Körpe. Öykünün orjinal adı "The God in the Bowl".

Bu hikaye Alfa Conanlarında nasıl adlandırılmıştı, hatırlayan var mı?
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


yunusmeyra



bu hikayenin,Kalidor'un dediği şekilde tercüme edilmesine ,aksoy yayınlarının 2001'de yayınladığı (ve  conan the barbarian serisinin ilk sayılarından başlamasına rağmen maalesef yayını yarım kalan..) albümde rastlanıyor..ancak orjinal sayının üst başlığı olan "the lurker within" ,aksoy'daki kozan demircan çevirisinde de üst başlık olarak korunuyor,ancak orjinal 7. sayının künyesinde belirtilen r.e.howard'ın ,"the god in the bowl"adlı öyküsünden uyarlandığı bilgisi,aksoy'da çevrilirken;" kasedeki tanrı" olarak yazılıyor..(görselde iki durumuda kırmızı ile işaretledik..)

gelelim alfa yayınlarına:
tam maceralı koleksiyon dizisi 149 ve alfa yeni maceralar dizisi 106
ve bildiğim kadarıya 1994 ve 2002'deki tekrarlarında da "kralların yolu" üst başlığı ile yayınlanıyor..
HULK DEĞERLİ BİR KAHRAMANDIR!
HSD YENİ ÜYELERİNİ BEKLİYOR

tommikser

Pizagor'un dediklerinden sonra yazdıklarımı tekrar okudum.Ben Marvel'i eleştirirken gıyabında Roy Thomas'ı eleştirmiştim.Genelleme yanlış anlatmış olabilirim.O zaman şu şekilde eleştirimi ve beğenimi derinleştireyim.

Roy Thomas Howar'ın kahramanını alarak gerçek olmayacak bir süper kahraman yaratmış denilebilir.Evet kesip biçiyor,küfür ediyor ama bu kahramanın özünden uzaklaştığı anlamına gelmiyor.Daha daraltılmış anlamda bakarsam Conan'a vede Fil kulesine Thomas Conan'ın özünden uzaklaşmadığı halde Howard'dan verdiği ruhada yakınlaşamamış.Tam Arafta  kalmış gibi.Thomas sanki Howard'ın sadece hayal dünyasını kullanarak kendi evrenini oluşturmuş ve kendi hayal dünysındaki Conan'a ruh vermiş.Haaa bu kötü mü asla.Ben bu Conan ile büyüdüm ve çok severim.Yalnız bir uyarlamadan söz ediyorsak ki bu öyküde öyle ben özünden uzaklaşmış ve kötü bir uyarlama olduğunu düşünüyorum.

Dark Horse yazar ve çizeri en azından bu macera için Howard'ın Conan'ına çok yakınlaşmışlar.Uyarlama olarak kesinlikle kusursuza yakın.

Çizim olarak gelirsek dikkat et sende Simith'in çizimlerindeki Conan'dan bahsetmiyorsun.Buscema'nın çizimlerindeki Conan'ı tarif ediyorsun.Zaten bence hepimiz onun çizimlerini Conan'a çok yakıştırıyoruz.Conan denilince gözümün önüne Buscema geliyor.Zaten Howard'ın Conan'ına en yakın çizende o olmuş sanırım.Marvelin permalı Conan'ından hiç hoşlanmadığım gibi yeni yetme Dark Horse çizerlerinden de hiç hoşlanmıyorum.

kalidor

John Buscema pek hazetmese ve Filipinli sanatçıların (Alfredo Alcala, Tony Dezuniga ve Ernie Chan) kendi çizimlerini mahvettiğini söylese de ben Buscema'nın Tony Dezuniga ile yaptığı çalışmaları çok beğeniyorum. Hafif bir çekik göz ve çıkık elmacık kemikleri daha bir barbar yüzünü yansıtıyor bence.





Crom! Ölüleri Say...

ercoktay

Benim elimdeki kitap ne yazık ki bu değilmiş. Kimmeryalı Conan'ın yükselişi bendekiymiş.

Bunu da hemen sipariş vereyim bari :)

Mrtekin

Açıkçası ben bu kadar derin ve ayrıntılı tasvirler yapamayacağım, kitap hak etse de, maalesef zaman yok.

Öncelikle bu kitabı tavsiye eden, V'ye çok teşekkür ederim.

Kitap bence muhteşem, ve bir başyapıt. Yazıldığı yıl, 1956 ise, böyle bir düşgücü ve öngörü için Alfred Beyi kutlamak gerekir.

Aslında kitap, modern bir Monte Cristo Kontu hikayesi, intikam duygusunun insanı nasıl dönüştürebileceğine ilişkin şahsi bir hikayenin üzerine, insanlığa ve kurulu sisteme yönelik çok sert ve yerinde eleştiriler yapılmış.

Kitapta bir sürü tribute var, ben, şahsen, Karakterin yaşadığı aksi değişimi (Sefiller, Jan Val Jean-kötüden iyiye/iyiden, kötüye) benzettim, bir yerde Dr.Moreau'nun Adası'nı okurmuş gibi oldum,  telepat muhabbetinde Dune aklıma geldi, yer yer Flash Gordon, sirk muhabbeti ise Pinokyo'dan alınma, hapishaneden kaçış öyküleri, insanların uzaya atılışı Amistad'tan, H.g.wells'in zaman makinesi, İncildeki Lazarus hikayesi vd.

Yani okurken bir sürü edebiyat ve sinema şaheserleri ile de direkt
ya da dolaylı bağlantı kurabiliyorsunuz ve bunların sağlam bir kurgu ile harmanlanışı çok büyük bir keyif veriyor.

Bence kitabın sonunda, Gully'nin diğer karakterler ile yüzleşmesi sahnesinde, doğruların bir makine tarafından dile getirilişi çok güzel bir metafordu. Makinenin insana yaşam üzerine ders verişi...

Aşk konusu ise, kitabın kurgusu dahilinde ele alınmıştı, biraz dinsiz/imansız gibi olsa da, orada da sorun yok.

Kitabın sonundaki, Mesih öyküsüne dönüş ise, bu janrda olağandır, zaten. Ben çok yadırgamadım.

Beni son yıllarda en çok etkileyen kitaptı.

Yazarın diğer kitaplarını da sipariş ettim şimdi.

They drew first blood...

Mrtekin

Bu arada, Alfred Bester, DC'de de yazar olarak çalışmış ve hatta Yeşil Fenerin Yeminini o yazmış.

Ve hatta, Lee Falk, 2. Dünya savaşında görev yaparken, Lee Falk'ın Kızılmaske ve Mandrake'sinin de yazarlığını yapmış.

Ben de diyordum, bir sürü şeyle bağlantı kurabiliyorum, vs, demek bundanmış, adam tam bir memba yani.

They drew first blood...

pizagor

Alıntı yapılan: Mrtekin - 19 Şubat, 2015, 11:46:25
Ve hatta, Lee Falk, 2. Dünya savaşında görev yaparken, Lee Falk'ın Kızılmaske ve Mandrake'sinin de yazarlığını yapmış.

Blogda yazmıştım, bu konuya bir ekleme yapayım:

Wikipedia ayrıca şunu da söylüyor: Lee Falk'un İkinci Dünya Savaşı sırasındaki askerlik görevi esnasında Bester, Kızılmaske ve Mandrake striplerinin yazarlığını da yapmış. Hatta bir iddiaya göre Kızılmaske'ye 'Walker' soyadını veren kendisi...

http://pizagorgunlukleri.blogspot.com.tr/2015/02/kaplan-kaplan.html?m=0
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


alan ford

Alıntı yapılan: Mrtekin - 19 Şubat, 2015, 10:52:36


Yazarın diğer kitaplarını da sipariş ettim şimdi.

Diğer kitapları derken !  Yıkıma Giden Adam'dan başka bir kitabı çevrilmiş mi Bester'in. Benim bildiğim Türkçe'de iki kitabı var sadece. Anarşist ve 24. Yüzyılda Cinayet Yıkıma Giden Adam'ın farklı başlıklarla yayınlanmış halleri ve ikisi de eksik çeviri. Bu arada Yıkıma Giden Adam da çok şahanedir. Çok oldu okuyalı , gaza gelip tekrar okuyabilirim  :)
kaçmayı denemek bir tutsağın görevidir

V

Kitap bitince Yıkıma Giden Adam'a başlayacağım.
"İstemem,eksik olsun.."

hanac

Öncelikle kitabı çok beğendiğimi söylemeliyim. Notum 8.5 / 10

Yazar bu kitabı yazarken 2. Dünya Savaşı sırasında Güney Atlantik de 133 gün boyunca bir gemide tek başına kalan bir denizciden esinlenerek yazmış.

Arkadaşların da dediği gibi gelecekde geçen bir Monte Kristo Kontu hikayesi gibi kurgulamış.

Yazarın vizyonu, ileri görüşlülüğü ve yarattığı dünya muazzam. Ama bir şeyler eksik, o da olsa 10/10 olacakmış; DUYGU.
Avusturya köklerinden gelmesinden midir nedir  :), o duyguyu bir türlü veremiyor.
Tamam bir-iki aşk hikayesi eklenmiş ama çok yüzeysel ve duygudan yoksun.

Ayrıca bazı yerleri o kadar hızlı geçiyor ki, insan ne oluyor acelen ne, peşinden kovalayan mı var diye sormak istiyor.
Sanki kitap bir 100-150 sayfa daha uzun olabilirmiş, zaten önce kitap olarak yayınlanmamış.
Efsanevi GALAXY dergisinde 4 bölüm olarak yayınlanmış.



Kitap ayrıca Siberpunk kültürünün de atası kabul ediliyor.



Kitabın sonundaki Mesih öyküsü bana, 2001: A Space Odyssey filminin sonunu hatırlattı.

Bu eserin hala bir film versiyonunun olmaması da çok ilginç.

pizagor

Kar kış kıyamet internet kitapçılarını da etkiledi herhalde. Pazartesi günü arkadas.com.tr'ye siparişini verdiğim Ecinniler nihayet elime geçti. Yine aynı gün verdiğim D&R siparişinden ise haber dahi yok, hala tedarik sürecinde.

Velhasılıkelam Ecinniler'e başlıyorum... Tuğla gibi, bitirmesi uzun sürer...
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


V

Kitabın yüksek bir temposu vardı.Okunabilirliği de yüksekti ki benim için en önemli

noktalardan birisidir "okunabilirlik"..

Yazıldığı zaman dilimine bakarsak gerçek bir başyapıt olduğu ve kendisinden sonra yazılan, çizilen, sinemaya aktarılan

bilim kurgu namına ne varsa etkilemiş bir eser kesinlikle.Bir intikam öyküsü ama işin felsefi boyutu ve yazarın bütün

olarak eserin genel  hengamesinin ortasında bu felsefeyi dim dik yükseltişi takdire şayan.

Okumayan çok şey kaybeder..

9/10..
"İstemem,eksik olsun.."

pizagor

Günlerdir okuyorum, henüz yarılamadım bile. Öyle üstünkörü, hızlıca okunacak bir kitap değil, hatta bu platformda diğer kitaplarda yaptığımız gibi ahkam kesebileceğimiz bir kitap da değil. Derinlemesine, ince ince işlenen karakterler, olaylar, capcanlı insanlarla dolu. Dönem Rus kültürü, felsefesi ve yaşamı yer yer yükselen heyecanla birlikte nüktedan bir dille aktarılıyor. Ecinniler'i beğenmemek zor, beğenmedim diyen kişinin doyurucu, sağlam kanıtlarla gelmesi gerekiyor.

Bu romana rağmen popüler dille yazılmış bilimsel kitapların romanlardan kat be kat faydalı olduğu önermemden vazgeçmiyorum. Romanlar hayatı ya da insanı anlatır gibi bir yaklaşıma katılmıyorum. Yazarın tasarrufundadır bu, onun gördüğü gibi ya da onun görmek istediği, anlatmak istediği gibidir. Aynı resme bakıp bambaşka yorumlar yapmak gibidir bu durum, benim algıladığım kuvvetle muhtemel bambaşkadır.

Belki aksini düşünenler bu konuda zihnimi açar.
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar... KRONİK İTTAPAR!!!
Hayat sana sokak hayvanlarına davrandığın gibi davransın!


alan ford

Alıntı yapılan: pizagor - 04 Mart, 2015, 18:36:49

Bu romana rağmen popüler dille yazılmış bilimsel kitapların romanlardan kat be kat faydalı olduğu önermemden vazgeçmiyorum. Romanlar hayatı ya da insanı anlatır gibi bir yaklaşıma katılmıyorum. Yazarın tasarrufundadır bu, onun gördüğü gibi ya da onun görmek istediği, anlatmak istediği gibidir. Aynı resme bakıp bambaşka yorumlar yapmak gibidir bu durum, benim algıladığım kuvvetle muhtemel bambaşkadır.

Belki aksini düşünenler bu konuda zihnimi açar.

  Bu konuda zihin açıcı bir kitap Deluze ve Guattari'den : Kafka Minör Bir Edebiyat İçin.

   Gerçi "fayda" ne demek ve romanlar neden faydalı olmak zorunda olsun , okurken geçirilen keyifli vakitler sağlığımız için faydalı mıdır , ömrümüzü uzatır mı , ya da az bilinen romanlardan aparttığımız cümlelerle cinsi latifi etkileme çalışmaları ,eğer başarılı olursa ,  fayda hanesine +1 yazılır mı gibi soruları sorma hakkım saklı olsun . ;D
kaçmayı denemek bir tutsağın görevidir